Prof. Dr. Hamzaoğlu’ndan uyarı: Birinci basamak sağlık sistemi çöktü

img

HABER MERKEZİ - Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, birinci basamak sağlık hizmetinin durma noktasına geldiğini, aşı ve gebe takip sisteminin çöktüğünü ve geleneksel tedavi yöntemlerin artacağını kaydederek, bu dönemin "dayanışma ve örgütlülükle" aşılabileceğini söyledi.

 
Kovid-19 salgını yayıldıkça ölen insanların sayısı istatistiki bir veri olarak resmi temsilcilerce paylaşılıyor. Çaresizce sıralanan gecikmiş önlemler ve çözümsüz açıklamalar kamuoyunun endişesini arttırıyor. Kamuoyu birincil tehlike olarak koronaya kitlenmiş durumda ancak sağlık sisteminin dip dalgası daha büyük bir tehlikeye işaret ediyor. Birinci basamak sağlık hizmeti olarak tanımlanan, sağlık ocağı, verem savaş dispanseri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri işleyemez hale geldi. Aşı, gebelik takibi gibi önleyici sağlık hizmetleri durma noktasına geldi. 
 
Bölge tabanlı hizmet dağıtılarak yerine doğrudan doğruya liste temelli sistemin getirilmesi, teşhis ve tedavi sisteminin parçalanması ve özelleştirilerek paralı hale dönüştürülen sağlık sistemine dikkati çeken halk sağlığı uzmanı ve akademisyen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, 50-60’lı yıllarda yapılan geleneksel doğum tarzı tedavi yöntemlerin artmasından endişe ediyor. Koronavirüs süresince halk sağlığındaki gerilemeyi, gelişmeyi, olasılıkları ve önerileri Hamzaoğlu’na sorduk. Bilim insanı Hamzaoğlu’nun uyarılarına kulak verelim...   
 
Birinci basamak sağlık hizmetleri korona salgınından sonra ne aşamada, sizin gözlem ve bilgileriniz ne yönde?
 
Tüm dünyada neoliberalizmle beraber, 80’li yıllardan sonra sağlıkta kriz tanımlamasının ardından Dünya Bankası, hatta başlangıçla Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) de katkılarıyla reform faaliyetleri başlatmaya çalıştı. Böylece sağlık hizmetini kullanacak her bir kişinin ödediği vergilerin dışında bir de sağlık primi ödemesi, yani kişilerin dolaylı ya da doğrudan para ödemeden sağlık hizmetine ulaşamaması, böylece kamunun katkılarını azaltarak özel sektöre alan açılması gibi uygulamalar dünyaya bir reform faaliyeti gibi sunuldu.
 
Türkiye’de de bütün bunlar 90’lı yıllarda, hatta 80’li yılların sonunda başlamıştı. AKP hükümetiyle beraber 2003 Haziran ayında “Sağlıkta dönüşüm programı” olarak yayınlandı. Onun hayata geçmesiyle beraber kamunun sağlık sigorta kurumu (SGK) özel hastanelerden de hizmet satın alır oldu. Özel hastanelerin sağlık sunumundaki payı hızlıca arttı.
 
Birinci basamak sağlık hizmetleri, o zamana kadar bölge temelliydi. Yani mahallede ya da köyde yaşayanların tümüne hizmet sunmayı planlayan ve yine bölge tabanlı olmasına rağmen nüfusun kalabalığını da dikkate alan, ona göre ekip sayısını ve hizmetle ilgili gereksinimleri belirleyen, koşulların sağlanmasını öngören, para ödemeden ya da prim ödemeden ulaşılan bir sağlık sistemiydi bu. Ancak sağlıkta dönüşümle beraber “hekim seçme özgürlüğü” propagandası ile bölge tabanlı hizmet dağıtılarak yerine doğrudan doğruya liste temelli sistem getirildi. Örneğin bir ailedeki kişilerin farklı farklı aile hekimine kaydolabileceği bir sistem çıktı ortaya. Öyle olunca şu anda şu sokakta şu mahallede kimler hasta gibi bir sorunun karşılığı kalmadı. Kovid-19 tanısı kondu, sorusunun karşılığını verebilecek bir sistem yok artık.
 

