‘Kobanê olaylarını Erdoğan başlattı, Öcalan durdurdu’

img

DİYARBAKIR - Dünyanın gündemine oturan Kobanê için Erdoğan’ın “Düştü düşecek” sözlerinin 6-8 Ekim olaylarını tetiklediğini söyleyen Kobanê sanıklarından HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, “Olayları durduran Sayın Öcalan’ın notudur” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Düştü düşecek” dediği Kobanê eylemlerinin üzerinden 3 yıl geçti. O gün Kobanê düşmedi, sırasıyla DAİŞ işgalindeki Til Hamis, Til Beraq, Şedadê, Hol, Eyn Îsa, Girê Spî, Sirrin, Tişrîn, Minbic, Tabqa ve Rakka düştü… 
 
5 Ekim 2014 DAİŞ’in Kobanê kent merkezine girmesiyle Kürt kentlerinde milyonlar sokaklara çıktı. Polis şiddeti hiç gecikmedi. Sahaya bu kez başka silahlı gruplar da sürüldü. Hür Dava Partisi sempatizanları ve üyeleri, Hizbullah’ın 1990’larda bölgede yaptıklarını aratmadı. Olayların akabinde 30 Ekim’de toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) hala devam eden savaşın kararını aldı...
 
50 KİŞİ ÖLDÜ, BİN 105 KİŞİ TUTUKLANDI
 
Tarihe “6-7-8 Ekim eylemleri” geçen olayların bilançosu da ağırdı. Diyarbakır, Muş, Batman, Antep, Van, Urfa, Siirt, Mardin, Bingöl, İstanbul, İzmir ve Adana’da 50 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı.
 
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; 36 ilde meydana gelen 2 bin 389 olayda, 48 sivil ve 2 polis yaşamını yitirdi, 438 sivil ve 331 polis yaralandı, 4 bin 291 kişi gözaltına alındı, bunlardan bin 105’i tutuklanarak cezaevine konuldu. 
 
6-8 Ekim 2014'teki eylemlerde yaşamını yitirenlerin isimleri şöyle:  
 
* Adana’nın Yüreğir ilçesinde Ahmet Albay, Seyhan ilçesinde Yusuf Güldüren,
 
* Batman’da Emre Demir, 
 
* Bingöl’de Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ile Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu,
 
* Diyarbakır’da Mahmut Enez, Turan Yavaş, Riyat Güneş, Mahsum Çoban, Ahmet Dakak, Baver Şeyhanoğulları, Süleyman Kale, Hasan Gökgöz, Cumali Güneş, Yasin Börü, Yusuf Tokar, Mesut Menekşe, Murat Dağ ve Uğur Özbay, 
 
* Antep’te Musa Bayram, Ömer Uçaker, Süleyman Balcı, Sevgi Alıcı ve Şahin Dağhan, 
 
* İstanbul’da Mert Değirmenci ve Serdar Arslan, 
 
* İzmir’de Ekrem Kaçaroğlu, 
 
* Mardin’in Dargeçit ilçesinde Eshan Akdoğan, Sinan Toprak, Abdulkerim Seyhan, Bilal Gezer, Derik ilçesinde Kerem Karaaslan, Kızıltepe ilçesinde Fehad İbrahim Elduvaric ve Abdullah Muhammed, 
 
* Muş’ta Hakan Buksur, 
 
* Siirt’te Davut Nas, Kamil Taş, Mehmet Zakir Çal, Kurtalan ilçesinde Yusuf Çelik, Mehdi Erdoğan ve Necmettin Çelik, 
 
* Van’da Yunus Aktaş ve Hamdi Caner, 
 
* Urfa’da Aynur Kudin. 
 
SORUŞTURMA VAR YARGILAMA YOK
 
Eylemlerde yaşamını yitirenlere ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Ancak aradan geçen 3 yıla rağmen soruşturma kapsamında, Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökgüz dışında yaşamını yitiren 44 kişi için hiç kimse yargılanmadı. 
 
