ANKARA - PKK’nin silah yakma törenine işaret eden DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Öcalan, devlete, PKK'ye, siyasette ama aynı zamanda topluma sesleniyordu. Bu barış hepimizin barışı ve inşa etme görevi de sorumluluğu da hepimizde” dedi.
PKK’nin “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” adını verdiği ve KCK Eşbaşkanı Besê Hozat’ın öncülük ettiği bir grup, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrılarına uyarak silahlarını yakarak imha etti. PKK'nin attığı adım dünyanın gündemine oturdu. Bu adım Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir sürecin başlangıcı olarak değerlendirildi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Meclis'te komisyon kurulacağını belirterek, "Sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız" dedi.
Süreci değerlendiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, barış ve çözüm sürecinin sürdürülebilir hale gelmesi için yasal ve siyasi adımların bir an önce atılması gerektiğini vurguladı.
PKK’nin attığı adımın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya yanıt niteliğinde olduğunu belirten Koçyiğit, bu yönüyle sürecin son derece anlamlı olduğunu ifade etti.
'YENİ DEMOKRATİK MÜCADELE SÜRECİ...'
Töreni “Kritik eşik” olarak nitelendiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, Abdullah Öcalan'ın demokratik siyasete, toplumsal barışa inandığını ve bundan sonraki süreçte de yeni bir demokratik mücadele sürecinin başlayacağını söyledi. Abdullah Öcalan ile PKK'nin bu süreçteki kararlılığının bir kez daha kanıtlandığını belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Meseleyi silaha, çatışmaya, savaşa ya da savaşı önemseyen ve yücelten bir yerden değil; bunu bugüne kadar bir zorunluluk olarak yaptıklarını her seferinde dile getirdiler. Ama bugünden sonra artık demokratik mücadeleyle, hukuki zeminle, demokratik entegrasyon yasalarıyla Kürt halkının eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesini yürüteceklerini ifade ettiler. Farklı bir yöntemle, yeni yöntemlerle, yeni araçlarla yürüteceklerini de kamuoyuna ifade etmiş oldular" dedi.
‘GEREKÇELERİ ELLERİNDEN ALINDI’
Bu adımın salt Kürt sorunu ve Türkiye bağlamında atılmış bir adım olarak algılanmasının eksik kalacağını aktaran Gülistan Kılıç Koçyiğit, adımın bölge ve Ortadoğu barışı açısından da kritik bir önemde olduğunu söyledi. Yeni bir aşamaya da geçildiğini aktaran Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Türkiye'deki en büyük yanılgı, Kürt sorununu bir şiddet sorununa indirgemek, bir silah parantezine almak, çatışma ve şiddet dışında Kürt sorununun diğer başlıklarını görmezden gelen bir anlayış olduğunu çok biliyoruz. O anlamıyla silah hep Kürt sorununun demokratik çözümünde bir başlık olarak öne kondu. Sayın Öcalan da PKK’de tam da buna bir yanıt oluşturmuş oluyor. Madem silahlar sizin demokratikleşmemeniz için bir gerekçeyse ve Kürt halkının eşitlik, özgürlük ve temel haklarını tanımamanız için engelse 'o zaman buyurun, ben silahları devreden çıkarıyorum' diyor Sayın Öcalan” dedi.
‘OLUMLU YANIT VERİLMELİ’
Abdullah Öcalan’ın aynı zamanda demokratik siyasetin de önünün açılması gerektiğini söylediğine dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Sayın Öcalan'ın çağrıları; sadece PKK’ye değil aynı zamanda devlete, topluma ve siyaset mekanizmasına yapılmış bir çağrıydı. Devletin ve iktidarın üzerine düşen tam da bugün tanıklık ettiğimiz silahların imha töreni, silahların çatışmanın devreden çıkması meselesine bir yanıt, bir olumlu cevap vermelerinin gerekliliğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
'DEMOKRATİK ENTEGRASYON SÜRECİNİN SAÇ AYAKLARI...'
Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’de gerçek bir değişim ve dönüşümün sağlanabilmesi için yapısal engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Kürt halkının sisteme demokratik katılımını mümkün kılacak yasal mekanizmaların oluşturulmasının zorunlu olduğuna dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Bunun içerisinde seçim yasası da vardır. Bunun içerisinde TCK'nın ortadan kaldırılması, TMK'nın ortadan kaldırılması. Bugün Ceza İnfaz Kanunu düzenlenmesinden tutalım da siyasi partiler kanunun değiştirilmesine kadar, seçim kanunun değiştirilmesine kadar. Ve tabi en nihayetinde de demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasanın, bir toplumsal sözleşmenin yapılmasına kadar uzanan bir dizi demokratik adımın atılması gerekiyor. Bu engellerin kaldırılması tam da bu demokratik entegrasyon sürecinin saç ayaklarını oluşturuyor" dedi.
YASAL ADIMLAR ATILMALI
Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürt sorununun çözümü için Meclis bünyesinde hızlıca bir komisyonun kurulması gerektiğini vurgulayarak, komisyonun, toplumsal barışın sağlanması için tüm kesimlerin görüşlerini alarak kapsamlı öneriler sunmasını beklediklerini belirtti. Gülistan Kılıç Koçyiğit, sürecin etkin yürütülebilmesi için hukuki ve siyasi zeminin hazırlanması gerektiği söyleyerek, "Gerçek anlamda Sayın Öcalan'ın bu süreci etkin bir şekilde yürüteceği koşullarının oluşturulması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Demokratik entegrasyon talebine dair devletin ve hükümetin elini taşın altına koyması gerektiğini belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Demokratik ilkeleri esas almak gerekiyor. Siyaset, bunun gereğini yapmalı. Hiç kimsenin sürecin sorumluluğundan kaçma lüksü yok. Herkes sorumluluk almalı. Tabii ki en büyük sorumluluk hükümet ve Meclis’e düşüyor" dedi.
YASAL ZEMİNİ
Gerillaların geri dönebilmesi adımların gerekli olduğunu ifade eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Nasıl dönecekler? Geldiklerinde nasıl bir hukuki statüye tabi olacaklar? Nasıl bir yaşamları olacak? Siyaset yapabilecekler mi, yaşama katılabilecekler mi ve çalışabilecekler mi? Bütün bu sorulara hızlı bir şekilde yanıt oluşturmak ve bunun yasal dayanağını, yasal zeminini oluşturmak gerekiyor” diye kaydetti.
MUHALEFET KENDİNİ SORUMLU HİSETMELİ'
Muhalefetin üzerine düşen sorumluluğa da işarete eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, şunları söyledi: “Bu süreç bütünlüklü bir süreç. Yasal düzenlemeler için muhalefetin itici güç olması gerekiyor. Kendisini sorumlu hissetmesi gerekiyor. Bizim de beklentimiz zaten bu yönde. Tabii biz genelde hep siyaset üzerinden konuşuyoruz ama bu toplumun süreçten muaf olduğu anlamına gelmiyor. Sayın Öcalan, devlete, PKK'ye, siyasette ama aynı zamanda topluma sesleniyordu. Bugün toplum barışına sahip çıkmalıdır. Halklarımız sorunun demokratik çözümü için taraf olmalıdır. Çünkü hiç kimse dört dörtlük bir barışı altın tepside sunmayacak. O anlamıyla bu süreç hepimizin süreci. Bu barış hepimizin barışı ve inşa etme görevi de sorumluluğu da hepimizde.”
MA / Mehmet Aslan - Melik Varol