İSTANBUL - ÖHD'li avukat Mehmet Şirin Şahin, dosyasında "bomba/patlayıcı madde" geçen tutsaklar için 2016’da bir liste hazırlandığını ve listede ismi bulunanlara ayrı bir infaz rejimi uygulandığını belirtti.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri katlanarak devam ediyor. İnfaz yakma ve tahliye ertelemelerin arttığı cezaevlerinde, siyasi tutsaklar tecrit ediliyor ve haklarından mahrum bırakılıyor. Hak ihlallerinin yaşandığı cezaevlerinden birisi de Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi. Tutsak Ratibe Batmaz burada ağır tecrit altında tutuluyor. Ratibe Batmaz, Adana'da 1999 yılında gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede hakkında 36 yıl hapis cezası verildi. Tutukluluk süresi boyunca çok sayıda cezaevine sevk edilen Ratibe Batmaz, 26 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor.
Ratibe Batmaz, ağır tecrit koşullarında tutulmasına karşın Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi idaresine bir dilekçeyle "diğer tutsaklarla sohbete ve faaliyete çıkma" talebinde bulundu. İdare ve Gözlem Kurulu, Ratibe Batmaz’ın 3 Kasım 2022 Alanya L Tipi Cezaevi’nden Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne sevk edildiği belirtilerek, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün sevk yazısında “… el yapımı, tuzaklı patlayıcı, ve uzaktan kumandalı patlayıcılar ile bomba yapımı konusunda uzman olduğu anlaşıldığından aynı vasfı taşıyan hükümlü/ tutuklular ile barındırılmaları, oda değişikliği yaparken ve kurum içi faaliyetlere çıkarılırken kişilerin vasfının göz önüne alınması” talimatının yer aldığı ifade edildi. Kararda, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün ifadeleri göz önüne alınarak, talebin reddine karar verildiği belirtildi.
Konuya dair rapor hazırlayan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Mehmet Şirin Şahin, dosyada “bomba/patlayıcı madde” geçen tutsaklara uygulanan “bombacı statüsü”nün eşitlik ilkesine aykırı bir tecrit rejimi olduğu söyledi. Şahin, Ratibe Batmaz’ın yanı sıra Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevin’nde bulunan Ahmet Sürme, Erdal Özdoğan, Aligül Alkaya, Mikail Mungan ve Halil Kahraman’a da uygulanan bu “statü” gerekçesiyle spor, sohbet ve temaslarının yasaklandığı belirtti.
‘2016’DA BİR LİSTE HAZIRLANMIŞ’
Cezaevi dosyalarında “patlayıcı/ bomba madde”si geçenlere yönelik tecrit politikalarının yaşandığını vurgulayan Şahin, “Cezaevlerindeki ziyaretlerinde dosyalarında “patlayıcı/ bomba madde”si bulunan tutsaklara farklı bir infaz rejimi uygulanıyor. Bu şekilde bir liste hazırlanıyor. Listeyi ilk olarak 2016’da fark ettik. Hak ihlallerine ilişkin yaptığımız başvurulara verilen cevaplarda bu listenin sayı numarası ve tarihine değiniliyor. 2016 Mayıs ayında çıkarılmış bu liste. Bu listenin hangi somut verilerce, kimler tarafından ne şekilde oluşturulduğu kesin olarak belli değil. Bizde listenin tamamı yok. Bu listenin altında kimlerin imzası var henüz bilmiyoruz. Fakat bize verilen cevaplardan Adalet Bakanlığına bağlı kurumların oluşturduğunu anlıyoruz” diye belirtti.