YASİN BÖRÜ DAVASINDA 41 KİŞİ YARGILANDI
 
Kamuoyunda “Yasin Börü Davası” olarak bilinen ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan, sonra Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökgüz’ün ölümüne ilişkin açılan dava kapsamında yargılanan 41 kişiden 16’sına 5’er defa ağırlaştırılmış müebbet, 2’sine ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme heyeti, 15 kişi ile yaşları 18’den küçük olan 6 çocuğa “Örgüt propagandası yapmak”, 11 kişiye “Konut dokunulmazlığını ihlal etmek”, bir kişiye “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet”, bir kişiye ise “İş ve çalışma hürriyetini ihlal etmek” ve “Örgüt adına suç işlemek” suçlarından hapis cezası vermişti. Yargılanan Remzi Özşan da, “ölü üzerinden hırsızlık” iddiası ile 12 yıl hapis cezası alırken, Uğur Doğanay’a ise, “ruhsatsız silah taşıdığı” gerekçesi 3 yıl 9 ay hapis cezası verilmişti. Dosya kapsamında yargılanan ve haklarında yakalama kararı bulunan Burhan Ay, Ersin Filizer ve İsa Özel’in dosyaları ise dava dosyasından ayrıldı.
 
Yasin Börü Davası’nda olay tarihinde bir sanığının askerde, bir sanığının cezaevinde, bir sanığının ise hastanede tedavi gördüğü ortaya çıkmıştı. Ayrıca 2 sanığın verdikleri ifadelerin polis tarafından kendilerine zorla imzalatıldığını ve üzerlerine ifade verdikleri belirtilen sanıkların hiçbirini tanımadıklarını belirtmişti.
 
FATURA HDP’YE KESİLDİ
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yasin Börü’nün ölümünü HDP aleyhine propagandaya dönüştürerek, yaşananların faturasını HDP'ye kesti. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, HDP milletvekilleri Ayhan Bilgen, Meral Danış Beştaş, Altan Tan, Hüda Kaya, Gülser Yıldırım ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri hakkında “Suç işlemeye tahrik” ve “Suç işlemeye azmettirme” iddialarıyla yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezlekeler tanzim etti. Savcılık, HDP’nin 5 Ekim 2014’te gerçekleştirdiği MYK toplantısına “Halkı silahlı isyana tahrik ve teşvik etmek” iddiasıyla soruşturma başlattı.
 
Meclis tarafından 20 Mayıs 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılması ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan soruşturma kapsamında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, HDP milletvekilleri Ayhan Bilgen, Meral Danış Beştaş, Altan Tan, Hüda Kaya ve Gülser Yıldırım hakkında dava açıldı. Kobanê eylemlerine yürütülen soruşturmalar ve davalarda Demirtaş, Yüksekdağ ve Yıldırım tutuklu, aylarca tutuklu kalan Bilgen ve Beştaş ile Tan ve Kaya ise tutuksuz yargılanıyor. Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, Yasin Börü davasının dava dosyasıyla birleştirilmesi istendi. Ancak Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, mahkemenin bu talebini 3 defa reddederek, dosyanın birleştirilemeyeceğine karar verdi. 
 
BEŞTAŞ: OLAYLARI DURDURAN ÖCALAN'IN NOTUDUR 
 
Kobanê eylemlerinin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen yaşamını yitiren 44 kişiyle ilgili hiç kimse yargı önüne çıkarılmazken, HDP MYK’sine yönelik açılan dava kapsamında aylarca tutuklu kalan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Kobanê eylemleri, nedenleri, sonrası ve yargı süreciyle ilgili sorularımızı yanıtladı. 
 
Kobanê eylemleri nasıl başladı ve bu eylemlerin zemini nasıl oluştu?
 
Bütün dünyanın gözü Kobanê’deydi. Kobanê, Türkiye’de yaşayan Kürtlerden bağımsız değil. Aylarca Kobanê sınırında nöbet tutuldu. Herkesin temel gayesi IŞİD saldırılarını ve katliamlarını engellemekti.
 
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları, orada yaptığı katliamlar, Kobanê ile dayanışma ağının bütün dünyada büyüdüğü dönemde, hükümet ile çözüm süreci kapsamında sürdürdüğümüz görüşmelerin olduğu bir dönemdi. Kobanê’nin tarihsel arka planına bakmak gerekiyor. Kobanê’de neler oluyordu; halklar, Kürtler, Araplar ve diğer farklılıklar kendi özerk yönetimini ilan ettiler. IŞİD saldırısına karşı kendilerini korumaya karar verdiler ve bir statü ilan edildi. Bütün dünyanın gözü Kobanê’deydi. Kobanê, Türkiye’de yaşayan Kürtlerden bağımsız değil. Aylarca Kobanê sınırında nöbet tutuldu. Türkiye’nin her tarafından gelenler, IŞİD’in Türkiye sınırından geçişini engellemek ve hükümetin IŞİD ile bağını deşifre etmek, engellemeye çabaları hatırlatmak gerekiyor. Herkesin temel gayesi IŞİD saldırılarını ve katliamlarını engellemekti.
 
