Van Kalesi’nde 30 yıl önce yakılan ateş yüzbinleri buluşturuyor
- analiz-dosya
- 09:01 13/3/2022
Van Kalesi’nde 1991’de üç genç tarafından yakılan Newroz ateşi, bugün kalenin eteklerinde yüzbinleri buluşturuyor.
Van Kalesi’nde 1991’de üç genç tarafından yakılan Newroz ateşi, bugün kalenin eteklerinde yüzbinleri buluşturuyor.
Türkiye ekonomisini bağımlı hale getiren iktidar, Rusya ile Ukrayna arasında mekik dokuyor. Çanlar, Beştepe için çalıyor.
Elefteria Fortulaki, “Bu yıl Newroz’u kutluyorum ama biraz geç” diyerek Newrozlaşan kadınlar arasındaki yerini alırken, Şiwan Otlas, eşi Fortulaki’nin zulme karşı böyle bir eylem gerçekleştirdiğini söyledi.
Nusaybin’de 1992 Newrozu’nu kutlayan halk, Şırnak ve Cizre’deki katliamlara karşı bir gün sonra sokaklara indi. Ateş açılarak ve panzerlerin halkın üzerine sürülmesiyle yaşanan katliamın tanıkları, herkesi 92-93 ruhuyla Newroz’u kutlamaya çağırdı.
Tarihi boyunca hiç sönmeyen, 1990’dan itibaren kitleselleşen ve zamanla milyonları ağırlayan Newroz ateşi, “özgürlük” şiarıyla hep gürleşti.
İstanbul’da 1979 yılında bin 500 kişiyle yakılan kitlesel Newroz ateşi, bugün milyonlara ulaştı. Tüm engellemelere rağmen kutlama gerçekleştiren halklar, bu yıl “Öcalan’a özgürlük” talebiyle Newroz ateşini yakacak.
Kaynağını Demirci Kawa efsanesinden alan Newroz, yayıldığı farklı coğrafyalarda dönüşümle “yeni yıl” kutlamasına dönüşse de Kürtler tarafından kurtuluş miti etrafında yüzyıllardır kutlanıyor.
Ukrayna yönetiminde Bandera eğilimi artarken, Rusya’da da benzer milliyetçi tutkular göze çarpıyor.
KEFEK üyesi Dilan Dirayet Taşdemir, son yıllarda aldığı kararların arkasında durmayan KEFEK’in şekli bir komisyona dönüştüğünü belirtirken, Gamze Taşcıer, kadınların örgütlülüğünün politikaların daha gerilere gitmesi önünde engel olduğunu söyledi.
Kürt kadınlarının yürüttüğü jineolojî tartışmaları ışığında 6 yıldır yayın hayatını sürdüren Jineolojî Dergisi'nin Yayın Kurulu üyesi Ruşen Seydaoğlu, yeni düşünce kanalları oluşturan derginin, pozitivist akıl karşısında yeni bir yaşam biçimini ortaya koyduğunu söyledi.
16 yıllık tutukluluğun son 7 yılında tek kişilik hücrede tutulan Resmiye Vatensever, "Her türlü savaşın mağdur ve nesnesi olarak gösterilmek istenen kadınlar artık mağduriyetleriyle değil, erkek iktidarlara geri adım attıran özneler olarak öne çıkıyor" dedi.
Kadın mücadelesinden tüm toplumsal muhalefetin güç aldığını belirten Gültan Kışanak, “Demokrasi İttifakı’dan çok daha geniş toplumsal bir potansiyele sahip Kadın İttifakı, toplumsal barış ittifakıdır” dedi.
Rosa Kadın Derneği'nden avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, "üniformalı şiddete" dair çok sayıda başvuru aldıklarını belirterek, “Sadece cinsiyet temelli değil, Kürtlere devletin ırkçı şiddeti söz konusu" dedi.
Kürtlere yönelik özel savaş politikasının yürütülmesinde etkin rol verilen ve savaş suçu olarak sürdürülen taciz, tecavüzlerle sık sık gündeme gelen polis, asker ile korucuların, yargıdaki cezasızlık nedeniyle kadın ve çocuklara yönelik suçları her geçen gün artıyor.
Hanım Tosun, eşi kaybettirildiğinde 29 yaşında ve Türkçe bilmiyordu. Kendi deyimiyle 27 yıldır “devletin kirli yüzüne ayna tutan” Tosun, bir yandan Galatasaray Meydanı’nda devletten hesap sordu, diğer yandan zor şartlarda 5 çocuğuna bakarak ayakta kaldı.