 Aynı zamanda şunu da unutmayalım; herkes salgınla ilgilendiği, salgınla yatıp kalktığı için de örneğin yeni doğan bebeklerimizin, çocuklarımızın, gebelerimizin aşıları, bebeklerimizin izlenimleri gibi hizmetlerin ne durumda olduğu ile ilgili bilgimiz yok. Ama yapılamadığını biliyoruz. 

 
Bir apartmanda 5 tane Kovid-19 tanısı konmuş hasta varsa, bunların 5’inin ayrı ayrı hekimi olabiliyor. Öyle olunca da sorunun ciddiyeti kalmıyor. Bu bağlamda da salgınla mücadelede, sağlığın yönetiminde çok ciddi aksamalar oluyor. Örneğin şu anda yapılması gereken şeylerden bir tanesi, insanlara yaşam alanlarında ve çalışma alanlarında ulaşarak test yapıp, hasta olup olmadığını belirlemek, bunun için tarama yapmak. Tarama yapıp testi pozitif çıkanlar olduğunda ya da tarama testinden sonra hastalık kesin tanıyla da netleştiğinde, örneğin evde kalan diğer kişilerin temaslı olup olmadığını, onlarda da virüsün etken olup olmadığını aramak gerekiyor. Biz buna filyasyon diyoruz. Hastaları ve hastalığın yayılmasını bulma, onlarla temaslı olanları yakalama ve izleme. İşte bu süreçler salgınla mücadelede çok kritik adımlar.
 
Ama burada onu aile hekimleri yerine, ilçe sağlık müdürlüklerinin ihdas ettiği ekipler yapmaya çalışıyor. Ama bu yapılan, o insanlara doğrudan doğruya her gün sağlık hizmeti sunan ekibin yapacağı gibi maalesef olamıyor, çünkü onları tanımıyorlar, bilmiyorlar. Aynı zamanda şunu da unutmayalım; herkes salgınla ilgilendiği, salgınla yatıp kalktığı için de örneğin yeni doğan bebeklerimizin, çocuklarımızın, gebelerimizin aşıları, bebeklerimizin izlenimleri gibi hizmetlerin ne durumda olduğu ile ilgili bilgimiz yok. Ama yapılamadığını biliyoruz. Alandan arkadaşlarımız buna fırsatlarının olmadığını, çünkü zaten herkesin hastalanmaktan korktuğu için aile sağlığı merkezlerine gelemediklerini, gezici hizmet koşulları olmadığı için de ev ziyaretleri yapamadıklarını, dolayısıyla bu hizmetlerin gerçekleştirilemediğini ifade ediyorlar.
 
Özellikle gebelik takibi ve aşı sistemindeki aksamalar ne tür tehlikeleri ortaya çıkabilir? Geleneksel yöntemlerin kullanılabileceğine dair öngörüler söz konusu...
 
Özellikle toplumun büyük bir çoğunluğunun böyle bir dönemde hastaneye gitmekle ilgili sıkıntıları var. Örneğin insanlar ‘doğum yapmaya gideceği hastanede Kovid-19’lu hasta olmaması’ gibi bir güvenceye gerek duyarlar. Çok doğal olarak, orada her ne kadar önlemler alacağınızı söyleseniz de insanlar bu kadar çok korkutulmuş bir durumla ilgili olarak riski kabul etmeyeceklerdir. Normalde Sağlık Bakanlığı’nın bütün illerde nüfusun yapısına göre bunu da organize etmesi ve özellikle bazı kamu hastanelerinin Kovid-19 hasta kabul etmeden, olağan hizmetleri, yani doğumlar, kanser hastalarının tedavileri, diyabet, tansiyon, kronik hastalıkların tedavisi için ya da acil hastalıklar için düzenlenmiş, organize edilmiş, ayrılmış ve kamuoyuyla paylaşılmış hastaneler organize etmelidir. Bunu da yapmadılar.
 
Öyle olunca özellikle parası olmayıp da Kovid-19 hastası almayan özel hastanelere gidemeyenler ne yapacaklar? Çok eski yıllardan, 60’lardan, 70’lerden bildiğimiz gibi, insanlar mahallelerde varsa eğer (onların da sayısı tabii azaldı) ebeler, büyüklerle bir şekilde doğum yaptırmaya çalışacaklar. Muhtemelen böyle bir risk var. Öyle olunca asepsi dediğimiz, yani mikropsuz ortamın sağlanacağı koşullar doğum için olmayabilir. Çok büyük bir risktir bu. Bebeğe ya da anneye o sırada tıbbi müdahale gerekiyorsa bunun koşulları olmayacak. Dolayısıyla, doğumların evlere kayması gibi bir risk de özellikle küçük kentlerde, kırsal alanlarda yaygınlaşabilir, bu da özellikle anne sağlığı için çok büyük bir risk yaratabilir. Özellikle anne ölümlerinde artışlar görebiliriz. Bunu önlemek için tabi tedbirlerin alınması gerekiyor.
 
