HATAY - Gazeteci Ferhat Aktaş, Türkiye'nin Kürt kazanımlarını tasfiye ederek, Osmanlıcılık algısını şişirmek istediğini söyledi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı askeri operasyonu değerlendiren gazeteci Ferhat Aktaş, Türkiye'nin yeni Osmanlıcılık algısıyla saldırdığını belirterek, savaşın özüm olmadığını dile getirdi.
'MASADA KARTLARINI GÜÇLENDİRMEK'
Saldırının arka planına değinen Aktaş, "Kürtler konusunda yüklendiği geleneksel devlet politikasını uygulamak. 2011’den itibaren koşar adım dahil olduğu, ‘rejim değişikliği’ temelinde başlayan savaşta öngördüğü hedeflerine ulaşamaması ve bağlantılı olarak hedef değiştirmesi. Taraf olduğu savaşta erken zafer beklentisiyle teşvik ettiği ve artık kurtulmanın yollarını aradığı Suriyeli sığınmacılara kendi kontrolünde yeni yerleşim alanları açmak. Haseke’den Menbiç’e uzanan bir ‘güvenlik kemeri’ örmek. Taşımalı nüfuz politikasıyla bu bölge içinde demografik yapı üzerinde mühendislik çalışmasını başlatmak. Mevcut krizi Trump yönetiminin hassasiyetlerini gözeterek ABD ile arasındaki buzları eritme doğrultusunda kullanmak. AB’den sığınmacıların geri dönüşü ve TOKİ projeleri için yeni krediler almak. Yerleştiği alanları tutabileceği kadar kontrolü altına tutmak ve diplomasi masasında kartlarını güçlendirmek. Ortak emir-komuta zinciri çerçevesinde bir araya getirdiği silahlı grupların ömrünü uzatma temelinde arayışını yeni operasyonlarla somutlaştırmak. Elbette saydığımız tüm bu etkenleri müdahalesine dayanak oluşturmak için kullanırken, iç kamuoyuna yönelik yaygın propaganda araçlarıyla milliyetçilik yarıştırmakta ve yeni Osmanlıcılık algılarını şişirmektedir" diye belirtti.
'STRATEJİK BİR TERCİHTİR'
Aktaş, ABD’nin askeri personelini olası çatışma alanlarından “Türkiye güçleriyle karşı karşıya gelmemek” için çekmesinin taktiksel tutumdan ziyade mevcut pozisyonunu tartışmaya açan stratejik bir tercihin ürünü olduğunu söyledi. Aktaş devamla şunları ifade etti: "ABD, NATO üyesi Türkiye’nin özellikle Suriye konusunda Rusya’nın çekim alanına girmesini engellemek, askeri alanda S-400 ve F-35 krizleriyle artan gerginliğe son vermek için onun taleplerine karşılık vermeyi çıkarları açısından önemsiyor. ABD-Türkiye ilişkilerinde son yıllarda baş gösteren tıkanmayı bu vesileyle açmayı hedeflerken, AKP iktidarına da iç siyaset bağlamında kullanabileceği manevra imkânı sunarak ona yeni bir şans tanıyor. Beyaz Saray, Pentagon, CENTCOM ve Senato arasında medyaya yansıyan, açı farklılığı gibi aktarılan görüşleri esası değiştirebilecek nitelikte gelişmeler olarak görmemek gerekir. Yani alınan kararın kamuoyu nezdinde daha fazla sorgulanmasını istemediklerinden olsa gerek bir nevi PR çalışmaları gündemde diyebiliriz. ABD’nin bölgede tutarlılık gösterdiği geçerli tek ajandası var o da İsrail rejimini korumak ve kollamaktır."
'KAZANILMALAR TASFİYE EDİLMEK İSTENİLİYOR'
Aktaş, Türkiye'nin Kürt meselesine yaklaşımıyla bütüncül politikalar geliştirdiğini ve sınırın her iki tarafında elde edilen kazanımları tasfiye etmek üzerine kurgulanan stratejiye dayalı hareket ettiğine işaret etti.
Aktaş, sözlerini şöyle tamamladı: "Süregelen sosyal ve siyasal krizlerin içeride inşasına soyundukları yeni siyasayı güdükleştiren, yaşadıkları seçim yenilgileriyle onları kaybetme handikabına sokan yönü bulunduğu gibi otoriter yönetim biçimini besleyen politikalarına dayanak oluşturduğu da yadsınamaz bir gerçek. Burada krizlerin faturasını ödemek zorunda kalan en geniş kesimleri kucaklayacak, emek ve demokrasi eksenli mücadeleye soluk aldıracak muhalefet çizgisine duyulan ihtiyaç vurgulanmalı."
MA / Hamdullah Kesen