HATAY - Samandağ'da konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Enternasyonalist, güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var" diyerek mücadele vurgusu yaptı.
Hatay'ın Samandağ ilçesinde düzenlenen kitap fuarında "Zamanların en iyisinde, zamanların en kötüsünde" başlığıyla yapılan panele; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye İşçi Parti (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca konuşmacı olarak katıldı. Panelde ilk olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuştu.
Panelin konusuna işaret eden Tülay Hatimoğulları, Ortadoğu'da yaşanan olaylara ve çatışmalara değinerek, üçüncü dünya savaşının arifesinde olduklarını ve "Zamanların en kötüsünü yaşıyoruz" dedi. "Dünya nükleer silahların tehdidi altında. Bugün nükleer silah kullanıldığında hangi ülkede kullanıldığının anlamı yok" diyen Tülay Hatimoğulları, "Kocaman bir bölgenin, birçok ülkenin etkileneceğini biliyoruz. Böylesi bir zamanda bizim sınırları tanımayan, sınırları görmeyen enternasyonalist, güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız olduğunun altını özellikle çiziyoruz. Bu mücadeleyi kendi ülkemizin sınırlarından başlatmak durumundayız" dedi.
'BARIŞ TÜRKİYE HALKLARININ TAMAMININ OLUR'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"na değinen Tülay Hatimoğulları, "Bu konuda daha fazla konuşmaya, daha fazla tartışmaya ihtiyacımız var. Şundan eminiz ki Türkiye'nin kendi iç barışını oluşturması Türkiye'nin kendi iç adaletini, özgürlüklerini, demokrasisini inşa etmesi demek. Türkiye'nin her anlamıyla halklar arasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmesi 86 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiye'de yaşam yaşayabilmesi demek, Türkiye'nin her anlamda Türkiye halklarının önünün açık olması demek. En önemlisi bizler bunu başarabilirsek Türkiye coğrafyasında, biliyoruz ki sadece Türkiye'de değil biz aynı zamanda Ortadoğu'nun barışına öncülük edebilecek durumda oluruz değerli arkadaşlar. Ve ne yazık ki Türkiye şu an zamanların en kötüsünü hem bölgesel süreç bakımından, dünyadaki siyasal, ekonomik, iktisadi gelişmeler, toplumsal gelişmeler bakımından en kötüsünü yaşıyor. Ama aynı zamanda iç siyaset bakımından da şu an Türkiye ne yazık ki en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Baskıların arttığı, siyasetçilerin gözaltına alınıp tutuklandığı, seçilmişlerin gözaltına alınıp tutuklandığı, kayyımların atandığı, yerel yönetimlerin ve seçimlerin yok sayıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bizlerin bu süreçte çok net bir şekilde ifade ettiği şudur: Bugün biz barış sürecini bu ülkede tesis edeceksek bu ne sadece Kürdün barışı ve demokrasisi olur, ne sadece DEM Parti'nin barışı olur. Bu Türkiye halklarının tamamının barışı olur, olmak zorundadır. Bu süreci yürütürken ana muhalefet partisi başta olmak üzere bütün partilerle, ittifak güçlerimizle, sol sosyalist yapılarla, bileşenlerimizle, her kesimle 7/24 saat görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Biz biliyoruz, barış ve demokrasi hiç kimseye altın tepsiyle sunulmaz. Biz bunu mücadele ederek kazanabiliriz" diye konuştu.
'AYM KARARLARI HAYATA GEÇİRİLMELİ'
Diğer siyasi parti temsilcileri ve tutuklu siyasetçileri ile inanç gruplarıyla yaptıkları görüşmelere işaret eden Tülay Hatimoğulları, "Barış demokrasisiz olmaz. Demokrasi bir kesime olmaz, demokrasi her kesime olmak zorundadır. Bugün seçilmişlerin hapiste olduğu bir dönemde Türkiye'nin demokratikleşmesinden bahsetmek akıl dışıdır. Demokrasiyi tesis edebilmek için en önemli olan adım yargının bağımsızlığı ve yargının siyasi hegemonyadan kurtularak hukuka dayalı bir şekilde karar verilmesini sağlamaktır. Somut ve acil adımların atılması gerekiyor. Bunun için yasa değiştirmeye yeni yasa çıkarmaya gerek yok. Bugün AİHM kararlarının hayata geçmesi demek, AYM kararlarının hayata geçmesi demek Can Atalay'ın, Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarının, Osman Kavala'nın ve gezi tutsaklarının serbest kalması demektir. Bunun yapılması için Türkiye'nin taraf olduğu AİHM kararlarının acil bir şekilde hayata erişmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
'EN ACİL ADIM HUKUK'
Türkiye'nin demokratikleşmesi için acil olarak devletin yapması gerekenlerin; tutsakların özgürlüğüne kavuşturulması, kayyım yasasının lağvedilmesi olarak belirten Tülay Hatimoğulları, bu ülkede yaşayan tüm farklı halk ve inançların eşit yurttaşlık ilkesi içinde yaşaması, yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığının hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Ülkedeki ekonomik adaletsizliğe işaret eden Tülay Hatimoğulları, demokratik ve sosyal bir cumhuriyeti güçlendirerek, inşa etmek olduğunu sözlerine ekledi. Tülay Hatimoğulları son olarak ise örgütlenmenin önemine dikkat çekti.
'BERABER BİTİRECEĞİZ'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş da Türkiye'de en zengin 108 kişinin servetine işaret ederek, halkın bunlara çalıştığını ve giderek daha da yoksullaştığını vurguladı. AKP'yi "yabancı" olarak tabir eden Baş, ülkede yaşanan hukuksuzluklara değindi ve yargının bağımsız olmadığını sözlerine ekleyerek, "Bu zamanların en kötüsü hep beraber bitireceğiz" diye konuştu.
Son olarak söz alan DEM Partili Perihan Koca, "Türkiye Cumhuriyeti'nde memleketin bir karanlık tarafı var. Bize faşizme boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Diğer tarafıyla da memleketin aydınlık bir yüzü de var. İşte çıkış orada. Dünyada ateş çemberinin, ölüm çemberinin tam ortasında bulunuyoruz. Bu kanlı savaştan Türkiye siyasi iktidarı da azade değil. Siyasi iktidar faşizmi tahkim etmeye çalışırken, alt emperyal güç olmaya çalışıyor. Suriye'de aktör olmaya çalışıyorlar. Siyasi iktidar toplumun rızası olmamasına rağmen bütün kurumlarıyla faşizmi inşa etmeye çalışıyor. Adı konmamış bir OHAL rejiminin tam ortasındayız. Şu anda bir yasasızlık hükmü içerisindeyiz. Devletin kaynaklarını kullanarak muhalefeti dizayn etmeye çalışıyorlar" dedi.