Çocuklarda geciken aşı ve gebelere geç müdahalenin telafisi mümkün mü ve bu süre ne kadardır?
 
Aşı durumu en azından doğum ya da diğer hastalıkların tedavisi kadar acil değil. Şu nedenle acil değil. Çocuklarımızın önemli bir kısmının zaten bir miktar aşısı yapılmıştır, eğer düzeni bozulmamışsa. En azından birkaç aylık bir aksama olabilir. Ama tabii ki bunu hesaplayıp bu süreç normale döndüğünde hızlı bir şekilde aksayanların telafisini sağlamak gerekecek. Kimisini yeni baştan aşılamak gerekecek, süresine göre. Kimisini için de kaldığı yerden devam etmek gerekebilecek. Sağlık Bakanlığı’nın bunu bir sorun olarak tanımlayıp, şimdiden bunun planlamasını yapması gerekiyor k çocuklarımız ve bebeklerimiz, aşıyla önlenebilir hastalıklar nedeniyle bir hastalık yaşamasınlar ve sakat kalmasınlar ya da ölmesinler.
 
Çok eski yıllardan, 60’lardan, 70’lerden bildiğimiz gibi, insanlar mahallelerde varsa eğer (onların da sayısı tabii azaldı) ebeler, büyüklerle bir şekilde doğum yaptırmaya çalışacaklar. Muhtemelen böyle bir risk var. Öyle olunca asepsi dediğimiz, yani mikropsuz ortamın sağlanacağı koşullar doğum için olmayabilir. Çok büyük bir risktir bu.
 
 Bir de mevsimlerden dolayı bazı yaygın bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkıyor. Kar sularının içme sularına karışması gibi... Bu süreçte nasıl bir riskle karşı karşıyayız?
 
Havaların soğuk olması tabii ki beraberinde kapalı ortamda daha uzun süre yaşamayı gerektiriyor. Bu da örneğin kızamık, suçiçeği gibi hastalıkların bulaşmasında çok daha fazla risk yaratıyor. Yaz dönemi geldikçe toplu yaşamaktaki zorunluluk sıcaklıklar nedeniyle azaldıkça, insanlar daha çok dışarılara çıktıkça, evler daha kolay havalandırılmaya başlandıkça, bu risk azalacaktır. Ama mevsim çok ısındığında da biliyorsunuz; su ve gıdayla bulaşan hastalıklar vardır ki, bunun başında ishaller geliyor. Onlar da sıklık olabilecek. Bunların çözümünü yaratmak daha kolay, diğerlerine göre.
 
Bir halk sağlığı hekimi olarak, bu süreçte dikkat edilmesi gerekenleri ve önlem amacıyla ne gibi önerilerde bulunursunuz?
  
Kimseye ‘İçeride kal’ diyebilecek durumda değilim. Çünkü içeride kal diye bir öneri getiriyorsam insanlara, onların ekonomik ve sosyal bütün gereksinimlerini karşılayabilecek bir öneriyi de sunabilmem lazım. Bunu, kendini sosyal devlet olarak tanımlıyorsa eğer, hükümetin hızlıca planlaması gerekir. Ancak, özellikle açıklamış olduğu son paket (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan), halka ait bir paket değil. Dolayısıyla bütün bu sözünü ettiğimiz sorunları yaşayabileceklere yönelik bir paket değil. Bu anlamda, insanların evde kalabilmesi için, yoksulların bir şekilde gıdalarla ve benzeri desteklenmesi gerekiyor. Kendi işletmesi olan küçük esnaf, kendi günlük kazancı olan pazarcı, simitçi ya da el arabasıyla bir şeyler satanlar şu anda alana çıkıp bu işleri yapamıyorlar. Dolayısıyla gelirleri yok. Ev temizliğine giden kadınlar var. Yüzbinlerce sayıda. Şu anda, onların da gelirleri kalmadı. Bütün bunlar dikkate alınarak, sosyal ve ekonomik desteğin doğrudan doğruya yurttaşa sağlanması gerekiyor. Yine bu temelde tabii ki her zaman sözünü ettiğimiz gibi, özellikle yoksullara yönelik sabun ve temizlik malzemelerinin sağlanması gerekiyor. Bütün evlerin suyunun, elektriğinin, gıdasının ve ısınacak yakıtının sağlanması gerekiyor bu aşamada.
hükümetin doğrudan doğruya göçmenlere, mültecilere yönelik olarak da hiçbir adli işlem yapılmayacağının garantisini vermesi gerekiyor. Ki hem ülkemizde bulunmakta olan mülteci ve göçmenlerin yaşam risklerini arttıracak süreçleri engelleyelim hem de toplumun diğer öğelerinin de hastalık riskini arttırmayalım.
 
