Aldar Xelîl: ENKS ile görüşmeler durdu, geri adım atılmayacak konular var

img

QAMIŞLO - PYD Eş Başkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, “ENKS ile görüşmelerimiz resmiyette halen devam ediyor. Ancak pratik olarak şu anda durmuş” bilgisini paylaşarak, özsavunma, kadın özgürlüğü, anadil ve eğitim konularında geri adım atılmayacağını söyledi. 

Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında topladığı paramiliter grupların, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları son dönemde Eyn Îsa ile Til Temîr hattında yoğunlaştı. Sivil yerleşimlerin hedef alındığı saldırılara karşılık veren Demokratik Suriye Güçleri (QSD), bu gruplara ağır kayıplar verdirtiyor. Suriye’de çatışmaların bir diğer merkezleri olan İdlib ve Halep çevresinde de sular durulmuyor. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları ve planları, Özerk Yönetim’in Suriye’de bulunan uluslararası güçlerle ilişkileri, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) arasındaki birlik görüşmeleri ve olası gelişmelere ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.  
 
Ortadoğu’da Suriye başta olmak üzere yeniden çatışmalı bir süreç yaşanıyor. Bu kapsamda sizin kontrolünüzde olan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar son dönemde neden arttı? 
 
Bölgemize dönük saldırıların adresi sadece Türkiye değil. Bölgedeki güçler Türkiye’nin saldırılarına göz yumarken, yine kimi güçler saldırıları destekliyor. Oluşturmaya çalıştığımız demokratik projenin gelişmesini istemiyorlar, sürekli sorun çıkarmaya çalışıyorlar. Türkiye; Efrîn, Bab, Ezaz, Serêkaniyê ve Girê Spî'yi işgal etmiş durumda. Özellikle ekonomik, siyasi ve idari büyük bir kargaşa yaşanıyor. Bu işgalciliği de genişletmek istiyor. Kuzey Kürdistan'da Kürtlere yönelik ağır bir saldırı var. Siyasi soykırım yaşanıyor. Şengal'e yönelik planlar devrede. Rojava'da da aynı politikaları hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu durum basit bir şekilde ele alamayız. Her yer baskı ve saldırı altındadır. Bakın Girê Spî ve Serêkaniyê saldırıları sonrası savaş nasıl durdu? Putin-Erdoğan ve Trump-Erdoğan arasında yapılan anlaşmalar sonucu savaş durdu. Ve bu anlaşmalar sonucu bazı sınırlar belirlediler. Onlar anlaştı ve ateşkes ilan ettiler. Şimdi hiçbiri bu ateşkes ve anlaşmaya uymuyor. Anlaşmanın garantör güçleri sözlerinde durmuyor. Türkiye hiçbir zaman durmaz. Erdoğan ve Bahçeli'nin oluşturduğu koalisyon, Kürtlerin oluşturduğu sistem ve varlığı yok olmayana kadar razı olmayacaklar. Bir boşluk gördüklerinde doldurmak istiyorlar. Onlar şöyle bir hesap yapıyorlar: İşte ABD'de seçimler gerçekleştirildi. ABD'nin yeni başkanı daha resmi olarak göreve başlamadı. Eski başkan da öyle çok şeyi değiştirecek durumda değil. Bu arada bir boşluk oluyor; Erdoğan bu durumu değerlendirmek istiyor. Rusya ise bu geçiş sürecinde öyle stratejik kararlar vermek niyetinde değil. Sürecin biraz daha netleşmesini bekliyor. Erdoğan'ın elinden gelse diğer bölgelerimize de saldıracak. Eyn Îsa'ya yöneldiler ancak büyük bir hüsranla karşılaştılar. Saldırıları kırıldı. Bu süreçte bir yerlere tekrar girmenin peşindeler.
 
Türkiye hiçbir zaman durmaz. Erdoğan ve Bahçeli'nin oluşturduğu koalisyon, Kürtlerin oluşturduğu sistem ve varlığı yok olmayana kadar razı olmayacaklar. Bir boşluk gördüklerinde doldurmak istiyorlar. Onlar şöyle bir hesap yapıyorlar: İşte ABD'de seçimler gerçekleştirildi.
 
