Fuat Ercan: Bedeni ele geçiren kanser için aspirin çare olmaz

img

İSTANBUL - Siyasal iktidarın krize ilişkin yaptığı her hamlenin krizi daha da derinleştirdiğini ve çelişkileri artırdığını belirten Sosyal Bilimci Fuat Ercan, “Türkiye 16 yıldır ateşli bir hastalık gibi bir sürü kriz yaşıyor. Ancak iktidar geçici mide ve baş ağrısı haplarıyla durumu geçiştiriyor”

Türkiye’de döviz kurundaki hareketlilik durdurulamıyor. Bununla birlikte zaten var olan ekonomik kriz kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlarken, her gün gelen zamlardan toplumun birçok kesimi etkileniyor. Krize karşı hükümetin önerdiği ekonomik paketler ve atılan politik adımlar ise krizi daha da derinleştirip içinden çıkılmaz bir hale soktu. Sosyal Bilimci Fuat Ercan yaşanan krizin sadece ekonomik bir kriz olmadığını, toplumu birçok yönden sarsan bir kriz olduğunu ve 16 yıldır ülkenin ateşli bir hastalık gibi bu krizle boğuştuğunu söyledi.
 
‘GERÇEKLİĞİ DEĞİŞTİREMİYORSAN ALGIYI DEĞİŞTİR’
 
Krizin her zaman bir anda patlak verdiğini ama bu anı besleyen bir geçmişinin olduğunu belirten Ercan, eski Yunan ifadelerinde krizin “ölümle kalım arasında karar anı” olarak tanımlandığını söyledi. Ercan, Türkiye’nin içinde bulunduğu krizin de bütün bedeni saran hastalığın bir dizi güncel olaylar ile açığa çıktığını aktardı. Krizin çözümüne ilişkin sunulan paketlerin işe yarayıp yaramadığından ziyade, nasıl bir kriz yaşandığının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Ercan, “Faiz ve döviz kurları, fiyatlar ani yükselişe geçtiğinde kriz üzerine analizler ve konuşmalar gündeme giriyor. Tabi ki haklı bir refleks. Fakat bu güncel veriler üzerinden dil kurmaya başladığımızda bir anda uygulanacak bir politika ile her şeyin çözüleceğini düşünmeye başlıyoruz. Bedenin tümünü sarmış hastalığa değil, hastalığın nüksettiği ana bakıyoruz. 
 
Sorunu şimdi şu ana bağladığımızda da siyasi iktidarın işine de gelen, Rahip ya da ABD tarafından başlatılan ‘ekonomik savaş suçu’ geniş kitle ve kamuoyunun gündemini belirledi. Sanki önemli bir etken değilmiş gibi muhalif kesimler de ‘bu bir iktisadi kriz’ diye iktisat disiplinin ısrarla işaret ettiği faiz, borç, dış borcu, üretimin yetersizliğini göstermeye başladı. Çare olarak da faiz oranları, dolar, ücretler için hangi şok uygulamalarının uygulanacağı ifade edilmeye başlandı. Hatta IMF’ye başvurmalı yönünde örtük ifadeler kullanıldı. Yani krizi konuşmaya başlama hali, tüm toplumu etkileyen gerçekliği değiştiremediğimiz ölçüde, algıyı değiştirme yönündeki sürece bizi dahil ediyor” diye belirtti. 
 
‘KRİZİ SADECE EKONOMİK ALANDA GÖSTERMEK BÜYÜK HATA’
 
Türkiye’de yaşanan krizin artık toplumun bir bütün olarak içinden geçtiği bir kriz olduğunun altını çizen Ercan, “Topluma müdahale etme yeteneği olan sermaye birikim mekanizmasının aktörleri, devlet ve hastalığın etkisi ile daha bir güç kazanan siyasi iktidarın, kendini bugünden yarına çıkaramama krizi var. Son 16 yıl için ifade edilen birikim rejimi, ya da bir dizi devlete ilişkin ifadeler geçerli değil. Hastalığın yani krizin bir evresinde (2000-2001 Krizi) kitleler ve sermaye dönüşüm için siyasi iktidarı değiştirdi. Kemal Derviş’in ‘biz sahayı düzenleyeceğiz siz gol atacaksınız’ ifadesi, siyasi iktidarın yetkilerini artırmanın gerekliliğini işaret ediyordu. Ya da uluslararası sermayenin mantığını işaret ediyordu. Kitleler ise 1980’lerden beri uygulanan cendereden çıkmak istiyordu. Bu iki talep birleşince sadece yeni bir parti/umut yaratmadı, ama aynı zamanda yürütmenin önünü açtı. İşte bu manevra yeteneği ile siyasi iktidar yeni bir işleyiş-yeni bir birikim/düzenek yaratamadı, bunda başarısız oldu” diye ifade etti. 
 