Sağlık sigortası olmayan, güvencesizler, mülteciler... Çok sayıda mültecinin barındığı bir ülkeden bahsediyoruz. Bu insanlar zaten sağlığa erişim sorunu yaşıyorlar. Bu insanlara dair bir gözleminiz, varsa bilginiz paylaşır mısınız?
 
Mültecilerin bir kısmına TC numarası verilmişti. Sadece Suriye’den gelenler için söylüyorum. Yararlanabiliyorlardı, kısmen. Ama şu anda bu yaşananlarla beraber, onlara hizmet sunan, onlara yardımcı olan pek çok dernek, sivil yapı kepenk indirdi. Dolayısıyla onlara yönelik sosyal destek, ekonomik destek, toplumsal alanda sosyal dayanışmayla gerçekleştirilenler, neredeyse tükendi. Beraberinde bir kısmı kayıt dışı olduğu için de ‘ben eğer hastaneye başvurursam, doğrudan doğruya kayıtlara geçerim ve oturma iznim olmadığı için sınır dışı edilirim’ kaygısı da doğal olarak bu süreçte sağlık hizmetlerine ulaşımı engelleyen bir durum. Çok büyük bir risk. O bakımdan esasında şu anda hükümetin doğrudan doğruya göçmenlere, mültecilere yönelik olarak da hiçbir adli işlem yapılmayacağının garantisini vermesi gerekiyor. Ki hem ülkemizde bulunmakta olan mülteci ve göçmenlerin yaşam risklerini arttıracak süreçleri engelleyelim hem de toplumun diğer öğelerinin de hastalık riskini arttırmayalım.
 
İki yönlü bir durum. O bakımdan söylediğiniz işlemin bir an önce gerçekten hükümet tarafından gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu son dönemin ortaya çıkan kaos ortamı nedeniyle maalesef unutuyoruz, maalesef bazıları tarafından da göz ardı ediliyor. Bu bakımdan anımsatmanız çok iyi oldu.
 
Özelikle 2009 yılından itibaren, domuz gribi salgını gibi neredeyse her yıl üst üste yaşadığımız salgınlar var. Sağlık sisteminin çarpıklığından bahsettiniz. Tekrarlanan bu salgıları doğaya olan müdahale çerçevesinde baktığımızda neler söylemek istersiniz?
 
Daha özet bir cümle söyleyeyim; bugün özellikle 2009 yılından itibaren Meksika’da ortaya çıkan ve kamuoyunda domuz gribi salgını olarak bilinen, tarihten bugüne kadar yaşadığımız salgınlar ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tarihinde ilkini 2009’da sonuncusunu 2020’nin Ocak ayında ilan ettiği uluslararası kamusal acil durum ilanı gösteriyor ki, kapitalizm insana ve doğaya karşı ve neoliberal politikalar sonrasında insanlar insan gibi, hayvanlar hayvan gibi, bitkiler bitki gibi yaşayamadığı için bunları yaşıyoruz. Biliyorsunuz, sistemin 70’li yıllardan sonraki krizi, genel anlamda merkez kapitalist ülkelerde olmak üzere, 2007 Temmuz ayında ABD Mortgage kriziyle görünür hale geldi. O zamandan bugüne gerçek anlamda ekonomik bir düzelme rastlanmadı. Resesyon hala devam ediyor. Ve bunun bedelini de maalesef üretenler ödemeye devam ediyor. Böyle bir tablo var. İşte hayvanın hayvan gibi yaşayamadığı koşullar, daha önce sadece hayvanlarda olan virüslerin bir süre sonra hayvanlardan insana geçmesine, daha sonra da insandan insana geçip salgın yapmasına neden oluyor. Sars da böyleydi, Mers de böyleydi, domuz gribi de böyleydi. (Başka bir grup etken olsa da) Şimdi Kovid-19’da yine bu şekilde. Kovid-19 olayında da çok büyük bir olasılıkla, daha önce hayvanlarda bulunan bir virüsün önce insanlara bulaşıp daha sonra insandan insana bulaşan bir hale geldiği yönünde bilgiler var. Bu da bize gösteriyor ki, evet, hayvanlar hayvan gibi yaşayamadığı için, olması gereken koşulları yaşayamadığı için, bunlar gerçekleşiyor.
 
