Suriye merkezli Ortadoğu'daki çatışmalar ve süren 3'üncü Dünya Savaşı, demokratik değer söylemleriyle ele alınsa da çizilen İMEC, Kuşak ve Yol, Kalkınma Yolu ve Zengezur koridorları arasındaki egemenlik savaşına işaret ediyor.
İskandinav modelinde, belediyeler çok yüksek oranda özerkliğe sahipken, mali bağımsızlığında yüksek olduğu bir model. Sosyal eşitlik, adem-i merkeziyetçilik ve demokratik katılım öne çıkan temel özelliklerden.
İspanya'da belediyelerin özerkliğini anayasal güvencede. Özerk bölgelerin parlamentosu, meclisi, hükümeti, yargı sistemi, polisi, dili, eğitimi ve vergi sistemi bulunuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları ile katılımcı demokrasi esas alınıyor.
İsviçre’de belediyeler geniş özerkliğe sahip. Halk girişimi, referandum ve açık hava halk meclisleri ile doğrudan demokrasi ilkesi benimseniyor.
Gözlerin çevrildiği Şam ile Özerk Yönetim arasındaki 10 Mart Mutabakatının hayata geçirilmesi çıkmazı sürerken, Türkiye’nin bölgede Kürtleri statüsüz bırakmaya çalıştığı ve SMO eliyle Suriye ordusunu ele geçirmeye çalıştığı öğrenildi.
Belçika'da belediyelerin özerkliği anayasal garanti altında, merkezin yerel yönetimlerde müdahalesi çok sınırlı. Brüksel modelinde, pratikte komüniteryen bir mantık belediyecilik anlayışına yansıyor.
Almanya’da belediyelerin özerkliği ve halkın katılımı anayasal güvence altında. Güçlü yerinden yönetim ilkesi ve başkanlık sistemi ile gerçek güç belediyelerde.
Türkiye'nin demokratik katılım ve yerinden yönetimi güçlendirmeyi amaçlayan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğu çekinceler, kayyımlara zemin oluşturuyor ve yerel demokrasiyi zayıflatıyor.
Efrîn’de Türkiye kontrolünde kurulan yapılanma, cezaevleri ve ajanlaştırma faaliyetlerini sürdürürken, “göçertilenlerin güvenli dönüşünün sağlanması” maddesini barındıran 10 Mart mutabakatının süresi ise doluyor.
Esad’ın devrilmesi ardından güç dengelerinin değiştiği Suriye’de Türkiye’nin Halep’te askeri ve sivil mekanizmalar üzerinden fiili bir hakimiyet alanı oluşturduğu belirtiliyor.
Türkiye'nin Suriye arayışı ve Şam üzerindeki otoritesi DAİŞ'i güçlendiriyor. DAİŞ yöneticilerinin Ürdün ve Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiği ve toplantı yaptığı belirtilirken diğer yandan Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ mensuplarının tutulduğu cezaevlerine eş zamanlı saldırı planlanıyor.
Halep'teki Kürt mahallerine yönelik abluka, kıyı bölgelerindeki Alevi katliamları, DAİŞ'in yeniden görünür olması Türkiye'nin her koşulda hizmetindeki bir Suriye arayışının parçası olarak değerlendiriliyor.
Yeni Özgür Politika'nın yazarı Fuat Ali Rıza, "Türkiye’nin geleceğini artık bu süreç belirleyecek. Her düzeyde katılıp başarısına hizmet edenler, yeni demokratik Türkiye'nin şekillenmesinde yer alacak, sürece katılmayanlar ise kaybedecektir" dedi.
PKK’nin ideolojisi ve yarattığı değişimler nedeniyle klasik bir parti olarak görülmemesi gerektiğini belirten yazar Fuat Kav, bugün Abdullah Öcalan ile müzakere yapılmasının önemli bir adım olduğunu dile getirerek, “Müzakere de mücadelenin bir parçasıdır" dedi.
PKK’nin imha olmakla yüz yüze bulunan bir halkın bağrındaki saklı umut tohumlarının filizlenmesi olduğunu belirten Abdullah Öcalan, “PKK Kürdistan gerçekliğini açığa çıkarma, varlığını yenilmez düzeye kavuşturma hareketidir. Bundan sonraki adım, özgürlüğü gerçekleştirmedir” diyor.