O dönem Cumhurbaşkanı ve şu anda AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ söylemi, Kürt halkında ve Türkiye’nin demokratik kamuoyunda büyük bir kırılma ve tepki yarattı. Çünkü o bir sevinç cümlesiydi. Burada yaşayan milyonlarca kendi vatandaşı olan Kürtlerde duygusal ve psikolojik olarak bir tepkiye dönüştü. Başkaca dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Numan Kurtulmuş’un da açıklamaları var. HDP’den doğru Eş Genel Başkanlarımız, ‘yapılan açıklamaların katliam tehditlerini desteklemek olduğunu’ belirtti. 1 Ekim’de Davutoğlu ve Demirtaş bir görüşme gerçekleştirdi. Demirtaş, Amerika’dan sadece bu görüşme için dönmüştü. O dönemde İmralı Heyetimiz, Yalçın Akdoğan ve Efkan Ala ile görüşerek Kobanê’nin içinde bulunduğu dar boğazı aşarak, yaşam koridoru açılması görüşmeleri gerçekleştirdi. 
 
Hükümet ateşe benzinle, körükle giderek, kendi vatandaşlarına karşı bu söylemleri geliştirerek, bunun zeminini hazırlamıştır. IŞİD üyelerinin Türkiye hastanelerinde tedavi edildiğine dair somut veriler vardı. Televizyonların IŞİD çetelerinin geçişlerini ortaya çıkaran görüntüleri vardı. Gidip katliam yapacak, hükümet haklı tarafların taleplerini görmeden, ‘IŞİD bir topluluktur’ diyecek kadar, ‘Kobanê düştü düşecek’ diyecek kadar ileri gitmiştir. Bütün bu süreç birbirini besleyerek o tarihe gelmiştir. 6-8 Ekim olaylarında, ölümün şiddetin ortaya çıkmasının sebebi, hükümetin bunlara göz yummasıdır, teşvik etmesidir. Diyarbakır gibi bir yerde sokağa çıkma yasağında sokaklarda bulunan tanklar ve polisler kimlik kontrolü bile yapmıyordu. Tahrik ve teşvik vardı. Bu ölümlerin sorumlarının faillerinin ortaya çıkarılması, kendi suçlarını kapatmaya yöneliktir.
 
Hükümet ise olayları HDP’nin çağrısına bağlıyor. Olaylar HDP’nin çağrısıyla mı başladı?
 
HDP’nin çağrısı öncesinde herkes sokaktaydı. Bütün televizyonlar naklen yayın veriyordu. Ortam öyle gelişti. Özellikle bir yaşam koridorunun açılması yönünde ciddi çalışmalar ve çağrılar vardı. HDP’nin de yaralıların ve yaşamsal malzemelerin geçişi için Türkiye’den temel talep, yaşam koridoru açılmasıydı. O dönem Kobanê’de yaralanan siviller Türkiye’de tedavi ediliyordu. Ortada bir yasak, bir suç yoktu. Çağrının yapıldığı günün gecesi, Uluslararası Koalisyon Güçleri tarafından IŞİD’e yönelik ciddi bir bombardıman oldu. Halk, demokratik tepkisini ve isyanını ifade ettiği için Kobanê’ye yönelik saldırılar durdu. Federe Kürdistan Bölgesi’nden pêşmergeler canlı yayın eşiğinde Türkiye’den Kobanê’ye geçti. 
 
6 Ekim’de Muş’ta bir gencin polis tarafından öldürülmesi sonucu işin içine şiddet karıştı. Örgütlendirilen paramiliter insanların sokağa salınmasıyla birlikte kan akmaya başladı. Bu HDP’nin çağrısıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir mesele. HDP insanlara çıkın savaşın, şiddet uygulayın demedi. Biz siyasal bir partiyiz, demokratik tepki gösteririz. Nasıl ki Türkiye mevcut uygulamalara karşı miting yapıyorsa, bizim çağrımızda budur. Eğer sorumlu arayacaksak, sorumlu hükümettir. Hükümet, sokakları paramiliter güçlere, kontrgerillalara, provokatörlere açtı. Açtıktan sonra 50’yi aşkın insan yaşamını yitirdi. Yasin Börü dışında ne bir soruşturma var, ne bir izleme faaliyeti var. Adeta o insanları kimin öldürdüğünün bilinmesini istemiyorlar. 
 