Ve bu koşullar devam ettiği sürece, neoliberalizm devam ettiği sürece, kapitalizm başka forma geçse bile insana, doğaya karşıtlığı nedeniyle sistem değişmediği sürece bunları daha da sık aralıklarla yaşayacağız. İşte Dünya Sağlık Örgütü, 2009’dan 2020’ye kadar acil durumun altıncısını ilan etti. Bundan sonra da daha da sık ilan etme gerekçesi ortaya çıkacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla bu süreç pek çok durumun, pek çok gelişmenin, yaşanan pek çok sorunun nedenleriyle beraber insanların zihninde bir tartışma açacaktır, doğrudur. Ama bu tartışma kendi başına hiçbir şey değiştirmez. Ezilenlerin, üretenlerin, yoksulların hep birlikte bir sınıf mücadelesi gerekir ki bu düzen değişsin.
 
 İşte hayvanın hayvan gibi yaşayamadığı koşullar, daha önce sadece hayvanlarda olan virüslerin bir süre sonra hayvanlardan insana geçmesine, daha sonra da insandan insana geçip salgın yapmasına neden oluyor. Sars da böyleydi, Mers de böyleydi, domuz gribi de böyleydi. (Başka bir grup etken olsa da) Şimdi Kovid-19’da yine bu şekilde. 
 
Düzen değişsin ki, eşitlikçi bir toplum, öznenin insan olduğu, öznenin doğa olduğu, insanın insanla barışık, doğanın doğayla barışık olduğu, herkesin gereksiniminin karşılanmaya çalışıldığı birilerinin zenginlik içinde yüzerken, birilerinin bir dilim ekmeğe muhtaç olmadığı hayatlar yaşansın. Tüm dünyadaki zenginlikler hepimize yeter. İsrafa, gereksiz saklamalara, birileri 60 metrekarede 9 kişi yaşarken, birilerinin 500 metrekarede üç kişi, iki hatta bir kişi yaşamasının olmayacağı, herkesin olması gereken koşulların sağlanmaya çalışılan bir perspektifle bir hayat hedeflenmeli. Tabii ki bu kendiliğinden olmaz. Bu bir sınıf mücadelesi sürecine eklenebilirse, bu sorunun yarattığı kaygılar öfkeler bir sınıf mücadelesini beraberinde yaratabilirse ancak bu değişiklikle ilgili umudumuz olabilir. Yoksa “her şey eskisi gibi olmayacak” gibi çıkarımına ben katılmıyorum. Her şeyin eskisi gibi olma olasılığını arttırabiliyor. Bizler, sınıf, gereğini yapamazsak.
  
İnsanlar bir süredir eve kapanmış, kapanmaya da devam edilecek gibi gözüküyor. Eve kapanma aynı zamanda umutsuzluğu büyüttü. Ortaya çıkan stres, insanları farklı bir noktaya götürür mü? Bir hekim olarak bu sürece dair neler öneriyorsunuz?
 
Dayanışma. Dayanışma ve bunu örgütlü hale getirmek gerekiyor. Kimseyi, sınıfdaşlarımızı, komşularımızı, tanıdıklarımızı, bildiklerimizi, sendikada örgütlendiklerimizi, partide örgütlediklerimizi, partidaşlarımızı, sendikadaşlarımızı, meslektaşlarımızı yalnız bırakmayacağız. Birbirimizden haberdar olacağız. Dayanışma ağlarımızı genişleteceğiz ve bu dayanışma ağlarının ötesinde de gereksinimlerimizi karşılaması gereken hükümetten taleplerimizi ortaklaştıracağız. Bu dönemi böyle aşabiliriz. Dayanışma ve örgütlülükle...
 