‘ÖTELEME KONUSUNDA BAŞARILI BİR İKTİDAR’
 
“Ama kabul edelim ki çok başarılı olduğu bir alan vardı; o da bedendeki hastalıkların açığa çıkmasını ötelemek, ötelerken farklı kesimlerin desteğini almak ve aynı zamanda siyasal alanda gücünü inanılmaz düzeylere çıkarmak” diyen Ercan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Her müdahale anı/zamanı kurtarmaya yöneldikçe, beden daha zayıf düştü, düşürüldü. Ötelemeleri hasta beden kabul etmediği zamanda herhangi basit bir durum, bu birikmiş tüm problemlerin kapitalist sistemin en hassas dokusu olan fiyatlar yani para üzerinden açığa çıkartır. Çıkarttı da. Bu anlamda güncel neden bazen bir anayasa ya da kasa fırlatma, ya da günümüzde olduğu gibi Rahip konusu ile açığa çıkar. Şimdi sonuçlara mı bakacağız, nedenlere mi? Yoksa işleyişe mi? Tabi ki de bunların eş zamanlı analize dahil edilmesi gerekiyor.”
 
Siyasi iktidarın, tüm toplumu, özellikle desteğini aldığı seçmenleri yanına çekmek için kısa vadeli, ama sermayenin bazı kesimleri için uzun vadeli ötelemeleri devreye koyduğunu ve bu konuda gittikçe zorlandığını aktaran Ercan, “Özellikle de devletin finansal kısıtı bu ötelemeleri zorlaştırdıkça, iktidar artık toplum, sermayenin yeniden üretimi ve hatta devletin yeniden üretiminden daha çok kendisini bugünden yarına çıkarma kaygısına girdi. Artık öteleme güç ve yetkisini artırarak gerçekleştirme aşamasındayız. Artık bir dizi düşman ile krizin bedendeki tahribatı için iki yol/yöntem kalıyor. Bunlardan biri; gerçeklik değiştirilmiyorsa algıları değiştir, diğeri ise; destek almak için içeride ve dışarıda yeni müttefik/destek kanallarına yönelmek. İşte son açıklanan reçeteleri böyle görmemiz gerekiyor, aslında güç ve destek almak için uygulanan/uygulanacak çareler tabi ki farklı kesimlerde etkileri oldukça farklı yaşanıyor, bu daha başlangıç ne yazık ki daha da yaşanacak” diye konuştu. 
 
’16 YILDIR ATEŞLİ BİR HASTALIK GİBİ’
 
Krizi konuşurken toplumun yeniden üretimine ve krize ait son dönemde gündeme gelen birçok üçüncü sayfa haberini işaret eden Ercan, “İntiharlar, işsizlik, kadınlara yönelik şiddet, taciz, göçmenlere yönelik ırkçı şiddet içeren dil, artan ırkçı milliyetçi kızgın saldırgan haller krizin yansımasıdır. Türkiye uzun süredir ateşli bir hastalık olarak bu krizleri yaşıyor” dedi. AKP iktidarının 16 yıl boyunca yaptığı politik müdahalelerin bu krizleri daha da derinleştirdiğini ifade eden Ercan, “Sermaye açısından önemli değişkenler vardı. AKP bunu çözemiyordu sermaye ve siyasi iktidardan talep ediyordu. Ama bütün dünyada olduğu gibi geç kapitalistleşmiş ve az gelişmiş ülkelerde uluslararası sermayeye entegre olan sermaye grupları, uluslararası sermayeye entegre oldukları anda işleyişin birtakım dönüşümler geçirmeleri gerekiyor. Uluslararası sermaye, meta, bilgi akışına dahil olduğunuzda o işleyişin gereklerini yerine getirmediğinizde/ getiremediğinizde bünyeniz zayıflıyor.  Zayıfladıkça hem bir dizi değişimi yapmaya zorlanıyorsunuz, hem de yapamadığınız ölçüde dış dünyada manevra yeteneğiniz azalıyor azaldı. İçeride algıda değiştirilen hastanın durumunu, özellikle sermayenin uluslararası kuruluşları görmeye başlıyor. İşte o zaman disipline edici dereceler en hassas nokta fiyatlar üzerinden hasta oluş halinizi dünyaya bildiriyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘İKTİDAR SERMAYE İÇİN GEREKLİ DEĞİŞİMLERİ GERÇEKLEŞTİREMEDİ’
 