Eylemler nasıl durdu veya durduruldu?
Hükümetin olayları engelleme çabasına girişmemesi üzerine İmralı’dan bir not geldi. Sayın Öcalan’ın, olayların sükûnetle çözülmesi ve sağduyunun egemen olması yönünde bir çağrısı vardı. Hükümetin bu öneriyi götürdüğü kamuoyuna yansıdı.
O dönem çözüm süreci devam ediyordu. Hükümetin olayları engelleme çabasına girişmemesi üzerine İmralı’dan bir not geldi. Sayın Öcalan’ın, olayların sükûnetle çözülmesi ve sağduyunun egemen olması yönünde bir çağrısı vardı. Hükümetin bu öneriyi götürdüğü kamuoyuna yansıdı. Bu görüşmeler kayıtlıdır. Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu heyet, bu tutumu ortaya koyan geniş bir açıklama yapmıştır. Halka, şiddet ve provokasyon ortamından geri durmasını ısrarla iletmiştir. Olaylar bu şekilde durduruldu. Hükümet önlememiştir, bu nedenle İmralı’ya kadar gitmiş bu mesele. İmralı’dan gelen çağrıyla olaylar sükûnetle durduruldu. Hükümete hatırlatmak gerekiyor. Olayları durduran Sayın Öcalan’ın notudur. Başlatan hükümetin buraya alan açmasıdır. 
 
Olaylar durmasaydı...
 
Durmasaydı, daha vahim şeyler olurdu. Ölümler artabilirdi, çatlak büyüyebilirdi. Telafisi çok uzun yıllar alacaktı. Öngörmek veya kesin konuşmak mümkün değil ama HDP, DTK, Sayın Öcalan ve demokratik kamuoyu, olayların büyümesinden değil, durdurulmasından ve demokratik bir tepkinin açığa çıkmasından yana bir tutum gösterdi. Tek amaç Kobanê’nin kuşatmasını engellemek. Bizim talebimiz devletin Kobanê’de sivil halkın yanında ve IŞİD’in karşısında tutum almasıydı. Nitekim sonrasında Kobanê’de Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin desteğiyle kuşatma kırıldı. 
 
Hukuki sürece bakılırsa, nasıl bir yargılama süreci işliyor? Kamuoyuna sadece Yasin Börü davası ve HDP MYK’sinin yargılandığı yansıyor...
 
Yapılan çağrı sebebiyle HDP işin sorumlusu gösterilmek isteniyor. Her zaman olduğu gibi AKP’nin bir kampanyası şeklinde götürüldü. Erdoğan’ın Yasin Börü’yü sürekli diline dolaması ve HDP’yi suçlaması, Çöktürme Planı’nın bir parçası. Burada hiçbir ispat yoktur, çünkü gerçekliği yoktur. Zira Hür Dava Partisi’nin Başkanı ölümlerden bir hafta sonrasında verdiği röportajda tek bir AKP’linin taziyeye dahi gelmediğini söyledi. Sonra bunu siyasi bir kampanya ve araca dönüştürdüğünü kendileri de söyledi. Erdoğan’ın ve AKP’lilerin bizi suçlamalarına rastlıyoruz. Biz Meclis’te çok sayıda Kobanê olaylarının araştırılması ve soruşturulması için sayısız önerge verdik. Hepsi AKP oylarıyla ret edildi. Soru önergelerimiz yanıtsız bırakıldı. Eğer sorumlu siz değilseniz, bunlara yanıt verin. Gelin birlikte gidip araştıralım. Bizim bu konuda özgüvenimiz tartışma dışıdır. Kobanê olaylarında yaşananların asla sorumlusu olamayız. Biz siyasal bir partiyiz, haktan, özgürlükten ve hukuktan yanayız. Bunları ret ettiler. 
 
AKP’nin bu kampanyası öyle bir aşamaya geldi ki; Ankara Cumhuriyet Savcılığı bir yıl sonra MYK hakkında, talimatla soruşturma açtı. Bütün MYK üyelerinin içinde olduğu bir soruşturma açıldı. Orada ‘Örgüt üyeliği’, ‘Cinayet’ veya ‘Yasin Börü’ şeklinde bir suç yok. Sadece tahrik fiilinden dolayı soruşturma açıldı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına kadar sürüncemede kalan, ifade almaya yanaşılmayan, içi boş ve içinde maddi veri olmayan bir dosyaya dönüştürüldü. Sonrasında kampanya Demirtaş ve biz milletvekillerinin tutuklanmasına kadar vardı. Mahkemelerde beyan ettik, günah keçisi ilan edildik. Kendi sorumluklarını bizim üzerimize attılar. HDP’nin Türkiye ve dünya kamuoyunun nezdinde suç işlemiş bir yapı olarak göstermiş çabasıdır. 
 