Aynı durum Şengal'de de yaşanıyor. Bakın Irak Ordusu Bağdat'ta bazı yerleri kontrol bile edemiyor. Fakat KDP ile anlaşma yapıp, Şengal'e girmek istiyor. Şengal'i DAİŞ'ten kurtaran halk ve fedailerini oradan çıkarmanın peşindeler. DAİŞ'in elinde bulunan bazı yerler var. Fakat oraya gitmiyorlar. Bu yok etme konseptinin en büyük aşamada sürdürüldüğünün göstergesidir.
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların İdlib’deki gelişmelerle bir bağlantısı var mı? 
 
Oranın coğrafik durumuna baktığımızda tablo biraz daha net. Coğrafik anlamda Türkiye'nin askeri gözlem noktası oluşturduğu yerlerin çoğu kuşatma altında ve çemberdeler. Rejim ile Rusya'ya muhtaç oluyorlar. Ne zamanki rejim ve Rusya'dan bir şey talep etseler, onlarda bir şeyler talep ediyor. Bu anlamda büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Sorun orada olup olmaması değil, sorun çember altında kalan noktalara lojistik, cephane ya da güç değişiminin nasıl olacağıydı. Bağlantıları olmadığı için yine getirisi olmadığından bıraktılar. Siyasi olarak ise Akdeniz'e, Libya'ya ve Karabağ'a gittiler. Oraya adım atıp karıştırdıktan sonra hemen pazarlığa girişiyor. Yaptıkları bütün pazarlıklar da demokratik projeye karşıdır. Nasıl bir darbe vuracaklarının planlarını yapıyorlar. Her pazarlıklarında Kuzey ve Doğu Suriye için bir taviz koparmaya çalışıyorlar. Özellikle Rusya ile böyle bir ilişki geliştirmiş durumdalar. ABD ve Avrupa’yla da böylesi bir durum var. Bütün pazarlıkları demokratik projeyi yıkmaya yönelik. Bunu Güney Kürdistan Bölge Yönetimi’yle de yapıyorlar. Ekonomik olarak Güney yönetimine yardım ettiklerinde karşılığında ise Rojava'ya karşı istedikleri politikaları hayata geçirmeyi talep ediyorlar. Rusya, ABD, Avrupa, Arap dünyası ve diğer Kürt partileriyle bu temelde ilişkileniyorlar. Siyasetleri budur. Bu kapsamda İdlib'de çekilen güçler pazarlık sonucu çekiliyorlar. Bu pazarlığa, Rusya ve diğer güçler göz yumduklarında bizim bölgelere saldırılar gerçekleşiyor. Bakın Eyn Îsa’ya yönelik saldırılar Türkiye’nin tek başına aldığı karar doğrultusunda gerçekleşmiyor. Saldırılar karşılıklı tavizler sonucu gerçekleştiriliyor.
 
Rusya bu konuda nasıl bir politika izliyor?
 
Rusya eskiden beri Suriye'de bulunan bir güçtür. Suriye hükümetinin kararları üzerinde büyük bir etkileri var. Hatta Suriye'nin kuruluşunda rol almışlar. Suriye rejimi Rusya’sız adım atamaz. Onun dışında dünyada önemli ve büyük bir güce sahip. Bu bakımdan şöyle ele alıyoruz: Rusya ile olan ilişkilerimizi korumak istiyoruz. Politikalarımız uyuşmasa da ancak hem onlar hem biz bölgede varız. Esas olan ise var olan ilişkilerimizi nasıl geliştireceğimizdir. Suriye krizinin çözümü konusunda nasıl bir rol alacakları konusunda da yardım etmek istiyoruz. Suriye krizi Rusya'sız kolay kolay çözülmez. Hatta rejimle olan sorunlarımızda da isterlerse çok iyi bir rol oynayabilirler. Onlar da buradaki varlığımızı ve etkisini biliyorlar. Burada atılacak veya yapılacak en ufak şeyde bizim görüşümüz ve katılımımız olmadan sonuca gitmeyeceğinin onlar da farkında.
 
 Söz konusu gelişmelerle bağlantılı olarak ABD ile ilişkileriniz nasıl? 
 
 Suriye krizi siyasi bir anlaşma olmadan çözülemez. Askeri ilişki belki geçici olarak bazı şeyler meydana getirebilir ama nihai sonucu siyasi bir durumla olur. Onun için herkesin diyalog ve siyasi ilişkilere önem vermesi gerekiyor.
 
