AMED - Xwebûn Gazetesi'nin, 6'ncı kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen panelde, Özgür Basın'ın mücadelesine işaret edilerek, Kürt basını her zamankinden daha güçlü olduğu belirtildi.
Xwebûn Gazetesi, kuruluşunun 6'ncı yıl dönümü dolayısıyla panel gerçekleştirdi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 1 No'lu Şube'de gerçekleşen panele, çok sayıda kişi katıldı. Panelin yapıldığı salon gazeteciler Musa Anter, Mazlum Erenci ve Evin Buldan'ın resimlerinin yer aldığı flamalarla donatıldı. Moderatörlüğünü gazeteci Medya Bal'ın yaptığı panelde, Özgür Kadın Hareketi'nden (Tevgera Jinên Azad – TJA) Mülkiye Birtane "Dilin basınla ilişkisi", yazar Mizgin Ronak "Kürt gazetelerinin zindanlara etkisi", gazeteci Mehmet Ali Ertaş "Kürt özgür basın tarihi ve Demokratik Toplum Süreci'nde basının rolü", gazeteci Ubeydullah Serhildan Andan ise "Özgür basın tarihi içinde Kirmanckî" konusunda sunum yaptı.
'ÖZGÜR BASIN'IN YÜKÜ BÜYÜK'
Panelde ilk sözü alan Mülkiye Birtane, her zaman inkar edilen Kürtçenin kimlikleri olduğunu ifade ederek, bu inkara karşı Kürtçe konuşmak ve yazmak için mücadele ettiklerini söyledi. Kürtçenin kaybolmaması için yükün büyüğünün Özgür Basın emekçilerinin omuzunda olduğunu vurgulayan Mülkiye Birtane, Özgür Basın emekçilerinin bu mücadele geri adım atmadığını ifade etti. Basın emekçilerinin mücadeleyi bu günlere getirdiğini dile getiren Mülkiye Birtane, "İçerisinde bulunduğumuz bu önemli süreçte Özgür Basın emekçileri de bu hafızayı unutturmamalı ve geleneği sürdürmeli" dedi.
'KURMANCKÎ GAZETELERLE SINIRLI KALMAMALI'
Ardından söz alan Ubeydullah Serhildan Andan, Kırmanckî yaptığı sunumunda Kirmançkî yazıların yeteri kadar olmadığı eleştirisinde bulundu. Andan, Kürt basını sayesinde birçok insanın kendini Kirmançkî olarak ifade edebildiği anlatarak, "Bugün Kirmançkî üzerinde dikkatle çalışan kişi sayısı çok az. Bunun için daha dikkatli olmamız gerekir. Bu sadece Kirmançinin değil, Kürt dilinin bir dezavantajı. Kirmançkî gazetelerle sınırlı kalmamalı. 1970'ten beri Kirmançkî dergilerde yer aldı, ama bunu daha da çoğaltmamız gerekir" diye konuştu.
'KÜRTÇE GAZETELER BİZLER İÇİN BİRER OKULDU'
Kürtçe gazeteleri Truva atına benzeten Mizgin Ronak, cezaevlerine gelen gazete, dergi yazılarıyla cezaevinden çıktıklarını hissettiklerini belirterek, "Cezaevine gelen Kürtçe gazeteler esaret altında olduğumuz o kalede içeri girip, orayı fethediyordu. Bunu sadece Kürt basını yapabilirdi. İçerde okumak için verdiğimiz mücadelenin sonunda bu sefer de tercüman gerekiyordu. Bizler için dışarı açılan pencereydi. Bu pencereden bazen halaya durulurdu, bazen de hatıralar canlanırdı. Kürtçe gazeteler bizler için birer okuldu. Bizler oradan gerçeği olduğu gibi okurduk" şeklinde konuştu.
İlk yazısını 1992 yılında "Dün bugün yarın" başlığıyla Azadiya Welat gazetesine yazdığını söyleyen Mizgin Ronak, sonrasında da yazmaya devam ettiğini belirterek, "Bugün de Xwebûn'a yazıyorum. Bu güne kadar emek veren herkese minnettarız" diye belirtti.
'KÜRT BASINI HER ZAMANKİNDEN DAHA DA GÜÇLÜ'
"120 yıl önce Kürdistan'da atılan adım bugün daha da büyük bir kervan olarak ilerliyor" diyen Mehmet Ali Ertaş ise, Kürt basının tarihi ve Kürtlerin mücadele tarihinin paralel bir şekilde ilerlediğini söyledi. Kürt basın tarihini anlatan Ertaş, şunları kaydetti: "Türkiye'nin Kürt halkına karşı yıkıcı ve inkarcı politikaları değişmedi. Cumhuriyet kurulduğunda basın üzerindeki baskılar arttı. Özgürlük Hareketi geliştikten sonra Kürt basın kervanı çalışmalarına yeniden daha güçlü bir şekilde başladı. Serxwebûn gazetesi 1978'de yayın hayatına başladı. Bu gelenek bugün de devam ediyor. Bağımsızlık sonrası Kürt yayıncılığının geliştiğini ve yayıldığını görüyoruz. Kürtlere dönük saldırılar artıkça, basına saldırılarında arttığını görebiliyoruz. 90'lı yıllarda onlarca arkadaşımız katledildi. 2000'li yıllara geldiğimizde de tutuklamalar ve ajanslarımızı kapatma yoluna gittiler. Ama yapılan bu saldıra rağmen Kürt basını her zamankinden daha da güçlü bir şekilde hakikati duyurmaya devam ediyor."
Panel soru-cevap kısmı ve önerilerin paylaşılmasıyla son buldu.
