Kızının cenazesini isteyen babaya gerekçe üstüne gerekçe...

img

DİYARBAKIR - Yaşamını yitiren kızının cenazesini almak için 7’nci kez Van’dan Diyarbakır’a gelen baba Erkol’un tüm girişimleri sonuçsuz kalırken, başvuruları ya “evrak kayıp”, ya da savcıların “yetkimiz yok” cevaplanıyor. 

 
Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ile Muş sınırları arasındaki Şenyayla bölgesinde 16 Kasım 2017 tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitiren HPG’li Mercan Erkol'ün cenazesi, tüm girişimlerine rağmen ailesine verilmiyor. 17 Mart 2019’da kimlik bilgilerinin açıklanması üzerine baba Hessin Erkol, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’na başvurdu. Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden de girişimlerde bulunan baba Erkol, DNA testi için Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kan örneği verdi. İl Jandarma Komutanlığı, 4 ay sonra baba Erkol’u arayarak cenazelerini alabileceklerini iletti. Bunun üzerine Diyarbakır’a gelen Erkol, asker ve polislerle birlikte Bağlar ilçesi Yeniköy Mezarlığı’na gitti. Gösterilen mezarda bulunan 3 cenazenin kime ait olduğu bilinmediği gerekçesiyle savcılık, mezarın açılmaması yönünde karar verdi. 
 
22 Aralık 2019’da Diyarbakır’a gelen baba Erkol, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği’ne (MEBYA-DER) başvuruda bulundu. 
 
Baba Erkol, çocuğunun cenazesini alabilmek için girişimlerini sürdürürken, dosyayı takip eden aile avukatı Havva Atlı, 2 yıldır müvekkili Hessin Erkol’ün kızı Mercan Erkol’ün cenazesini almak için başlattıkları hukuk mücadelesinde sona gelindiğini belirterek, mezarın tespitini çözüme kavuştuklarını söyledi.
 
‘EVRAK ORTADAN KAYBOLDU’
 
Bugüne kadar kurumların yarattığı sorunların tamamen “görevi ihmal edilmesi” olduğunu dile getiren Atlı, “Cinsiyeti belirleyen ‘uzmanlık raporu’ 2019 yılında yazılmasına rağmen hiç akıbeti araştırılmıyor ve evrak ortadan kayboluyor. Bunu ise bizzat Biyolojik İnceleme Şube Müdürlüğü ile yaptığım görüşme sonucunda anlıyorum. Onlar, ‘uzmanlık raporunu’ jandarmaya ve savcılığa gönderdiklerini bizzat tarafıma ilettiler, ancak Jandarmaya gittiğimde ise evrakın burada olmadığını, görev değişimi olduğunu, ilgilenen astsubayın FETÖ’den tutuklandığını dosyada herhangi bir evrak olmadığını belirtiyor” dedi. 
 
İKİNCİ RAPOR DA KAYBOLDU!
 
18 Ağustos 2020 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dosya akıbetinin yapılması, soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmesi ve cenazenin bir an önce taraflarına verilmesi için tekrardan yazılı başvuruda bulundukları kaydeden Atlı, başvuru üzerine Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 19 Ağustos 2020 tarihinde ek rapor hazırladığını ifade etti. Daha sonra raporun Kayapınar İlçe Jandarma Komutanlığına, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve dosyalarına iletildiğini dikkati çeken Atlı, “Mevcut hazır olan rapor var ve ilgili kurumlara gönderiliyor; ancak evrak yine ortadan kayboluyor. Soruşturma dosyasına değil de başka bir mahkeme dosyasına bırakılıyor, dolayısıyla hep bir ihmal zinciriyle karşı karşıya kaldık” diye konuştu. 
 
‘İKİ FARKLI MEZAR VAR’
 
Söz konusu raporun bir şekilde bulunduğunu dile getiren Atlı, şunları söyledi: “Daha sonra dosya savcısı tarafından mezarın açılabilmesi için gerekli evrak için nöbetçi savcıya yönlendirildim. Bunun için yazılı bir talepte bulundum. Savcı uzmanlık raporuna binaen mezarlık krokisi ve otopsi raporunu bizden istedi. Savcı, aslında dosya içerisinde yer alıp dosya savcısından ulaşabilecek evrakları bizden talep etti. Söz konusu rapora ulaştık ve ulaştıktan sonra şunu fark ettik, 2 farklı mezar var. Biri ‘Kulp Şenyayla 3 Erkek’, diğeri ise ‘Kulp Şenyayla 3 Ceset Parçaları’ şeklinde adlandırılmış.  Müvekkilimin kızına ait olan mezarlık ise ‘Kulp Şenyayla 3 Ceset Parçaları’ isimli mezarlık olduğunu, hem uzmanlık raporundan hem de 19 Kasım 2017 tarihinde yapılan otopsi raporundan anlıyoruz.” 
 
‘İŞLEM YAPILMAK İSTENMİYOR’
 
Mezarlık ve yer tespiti de yaptıktan sonra tek yapılması gereken işlemin mezarın açılıp cenazenin aileye teslim edilebilmesi için Mezarlık Müdürlüğü’ne, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılan evrakın düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Av. Atlı, “Ancak bu işlem bile askıda kaldı. Dosyayı takip eden savcı, ‘benim görev alanım değil’ dedi. Aynı şekilde nöbetçi Cumhuriyet Savcısı, dosyada yetkisinin olmadığını belirterek, bir işlem yapamayacağını tarafıma iletti. 10 Aralık 2020 tarihinde ulaştığımız rapora rağmen aslında hemen yapılabilecek bir işlem söz konusudur, ancak HPG’linin cenazesi olduğu için yapılmak istenilmedi. Derhal cenazenin tarafımıza verilmesini talep ediyoruz” dedi.
 
‘AİHS İHLAL EDİLİYOR'
 
Türkiye’nin imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3 ve 8’inci maddeleriyle gömülme hakkının koruma altına aldığını hatırlatan Atlı, cenazenin kendilerine verilmemesinden kaynaklı Türkiye’nin şu an AİHS’nin 3 ve 8’inci maddesini ihlal ettiğini söyledi. 
 
'KEMİKLERDEN BİLE KORKUYORLAR'
 
Van’dan cenaze için 7 kez Diyarbakır’a gelen baba Hessin Erkol ise yetkililerin sürekli adalet ve hukuktan bahsettiğini, ancak yıllardır çatışmalarda yaşamını yitiren HPG'lilerin cenazelerinin ailelere teslim edilmediğini belirterek, "Koskoca devlet, 2 yıldır bir cenazenin DNA'sını belirleyemiyor. Parçalayıp gömdükleri kemiklerden bile korkuyorlar. Kemiklerimizi bize vermemelerinin sebebi cesaretsizliğin göstergesidir. Bizi üzdüklerini sanıyorlar, bizi bir kaç kere gelip gittiğimizde sıkılıp vazgeçeceğimizi sanıyorlar ama şunu iyi bilsinler: Vallahi kemiklerimizi almaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.
 
'YETKİLİLERE SESLENDİ'
 
Erkol, ailelere yapılan haksızlığa karşı adım atmaları için hukukçulara ve mahkemelere seslenerek, “Bu uygulamalar hangi devletin hukuk ve kanununda yer alıyor" diye sordu.