ABD de bu gerçeğin farkındadır. Dünyada etkili bir güçtür. Yıllardır DAİŞ gibi bir yapıya karşı birlikte çalıştık. Şüphesiz bu ilişkiyi sorunların çözümüne dönük de geliştirmek yanlış olmaz. DAİŞ'e karşı verdiğimiz savaşta yakaladığımız ilişkileri koruyup, siyasi aşamaya geçirebilecek bir pozisyona götürmeliyiz. Bu anlamda bazı adımlar da atılıyor. İlerlemesi için gelişmeler var. Diğer ülke ve güçlerle de aynı ilişkiyi güçlendirmek istiyoruz. Hem Avrupa hem de Arap dünyasıyla da bunu esas olarak görüyoruz. Suriye krizi siyasi bir anlaşma olmadan çözülemez. Askeri ilişki belki geçici olarak bazı şeyler meydana getirebilir ama nihai sonucu siyasi bir durumla olur. Onun için herkesin diyalog ve siyasi ilişkilere önem vermesi gerekiyor.
 
ABD'de gerçekleşen seçimlerden sonra yönetim değişikliği olacak. Trump gitti, Ocak’ta Biden ve ekibi iş başı yapıyor. Bu değişim Suriye sahasına nasıl yansır?  
 
ABD 4 yıl boyunca bir tarzla Suriye'deki sorunlara yaklaştı. Çin ve İran'ın yanı sıra Irak ve bölgemizde olanlara belli bir politikayla yaklaştılar. Yeni yönetim eski tarz ve siyaseti değiştirebilir. Ancak her şeyin bir anda değişeceğini ya da yüzde 80 farklı bir uca dönüşeceğini sanmıyorum. Böylesi olmaz da. Ancak Biden yönetiminin yaklaşımları Trump yönetiminden farklı olabilir. Ancak acele edilmemesi gerekiyor. Çünkü Biden ve yönetimi daha siyasi rota ve haritasını belirlemiş değil. Ancak her durumda biz bir devrim içindeyiz. İç dinamiklerimiz ve özerk gücümüzle devrimimizi geliştireceğiz. Bir beklenti yerine kendimizi büyük bir siyasi güç haline getirip, çevremizi etkileyerek siyaset izleyeceğiz. Çözümü aynı zamanda kendimiz bulacağız. Bu onların da bize yaklaşımını değiştirecektir.
 
Bu gelişmelerin yanı sıra bir süredir Rojava eksenli PYNK ve ENKS arasında gerçekleştirilen birlik çalışmaları var. Birlik görüşmelerinin kesildiği doğru mu?  
 
ENKS ile görüşmelerimiz resmiyette halen devam ediyor. Öyle durdurulduğu ya da kesildiğine dair bir karar yok. Ancak pratik olarak şu anda durmuş. 
 
Neden durdu?
 
Çünkü ABD'nin Suriye Temsilcisi’nin görevi değişti. Yeni temsilci bekleniyordu o da kaç gün önce geldi. Geldikten sonra halen süreç başlamış değil. Ülkelerinde hükümet ve görevlileri değiştiği için onlar da etkileniyor. Ancak bazı sorunlar hala var. O da geldiğimiz aşamada bazı şeyleri tıkadı. Görünen o ki arabulucu olan güçler de bir kanaate ulaşıp, yeniden çağrı yaparak, süreci başlatmak istiyor. Görüşmeler durduğunda şöyle bir şey vardı: ENKS, 'Hükümetin yarısını bize verin' diyordu. Bu, sorun oldu. Kabul edilecek bir düzey değildi. Diğer konu ise toplumsal sözleşmeydi. 'Sözleşmeyi değiştirip sonra anlaşalım' denildi. Sözleşme kapsamında tartıştığımız konular daha önce de basına düştü. Eğitim, kadın ve savunma konuları başta geliyor. Örneğin, ‘Özsavunma olmasın’ diyorlar. Sanki Kürdistan kurulmuş, özgürleşmiş ve düşmanları yok gibi davranıyorlar. Böyle olmaz, kaldı ki en özgür ülke ve devletler bile savunmasız olamaz. Bu konuda en iyi örnek olarak Avrupa devletleri veriliyor. Savaş ve çatışmaları da yok. Onlara baktığınızda da kendilerini savunacak güçleri ve orduları var. Özsavunma sadece askeri değil ki, varlık ve yokluk meselesidir. Bu gençler bu ülkede yaşıyorlar, yeni bir yaşamı nasıl kuracaklar, neyi nasıl savunacaklar? Düşman yoksa bile gençlerimiz gelip ülkelerine ve topraklarına hizmet etsin. Ömürlerinde bir yıl ülkelerine hizmet etseler bir şey olmaz. Bu yurdunu sevmekten geliyor. Yıllardır işgalcilere hizmet ettiler ne kazandılar peki? İşte buna karşılar, bu da kabule edilemez.
 