MA / Sedat Yılmaz

Diğer başlıklar

03/12/2025
23:47 Tecavüz faillerine beraat!
23:43 Stutgart’ta Alevi ve Durzi halka saldırılar protesto edildi
23:03 Çocuk ölümlerini protesto eden 16 TİP'li genç tutuklandı
22:54 Amedspor Down Sendromlu Zınar’ın hayalini gerçekleştirecek
22:50 İsrail 10 yıl sonra Lübnanlı yetkililerle görüştü
21:01 Akış’ın tutukluluğuna devam kararına tepki: Darbe sürüyor
20:37 KDP, Xebat ve Lecan’a ağır silahlı güçleri yerleştirdi
20:18 BMGK 14 yıl sonra Şam’ı ziyaret edecek
20:16 Cenevre eyleminde Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü istendi
19:00 Şam’a füzeli saldırı
18:52 Serra Bucak’tan Ongözlü Köprü ve Hevsel Bahçeleri açıklaması
18:49 KHK eylemi: Arkadaşlarımız derhal görevlerine iade edilmeli
18:31 Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu
18:24 TÖP üyeleri serbest bırakıldı
18:19 30 yıldan sonra tahliye edilen Çirik: Diğer tutsakların da özgürlüğü yakındır
18:03 Barış Annesi Aliye Timur son yolculuğuna uğurlandı
17:49 Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Akış’ın tutukluluğuna devam kararı
17:37 Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi tüzüğünü kabul etti
17:34 Divandere'de 8 kadın öğrenci zehirlendi
17:30 İran güçleri Ezîze Mûradiyan adlı Kürt kadını gözaltına aldı
17:17 AB ülkeleri Rusya'dan gaz ithalatı yapmamak üzere anlaştı
17:13 KESK: İktidarın sadık bürokratlarına 30 bin TL seyyanen zam
16:56 HPG'li Serhat Korkmaz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:49 Katledilmek istenen Yasemin Durbak'a dayanışma ziyareti
16:35 Barzani: Entegrasyon garantisi olmadan QSD'nin silah bırakması beklenemez
15:38 'Engelliler ayrımcılığa, izolasyona mahkum ediliyor'
15:37 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:47 Okullarda ücretsiz yemek davası görüldü: 3 çocuktan 1'i okuldan aç dönüyor
14:04 Erdoğan: Kürt sorunu 'benim sorunumdur' iradesini bugün de taşıyoruz
12:16 Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten 'Bahçeli'ye darbe olur' iddiasına yalanlama
12:10 Abdullah Öcalan’dan bütüncül hukuk mesajı: Demokrasi dışı müdahale olgusu Türkiye gündeminden çıkar
12:05 İngiltere'den sürece destek
11:39 Prof. Bose’den Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek: Taraflar bu umut anını değerlendirmeli
11:30 TÜİK'in enflasyon oranı yine düşük çıktı
11:25 Okullarda ücretsiz yemek davası: Ne bakanlık ne de yargı çocukları aç bırakamaz
11:12 Bahçeli: Süreçten asla geri adım atmayacağız
10:52 Dêrsim’de fuhuş ağı: İsim isim teşhir ederek anlattı
10:34 DEM Parti MYK toplandı
10:32 Gazeteciler raporu: Gözaltı, soruşturma tutuklama, ceza, işten çıkarmalar sürüyor
10:16 Özgür Ülke anması: Hakikat açığa çıkarsa barışa o kadar yakın oluruz
10:08 TÖP üyesi 5 kişi gözaltına alındı
10:03 Dicle Nehri'ne düşen çocuğun cenazesi bulundu
09:55 Nahit Eren'den 'transfer' müjdesi: Söylemler kulübü yıpratmamalı
09:33 Urartular'ın 'başkenti işgal' altında
09:31 Hastane yol gösterdi: İhtiyaçlarını karşılayamaz, ancak R Tipi'ne sevk edilebilir!
09:20 Dr. Gezer: Engellilerin ailelerinin kaygıları ortadan kaldırılmalı
09:19 Prof. Dr. Şebnem Oğuz: Süreç, Türkiye'nin geleceğini belirleyen bir eşik
09:17 Mêrdîn’de uyuşturucuya karşı harekete geçtiler