Demirtaş'ın yargılandığı dava dosyasının Yasin Börü davasıyla birleştirilmesi...
 
Ölenlerin yüzde 90’ı HDP’lidir. Tanıdığımız, yöneticilerimizin çocuklarıdır. Yargılamanın yapılmadığı 44 kişiyi kim öldürdü? Defalarca soruşturma dosyasının açılması ve sorumluların tespit edilmesi çağrısında bulunduk. Ancak hükümet ve yargı üç maymunu oynamaya devam ediyor. 
 
Demirtaş 11 aydır tutuklu, halen tutuklu olduğu mahkemenin duruşmasına çıkarılmadı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ısrarla verilen kararların neticesinde Yasin Börü dosyası ile birleştirme kararı verdi. 3 defa gitti, geldi. En son Bölge Adliye Mahkemesi ‘Birleştirilemez’ dedi. Aslında Demirtaş ve bizler bundan sorumlu değiliz. Mahkeme kararları nezdinde de bu böyle. Tahrikten bir dosyaya nasıl cinayet dosyasını koyarsınız. Biz siyasetçiyiz, insanların yaşaması için mücadele ediyoruz. Yaşam hakkını savunuyoruz. Çağrının arka planında temel argüman; Kobanê’de sivil insanların katliamdan kurtarılmasıdır. Çağrı asla ve asla ölüme teşvik olarak nitelendirilemez. Bu iddia çürümüştür. 
 
Gerçekler açığa çıktıkça, bağımsız mahkemeler olursa biz bunun sonucunun beraat olacağını kuşkusuz biliyoruz. Bizim bu filler ve ölümlerle ilgilimiz olması asla olamaz, biz önlemek için bir partiyiz. AKP, Kürtlerden oy almak için, farklı kesimlerden HDP’ye sempatiyi azaltmak için, rakip olduğu partiyi baraj altında bırakmak için, Kürt sorununda çözümsüzlüğü yaşama geçirmek için, Çökertme Planı’nı tam anlamıyla hayata geçirmek için, özellikle diline dolamıştır. Objektif bakan herkes, olayın sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu bilir. Onların dosyaları aramaya kalmış bir durumda. Bütün dosyalar düzenli aramaya dönüştürülür, ancak ortada ne fail var ne isim var ne kimin öldürdüğü var. 
 
Kobanê eylemlerinde ölenler kimdi, öldürenler kimdi?
 
Ölenlerin yüzde 90’ı HDP’lidir. Tanıdığımız, yöneticilerimizin çocuklarıdır. Yargılamanın yapılmadığı 44 kişiyi kim öldürdü bilmiyoruz. Ancak ölüme götüren yol; sokağa çıkma yasağı ilan edildiği halde güvenlik güçleri bu yaşananları engellememiştir ve engellememekle sorumludur. Öldürenleri yakalamamakla sorumludur. Öldürenleri ortaya çıkarmamak, suçun kabulü anlamına geliyor. Defalarca soruşturma dosyasının açılması ve sorumluların tespit edilmesi çağrısında bulunduk. Ancak hükümet ve yargı üç maymunu oynamaya devam ediyor. Tek bir dosya üzerinden propagandasını yürütüyor.
 
HDP’nin 6-8 Ekim’de “sokağa çağırması” ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz’da “sokağa çağırması” arasında nasıl bir fark var? 
 
Siyasete bakarsınız, demokratik tepkilerin mahiyetini değerlendirecek olursak; esas itibariyle olaylar farklı olabilir. Sonuçta siyasilerin yaptığı çağrılardan söz ediyoruz. 15 Temmuz’da Erdoğan’ın çağrısıyla halkın sokağa çıktığını herkes biliyor. 250 kişi yaşamını yitirdi. O ölümlerden nasıl onlar sorumlu tutulamıyorsa, 6-8 Ekim’den de HDP sorumlu tutulamaz. Birde arada bir fark var, orada iktidar partisi var. Her türlü güç ve olanak kendilerinin elinde. En çok baskı, ötekileştirmeye maruz kalan, demokratik siyaset yürüten HDP’nin, demokratik arayış tarzı da miting, yürüyüş ve sokaktır. Adalet Yürüyüşü yapanlara bir söz söylenmiyor da, bizim Cizre’ye yürümemiz engelleniyor. Bu demokratik yöntemler, hükümeti denetleme yollarından biridir. Muhalefet partisi sadece Meclis’te konuşarak denetlemez. Demokratik tepki ve sokak anlamında hükümet üzerinde denetim mekanizması kurar. Bu çağrı hükümeti denetleme yollarından biridir. Çağrı, katliamı önleme çağrısıdır. 
 