Görüşmeler durduğunda şöyle bir şey vardı: ENKS, 'Hükümetin yarısını bize verin' diyordu. Bu, sorun oldu. Kabul edilecek bir düzey değildi. Diğer konu ise toplumsal sözleşmeydi. 'Sözleşmeyi değiştirip sonra anlaşalım' denildi. ‘Özsavunma olmasın’ diyorlar. Sanki Kürdistan kurulmuş, özgürleşmiş ve düşmanları yok gibi davranıyorlar.
 
ENKS, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin oluşturduğu eğitimi sisteminin kaldırılıp, yerine rejimin eğitim müfredatının getirilmesinden mi yana? 
 
O günden sonra görüşmelerimiz olmadı. Belki daha sonra fikir ve düşüncelerinde değişiklikler de olmuştur ancak henüz bir görüşmemiz olmadı. Toplumsal sözleşmenin değişmesiyle eğitim sisteminin de değiştirilmesini talep ediyorlar. Şu anda bölgelerimizde verilen eğitim anadilde veriliyor. Sadece Kürtçe de değil, Arapça ve Süryanice anadillerinde eğitimler veriliyor. Hepsi kendi anadillerinde eğitiliyorlar. Örneğin şöyle bir şey de var: Kürtçe eğitim gören biri Süryanice ya da Arapça istiyorsa onu da rahatlıkla alabiliyor. Ya da Süryani bir öğrenci istediğinde Kürtçe ve Arapça eğitim görebiliyor. Böyle bir sistemimiz var. Onlar da oluşturulan bu müfredatın değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Neden olmasın denildiğinde ise bunun meşru olmadığını belirtiyorlar. Uluslararası anlamda kabul görülmediği söyleniyor. ‘Meşru olan sistem olsun’ diyorlar. Peki, meşru olan sistem kimin sistemidir? Birleşmiş Milletler ve diğer alanlarda kabul görülen ise rejime ait müfredattır. Bizim oluşturduğumuz sistemi kabul etmiyorsan rejimin sistemine dönüyorsun demektir.
 
ENKS’nin bu talebi neye dayanıyor? 
 
Şimdi biz özgürlük, demokrasi, adalet ve eşitlik için bir devrim içindeyiz. Eskinden de mücadelesini yürütüyorduk ancak şimdi kurumsal olarak bunun mücadelesini veriyoruz. Mücadele ettiğimiz konular için neden vazgeçeceğiz? Biz bunları geliştirip, diplomasisini ilerleteceğiz. ENKS gelsin birlikte bir temsilcilik oluşturup, BM ile görüşmeler yapalım. Bu sistemin nasıl olduğunu anlatıp, eksiklikleri ve fazlalıkları varsa oturup birlikte giderelim. Mücadelesini verelim. Örneğin bizim şimdi oluşturduğumuz yönetim dünyada resmi olarak kabul edilmiş değil. Ancak her gittiğimiz yere ya da görüşme yaptığımızda sistemimizi ve yönetimimizi tanıtıyoruz. Ve onun kabul edilmesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadele eğitim için de geçerlidir. Çocuklarımızı böyle eğitelim. Eskisi gibi BAAS algısıyla gerici bir şekilde yetişmesinler. Aslında bu talep ENKS'nin değil Türkiye'nin talebidir.
 
Sözüm ona muhalifler, Türkiye ve Suriye rejimi bu eğitim sistemimiz kabul etmiyorlar. Onlar da karışımıza geçip ‘Toplumsal sözleşmeyi değiştirelim’ diyorlar, biz evet dersek eğitim sistemini kökten değiştirecekler. Biz halkımızı ve devrimimizi esas almalıyız. Belki bazı maddelerinde eksiklik var. Bazı yorumlarında yanlışlık olabilir. Kimi yerlerde yetmeyebilir ya da fazlalıklar da olabilir. Bunu oluşturacağımız bir komisyon ya da komite eşliğinde daha yapıcı hale getirebiliriz. Ancak sistemi tamamen kaldırıp yerine rejimin sistemini getirmek mümkün değil. Üzerinde tartışmak bile suçtur.
 