'10 YILDIR HÜCREDE’
Listede genellikle, müebbet hapis ve süreli hapis alan kişilerin isimlerinin olduğunu söyleyen Şahin, “Bu listede DGM’lerde yargılanmış ve ceza almış ve 20 yıl boyunca hiçbir disiplin cezası almayan kişilerin de ismi var. Ratibe Batmaz iyi bir örnektir. İsminin listede olmasından kaynaklı hak ihlaline uğramış. Son olarak Kocaeli Cezaevi’ne sürgün edilince bu listede ismi olduğu gerekçesiyle hak ihlaline uğruyor. Ratibe Batmaz, aynı listede ismi bulunan Hüsne Kılıç ve Mahide Şahin isimli tutsaklarla tutuluyor. Ve sadece bu tutsaklarla etkinliğe çıkarılıyor. Aynı dosya kapsamında yargılandığı diğer kişilerle sohbete ve diğer etkinliklere çıkarılmıyor. Sosyalleşmenin önüne geçiriliyor. Yine Kocaeli Cezaevi’nde tutulan Adem Aslan isimli tutsak da bu listede isminin olmasından kaynak 10 yıldır tecrit koşullarında tutuluyor. Bu listede ismi bulunan farklı bir erkek olmadığı için Adem Aslan tek başına hücrede tutuluyor. Ayrıca Tekirdağ Cezaevi’nde de bu şekilde çok sayıda tutsak var. Listeyi talep ettik. Ancak bize bu listenin kuruma hitaben yazıldığı ve bu listenin tarafımıza verilmeyeceği iletildi. Bir kişinin ceza dosyasından giderek, patlayıcı maddeler konusunda uzman olduğunun çıkarımının yapılması çok zor. Böyle bir sınıflandırma ve liste infaz kanununa aykırı” diye konuştu.
‘CPT’YE, SÖZLEŞMELERE AYKIRI’
Şahin, “Cezası infaz edilen mahpuslarda gözetilmesi gereken temel bir ilke var; Bu ilkeye 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nda değinilmiş. Burada ‘zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunamaz’ deniliyor. Mahpuslara ilişkin tüm işlemlerde bu ilkenin gözetilmesi gerekiyor. Örneğin disiplin cezalarında, iyileştirme programlarında bu ilke esas alınmalıdır. İnfaz Kanunu ve ilgili yönetmeliklere baktığımızda bu ilkenin gözetilmeksizin düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. Disiplin cezası altında hücre cezasına yer verilmiş. Hücre cezaları hürriyeti bağlayıcı bir ceza olması nedeniyle bu ilkelere aykırıdır. Yine hükümlülerin çalıştırılması konusu var. Hükümlerin sınıflandırılması ise İnfaz Kanunu’nun 23 ve 24 maddelerinde yer alır. Bu maddelere göre siyasi tutsaklar ‘terör’ suçları olarak tanımlandırıldığı için çok hak ihlaline uğruyor. Örneğin birçok tutsak tek başına tutularak, tecrit altında tutuluyor. Yeni S ve Y tipi cezaevleri başta olmak üzere tek kişilik hücrelerde 22 saat tutularak birçok hakları engelleniyor. Bu uygulamalar infazın temel ilkesine, Avrupa İşkenceyi Önlenmesi Komitesi (CPT), sözleşmelere aykırıdır. Bu patlayıcı maddeler konusu infaz kanununda düzenlenmemiştir. Böyle bir sınıflandırmanın yapılmasının kanuni dayanağı yok” diye konuştu.
‘EMSAL AYM KARARI'
Kanunda, İdare ve Gözlem Kurulu’nun tutsaklara ilişkin “tehlikeli” olarak tanımlama yetkisinin olduğunu belirten Şahin, “Ancak buradaki tanımlama Adalet Bakanlığı tarafından yapılmış. Buna ilişkin bir Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı var. Aynı tanımlamada olan bir mahpusun başvurusu var. Başvuru, emsal bir başvuru. AYM, kararda belli bir süreyle sınırlandırılmadan ve karara dayanak oluşturulan durumların devam edip etmediğine dair belirli aralıklarla güncel bilgi ve belgeler gözetilmeden yeniden değerlendirme yapılmadan uzun süre uygulanmasının orantısız ve ölçüsüz olduğu belirtilmiş. Bu listenin hukuki bağlayıcılığı yok çünkü kanuni dayanağı yok. Fakat bir an için kanuni bir liste desek bu listenin oluşturulduğu 2016 yılından itibaren geçen 10 yıllık süreçte mahpuslarında bu liste nedeniyle haklarının kısıtlanması ölçülülük ilkesine aykırıdır. Önümüzdeki günlerde yeni infaz paketleri çıkacak biz de hukuki başvurularımızı yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Yapılması planlanan infaz paketinin koşulları iyileştirmesi de içinde bulunduğumuz barış sürecine katkı sunacaktır” dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu