AMED - DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Özgürlük müjdesi ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla daha da büyümektedir” dedi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’da “Özgürlük, barış türkülerimizi buradan İmralı’ya kadar Sayın Öcalan’a ulaştıralım” dedi.
Bu yıl "Rêbertiya Azad Civaka Demokratîk" ve "Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu" şiarlarıyla kutlanacak Newroz’a dair Amed'in Sûr ilçesindeki Mêrdîn Kapı'da Newroz deklarasyonu açıklandı.
Deklarasyon ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu yıl ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile Newroz'a doğru gidiyoruz. Newroz’un adı bizim için bir direniş, ateşi bir aydınlıktır. Bu direniş bize bir rehberdir” diyerek, hereksin Newroz'unu kutladı.
‘KAWA NE YAPTIYSA, KÜRT HALKI ONU YAPIYOR’
Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Alevilerin inancında Heftemal diye bir inanç var. Bu inanca göre tüm doğa, ağaçlar secde eder. Yani doğa dile gelir, canlanır. Toplum da bir doğadır. Sıkıştığımızda biz de tıpkı doğa gibi direniriz ve ayakta kalırız. Halkların tarihinde direnişin anlamı budur. Kawa ne yaptıysa bugün Kürt halkı da onu yapıyor. Mazlum Doğan’lar, Zekiye Alkan’lar onu yaptı. Bu kişiler bize müjde verdi. Özgürlük müjdesi verdiler. Bu müjdeyi ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla daha da büyütmek gerekir. Sayın Öcalan diyor ki, ‘Direnişi, mücadelenizi kendinize rehber edinin. Demokratik siyaseti ve toplumu kendi elinizle inşa edin.’” diye belirtti.
QSD ve HTŞ arasında yapılan anlaşma dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Daha önce söylemiştik. Suriye tek başına HTŞ’ye kalmamalı. Bir Rojava’daki yol ve modele inanıyoruz, statüye inanıyoruz. Bütün halklara aydınlık getirecek oradaki sistem. Suriye’de katliam olmasın, inkar olmasın, her halk, kimlik ve inanç tanınsın. QSD’nin pratiği umuyoruz ki Suriye’de ortak bir yaşamın modeli olacak. Kaç Newroz’dur bir araya geliyoruz, halaylar çekiyoruz. Yaşasın ki biz Kürt halkı ayaktayız. Jin, jiyan,azadi felsefesi bütün dünyada söyleniyor. Sayın Öcalan’ın demokratik toplum çağrısı halkların barışı için öncülük ediyor. Biz diyoruz ki; Kürt halkının önderi Sayın Öcalan özgür olsun ve tüm topluma bu bir özgürlük getirsin” şeklinde konuştu.
‘NEWROZ’U GÜÇLÜ SAHİPLENELİM’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Türkiye’nin tarihi bir süreçten geçtiğini dile getirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısına dikkat çeken Bakırhan, “50 yıldır devam eden çatışma ve şiddet ortamını sonlandırıp, onun yerine demokratik zeminde hak, hukuk arama mücadelesinin startı verildi. İşte tam da bu tarihi çağrının yapıldığı, tarihi startın verildiği bir süreçte Amed’de Newroz deklarasyonunu okumak da en az o kadar önemlidir. Bizler bu tarihi çağrıyı eğer Newroz’da güçlü bir şekilde sahiplenip; buradan İmralı’ya kadar Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, ezilenlerin barış demokrasi ve özgürlük sesini güçlü bir şekilde ulaştırabilirsek emin olun en büyük görev ve sorumluluklarımızdan birisini yerine getirmiş olacağız” diye belirtti.
Çağrının aynı zamanda Newroz’u barışın, demokrasinin güçlü bir şekilde sahiplenildiği bir mücadeleye dönüştürme çağrısı olduğunu dile getiren Bakırhan, “Bu tarihi süreçte ve günlerde Newroz’un önemine layık bir şekilde katılmalıyız. Güçlü katılmalıyız. Newroz’u en güzel şekilde örgütlemeliyiz. Bir bütünen Kürtlerin emekçilerin ezilenlerin ne istediğini bu tarihi çağrıya ne kadar sahip çıktıklarını Türkiye kamuoyuna aynı zamanda duyurmak gibi bir sorumluluğumuz var” dedi.
‘DEMOKRATİK MUTABAKAT İMZALANDI’
Suriye’deki gelişmelere ve dün QSD ile HTŞ arasında imzalanan mutabakata değinen Bakırhan, şunları söyledi: “O da çok önemliydi. O da yine halkların baharı olan, direnişin bayramı olan Newroz bayramının haftasına denk geldi. Orada yapılan mutabakat çok net. Sayın Öcalan’ın çağrısına uygun, tekçilikten, mezhepçilikten uzak, Kürt’ün, Alevi’nin, Arap’ın, Dürzi’nin, Hristiyan’ın, Ermeni’nin, halkların ve inançların demokratik bir zeminde kendi kimlikleriyle yaşayabilecekleri bir mutabakatın altına imza atıldı. Bu Newroz niye önemlidir? Hem Suriye’deki mutabakatın Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine ulaşmaları için, hem Sayın Öcalan’ın çatışma ve şiddet yerine barışçıl ve demokratik zeminde daha güçlü bir mücadele yürütme çağrısına bir cevap olacaktır. Onun için bu her iki gelişme Newroz’da taçlandırılacak. Newroz’da bu her iki gelişmeye nasıl baktığımızı, nasıl cevap verdiğimizi hep birlikte ortaya koyacağız.
SAYIN ÖCALAN’IN PARADİGMASI SURİYE’DEDİR
2025 Newrozu tarihi bir Newroz olacak. Rahşanlarla, Zekiyelerle başlayan, Mazlum’un 3 kibrit çöpüyle başlayan Newroz, barışı Türkiye’de konuşmayı mümkün hale geldi. Suriye’de barış konuşulur hale geldi. Eşit ve demokratik şekilde Kürtlerin kimlikleri ile statüleri ile yaşayacakları bir Suriye mümkün hale geldi. Bunun için emek veren bedel ödeyen sahip çıkan bütün yasaklara baskılara rağmen dinmeyen durmayan bu surların etrafında üzerinde halkların özgürlük bayramını kutlayan sizlere halkımıza ne kadar saygı duysak sizleri ne kadar kutlasak azdır. Evet, çok mücadele ettik çok büyük bedeller ödedik artık geldiğimiz noktada barışı taçlandırma, Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşturma, Ortadoğu’daki tekçi sistemler yerine bütün farklılıkların kendi kimlikleriyle yaşayacakları bir zemine doğru geldik. Sayın Öcalan’ın paradigması bugün Suriye’dedir. Suriye'de tekçiliği örmeye çalışanlar Suriye’yi bir milliyete hapsetmeye çalışanlar öyle olmadığını çok iyi anladılar. Onun için çok büyük mücadeleler verdiniz, bedeller ödediniz. Geldiğimiz noktada emeğiniz büyük. Şimdi 2025 Newrozu ile birlikte milyonlarla en güzel giysilerimiz, en iyi türkülerimizle en iyi duygularımızla birlikte bu Newrozu kutlayarak Türkiye halklarına, Kürtlere, emekçilere, ezilenlere yeni bir başlangıcın nasıl bir coşkuyla nasıl bir kabullenmeyle olduğunu kanıtlayacağız.
MUTABAKATTA NE KADAR KÜRT VARSA O KADAR ALEVİ VAR
Son bir şey belirtmek istiyorum. Suriye’de Alevi yurttaşlarımıza dönük yapılan katliamı hep birlikte izledik, gördük. Bunu kınadık ve bunu eleştiriyoruz. Ama sizin aracılığınızla şunu da söylemek istiyorum. Aslında Suriye’deki mutabakat metni aynı zamanda Alevileri de kapsayan, dışlamayan bir metindir. O metinde ateşkes var. Alevileri katletmeme çağrısı var. Alevilere eşit yurttaşlık hakkı ver çağrısı var. Dolayısıyla bu yapılan mutabakat metnine Alevi yurttaşlar hemen katliamdan sonra gelmesinden dolayı biraz kaygılı yaklaşıyor olabilirler ama o metinde ne kadar Kürt varsa o kadar Alevi var. Ne kadar Alevi varsa o kadar Hristiyan var. Ne kadar Hristiyan varsa o kadar Arap var, Türk var. Suriye’nin bütün renkleri var. Bunu da belirttikten sonra son kez bu Newroz bizim için çok önemlidir birlikte sahiplenelim birlikte katılalım özgürlük, barış türkülerimizi buradan İmralı’ya kadar Sayın Öcalan’a cezaevindeki binlerce yoldaşımıza iletmek için güçlü bir Newroz kutlayalım. Newroza me pîroz be, Newroza gelan pîroz be.”
‘KENDİ RENKLERİMİZLE ALANDA OLALIM’
Ardından konuşan Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, “Diliyle konuşmayan, kendi kıyafetiyle yaşamayan, gelen göreneğiyle yaşamayan kendisi olamamıştır. Her şeyden önce Kürtler olarak, önce kendimiz olmalıyız, kendimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kendi dilimizi konuşmalıyız, kendi kıyafetlerimizi gitmeliyiz. Varlığımızdan utanmamalıyız. Biz varlığımızdan utanırsak, haliyle istediğimiz hakkı vermezler bize. Eğer başarıya ulaşmak istiyorsa, özgür olmak istiyorsak her şeyden önce kendimiz olmalıyız” dedi.
Açıklama ardından Eş Genel Başkanlar Newroz ateşi yaktı. Ardından uzun süre ateşin etrafında davul-zurna eşliğinde halay çekildi.