MA / Özgür Paksoy - Devran Toptaş
 

Diğer başlıklar

19:44 Tişrîn’deki direnişi Cizîr halkı devraldı
19:38 IPI raporunda Kanbal ve Altıntaş’a yer verildi
18:49 Mor Dayanışma’dan rapor: Çalışan kadınların kreş ihtiyaçları karşılanmıyor
18:40 İstanbul’da anne ve 3 çocuğu katledildi
18:29 Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, emekli oldu
18:16 Çukurova’da çiftçiye destek çağrısı
17:21 İBB'ye bağlı Medya AŞ'ye operasyon
16:33 Wan'daki meclis toplantılarında kayyım protestosu
16:29 BES-AR: Memur maaşları yüzde 1,42 değer kaybetti
16:26 KCDP: 16 kadın katledildi, 21 şüpheli ölüm
16:08 8 Mart etkinliklerinde devlete 'adım at’ çağrısı
15:50 Kırşehir cezaevleri hak ihlalleri raporu
15:39 Çocuğa tecavüz davasında tutuklama çıkmadı
15:38 'AKP’li başkan husumetlisinin oteline yıkım kararı çıkarttı' iddiası
15:04 DEM Parti: Devlet ve iktidar da metnin muhataplarıdır
14:56 Rojhilat’ta Newroz ateşi yakıldı
14:48 Annelerden iktidara: Tek taraflı barış olmaz
14:47 Girê Spî ve Eyn Îsa’nın köyleri bombalanıyor
14:22 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için kanun teklifi
14:19 Kaybedilen ve katledilen Êzidîlerin sayısı açıklandı
13:56 Nimet Tanrıkulu’nun duruşmasına çağrı
13:42 Köprüye 'Jin jiyan azadî' pankartı asıldı
13:29 Beykoz Belediye Başkanı için tutuklama talebi
13:10 Gülistan TARA Belgesel Komünü kuruldu
12:57 GÖÇ-DER: Geri dönüşler için adımlar atılmalı
12:34 Amed’de Newroz Halk Koşusu düzenlenecek
12:15 MKG Şubat raporu: 2 kadın gazeteci tutuklandı
11:49 ENAG: 79,51
TÜİK: 39,05
11:21 DEM Parti MYK’si 'Yol Haritası'na son halini verecek
11:09 Anadolu Üniversitesi’nde yemeklere zam
11:01 Halide Türkoğlu: Çağrıya en güçlü sahip çıkan kadınlar olacak
10:52 Wan Büyükşehir Eşbaşkanları: Kayyım yağmaya başladı
10:42 Beykoz Belediye Başkanı adliyeye getirildi
10:39 ‘İktidar adım atmalı ve yasal düzenleme yapmalı’
10:38 Uytun davası yarın: Keşif kararı henüz uygulanmadı
10:16 TJA 8 Mart programını açıkladı
10:12 'Abdullah Öcalan'a Özgürlük' kampanyası yeni adımlarla sürecek
10:08 Botu batırılan mülteci: İfadeleri baskı altında verdik
10:06 'Ailenin, sermayenin kölesi olmayacağız' sloganıyla alanlara çıkacaklar
10:06 Siyaset Bilimci Aytaç: Çağrı Ortadoğu’daki güç dengelerini etkileme potansiyeline sahip
09:45 İşçi kadınlara 8 Mart ziyareti
09:43 ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına cevap olacağız’
09:13 Akil İnsanlar Heyeti'nden Özgen: Müzakere sürecine geçilmeli
09:10 Ezberleri bozan çok dilli eğitim sistemi
09:06 Üç ülke sömürgesi: Beluclar Kürt kadın savaşçıları model alıyor
09:02 Ankara’da kadınlar ‘isyan’ temasıyla 8 Mart’a gidiyor
09:01 İHD Amed Şube Başkanı: Parlamento sorumluluk almalı
09:00 03 MART 2025 GÜNDEMİ
02/03/2025
23:42 Cengiz Çiçek: Abdullah Öcalan’ın çağrısı yeni bir çağın manifestosu
23:23 ‘Ateşin ve Güneşin Kadın Milisleri’nden eylemsizlik kararı
23:14 PSAKD’tan 33 günlük adalet nöbeti kararı
23:06 Konya’da 2 kadın saldırıya uğradı
