Özgür Kadın Hareketi (TJA) tarafından, “Em xwe diparêzin (Kendimizi savunuyoruz)” şiarıyla başlatılan 4 aylık kampanya tüm hızıyla devam ediyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı’da yürütülen tecrit, siyasi soykırım, taciz, tecavüz, anadil ve inançlara yönelik saldırılara karşı birçok merkezde etkinlikler düzenleyen TJA aktivistleri, kampanyanın Batman ayağında köy, mahalle, ilçe ve kent merkezinde kadınlarla bir araya gelip panel ve karma atölyeler düzenliyor. 

 

Yürüttükleri kampanyayı değerlendiren TJA Batman Sözcüsü Gülistan Sönük, kampanyanın 2 ayını geride bıraktığını, bu süreçte kadınların yoğun ilgisine maruz kaldıklarını belirterek, kampanya boyunca devlet, aile ve toplum baskısına uğrayan kadınların baskılanmış birçok duygu ve sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. 

 

İPEK ER OLAYI

 

Devlet tarafından kadınlara yönelik yoğun bir saldırının gerçekleştiği dönemde kampanyanın startını verdiklerini dile getiren Sönük, psikolojik, cinsel, ekonomik, dijital, fiziksel saldırılar karşısında yaşamın her alanında örgütlenerek kendilerini savunduklarını söyledi. Bölgede kadına yönelik saldırıların çatışma halinden bağımsız olmadığını vurgulayan Sönük, bundan kaynaklı yaşanan saldırıların arttığına işaret etti. Devletin intikam alırcasına kadına yöneldiğini belirten Sönük, bunun en somut örneğini İpek Er olayında yaşadıklarını hatırlattı. Sönük, şöyle devam etti: “Bilinçli yürütülen bir politikanın ürünü olarak görüyoruz bu olayı. İper Er şahsında Kürt kadınına yönelik bir saldırı durumu gelişti. Bunlar özel savaş politikalarıdır. Masada ortaya konulan senaryo daha sonra uygulandı. Musa Orhan, İpek Er’i kaçırarak ilaç verdi ve tecavüz etti. Senaryonun devamı olarak da uzman çavuş hiçbir ceza almadan serbest bırakıldı. Açık ve net, bu bir gözdağıdır.” 

 

EV EV DOLAŞIYORLAR

 

Tüm bu saldırılara karşın kampanya başlattıklarını anlatan Sönük, sözlerini söyle sürdürdü: “Kadınlar ile bir araya gelip kampanyayı anlatıyoruz. Kadınların şiddete uğraması durumunda ne yapmaları gerektiği yönünde bilgilendiriyoruz. Köy ve mahallelerde evlere gidiyoruz. Hangi eve gitsek en çok uzman çavuş Musa Orhan’a ceza verilmemesinden kaynaklanan bir öfke durumu hakim. Kadınlar bunun aslında devletin bir politikası olduğunu ve kendi ‘adamına’ ceza vermediğini söylüyor. Evlere gittiğimizde kadınlar bizimle çalışmalara katılamadıklarını, ancak kendi evlerinde, mahallerinde ve köylerinde kampanyayı sürdürdüklerini söylüyorlar.” 

 

GİZLİ KALMIŞ BİRÇOK ŞİDDET!

 

Kampanya aşamasında ev içinde kadınların uğradığı şiddeti ortaya çıkardıklarını aktaran Sönük, “Gittiğimiz evlerde gizli kalmış birçok şey ortaya çıktı. Gittiğimizde kadınlar bizi gördüklerinde güç alıyor. Örneğin bizden birini bir odaya çağırıp, başlarından geçen olayı ya da çevresinde tanık olduğu şiddeti anlatabiliyorlar. Bu sadece Batman’la sınırlı bir olgu değil" diye belirtti.

 

İstanbul ya da başka bir kentlerde yaşanan şiddete ilişkin kendilerine birçok aktarım yapıldığını sözlerine ekleyen Sönük, "Çoğu kadını sosyal medya hesaplarımızdaki şiddet hattına yönlendiriyoruz.  Yaşanabilecek sorunların bu telefon numarası üzerinden bize iletmelerini söylüyoruz.  Çok sayıda şikayet buraya geliyor. Kadınlar polise, yargıya gittiğinde yine bir erkek zihniyeti ile karşı karşıya kaldığı için bize sığınıyor” diye konuştu.

 

EKONOMİK ÖZGÜRLÜK

 

Ulaştıkları kadınların en büyük sorunlarından birinin de ekonomik sorunlar olduğunu belirten Sönük, kadınlara ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için ne yapılması gerektiğini anlattıklarını dile getirdi. Sönük, kampanyanın ikinci ayağının Kasım ayına denk gelmesi nedeniyle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadın örgütlülüğü ve kadın mücadelesini güçlendirmeye yoğunlaşacaklarını söyledi. 

 

MA / Fethi Balaman