HABER MERKEZİ - 25 Kasım kapsamında bir mesaj gönderen Abdullah Öcalan, “Kadın özgürlüğünü merkeze almayan hiçbir toplumsal özgürlük hamlesi gerçek bir devrim olamaz” dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında mesaj gönderdi.
Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesaj şöyle: “Toplum tek katmanlı bir sınıf yapısı değil çok katmanlı, tarihsel, cins temelli bir savaş alanıdır. İnsanlığın ilk ve en büyük sorunu, kadının köleleştirilmesiyle başlayan kadın etrafında oluşan toplumsallığını hedef alan karşı devrimidir. Bugün yaşanan aile içi şiddet, kadın cinayetleri, ataerkil baskı hepsi bu tarihsel saldırının güncel izdüşümüdür. Kadın etrafında oluşan toplumsallığa, komünaliteye saldıran kastik yapı, daha sonra Mezopotamya’daki tanrılar meclisine, ardından Sümer rahiplerine, oradan da firavunlara ve krallara dönüşerek toplum üzerindeki ataerkil baskıyı süreklileştirmiştir.
KADININ DİLİ ELİNDEN ALINMIŞTIR
Günümüzde kadın kapitalizmin en değerli hammaddesi durumundadır. Bedeni pazarlanıyor, kişiliği pazarlama konusu yapılıyor. Ruhu bile istilaya uğramış, erkek istilasına uğramış kadın, ataerkil zihniyetin sırtına vurduğu bu kölelik hançeriyle yaşıyor. Binlerce yıllık bir uygarlık savaşını yarattığı erkek egemen toplumsallık hiyerarşi, şiddet ve çatışma üretmektedir. Devletli erkek uygarlığı kadının dilini, üretimini, bedenini, sonra tüm toplumu elinden almıştır. Bu gerçeklik görülmeden özgürlük için adım atılamaz.
ÖRGÜTLENMEYE İHTİYAÇ VAR
Erkek egemen sistemin kadına yaşattığı sorunsallık anlaşılmalı ve çözümlenmelidir. Kadın cinayetleri, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık sömürü düşünüldüğünde köleleşmenin düzeyi sandığınızdan daha fazladır. Kadın tamamen düşürülmüştür. Gerçekliği çarpıtılmıştır. Kadınların takı olarak kullandıkları o bilinen halhallar, burnuna takılan hızmalar hepsi köleliğin işaretleri, izleri olarak tarihten günümüze aktarılmıştır. Kapitalist modernitede kadın köleliği daha da derinleştirilmiş, sistem kadını süs ve pazarlama malzemesine dönüştürmüştür Bu sistematikleştirilen kölelikten çıkmak ve özgürleşmek için çok derin bir yoğunlaşmaya, örgütlenmeye ihtiyaç var.
DEMOKRATİK YAŞAMIN ÖNCÜLÜĞÜ
Kadın özgürlüğünü merkeze almayan hiçbir toplumsal özgürlük hamlesi gerçek bir devrim olamaz. Kadın erkek ilişkilerini dehşet buluyorum. Biz kadın özgürlüğünü merkeze alarak ilişkileri çözümledik. Çalışmalarımızın büyük bölümünü kadın çalışmaları oluşturmaktadır. Kadın erkek ilişki ve çelişkisini çözmek önemlidir. Biz kadın özgürlüğünü engelleyen, kadını her şeyiyle köleleştiren erkek egemenliğini derinlemesine çözümledik. Özgürlük sosyolojisini geliştirdik. Kadın olmanın zor olduğu, kurtuluşun kolay olmadığı ortada ama kadınlar buna cesaret etmek durumundadır. İnsanlığın sırtına saplanmış erkek egemenliği hançerini çıkartıp eşit, özgür ve demokratik bir yaşamı inşa etmenin öncülüğünü yapmalıdır.
Abdullah Öcalan”