23:00 Tişrîn Barajı’nın çevresi bombalandı
22:53 Netanyahu’dan Gazze’ye saldırılara tekrar başlayabilecekleri iması
21:22 Şam iktidarı ‘Anayasa Taslağını Hazırlama Komitesi’ni kurdu
21:04 Ukrayna konulu liderler zirvesi sona erdi
20:51 Suriye’de 2 kişinin cenazesi bulundu
20:15 Sirin’e bağlı köy bombalandı
20:07 Halk iftarını Tişrîn Barajı’nda açıyor
20:00 Oscar Ödülleri açıklanacak: Emilia Pérez 13 dalda aday
18:37 Sosyalistlerden barış paneli: Sürece katkı veren rolünden çıkıp öznesi olmalıyız
18:05 EMEP’ten Ortadoğu konferansı: Barış için işçiler ve ezilen halklar birleşmeli
17:44 8 Mart eylemleri: Barış, kadın mücadelesiyle inşa edilecek
17:26 İran’da 2 günde 6 tutsak idam edildi
17:12 Girkê Legê’de petrol borusu patladı
17:05 Sakarya'da liman işletmesinin tahıl deposu çöktü
16:57 DİTAM paneli: Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan süreç için çok çalışmalıyız
16:49 İSİG: 12 yılda 3 bin 328 çocuk ve genç işçi hayatını kaybetti
16:14 Gençler Newroz ateşini Abdullah Öcalan’ın köyünde yaktı
15:38 Gözaltına alınan Zorlu Holding CEO’su serbest bırakıldı
14:56 Kadınlar 8 Mart için pedal çevirdi
14:55 ‘Suriye’de halkların inanç özgürlüğü garanti altına alınmalı’
14:43 DEM Parti Sözcüsü: Öcalan'ın şartları düzeltilmeli
14:08 37 tutsağın olduğu koğuşta ‘bir arada oturdukları’ gerekçesiyle ceza
13:49 Barış Anneleri: Devlet somut adım atsın
13:29 HSM’den ‘ateşkes’ açıklaması: Tüm güçlerimiz için geçerlidir
13:26 DTSO Meclis Başkanı: Yeni süreçte her türlü sorumluluğu alacağız
13:25 Sanatçılardan açıklama: Yeni süreç aydın ve sanatçılara misyon yüklüyor
12:57 3'üncü Uluslararası Amed Film Festivali Kasım’da gerçekleştirilecek
12:19 Ateşkese rağmen Türkiye’nin saldırıları sürüyor
10:32 Tuncer Bakırhan: Tarihi çağrının bir muhatabı da Meclis'tir
09:45 Jin dergi ‘Kadınlar Barışı Konuşuyor’ manşetiyle çıktı
09:29 ‘Tarihi çağrı’ gündemli 100 merkezde halk toplantısı kararı
09:27 Cizre Devlet Hastanesi’nde randevu krizi: Birçok hasta yaşamını yitirdi
09:26 ‘Tarihi çağrı yeni bir eşik, demokratik çözüm için fırsattır'
09:25 Çocuğa tecavüz eden vali korumasının duruşması yarın
09:24 Kadınlar değişim ve dönüşüme öncülük edecek
09:22 KNK Eşbaşkanı: Öcalan'ın çağrısı çözüm formülü
09:14 'Çözüm için top devlette'
09:13 Roma'da 50 gün Öcalan'la kaldı: Bölgeyi çatışma ve savaş ortamından çıkarmaya çalışıyor
09:08 Ayla Akat Ata: Süreç tüm bileşenlerin kolektif hareket etmesini gerekli kılıyor
09:07 ÖHD Eş Genel Başkanı: ‘Umut Hakkı’ ile ilgili yasal düzenleme yapılmalı
09:06 İzmir'de 20 yıllık kadın dayanışması!
09:05 Gisela Penteker: Öcalan’ın özgürlüğü kadın sorununa da çözüm olacaktır
09:04 Özerk Yönetim’de adaletin temeli ‘uzlaştırma’
09:00 02 MART 2025 GÜNDEMİ
01/03/2025
23:38 Siwêda Askeri Meclisi OHAL ilan etti
23:36 MA Music 8’inci yılını kutladı: Çağrıya sanatçılardan destek
23:11 Trump-Zelenski tartışmasına tepki
23:06 Zorlu Holding CEO'su gözaltına alındı