Hiçbir zaman bir devrim içinde olduğunu unutmamalı ve ona göre yaşamalıdır. Zihni, felsefi, edebi ve diplomatik olarak her anlamda kendini bu şekilde örgütlendirmelidir. Halk kendi devrimini gerçekleştirmelidir. Halkımız bunu unutmamalıdır. Devrimci halk savaşı olmadan başarıya ulaşamayız.
 
Birlik görüşmelerinde “Geri adım atılmayacak” denilen konular nelerdir? 
 
Yapacağımız görüşmelerde bazı kırmızı çizgiler var. Birincisi şudur: Askeri anlamda kendimizi ihmal etmemeliyiz. Parçalamak ya da ikili askeri sistemi istemek gibi yaklaşımlar olmamalıdır. Tartışmaya açık değil. Varlığımız, yokluğumuz ve savunmamız onunladır. Büyük tehlikelerle karşı karşıyayız. İkincisi; kadın özgürlüğüne yöneliktir. Bu anlamda Rojava'da büyük bir mücadele ve kahramanlık çıktı. Dünyaca bilinen kahraman ve sembol olan kadınlar var. Kadın özgürlüğü noktasında tartışma yürütmek ve bu kapsamda geri adım atmak tartışılacak konular değildir. Bunlarla birlikte anadil ve eğitim konusu da sıralanabilir.
 
Diğer ise yönetim alanındadır. Biz bu yönetimin yıkılabileceği bir adım atmak istemiyoruz. Bu yönetim, söz ettiğimiz kahramanlıkların üründür. 'Gelin yönetimin yarısını verin, ortak olalım' demek çok doğru bir tutum değildir. Sanki kimse sahip çıkmıyor ve öylece ortada duruyor. Ancak biz şunu kabul ettik: Gelin yönetimde yer alın ve seçimlere katılın. Bunlar olur. Hatta seçimlerden önce küçük sayıda, sembolik olarak bazı üyeleri yönetimin başlıca kurumlarında yer alabilirler. Tanıyıp, öğrenmek ve yönetimin nasıl işlendiğini görmek için olabilir. Esas olarak ise seçimlerle birlikte yönetime katılabilirler. Öyle hemen yarı yarıya bölüşelim yaklaşımı doğru değil ve tartışılması da çok kabul görülemez.
 
Bölgenizin geleceğine dair ne söylemek istersiniz?
 
Elbette elde ettiğimiz kazanımlar kolay elde edilmedi. Büyük fırsatlar var önümüzde. Aynı zamanda çok ciddi tehlikelerle de karşı karşıyayız. Bu tehlikeleri atlatmak için ya da bunları fırsata çevirmek için bir gerçeklik var. O da devrimci halk savaşı temelinde örgütlenmemizdir. Bu şöyle algılanmamalı: İşte bir grup askeri güç şeklinde savaşmak değil. Bu yaklaşım, halkın kendi devrimci gerçekliğine göre yaşamasıdır. Hiçbir zaman bir devrim içinde olduğunu unutmamalı ve ona göre yaşamalıdır. Zihni, felsefi, edebi ve diplomatik olarak her anlamda kendini bu şekilde örgütlendirmelidir. Halk kendi devrimini gerçekleştirmelidir. Halkımız bunu unutmamalıdır. Devrimci halk savaşı olmadan başarıya ulaşamayız.
 
Bununla birlikte 42 yıl önce kurulan PKK yeni bir tarih sayfası açtı. PKK kurulmadan önce aslında Kürtler yok olma aşamasındaydı. Büyük ve ağır süreçlerin olduğu dönemlerdi. Bu partinin çıkışı ile yeni aşamaya geçildi. Gericilik, düşmüşlük, yenilgi ve içine girilen atmosferin yanı sıra Kürt halkı bu çıkışla kendini tanımaya başladı. PKK'den önce Kürt halkının pek bir felsefesi yoktu. Kürtlüğü temsil edebilecek bir felsefesi yoktu. Öncesinden gerçekleştirilen isyanlar da var ama onlar çok bu yönlü hareket etmediler. Ancak PKK ile birlikte özel bir stratejisi oluşturuldu. Bunun yanında Kürtler başta olmak üzere halklar arasında yeni bir aydınlanma dönemi başlatıldı. PKK böylesi bir Rönesans gerçekleştirdi ve Kürt halkı arasında var olan dağılmayı toparladı. Biz de bunu ulusal bir çıkış ve diriliş olarak görüyoruz. 40 yılı aşkın yürütülen mücadele Kürt halkının yanı sıra insanlık mücadelesi için büyük bir ışık kaynağı oluyor.
 
