HABER MERKEZİ - QSD ile Şam geçici hükümeti arasında imzalanan mutabakat demokratik Suriye’nin ön adımı niteliğinde. Mutabakatla tüm etnik, inançsal farklılıklar Suriye'nin asli unsurları olup yönetimine ortak olacak.
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile Suriye Geçici hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmet El-Şara arasındaki 8 maddelik anlaşma mutabakatı, Suriye'de demokratik yeni bir döneme işaret ediyor. Son günlerde özerklik ilan eden Dürzi toplumu ve kıyı kentlerinde Alevilere yönelik katliamlarla gündemin ilk sırasına yerleşen Suriye'de varılan mutabakat, en başta çatışma ve katliamların durması, her farklılığın kendi özgünlükleri ile yaşamasını garanti altına alıyor.
Metinde yer alan 8 maddenin hayat bulması için oluşturulacak komisyonlar, bir yıl çalışacak. Bu kapsamda mutabakat metninde yer alan maddeleri tek tek değerlendirmek gerekir.
* Tüm Suriyelilerin dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın, siyasi sürece ve tüm devlet kurumlarına yetki ve sorumluluk temelinde temsil ve katılım haklarının garanti altına alınması.
Bu madde ile Suriye'nin tüm etnik ve inanç grupları merkezi yönetimin sahibi, parçası oluyor. Aynı zamanda herkese ülkenin geleceği açısından sorumluluk yüklerken, her aidiyet devlette yer alabilecek, sorumluluk üstlenebilecek.
* Kürt toplumu Suriye devletinin yerli bir topluluğudur ve Suriye devleti onun vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını garanti altına almaktadır.
Bu maddeyle Esad Rejimi döneminde kimlik hakları dahi ellerinden alınan Suriye'nin asli unsurlarından Kürtler, tüm haklarına kavuşacak. Kimlikleri anayasal güvenceye alınırken, dil, kültür ve idari yapılanmalarda yer alacak. Oluşturulacak komisyonların çalışmaları sonucunda anadilde eğitim, kültürel hakları güvenceye alınacak ve kendi kendilerini yönetebilecek. Buradaki temel öngörü şimdiye kadar Kuzey ve Doğu Suriye'de halkların birlikte oluşturduğu demokratik, özgür, eşitlikçi yönetim modelini Demokratik Suriye olarak ülkenin tamamına yaymak.
* Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanması.
Mutabakatın bu maddesiyle Suriye'de 14 yıldır süren iç savaş ve bundan faydalanarak yapılan işgallerin sonlandırılması amaçlanıyor. Burada öncelikle Şara yönetimindeki ve bağlantılı güçlerin olası saldırıları sonlandırılacak. Son dönemlerde Dürzi ve Alevi toplumuna yapılan katliamların hesabı sorulacak. Öte taraftan Türkiye'nin himayesindeki paramiliter gruplarda ya silah bırakıp, yönetime entegre olacak ya da uyguladıkları politikalar nedeniyle devre dışı bırakılacaklar. Bu vesileyle Türkiye askeri olarak girdiği Suriye topraklarından çekilecek, Efrîn, Serêkanîyê ve Girê Spî halkları topraklarına geri dönecek.
* Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimine entegre edilmesi.
Bu kapsamda çalışacak komisyon, sınır güvenliği ile stratejik sahalar olan askeri, petrol, gaz konularını ele alacak. Bu stratejik sahalar bir bütünen Suriye halklarının tamamını ilgilendirdiği için merkezi hükümetle nasıl entegre olunacağı, nasıl pay edileceği konuları çözüme kavuşturulacak. Sonucunda Suriye'de silahlı tüm güçler Suriye ordusunun parçası olurken, her halk özyönetim ve iç asayiş güçlerini oluşturabilecek. Özelikle 27 Şubat tarihinde DEM Parti İmralı heyetinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın getirip açıkladığı mesajı doğrultusunda okunan bu madde ile Türkiye'nin dile getirdiği güvenlik kaygıları da giderilmiş oluyor. Sıkça dillendirilen silahların bırakılması çağrısının QSD'yi bağlayıp bağlamadığı sorusuna da cevap oluyor. QSD bu madde ile Suriye Ordusu'nun parçası olmayı önüne koyuyor.
* Yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi kasaba ve köylerine geri dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmalarının sağlanması.
Özelikle Efrîn, Serêkanîyê ve Girê Spî kentlerini kapsayacak şekilde topraklarından zorla göçertilmiş herkes kendi topraklarına geri dönüyor. Bu dönüşlerin sağlanması görevi Suriye devletine bırakılırken, güvenlik kaygılarının giderilmesinde mutabakatın sağlanmasındaki devletlerin garantör olması bekleniyor.
* Suriye devletinin güvenliğine ve birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesini desteklemek.
Suriye halklarının kendilerini ait hissettiği ve kabul ettiği toprak ve devletin korunması, demokratikleştirilmesi ve bütünlüğünün sağlanması görevi de Suriye'de yaşayan her toplumsal grubun ödevi olarak kaydediliyor.
* Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrışma yaratmaya yönelik çağrıları, nefret söylemlerini ve nifak yayma girişimlerinin reddedilmesi.
Suriye'de birliğin sağlanması amacı ile her etnik, inançsal ve diğer farklı gruplara yönelik nefret söylemleri, nifak koyma arayışları reddedilerek herkesin kendi renkleri ile ülkenin parçası olması hedefleniyor.
* Yürütme Komiteleri, anlaşmanın en geç yılsonuna kadar hayata geçirilmesi için çalışmalarını sürdürmesi
Tüm bunların hayata geçirilmesi için oluşturulacak komisyonların yılsonuna kadar çalışması ve sonuç alması planlanıyor. Özerk Yönetim ile Şam İktidarı Arasında gerçekleşen ve ön anlaşma olarak tanımlanan bu metin ile nihai çözümün ve demokratik Suriye'nin yaratılması hedefleniyor. Bu ön anlaşmanın sağlanmasına ABD, Fransa ve Suudi Arabistan'ın aracı olduğu belirtilirken, temel amacın ülkedeki iç savaşı ve çatışmaları bitirmek, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek olduğu ifade ediliyor.
Her ne kadar Türkiye'de barışı güçleştirmek isteyen çevrelerin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çerçevesini “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" olarak koyduğu, silahların bırakılması, demokratik siyasetin önünün açılması çağrısına Suriye sahasına işaret ederek taş koymak isteyenlerin de dilindeki savaş söylemi mutabakat ile sona eriyor. Türkiye'nin sınır güvenliği Suriye ordusuna bırakılırken, iç bölgelerde meşru yönetimin tanıdığı güçler yer alıyor.
Sadece Kürtlerin değil, başta Araplar olmak üzere, Türkmen, Ermeni, Süryani, Alevi, Hristiyan, Êzidî ve diğer herkesin haklarının güvenceye alındığı bu mutabakatla, tüm farklılıklar Suriye'nin asli sahibi ve ortağı oluyor.
MA / Erdoğan Altan