22:23 Bahçeli: İmralı’da kaleme alınan açıklama baştan sona değerlidir
22:09 Tahliye olan gazeteci İsmail Çoban meşalelerle karşılandı
22:06 Erdoğan’dan süreç açıklaması
21:36 Tişrîn Barajı çevresi bombalanıyor
21:12 Bethnahrin Ulusal Konseyi: Abdullah Öcalan'ın çağrısı fırsattır
20:29 PYD’den çalıştay: Yeni Suriye’de kadınların rolü
20:11 Tişrîn’deki direniş 53’üncü gününde
19:58 ‘Çağrı demokratik dönüşüm noktasında açık bir irade beyanıdır’
19:49 Hesekê’nin Til Tewil köyü bombalandı
19:21 Suzan Akipa: Çağrının gerekli kıldığı dönüşüm için hepimize sorumluluk düşüyor
18:52 İşçi servisi kaza yaptı: 6 ölü, 8 yaralı
18:47 Sebahat Tuncel: Demokratik hukuk zemini bir an önce kurulmalı
18:24 HDK'den 'Barış yolunda Aleviler' buluşması
18:02 Hekimler Ankara’da buluştu: Başka bir sağlık sistemi mümkün
17:50 Semsûr'da Xızır Cemi
17:39 Birçok merkezde 8 Mart etkinliği
17:05 Madımak katliamının faillerinin serbest bırakılmasına tepki
16:25 Kadınlar sınırda 'Barış Zinciri' oluşturdu
16:01 İzmir'de kadınlar mücadele deneyimlerini anlattı
15:58 Hasta tutsaklar Ayık ve Nebioğlu için tahliye çağrısı
15:45 HDK’den çağrı açıklaması: Gereken sorumluluğu alacağız
15:17 Amed'deki KHK eyleminde süreç vurgusu
15:05 Tek SMS ile el konulan mahallenin elektrik ve suyu kesildi!
14:38 Foza Yusif: Çağrı yeni bir milattır, Rojava'ya olumlu yansıyacak
13:56 Kayıp yakınları eyleminde Öcalan'ın çağrısına destek
13:39 Dünya basını ateşkes kararını nasıl gördü?
13:37 Önder: Önümüzdeki hafta birçok şey netleşir
13:35 Gianni Tognoni: Devlet çağrıya yanıt vermeli
Marion Böker: Öcalan özgür olmalı
13:05 31 yıldır akıbeti ortaya çıkarılmadı: Yeri belirlensin, failler yargılansın
12:34 ÖHD: Öcalan'ın 'umut hakkı' için yasal düzenleme yapılmalı
12:03 Çığ altında kalan 6 dağcının cenazesine ulaşıldı
11:50 4 yaşındaki Nazlı Şeşen’i arama çalışmaları sürüyor
11:49 Gazeteci İsmail Çoban cezaevinden çıktı
11:17 ANHA 12 yaşında
10:30 DİSİDER’den çağrıya destek: Tüm kesimler çaba göstermeli
10:19 Wanlılar: Öcalan’ın mesajı bizim için kanundur
10:13 Amed Baro Başkanı Güleç: Yeni anayasa gündeme gelmeli
09:43 'Sağlıkta Dönüşüm'e karşı eşit ve ücretsiz hizmet talebi
09:19 Emekliler de çözüm istiyor: Savaşa değil emekçiye bütçe
09:18 Sanatçı Rotînda ve Kadir Çat: Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin arkasındayız
09:16 Aldemir: Tek taraflı ilerleme olmaz, karşılıklı adımlar atılmalı
09:13 Hüda Kaya: Barışa giden yolda somut bir adımın atılması lazım
09:07 Sûsika Müzik Grubu şarkılarını kadın mücadelesi için söylüyor
09:06 ‘Mehmet Sait Yıldırım özelinde ayrı infaz hukuku işletiliyor’
09:04 8 Mart’a hazırlanan kadınlar: Birlikte güçlüyüz
09:03 NADA üyeleri: Sınırları aşan mücadele güçlü bir cephe yarattı
09:02 Ortak yaşam hukuku: Toplumsal Sözleşme
09:01 01 MART 2025 GÜNDEMİ
08:03 PKK: Önder Apo'nun çağrısına uyacağız, ateşkes ilan ediyoruz
28/02/2025
23:58 Irak: Öcalan’ın çağrısı önemli bir adımdır