ANKARA - Meclis'te kurulan komisyonun Kürt sorunun çözümüne dair Abdullah Öcalan ile görüşmesi ve meseleyi O’ndan dinlemesi gerektiğini belirten ÖHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ferdi Sidar, tecridin de bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
Kürt sorunun çözümü bağlamında yürütülen süreç kapsamında Meclis'te "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" kuruldu. Komisyona dair farklı çevrelerden de öneriler gelmeye devam ediyor. Önerilerin başında ise Kürtlerin "Başmüzakereci" olarak kabul ettiği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile komisyon üyelerinin doğrudan görüşmesi öne çıkıyor.
Komisyona dair değerlendirmelerde bulunan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ferdi Sidar, Kürt sorununun demokratik çözümü ve toplumsal barış sürecinin sağlıklı yürütülmesi için komisyonun doğrudan İmralı görüşmesi gerektiğini vurguladı.
'KOMİSYON ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELİ’
Abdullah Öcalan’ın asıl muhatap olduğunu ve komisyonun doğrudan temas kurup süreci O’ndan dinlemesi gerektiğini söyleyen Sidar, “Komisyonun Sayın Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşmesi, hukuken de meşru bir adımdır ve Sayın Öcalan’dan dinlemesi, toplumsal barışın tesis edilmesi, silahsızlanma ve demokratik çözüm perspektifinin somutlaştırılması bakımından zorunludur. Abdullah Öcalan belirleyici ve asli muhataptır. Bu muhataplığın göz ardı edilmesi demokratik çözüm sürecinin hukuki dayanaklardan yoksun, eksik ve işlevsiz kalmasına yol açar. Demokratik müzakere sürecinin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi için bu adımın somutlaştırılması ve yetkinleştirilmesi gerekmektedir” dedi.
UMUT HAKKI
Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”na ilişkin konuşan Sidar, “Sayın Öcalan, kendi bireysel özgürlüğünü bireysel bir sorun olarak görmediğini belirtse de, umut hakkının uygulanması süreç için önemli. AİHM kararı ve AK Bakanlar Komitesi talebine rağmen, Türkiye bu hakkı uygulamıyor. Süreçten bağımsız olarak bu hakkın uygulanması gerekirken, uygulanmaması sürece eksiklik katıyor. Abdullah Öcalan’ın düşüncelerini özgürce paylaşılabilmesi, siyasi ve toplumsal aktörlerle buluşmasının önündeki tecrit engelleri bir an önce kaldırılmalı” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit durumunun halen devam ettiğini anımsatan Sidar, aile görüşlerinin sınırlı ve kısıtlı bir şekilde yapıldığını, avukat görüşmesinin de gerçekleştirilmediğini kaydetti. Sidar, yalnızca avukatlarının değil; sürece ilişkin bilgi alma ve kamuoyunu bilgilendirme görevi bulunan siyasetçiler, gazeteciler, sanatçılar ve diğer ilgili kişilerin de bu süreçte görüşme imkânına sahip olması gerektiğini söyleyerek Sidar, “Abdullah Öcalan’ın mesajlarının topluma sağlıklı bir şekilde ulaştırılması gerek” diye kaydetti.
‘SİLAHLARIN SUSMASI ÇÖZÜM DEĞİL’
“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısın”da yer alan temel hususların demokratik siyaset ve demokratik toplum inşası olduğunu ve bunun gündeme alınması gerektiğini söyleyen Sidar, “Silahların susması, imha edilmesi tek başına bir çözüm yaratmaz; demokratik toplumun inşası ve kalıcı bir barış için gerekli tüm hukuki düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Öncelikle mevcut hukukun etkili ve eşit şekilde uygulanması gerekmektedir. Özellikle ağır hasta mahpusların tahliyesi konusunda ise herhangi bir yasal engel söz konusu değildir. Aksine, mevcut yasal çerçevede devletin, yaşam hakkını koruma yükümlülüğü vardır” diye belirtti.
'TMK KANUNU KALDIRILMALI'
Yasal düzenlemelerin gerekliliğine dikkat çeken Sidar, “Herkesin aklındaki soru; 'Silahlar sustu, şimdi ne olacak?' Devletin bu soruya yanıt vermesi lazım. Anayasal değişiklikler, Terörle Mücadele Kanununun (TMK) değişmesi ve diğer yasal düzenlemeler yapılmalı. Meclis, bu süreçte kurucu bir rol üstlenmelidir. Silahları bırakanların hukuki statüsü, güvenliği, ekonomik ve sosyal durumları ile demokratik entegrasyon süreçleri nasıl işleyecek? İlk adım, süreç yasasının çıkarılmasıdır” ifadelerini kullandı.
MA / Zeynep Topdemir