MERSİN - Siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri, barışın tek taraflı ilerleyemeyeceğini belirterek, komisyonun Abdullah Öcalan'la görüşmesini, sürecin ilerlemesi için de somut adımların atılması gerektiğini ifade etti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı ile başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci devam ederken, iktidar ve devletin somut adım atmaması ve Meclis'te kurulan komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la henüz görüşme yapmaması tepkilere neden oluyor.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Çukurova Eşsözcüsü Fuat Yaman, sürecin tek taraflı ilerlediğine işaret ederek, "Sayın Abdullah Öcalan örgütüne çağrı yaptı ve silahlı mücadelenin sona erdiğini söyledi. PKK, bu çağrıya uyarak kendini feshetti ve üyeleri silahlarını yaktı. Ancak devlet herhangi bir yasal düzenleme yapmadı ve barışın önünü açmadı. Cezaevlerinde idare ve gözlem kurulları, mahkeme kararlarını uygulamıyor, süreç uzatılıyor. Örneğin 1994'te tutuklanan bir tutsak, 2024'te tahliye olması gerekirken hala cezaevinde tutuluyor. Tecrit uygulamaları, savaş tutsaklarının koşulsuz bırakılmasını engelliyor. Komisyon hala Öcalan'la görüşmedi. Biz DBP olarak sürecin ilerlemesi için komisyonun acilen İmralı'ya gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm bu gelişmeler karşısında toplumsal muhalefet olarak halkın içinde olmalı, Öcalan'ın iletmek istediği mesajları halka taşımaya devam etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
TOPLUMSAL DAYANIŞMA VURGUSU
Çukurova Göç İzleme Derneği'ni (GÖÇİZDER) Eşbaşkanı Raziye Saitoğlu, sürecin tek taraflı ilerlemesinin toplumun güvenini sarstığını belirterek, "Devletin adım atmaması, süreci sadece tıkanmaya değil, aynı zamanda toplumun umudunun aşınmasına yol açıyor. Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve tecrit politikaları, dışarıda da bir baskı düzeni olarak karşımıza çıkıyor; bu durum göçü tetikleyen temel nedenlerden biri. Komisyonun Abdullah Öcalan’la görüşmesinin gerçekleşmemesi, sürecinin en kritik halkasının eksik kalması demektir. Biz GÖÇİZDER olarak, halkların iradesiyle yürüyen bir barışın mümkün olduğuna inanıyoruz ve bu tek taraflı sessizliğe karşı toplumsal dayanışmayı, hakikat ve adalet temelinde büyütmeye kararlıyız" diye konuştu.
'KÖYLER BOŞALTILMIŞKEN BARIŞTAN SÖZ EDİLEMEZ'
GÖÇİZDER Eşbaşkanı Mehmet Ali Oral ise göç ve yerinden edilmenin sürecin en kritik boyutlarından biri olduğunu ifade etti. Oral, hem geri dönüşler hem de yasal engeller üzerinden sürecin ilerlemediğini belirterek, "17 Haziran'da Meclis Komisyonu'na yaptığımız ziyarette, köylerin boşaltılması ve yasak bölgelerin kaldırılmaması nedeniyle ailelerin geri dönüşlerini sağlayamadıklarını ilettik. Köy korucularının kaldırılması, meraların ve orman alanlarının serbest bırakılması gerekiyor ki çiftçilik ve hayvancılık yapılsın. Biz dernek olarak raporumuzu komisyona sunduk; önerilerimizin yasal çerçevede hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu süreç hem toplumsal barış hem de demokratik bir ülkenin inşası açısından kritik. Geçmişteki süreçleri hatırladığımızda, devletin sürece tam katılım göstermemesi nedeniyle ilerlemenin yavaşladığını görüyoruz. Bugün de aynı engeller var ve toplum olarak biz güçlü bir destek göstermediğimiz sürece süreç geri gitmeye devam edecektir" diye belirtti.
'BARIŞ HERKESİ KAPSAMALI'
Süreç içinde geciken her adımın toplumsal gerilimi artırdığını ifade eden Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Yakınları ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) Eşbaşkanı Adalet Kuran da yürütülen sürece rağmen cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekti. Adalet Kuran, "Çözüm eksenli gelişecek her adım toplumsal kaynaşmaya yol açar. Ancak geciken her adım, toplumsal travmaları ve çatışmaları büyütüyor. Cezaevlerinde hak ihlalleri devam ediyor; hasta tutsaklar ve cezaevinde bulunanlar da sürece dahil edilmelidir. Barış süreci herkesi kapsamalıdır. Komisyonun kuruluş amacı her kesimle görüşmek değil mi? O zaman sorunları ortadan kaldıracak girişimler yapılmalı. Sorunun çözüm muhatabı Sayın Abdullah Öcalan'dır ve görüşülmelidir. Toplumsal birlikteliği yeniden inşa etmenin yolu buradan geçiyor" şeklinde konuştu.
MA / Abdülkadir Ayten