MA / Nazım Daştan

Diğer başlıklar

21:29 Kayseri'de 74 kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:44 Dilek İmamoğlu'ndan 'toplumsal sorumluluk' çağrısı
20:38 Tanhan: Kayyım ve bürokratlar hakkında mali soruşturma açılsın
20:13 Zehirlenme faciasında baba Servet Böcek de hayatını kaybetti
19:40 Kadınlardan Berk Akand protestosu
19:35 DEM Parti Kadın Meclisi'nden direnişteki işçilere ziyaret
19:16 DEM Parti Eş Genel Başkanlarından Berivan Kutlu için taziye mesajı
18:53 Suriye’de Alevi evleri işaretlendi, evleri boşaltma çağrısı yapıldı
18:49 Kuzey Ege için fırtına uyarısı
18:47 Devrilen kepçenin altında kalan Akkaya yaşamını yitirdi
18:43 Gazeteci Aykol'un tedavisi ek ilaçlarla devam ediyor
18:33 Kadınlar şiddete karşı mücadele yöntemlerini konuştu YENİLENDİ
18:30 Dilovası'ndaki iş cinayeti protestosu: Susmayacağız
17:36 ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ katliamı davasında ‘zaman aşımı’ kararı
17:26 Tutsakların tahliyelerinin engellenmesi Meclis gündeminde
17:20 Ayşe Tokyaz cinayetinde iddianame hazırlandı
17:16 Cizîr Belediyesi eski Eşbaşkanı Berivan Kutlu hayatını kaybetti
16:55 Irak'ta seçimi kazanan 6 adayın oyları iptal edildi
16:48 Meclis tutanaklarda yer verdiği Kürtçe ifadeleri sildi
16:10 'Barış, Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu' kuruldu
15:34 İZBB işçileri: İşimizi geri istiyoruz
15:13 Meclis tutanaklarında ilk defa Kürtçe ifadeler yer aldı
14:51 TTB Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu: Çözüm demokratikleşme programıyla mümkündür
14:41 Bütçe görüşmelerinde Yerlikaya'ya tepki: Huzur bu mu?
14:39 Eğitim Sen’den rapor: 2026 Eğitim Bütçesini kabul etmiyoruz
14:36 Kadın tutsaklar için birçok kentte açıklama: Dayanışmayı büyütelim
14:35 Fadime Elkan’ın taziyesi kitlesel ziyaret
14:05 Asistan hekimler eylemde
13:49 Barış İçin Toplumsal Girişim: 'umut hakkı'nın uygulanması talep edilmeli
11:56 Qamışlo'da ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ yürüyüşü
11:02 Temelli: Komisyon özel yasa hazırlanması için rapor hazırlayacak
10:58 Çöpte buldukları para ve ziynet eşyalarını sahibine teslim ettiler
10:20 Dêrsimli yurttaşlar: Doğa talanına izin vermeyeceğiz
09:34 Şiyar Be Platformu Sözcüsü: Sadece bizimle sonuç alınmaz, tüm dinamiklerin sözü olmalı
09:30 ‘Komisyon Abdullah Öcalan’la görüşmeli’
09:22 Kerboran'da bir genç öldürüldü
09:19 ‘Topyekun mücadele erkeklerin dönüşümünü zorunlu kılar’
09:11 Hareket Yönetimi: Zap güçlerimizi uygun sahalara çektik
09:10 Wan Baro Başkanı Özaraz: Entegrasyon yasaları düzenlenmeli
09:02 Foza Yûsif: Dünyada kadın perspektifiyle örgütlenmeli
09:00 17 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:47 Trump’tan, ‘Epstein dosyaları’ çağrısı
08:45 Birçok kentte kuvvetli kar yağışı ve sağanak bekleniyor
16/11/2025
23:15 Riha Barosu: İki çocuğun öldüğü iş cinayeti denetimsizliği göstermiştir
22:44 Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi
22:34 BMGK, Gazze’ye ‘çokuluslu güç konuşlandırılmasını' yarın oylayacak
