DÊRSİM - Dêrsim’de düzenlenen “Dêrsim dört fay içinde..Depreme Dirençli Kentler” panelinde, “Ülkeyi yöneten aklın depreme Dêrsîm'i ve Türkiye'yi hazırlayamayacağını açıktır" vurgusu yapıldı.
Türk Mühendis ve Mimarlar Odası Birliği (TMMOB) Bölge Odaları ve Dêrsim İl Koordinasyon Kurulu Dêrsim’de “Dêrsim dört fay içinde..Depreme Dirençli Kentler” başlığıyla panel düzenledi. Hüseyin Gürtaş Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele çok sayıda siyasi parti ve kurum temsilcisi katıldı. Panelin yapıldığı salona “Bilim, emek ve özgür yaşamla demokratik topluma”, “Bir kayyum bin derdi örter mi” pankartı asıldı.
Zeynep Güler Canpolat’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde, Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Uluata, Şehir Plancıları Odası Dêrsim Temsilcisi Umut Kork, Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği yöneticisi Hasan Basri Yorulmaz ise konuşmacı olarak yer aldı.
TMMOB Dêrsim İKK Sekreteri Uğur Beycan, iktidarın Mereş depremiyle ilgili herhangi bir yüzleşme, hesaplaşma yaklaşımını geliştirmediğini ifade ederek, olası bir affet anında iktidarın sadece kendi itibarını koruma gerçekliği üzerinden şekillendirdiğini belirtti.
‘ÇÖZÜM İÇİN ÇABA GÖSTERİLMESİ GEREK’
TMMOB Bölge İl Koordinasyon Kurulları Eş Sözcüsü Diyar Kut, "Halkımız konteynerlerde yaşamaya mahkum bırakılmıştır. Birçok meslektaşımız soruşturma geçirip tutuklanırken, müteahhitler, ilgili kurum yetkilileri herhangi bir yaptırıma tabi tutulmamıştır. Depremin faturası meslektaşlarımıza kesilmiştir. Yıkılan kentlerin yerine yenileri inşa edilmemiştir. Bu durum AKP hükümetinin yürüttüğü politikaların sonucudur. Deprem bölgesinde yaşayan halkımızın sorunlarının unutulmaması ve sorunların çözümü için çaba gösterilmesi gerektiğini hükümete iletiyoruz" dedi.
Ülkede deprem gerçekliğinin olduğunu ve ülkeyi yönetenlerden de ona göre çalışma beklediklerini söyleyen TMMOB eski Genel Sekreteri Dersim Gül, "Elbette yurttaş olarak bizlerin de yani toplumun da görevleri vardır. Ama öncelikli olarak kamudan bu beklentiyi görmek isteriz. Kamu kurumlarında, yerel idarelerde, meslek kuruluşlarında bu düzenlemenin hayata geçirilmesi ile ilgili bir uygulama bütünlüğü bekleriz ama bu uygulama bütünlüğünü göremiyoruz. Meslek kuruluşları yok sayılıyor. Ülkeyi yöneten bu aklın depreme Dêrsîm'i ve Türkiye'yi hazırlayamayacağını, deprem gerçekliğine uygun olarak dönüştüremeyeceği açıktır" diye konuştu.
RANT SİYASETİ
Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, Türkiye’nin diri fay haritasına bakıldığında 5 ve üzeri deprem üretme potansiyeline sahip çok sayıda fayın söz konusu olduğunu ifade etti. Alan, “24 kentimiz doğrudan fay zonu üzerine oturuyor. 110 ilçe 500'ü aşkın mahalle veya köy yerleşim birimi de fay üzerinde oturuyor. Deprem risk azaltma yasası 1976'da, fay yasası 1972 yılında çıkmış. Afet Acil Durum ve Planlama Yasası 1977'de çıkmış. Güçlü bir kurumsal altyapımız söz konusu değil. İçişleri Bakanlığı'na bağlı bir başkanlıkla bizim Türkiye'deki afet gerçekliğini yönetebilme şansımız yok. Tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaset söz konusu değil. Yani rantı görünce hemen yamulan bir siyaset anlayışımız söz konusu" şeklinde konuştu.