Sermaye eğer dünya ölçeğindeki kapitalizme entegre olmak istiyorsa başta hükümetin hukuk sistemini değiştirmesi gerektiğini aktaran Ercan, şunları söyledi: “Ticaret, icra-iflas yasası gibi birçok alanda değişimin olması gerekiyor. Ama istedikleri ölçüde bunu başaramadılar. Türkiye’deki sermayenin ikinci önemli krizi hep nitelikli ithal gerektiren üretim yapmalarıdır. Bunun için de girdileri dışardan ithal ettikleri için, dünya kapitalist sistemde döviz biçiminde sermaye bizim gibi ülkelerin en hassas noktası. Döviz kurundaki değişim işleyişe ait yapışla problemi gösterdiği için önemli. Yoksa döviz kurundaki bu bir anlık fiyat hareketleri sadece güncel değişkenlerin sonucu gerçekleşmiyor.  Emperyalist düzeneğinin bizim gibi ülkelerde açığa çıkış biçimi diyebiliriz. 
 
Bu sorun bir başka sorun ile yakından ilgili. Türkiye’de sermaye birikiminin ‘görece artık’ dediğimiz kar oranlarını artıracak işleyişlerin hızla hayata geçirilmesini istiyor. Fakat siyasi iktidar ‘kısa erimli’ politikalarla emek ve makine üzerinden verimlilik ve etkinliği artıracak uygulamaları planlara geçiriyor, ama hayata geçiremiyor. Bu yüzden ihracat artıkça bizim dövize olan ihtiyacınız artıyor. Üçüncüsü ise Türkiye kapitalistleşme sürecine geçerken tarımdaki geleneksel ilişkileri ve zanaatkâr   kesimlerin dönüşümünü hızlandıramadı. Desteğinin devam etmesi istenen seçmen kitleleri le bu uygulamalar arasında gerilim hep bir adım ileri iki adım ya da üç beş adım geriye mantığında devam ediyor. Yani siyasi iktidar oy kaygısından da kaynaklı ‘can suyuyla’ süreci geçiştirdi.” 
 
‘EL YORDAMI MANEVRALAR YAPILDI’
 
Ercan, şöyle devam etti: “Kürt illerinde yürütülen politikaların ardından hem genel olarak toplumun yeniden üretiminde büyük krizler yaşatıldı, hem de bu politikalara yönelik harcamalar zaten çok hassas olan kamunun finansal kaynak kısıtlarını daha da artırdı. İşte bu noktada kaynak arayışı, özelleştirmeler, inşaat sektörü ağırlıklı çılgın projeler gündeme alındı. Madenler, yeraltı suları, yaşam ortamını tahrip edecek uygulamalar toplumun farklı kesimlerinin huzursuzluğunu daha bir artmasına neden oldu. Toplumun, devletin ve sermayenin yeniden üretememe konusunda ama artık siyasi iktidarını yeniden üretemez noktalara vardı. Bu da AKP iktidarının bu sorunu çözmeye yönelik daha hızlı karar almasına neden oldu. Sürekli karar alma mekanizmasıyla beraber yürütme mekanizmaları bir tek kişinin eline geçti. Yürütme mekanizmasının tek bir kişinin eline geçmesi ise uluslararası sermayenin kurumsal yapıları için kabul edilebilir değil. Bu demokrasi ve katılım değil sermaye ve servetin uluslararası güvenirliği için kabul edilemez.” 
 
AKP’nin kendi oluşumu içinde daralan bir kesimde “söz yetki” iktidarının oluştuğuna işaret eden Ercan, “Böyle olduğu için de yavaş yavaş siyasi iktidar krizi devletin ve toplumun krizini çözmek yerine artan ölçüde kısa erimli kendi problemlerini çözmeye yönelik hem ülke içinde hem de uluslararası alanda manevralar yapmaya başladı. El yordamıyla yapılmış manevralardı” diye aktardı.
 
‘SİSTEME ENTEGRE OLMA KRİZİ SİYASİ İKLİMİN ELİNE GEÇTİ’
 
Döviz elde etmenin uluslararası sermayenin dünyaya entegrasyonu için önemli bir şey olduğunun altını çizen Ercan, “Konjonktürel olarak AKP iktidarı Ortadoğu’da, Balkanlar’da, AB’yle ve ABD’yle bağlantıları kopardıkça içerdeki gerilimleri azaltma, öteleme mekanizmaları gittikçe işlemez hale geldi. O yüzden siyasi iktidarın uygulamaları müdahaleleri bir araya geldiğinde 2001 krizinden farklı olarak bu kriz uluslararası bir boyut kazandı. Özellikle Ortadoğu’daki yeni dinamiklerle ilgili birden Türkiye’deki yapısal sermayenin ve devletin, toplumun sisteme entegre olma yönündeki biriken gerilimler ‘siyasi iktidarın kucağına düştü” ifadelerini kullandı. 
 
‘İKTİDARIN GÜÇLÜ GÖRÜLDÜĞÜ EN GÜÇSÜZ DÖNEMDEYİZ’
 
Krizin aynı zamanda politik çelişkilerin arttığı bir dönem olduğunu aktaran Ercan, “Bu dönem siyasi iktidarın güçlü görüldüğü; ama en güçsüz olduğu dönemdir. Siyasi iktidar, baskı kuracak kesimlerle şu an sürekli bir pazarlık halinde. Acaba şirketlere mi, tarımsal kesime mi, uluslararası ihracat yapanlara mı, yoksa ithalatla uğraşanlara mı yardımcı olacak. Bu anlamda da bu süreç kısa erimli bazı politikalara empatiyi azaltabilir. Ama uzun erimde bu politikaların sermaye birikimi açısından uluslararası entegrasyonu sağlayacak. hukuksal döviz kazandırıcı üretim faktörlerinin olmadığı, emeğin nitelik ve güce dönüşmediği sermaye sorunu yaratır. Siyasi iktidar kısa sürede emek gücünü, hele de üniversitelerin bu kadar gerilediği dönemde sermayenin istediği nitelikli emek gücünü yaratmalı; o olmuyorsa, ne üretilecek makine, ne inovasyon, ne de teknolojik gelişme ilerlemeyecek. Ancak hastaya baş ağrısını ve mide ağrısını geçirecek haplar sunabilecek” diye aktardı.
 
‘KRİZ SONBAHAR’DA NETLİK KAZANACAK’
 
Türkiye’deki ekonomik krizini etkisinin henüz görülmediğini söyleyen Ercan, “Yüzde 40’a varan bir döviz artışı hem özel sektörün, hem devletin, hem belediyelerin, hem de ailelerin borçla yüklendiği bir dönemde, bu sürecin açığa çıkaracağı problemler sonbaharda netlik kazanacak” diye belirtti. Toplumun yaşadığı ağır ateşli hastalıklı hallerde ve sermayenin tedirgin olduğu bu dönemde devletin iki şey yaptığını söyleyen Ercan, “Bir baskı aygıtını artırıyor. İki problemin kaynağını gerçek olmasa bile algıda dönüştürüyor” dedi.
 
‘KRİZ ÇÖZÜLMEYE ÇALIŞILDIKÇA ÇELİŞKİLER DERİNLEŞİYOR’
 
Türkiye’nin 16 yıllık yapısal ekonomik problemlerinin Brunson’un tutuklanmasıyla gündeme gelmediğini vurgulayan Ercan, “Jeopolitik krizle ekonomik kriz diye iki farklı algı yaratılıyor. Aslında ikisi de aynı şey. Kriz dediğimiz şey bedene girdiğinde kan dolaşımını, ateşinizi, terinizi ve her şeyinizi etkiliyor. Şu an bunların iç içe geçtiği mide bulantısının kendisini kriz olarak kusma sürecidir. Bu kusmanın tehlikeli yanı siyasi iktidar şu veya bunu çözmeye yönelik her hareket ettikçe iyice krizin çelişkileri artırıyor. El yordamıyla gidiş, sermayenin mantığına aykırı. Çünkü sermayenin en hassas olduğu dönem kriz dönemindeki fiyatlar, yani değerlerdir. Fiyatlar bir inip bir çıktığında uluslararası siteme entegre olan kesimler için güven yaratamazsınız. Güç de onlarda olduğu için tepkilerini farklı kanallardan yükseltiyorlar. Ama hastalık yine gücü olmayan, siyasal alanda kendini ifade edemeyenlere yüklenecek. Bu sefer bu kesimlerin desteğini alan siyasi iktidar tarafından krizin  yükünü aktarması, tarihin garip bir ironisi olsa gerek” şeklinde konuştu.
 