22:19 Gazeteci Alican Uludağ'ın Akand paylaşımına soruşturma açıldı
21:29 Ahmet Kaya’nın 1996’daki sözleri yayınladı
20:44 Bakanlıktan Şule Çet'in faillerinden Berk Akand hakkında açıklama
19:47 Annesi kızı Rojbin Sönmez’i ağıtlarla andı
18:54 Ekoloji Kervanı 2'nci gününde: Talana karşı sesimizi yükseltiyoruz
18:50 Reqa'da 2 Kürt genci kaçırıldı
18:46 İHD’nin yeni Eş Genel Başkanları belli oldu
18:36 Devrimci Parti kuruluşunun 10'uncu yılını kutlandı
18:29 Riha'da iş cinayeti: 2 çocuk yaşamını yitirdi
17:54 Kayyımın kapattığı Şamiran Kadın Yaşam Merkezi yeniden açıldı
17:36 TJA, 25 Kasım startını Kadifekale'de verdi
17:24 Kadınlar barış için buluştu: Öcalan'ın özgürlüğünü istiyoruz
17:15 Colemêrg-Wan Karayolunda kaza
17:12 Qamişlo'da Abdullah Öcalan için yürüyüş düzenlenecek
16:48 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Kadının özgür olmadığı bir toplum demokratik olamaz
16:37 Mûş'ta kar yağışı: 14 köy yolu ulaşıma kapandı
16:34 Sırrı Süreyya Önder Barış Futbol Turnuvası başladı
16:10 Yaşamını yitiren 5 HPG’li için anma
15:48 Kadınlardan fuhuş ve uyuşturucuya karşı mücadele çağrısı
15:30 YPG'li Yıldız'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:47 Beton dökümü sırasında inşaat çöktü: 2 işçi yaşamını yitirdi
14:24 TJA’dan Dîlok’ta ‘şiddetle mücadele’ atölyesi
14:16 Silêmanî’de 25 Kasım’ın startı verildi
14:08 Wan'da Rojin Kabaiş Ormanı oluşturuldu
14:00 Tülay Hatimoğulları: Ey iktidar Dêrsim'den elini çek
13:57 Dêrsim’de miting öncesi kitlesel yürüyüş
13:39 Demirtaş: Eşit ve adil geleceği birlikte kuracağız
13:24 15 yaşındaki çocuktan 3 gündür haber alınamıyor
13:23 11’inci Yargı Paketi’nin bu hafta Meclis’e sunulması bekleniyor
12:47 Şule Çet'in faillerinden Berk Akand tahliye edildi
12:43 Saadet Partisi Grup Başkanı Kaya: Süreçten umutluyuz ama AKP yeteri katkı sunmuyor
12:17 OECD'nin sağlık raporunda Türkiye sonuncu
11:20 Jin dergi 'Dêrsim Katliamı'nı kapağına taşıdı
11:07 Riha’da işkence edilen çocuk ağır yaralandı
09:42 İki başarı hikayesi
09:35 25 Kasım Kadın Platformu: Taksim'e isyana çağırıyoruz
09:26 AKP’nin 23 yıllık 'suç' kaydı: En az 8 bin 33 kadın katledildi
09:23 Tutsak yakını: Devletin maskesi zindanlarda düşüyor
09:18 'Komisyon İmralı'ya gitmeli, kapılar ardına kadar açılmalı'
09:17 Engelli raporuna rağmen bir bırakıp bir tutukluyorlar
09:15 Wanlı yurttaşlar: Asgari ücret 50 bin TL olmalı
09:05 Metro inşaatındaki göçükte 1 işçi yaşamını yitirdi
09:04 Elektriğe gizli zam: 900 TL gelen fatura bin 900 TL olacak
09:00 16 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:09 Meteoroloji’den Colemêrg, Şirnex ve Wan için sarı kodlu uyarı
15/11/2025
22:11 Ege Denizi'nde deprem
22:05 Kabataş'ta metro inşaatında iskele çöktü
21:45 Zehirlenip yaşamını yitiren ailenin kaldığı otel boşaltıldı
21:39 Tiktok’tan Seyîd Rıza anmasına sansür
21:18 Tuncer Bakırhan: Komisyon derhal İmralı’ya gitmeli
20:59 Hayvansever kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
20:54 Rojin Kabaiş eylemine ‘uyarı’ cezası
20:19 Brezilya’da binler iklim adaleti için yürüdü