‘DİRENÇLİ KENTLER İNŞA EDEBİLİRİZ’
Dêrsim’in deprem riski altında olduğunu ifade eden Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, “Bu dinamik hareketlere dayanıklı yapı tasarımı ve dirençli kentler inşa etmek istiyorsak, mutlaka her yapının oturacağı yerin dinamik parametreleri jeofizik araştırmalar ile belirlenmelidir. Yapılaşma jeofiziği ve yapı jeofiziği çalışmalarındaki gelişmeler dikkate alınarak ilgili yönetmeliklere bu çalışmaların daha ayrıntılı olarak dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak bu çalışmalar dahil edilerek depreme dayanıklı yapı tasarımı sağlanır ve doğa kaynaklı afetlerden etkilenmeyen dirençli kentler inşa edebiliriz" diye belirtti.
SORUNLARLA YÜZLEŞMEK GEREK
Depremden hiçbir şekilde ders alınmadığını ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Selçuk Uluata, "Bunlarla hepimizin yüzleşmesi gerekiyor. En son Mereş depremi oldu, ne ders aldık? 30 yıllık tespitimiz var zaten. Bizde, tespitte ve bilimsel olarak bir sorun yok. Yasa yönetmeliklerimize de bakarsanız sorun yok. Bu bir beka sorunu değil. Bu bir devlet sorunu. Kaymakamın ve belediye meclis üyelerinin görevi orada yaşayan insanlara yoldaşlık etmek ve sorunlarına çözüm üretmektir. TMMOB'un görevi devlete, kurumlara destek olmak, yardımda bulunmak. Ama biz bunu hiçbir afette görmedik ve bu süreci yaşamadık" ifadelerini kullandı.
‘RİSKİ AZALTACAK ŞEHİR PLANLARI GELİŞTİRİLMELİ’
Şehir Planlamacıları Odası Dersim Temsilcisi Umut Kork, "Dêrsim'in dağlık ve engebeli bir araziye sahip oluşu hem deprem öncesinde planlamayı zorlaştırmakta hem de deprem sonrasında afet yönetimini ve koordinasyonuyla birlikte tahliye ve müdahaleyi de zorlaştırmaktadır. Yeni deprem yönetmeliğine uygun dayanıklı konut projelerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Tabii burada rantı önceleyen değil de insan yaşamını ve doğayı öne çıkaran dönüşümler gereklidir. Yine alternatif tahliye yolları şehir içinde ve kırsalda acil durumda kullanılabilecek ek güzergahların planlanması gerekmektedir. Sağlık alanında da sağlık ve acil müdahale altyapısının geliştirilmesi hastane kapasitesinin arttırılması gerekmektedir. Toplumun afet bilincinin arttırılması gerekmektedir. Bunun için de halka yönelik deprem tatbikatları ve eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır. Doğa ile uyumlu planlama dağlık coğrafyaya uygun riski azaltıcı şehir planları geliştirilmelidir" dedi
‘NEREDEN BAŞLAMALI SORUSU ÖNEMLİ’
Deprem konusunda kanıksama olayının yaşanmaması gerektiğini söyleyen Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Temsilcisi Hasan Basri Yorulmaz, "Nereden başlamalı sorusu burada çok önemli. Yerel düzeyde faaliyet gösteren siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları toplumun bilinçlendirilmesinde öncülük rolü oynamalıyız. Halkı bilinçlendirmemiz lazım. Risk yönetiminde hazırlık, bir zarar azaltma, ikinci hazırlık, kriz yönetiminde ise müdahale ve sonrasında bir iyileştirme dönemi var. Burada risk yönetimi koruma mantığını barındırıyor. Kriz yönetimi düzeltme, biz korumayı gerçekleştirmediğimiz zaman zaten düzeltmeyi de bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Aradan geçen bunca zamana rağmen Adıyaman sanki enkaz kent, binalar yükseliyor ama yeraltı yapısıyla ve çevresiyle hala 2023'ün izlerini canlı canlı olarak görmekteyiz" diye belirtti.
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.