MA / Servet Karaduman

Diğer başlıklar

11:56 Amed'deki 'umut hakkı' yürüyüşünde öne çıkan talepler
11:47 AK, Türkiye'yi Demirtaş'ı serbest bırakmaya çağırdı
11:19 Meclis komisyonunun 11’inci toplantısı başladı
11:01 AK'den 'umut hakkı' kararı: Türkiye’ye süre verdi, komisyona işaret etti
10:16 İddia: Müdür karanlık geçmişini perdelemek için tahliyeleri erteliyor
10:12 ‘Rant’ projeleri reddedilince DEM Parti’yi karaladılar
09:59 İşte Türkiye’nin 'statüsüz Kürt' diplomasi trafiğinin detayları
09:51 Wan’daki kayyımdan kışkırtıcı adım
09:35 Wan'dan haykırdılar: Öcalan'ın özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür
09:10 Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri açıklandı
09:05 Rapor: Depremzedelerin koşulları değişmedi, sağlık sorunları arttı
09:03 Gimgim’da bal hasadı: Bu sene verim de kalite de düşük
09:02 Sağlıkta şiddetin boyutu: 13 yılda 123 bin başvuru
09:00 ‘Kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci birlikte yaşamı temin edebilir’
09:00 18 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
17/09/2025
23:27 Şara ile Kalın görüşmesinde anlaşmazlık
23:15 Hunergeha Welat'tan 'Vê carê rast e' klibi
22:57 Keskin Bayındır: Kanunlar artık 'Öcalan özgür olmalı' diyor, uygulayın
21:27 Fed’den yılın ilk faiz indirimi
21:18 Komisyonun 10'uncu toplantısı sona erdi: Etkili adımlar atılsın
21:08 Amed'de sağlıklı yaşam için bisiklet turu
20:44 Mersin'de polisin 2 saatlik ablukasını aşan kitle yürüdü
20:28 ‘Barış istiyoruz’ kampanyasına yoğun ilgi
19:50 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Umut hakkı demokratik entegrasyon için önemli anahtardır
19:14 İsviçre'den seslendiler: Umut hakkı tanınsın, barış yolu açılsın
19:04 KHK eylemi 338'inci haftasında
18:55 Wan’da binler Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürüdü
18:33 Akademisyenler Meclis komisyonunda: Anayasa barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınabilir
17:47 Gazze'de katledilenlerin sayısı 65 bini geçti
17:40 Amed yürüyüşünde Abdullah Öcalan’ın dev posteri açıldı
17:02 MİT Başkanı Şara ile görüşecek
16:45 Bayrampaşa Belediye Başkanı görevden alındı
16:44 Cemaatteki tecavüz davasında karar bozuldu, cezalar arttırıldı
16:40 Çadır eylemindeki işçilerden yeni kararlar
16:35 Geçici hükümet Nepal’de ulusal yas ilan etti
16:20 Tahliyeye kurul engeli
15:39 Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
15:35 Wan'da yürüyüşe son çağrı
15:04 3 yılda İran 2 bin 910 kişiyi idam etti
14:52 Meclis Başkanı Kurtulmuş: Elimizi çabuk tutmalıyız
14:43 Sanatçılardan ‘Barışı toplumsallaştırmak’ buluşması
14:42 30 yıllık tutsağın, kardeşinin cenazesine katılma talebine ret
14:40 Êlih'te aynı aileden 4 kişinin katledilmesi protesto edildi
14:22 ‘Kent uzlaşısı’ davasına çağrı
14:13 Komisyonun 10’uncu toplantısı başladı
14:06 İnsan hakları örgütlerinden Zeyneb Celaliyan’ın tedavi hakkı için çağrı
13:38 Abdullah Öcalan: Hukuksal çözüm aşamasına gelindi
13:02 ‘Komisyon Öcalan ile görüşmeli, yasal düzenlemeler konuşulmalı'
12:34 Zeyneb Celaliyan'dan mektup: Zulme sessiz kalmayın
12:18 Kayyımın kapattığı Alo Şiddet Hattı yeniden hizmete sunuldu
11:59 AYM kararı hiçe sayılıyor: 'Sanal devriye'den 25 hesaba erişim engeli
11:42 Mêrdîn'de doktor saldırıya uğradı
11:30 Z.Ş.'yi öldürmeye teşebbüs eden sanığın duruşması ertelendi
11:29 Kazanhan'ın annesinden mahkemeye: Katili siz mi saklıyorsunuz?
11:28 DBP'den hükümete 'umut hakkı' çağrısı: Kararlar uygulanmalı
11:02 İranlı Prof. Dabashi: Bilge Öcalan’ın çağrısı bölgede kalıcı bir etki yaratacak
10:52 Köyceğiz Belediyesi Başkan Yardımcısı Örnek gözaltına alındı
10:34 Muğla'da orman yangını
10:11 'Kent Uzlaşısı' davası: Kürtlerin seçme ve seçilme hakkına saldırıdır
10:08 Arap aşiretleri öncüleri: Öcalan’ın mesajı halkların kardeşliğini güçlendiriyor
10:00 Amed ve Mêrdîn'de Musa Anter anması yapılacak
09:38 ‘Komisyon anadilde eğitimin önündeki bariyerleri kaldırmalı’
09:21 Öcalan Avrupa'ya gidişleri eleştirdi: Gençlere bilinçli bir göçertme politikası uygulanıyor
09:19 Türkiye Suriye'de ateşle oynuyor
09:18 Prof. Kariane Westrheim: Konsey ‘umut hakkı’na dair Türkiye’yi harekete geçirmeli
09:17 HDK’li Çakmak: Temel hedefimiz barışın toplumsallaşması
09:17 Katliam ihalesi: Av kotası arz talep doğrultusunda belirleniyor
09:12 Görme engelli dengbêjlerin dünyası: Xewnên Tarî
09:11 Av. Tekin: Komite 'umut hakkı' için Türkiye'ye baskı kurmalı
09:09 Şerzan Kurt’un babası: Süreçten umutluyuz, eşitlik istiyoruz
09:07 Amed-Wan arasında yaklaşık 1 yıldır adalet arıyor: Rojin’e ne oldu?
09:04 Tutsak yakınlarının süreç beklentisi: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü
09:01 Üniversite kütüphanesi valiliğe tahsis edildi: Eğitimciler tepkili
09:00 ATK’den yüzde 94 engelli tutsağa: DAİŞ’e karşı neden savaştın?
09:00 17 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
16/09/2025
23:27 Bayrampaşa Belediyesi Başkanı dahil 20 kişi tutuklandı
23:05 DEM Parti'li Çandar: Demirtaş ve Mızraklı serbest bırakılmalı
22:13 İngiliz sendikalarından Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan çağrısı
22:07 KESK'ten yarı zamanlı çalışma yönetmeliğine dava
21:06 Kalkan: Çözüm Önder Apo’nun özgürlüğüyle gelişir
20:54 Mersin ve Amed’de ilçe ilçe ‘umut hakkı’ yürüyüşüne çağrı
20:36 DEM Partili belediye eşbaşkanlarından kadın buluşması
19:44 İran rejimi 16 günde 126 insanı idam etti
19:41 Direnişteki işçilerden destek çağrısı
19:20 UN Women raporu: Dünya kadın haklarında alarm veriyor
19:15 Kayyım atanan belediye eşbaşkanlarından ‘Barış için imza standı’na ziyaret
19:10 Adana’dan Akbelen’e destek: 7554 sayılı yasa iptal edilmeli
18:14 Kadınlar Jîna Emînî için alanlarda: Jin jiyan azadî
17:32 Trump'tan Hamas'a: Tüm rehineleri hemen serbest bırakın
17:23 Wan’nın tüm ilçelerinde 'umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
16:54 İran Konsolosluğu önünde Jîna Emînî anması: Özgür yaşamı inşa edeceğiz
16:53 BES'ten TİS kararlarına karşı imza kampanyası
16:42 'Öcalan'ın özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür'
16:18 HDK soruşturmasında beraat ve ‘kovuşturmanın durması’ kararı
16:10 Mezopotamya Su Forumu Amed'de gerçekleştirilecek
15:26 ‘Özgürlük felsefesi dünyaya yayıldı’
15:20 Yandaş medyanın Pınar Aydınlar manipülasyonu
15:18 Tevriz Dora davası 10 Şubat’ta ertelendi
15:04 Kadın derneklerinden AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
15:00 Türkiye futbolunda ilk: Formada Kürtçe slogan yer aldı
14:18 Wan'da yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
14:10 Gazi Yaşargil'de sağlıkçılara dönük şiddet protesto edildi
14:07 Sûrfest programı belli oldu
13:49 Seqiz'da 'Jîna Emînî' grevi
13:39 Erdoğan: Süreç ivme kazanıyor
13:29 ÖHD'den Meclis'e çağrı: Kürtçeyi resmi statüye kavuşturun
13:25 Tutsaklara kitap engeli: Kurum güvenliğini bozabilir
13:24 ‘Jin, jiyan, azadî özgür bir yaşamın manifestosu’
12:51 İran'ın rejiminin 'affı' siyasi tutsakları kapsamayacak
12:47 Suriye’de 16 günde 13 sivil hayatını kaybetti
12:16 Filistin’den Gazze için uluslararası topluma çağrı
11:40 ‘Jîna Emînî’nin mücadelesi kadınlara rehberlik etti’
11:18 Borsa İstanbul'da operasyon: 14 gözaltı
11:06 Meksikalı kadınlardan ‘umut hakkı’ için eylem
11:00 Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Şoygu Bağdat’ta
10:31 Bakanlar Komitesi'ne mektup: 'Umut hakkı'nda net sinyal ver
10:00 Yürüyüşe katılım çağrısı: Barışın yolu Öcalan'ın özgürlüğünden geçer
09:58 Rojava'dan kadınlara: Devrim ruhunu diri tutalım
09:43 Yazar Gezer: Devletli düşünme geleneğine karşı ‘Xwebûn’ bir kırılma yaratıyor
09:08 AK önünde eylem: 'Umut hakkı'nı uygulayın
09:06 Dêrsim'de deprem, heyelan ve taşkın riski
09:06 Gabar Dağı'nda yeni tehdit: 114 sondaj kuyusu açılıyor
09:05 Gilî Dağ'da çöp sorunu
09:04 Jîna Emînî’nin ardından: Kadın özgürleşmeden erkeğin özgürleşemeyeceği anlaşıldı
09:03 'Umut hakkı' tanınmayan ağır hasta tutsağın babası: Bu bize de işkence
09:02 Amed'deki yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğünü haykıralım
09:01 Mızraklı’nın tahliyesine engelin gerekçesi: Örgütten ayrılmadı!
09:00 KJAR koordinasyon üyesi: Rojhilat ve İran'da yeni bir mücadele çizgisi var
09:00 16 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:50 Yazar, şair ve sanatçılardan Nesimi Aday için çağrı
08:34 İsrail Gazze'ye kara harekatı başlattı
08:14 Amed’de ilçe ilçe 'umut hakkı' yürüyüşü çalışması
15/09/2025
23:23 İzmir'de 5 ESP'li tutuklandı
22:43 İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonuç bildirgesi yayımlandı
21:44 Pınar Aydınlar'a bir ceza bir de beraat talebi YENİLENDİ
21:27 5’inci Suriye Forumu sonuç bildirgesiyle sona erdi
20:49 'Kara para' soruşturmasında adı geçen Tekdağ serbest
19:53 Avukatlar İmralı'dan döndü
19:43 ‘Zeytinlikler termik santrallere kömür olacak’
19:37 Kayyımın işten çıkardığı işçilerin eylemi 47’nci gününde
19:30 Erdoğan Şara ile Katar'da bir araya geldi
19:00 Çin: ABD diğer ülkelerin egemenliğini ihlal ediyor
18:55 Wan'da 'Yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz' kampanyası başlatıldı
18:50 'Umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
18:36 NADA: Kadınlara yönelik soykırımı durdurmak için sesimizi yükseltelim
18:29 Kartalkaya davasında 'olası kastla öldürmek' suçundan ceza istendi
18:20 HSK olağanüstü toplantısını erteledi
18:17 Gazze'de 3 gazeteci daha katledildi
18:11 Amed'de şüpheli kadın ölümü
18:07 Dêrsim’de 'barış için imza' standı