09:15 Öldürülen gazeteci Hakan Tosun'un ablası: Adalet yerini bulmalı
09:07 Wan’da 10 ayda 158 hak ihlali yaşandı
09:05 Gençlerden çağrı: Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte önlem alalım
09:00 Dêrazor'un bir yanı yıkım, diğer yanı inşa
09:00 03 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
00:05 Amedspor’dan SMS kampanyası
02/12/2025
23:34 'Qamişlo’dan göçertilenlerin geri dönüşü sağlansın' çağrısı
23:23 Trump'tan Venezuela ve Kolombiya’ya kara operasyonu tehdidi
23:00 AB'nin eski dışişleri şefine gözaltı
22:11 Licê’deki fuhuş çetesine karşı toplantılar yapıldı
20:36 Dicle Nehri'ne düştüğü iddia edilen çocuk bulunamadı
20:33 Savcılıktan öz savunmaya ceza istemi
20:29 Putin: Avrupa savaş istiyorsa, hazırız
20:08 BM: Sudan savaşında 14 milyon kişi yerinden edildi
20:03 Gazeteci Karabay cezaevinden çıktı
19:10 İsrail saldırılarında 257 gazeteci katledildi
18:31 Mahkeme, hasta tutsağın tahliyesini engelleyen İGK kararını yasaya uygun buldu!
18:09 223 işçinin eylemi sürüyor: Ranta geçit vermeyeceğiz
18:07 Netanyahu: Şam’dan Hermon Dağı’na kadar silahsız bölge istiyoruz
17:46 Manavgat Belediyesi soruşturmasında 19 gözaltı
17:42 DEM Parti Heyeti İmralı'dan döndü
17:34 Lacan'da gerginlik sürüyor: Gazetecilerin ekipmanlarına el konuldu
17:15 Şüpheli çocuk ölümü davasında tahliye kararı
16:41 Ankara'da Savunmaya Özgürlük Nöbeti: Adaletin sesi yeniden yükselecek
16:19 ABD Adana konsolosu DEM Parti'yi ziyaret etti
15:59 Cinsel saldırıya uğrayan çocuk mahkemede dinlenecek
15:43 Gazeteci Karabay'a ceza ve tahliye
15:31 Besta’da asker gözetiminde ağaç kıyımı sürüyor
15:27 Amed'de Jineolojî atölyeleri başlıyor
15:22 Gazeteci Aykol'un tedavisi sürüyor
14:24 Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu: Alevi katliamına karşı ortak irade büyütülmeli
14:10 İzmir Barosu: Avukatların çalışma koşulları adil olmalı
14:04 Danıştay'a çağrı: Okullarda ücretsiz yemek davasını kabul et
13:36 Mîdyad’ta şüpheli kadın ölümü
13:34 Mahalleliler, taş ocağı çalışmalarını durdurdu
12:45 Bakırhan: Abdullah Öcalan'la görüşülmesi sorunun siyasal zemine taşınmasını sağladı
12:42 DSİ barajında çalışan işçi yüksekten düşerek hayatını kaybetti
12:13 İmralı Heyeti Abdullah Öcalan ile görüşmek için yola çıktı
12:02 Özgür Ülke gazetesinin bombalanması protesto edilecek
12:00 Federe Kürdistan ve idaresi dışındaki bölgelerde Kürt nüfus 10 buçuk milyona ulaştı
11:57 Filozof Ceruti: Abdullah Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu'ya örnek olabilir
11:41 Amed Büyükşehir’den Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi açıklaması: Kararlıyız
11:36 Arap Alevileri: Suriye'deki Alevi katliamı derhal durdurulmalı
11:22 Duruşma için getirildiği Ahlat'ta 3 ay hücrede tutulacak
11:05 31 yıllık tutsağın tahliyesi Seyit Rıza'nın sözleri gerekçe gösterilerek ertelendi
11:02 Salih Müslim: Demokrasi yoksa entegrasyon da yok
11:01 Kürt mahallelerinde çete yapılanmaları
10:48 Putin ve ABD Ortadoğu Temsilcisi Witkoff Ukrayna'yı görüşecek
10:44 Bahçeli’den süreç açıklaması: Ok yaydan çıkmıştır, gemiler yakılmıştır
10:10 'Burası Kürdistan'dır' diyen Taşkesen'e sanal medya paylaşımından 4 yıl 2 ay ceza