20:07 Seyid Rıza ağıtlarla anıldı
19:55 MAF-DAD kongresinde süreç tartışıldı
19:17 Erzirom ve Xana Axpar’da kadın buluşması
19:07 Anne ve iki çocuğunun ölümüne dair gözaltı sayısı arttı
18:02 Dîlok’ta iş cinayetleri protesto edildi
17:58 Adalet Nöbeti'nde taciz failinin duruşmasına çağrı
17:46 EGEÇEP’ten ortak mücadele çağrısı
17:45 EHP: Asgari ücret 65 bin TL olmalı
17:40 Yazar-ressam Hüseyin Özsoy, Wan’da okurlarıyla buluştu
17:35 Mêrdîn’de taziye evine saldırı
17:33 Seyîd Riza ve arkadaşları için klip: Cigêram
17:30 DADER konferansı: Devlet adım atsın
17:24 ‘Barış ve özgürlükte ısrar ediyoruz’ buluşmasına çağrı
17:23 Barış gazeteciliği paneli: Militarist habercilik dili toplumda düşmanlık yaratır
17:18 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
17:13 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Demokratikleşme olmadan barış olmaz
17:11 Êlih’te taziyelere kitlesel ziyaret
17:02 Kadınlar alanlarda: Şiddetsiz yaşamı birlikte kuracağız
17:01 'Zindandaki Kadınların Öyküleri' okurlarla buluştu
16:49 57 bin ağacın kesileceği rant projesi yargıya taşındı
16:35 Dêrsim’deki doğa mitingine katılım çağrısı: Sesimize ses verin
16:14 Demokratik Birlik İnisiyatifi: Sürecin öncüsü olacağız
16:07 Seyîd Rıza ve yol arkadaşları birçok kentte anıldı
15:55 İzmir Bağımlılıkla Mücadele Platformu kuruluşunu ilan etti
15:51 Takas Pazarı’na yoğun ilgi
15:17 ‘Muhlise Karagüzel ve Kavak’ı derhal serbest bırakın’
14:33 Koğuş değiştirmek isteyen tutsak darp edildi
14:28 COP 30 tepkisi: Ekolojik yıkım derinleşiyor
14:04 Mêrdîn kısa süreli yağışta göle döndü
13:56 İHD 22'nci Genel Kurulu başladı: Devletin Kürt meselesindeki güvenlikçi politikası değişmedi
13:51 Kayıplar için beş kentte adalet talebi
12:56 Cumartesi Anneleri Nazım Gülmez için adalet istedi
12:28 Dêrsim’de Seyit Rıza anması: Mezar yerlerini açıklayın
12:18 Sındırgı’da art arda depremler
10:37 CHP Milletvekili Akgün Alp: Devlet, Abdullah Öcalan ile görüşüyorsa Komisyon neden görüşmesin?
10:28 İşçi servisi devrildi: 14 yaralı
10:14 Nizamettin Kabaiş: Tehditlere rağmen mücadelemiz sürecek
09:24 Dilovası’nda yaşamını yitiren işçi sayısı 7'ye yükseldi
09:23 HDP binalarına saldırı dosyası 10 yıldır neden kapalı tutuluyor?
09:22 Dêrsim'de yüzlerce toplu mezar var: Yüzleşme çağrısı
09:11 Ruhsatsız fabrika yangından sonra mühürlendi!
09:08 Dilan Mızrak: Devlet sürecin hukuki zeminini bir an önce oluşturmalı
09:07 Kültürel hafıza yok oluyor, Ermeni evleri bir bir çöküyor
09:06 Bataklığa sürüklenenler anlatıyor: Ayağım tekerlek olmuş, tamir etmeye çalışıyordum
09:05 Çöken bina, patlayan depo: İhmalin getirdiği ölümlere karşı mücadele edeceğiz
09:04 Selamet Yeşilmen’in failleri 10 yıldır bulunmadı: Adalet bekliyoruz
09:03 Soğuk havalar cep yakıyor
09:03 'Halk ve inançlar arasında problem yok; sorun kanun ve yasalardır'
09:02 'Barışa katkı için Seyîd Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın'
09:01 Devlet merkezli uygarlık sistemin yok edici düzeni: Kastik katil
09:00 15 KASIM 2025 GÜNDEMİ