09:40 5 kentte ‘borsa manipülasyonu’ soruşturması: 10 gözaltı
09:40 Alagöz'ün Giresun'daki maden genişletme isteği askıya çıktı
09:38 Hakime rüşvet suçlaması, eşine 9 milyon TL avukatlık ücreti kararı
09:05 Tehdit edilen eşbaşkanlar: Halkın iradesine saygı göstermek zorundalar
09:04 Mazgêrt avcıların hedefinde: Halk ve canlılar tedirgin
09:03 11'inci Yargı Paketi yarın görüşülecek: ‘Yama’ değil yeni bir İnfaz Kanunu lazım
09:03 Yerine kayyım atanan Akış’ın davası yeniden görülüyor
09:02 Yanlış restorasyon Wan'ın belleğini yok ediyor
09:01 Her yönüyle 'yaralı' bir kent: Şam
09:00 02 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
01/12/2025
23:52 Amasya'da cezaevi nakil aracı kaza yaptı
23:48 2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi
23:01 Geçiş Hükümeti, Süveyda'da bir kişiyi katletti
22:16 Trump, Netanyahu ile görüştü
22:12 Humus’un doğu kırsalında işkence ile toplu gözaltılar
21:15 Barrack, Şara ile görüştü, Trump desteğini yineledi
20:45 Özgür Özel'e yanıt: Kürtleri sadece sıkıştığınızda hatırlamayın
20:16 Bankacı Seçil Erzan'a 102 yıl 2 ay hapis cezası
19:41 Erdoğan: Süreç yeni bir dönemin kapısını açacak
19:34 Ukrayna'da ailelerini yitiren çocuklar Türkiye'de tecavüze uğradı
19:15 31 yıldan sonra tahliye edilen Esen: Başaracağımız günler yakın
18:24 15 yaşındaki MESEM öğrencisi ölü bulundu
18:12 Beyza Yavuz'un şüpheli ölümüyle ilgili 1 kişi tutuklandı
17:35 Gazeteci Aykol’un tedavisi devam ediyor
17:32 ÖHD: Kadın tutsaklar çifte görünmezlik yaşıyor
15:45 Barış Annesi Aliye Timur yaşamını yitirdi
15:25 Şirnex'teki baskı ve provokasyon girişimleri bütçe görüşmelerine taşındı
15:22 30 yılın ardından tahliye olan Çirik’ten örgütlülük vurgusu
15:19 Erkek şiddetine karşı işbirliği ve koordinasyon sağlanacak
14:50 DİSK 2026 asgari ücreti araştırma raporunu açıkladı
14:27 Emeklilerden ‘bütçe’ protestosu
13:24 Evrensel Gazetesi'ne saldıran sanık tahliye edildi
13:16 DEM Parti her yıl Engelliler Onur Yürüyüşü düzenleyecek
13:15 Özerk Yönetim: Adem-i merkeziyetçi bir Suriye inşa edilebilir
12:26 Sosyolog Griffin: Türk ve Kürt barışı insanlık için hayati önemde
11:35 TÜİK üçüncü çeyrek büyüme verileri açıklandı
10:52 Sudani ile Tom Barrack bir araya geldi
10:51 Köylüler, Sekasur'da maden şirketi çalışanlarını kovdu
10:40 Güney Afrika’dan Trump’ın ‘beyaz soykırımı’ iddialarına yanıt
09:20 Birçok kentte sağanak ve kar yağışı bekleniyor
09:17 Qoser’de öldürülen ailenin avukatları: Medyanın yaklaşımı insani değil
09:03 Down sendromlu Zınar ilk hayalini gerçekleştirdi, sıra ikincisinde
09:02 'Şirnex'te süreç karşıtı bir akıl var'
09:01 Hasta tutsağın eşi: Orada kalırsa yaşamını yitirecek
09:00 01 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
30/11/2025
22:50 Radyoya Dengê Gel yayın hayatını sonlandırdı
21:39 Ekoloji Derneği toprak buluşturulmak üzere 30 bin palamut dağıttı
21:26 'Kovid Yasası siyasi tutsakları kapsayacak şekilde düzenlemeli'
20:58 Tarsus'ta 'Demokratik toplumla yeniden doğuş' şöleni
20:37 Sosyalist Enternasyonal'den Kürtlere özyönetimin tanınması çağrısı
19:22 Bayındır: Devlete adım attıran Kürtlerin mücadelesiydi
19:03 'Çocuklarımız okula aç giderken huzur içinde yaşayamayacaksınız'