23 yıldır kardeşinin mezarını arayan Kırbayır: Katiller korunuyor

img

İSTANBUL - Galatasaray Meydanı’nda 23 yıldır kardeşi Cemil Kırbayır'ın akıbetini soran Mikail Kırbayır, o günden bugüne “Devlet katilerini koruyor, kolluyor ve himaye ediyor. 12 Eylül zihniyeti halen devam ediyor” dedi.

Arjantinli Plaza De Mayo Anneleri’nin kayıp yakınları için başlattığı ve daha sonra Türkiye’de de Cumartesi Anneleri tarafından başlatılan oturma eylemleri sürerken, 1996 yılında 17- 31 Mayıs tarihleri “Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” olarak kabul edildi. Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’ten bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, başlatmış oldukları eylem 23’üncü yılına giriyor. 
 
12 Eylül 1980 darbesinde gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır, Galatasaray Meydanı’nda 23’üncü yılına girecek olan adalet arayışını ve o günden bugüne yaşananları karşılaştırdı. 
 
‘BEN DEVLETİM ÖLDÜRÜRÜM’
 
“Türkiye’de 12 Eylül’den bu yana devlet zihniyetinin insanlar üzerinde uyguladığı zulüm, yaşam hakkının ihlali, keyfi ve yargısız infaz sonucu binlerce kişi katledildi” diyen Kırbayır, “Bizler kar, kış, tipi, yazın sıcağı demeden Galatasaray Meydanı’nda her hafta saat 12’de toplanıyoruz. Önümüzdeki günlerde 23’üncü yılını geride bırakacağız. Bir ülke düşünün 23 yıldır insanların eşyasını, parasını değil kaybettiği insanını arıyor. Kim kaybetmiş? Onun yaşamasında birinci derecede sorumlu tutulan devlet ve devletin kasasından maaş alan görevliler” dedi. Devletin güvenlik güçlerinin binlerce insanı “ben devletim öldürürüm” mantığıyla öldürdüğünün altını çizen Kırbayır, bunun bir vahşet olduğunu söyledi. Kırbayır, “İnsanlarımızı yok ettikleri yetmemiş gibi geride kalan biz ailelere de yer küre ile gök kubbe arasında nefes aldığımız sürece işkenceye maruz bırakılmışlardır. İşkence illaki fiziki bir darp değildir. İşkence biyolojik, psikolojik olarak insanları mutsuz etmek, acılarla katletmektir” diye belirtti. 
 
‘YÜREĞİMİZİN YARISINI ARIYORUZ’
 
Devletin kendilerini bir belirsizlik içine sürüklediğini dile getiren Kırbayır, 38 yıldır bir bilinmezlik peşinde olduklarını ifade etti. Cumartesi insanları ve kayıp yakınlarının sadece bir mezar peşinde olduklarının altını çizen Kırbayır, şöyle devam etti: “23 yıldır Meydan’daki haykırışımız sonucunda varlığımız, feryatlarımız, acılarımız dünyanın birçok yanına sıçramıştır. Dönemin başbakanı ‘bunlar birileri tarafından kullanılıyor’ demişti. Yine dönemin Genelkurmay başkanı da ‘bunlar kurumları yıpratıyor’ demişti. Bizim ise onlara, ‘Kimse bizi kullanmıyor. Bizler özgür irademizle sizlerin yok ettiği yakınlarımızı arıyoruz’ dedik. Yani yüreklerimizin yarısını arıyoruz. Emrimizi özgür irade, kararımızı da yüreğimizle alıyoruz. Ta ki yakınlarımızın mezarlarını buluncaya kadar.” 
 
‘KIRBAYIR’IN KATLEDİLDİĞİ KABUL EDİLDİ’
 
Kendisinin de içinde olduğu kayıp yakını bir grubun 2010 yılında İstanbul’dan Ankara’ya yürüdüklerini hatırlatan Kırbayır, “Parlamentoya yürüdük ve durumumuzu anlattık. ‘Emniyet, kaymakamlık ve valiliklere gerekli başvuruları yaptık. Ama mevcut yasanız kayıplarımızın bulunmasına engel. Kayıplarımızın mezarlarını görmek istiyoruz. Onlara sahip çıkmak istiyoruz. Onları katledenlerin yargılanmasını istiyoruz. Türkiye’nin kendisiyle yüzleşmesini istiyoruz’ dedik. Parlamentoda bütün partilere gittik yasama organısınız gerekli yasaları çıkarın diye. ‘Bunlar birileri tarafından kullanılıyor’ diyen dönemin başbakanı Tayip Erdoğan, Dolmabahçe’den gelerek Cumartesi Anneleriyle görüşmek zorunda kaldı. Sonucunda ise yaşı itibariyle Berfo Ana’dan hareketle Cemil Kırbayır dosyası Meclis’te ele alındı” diye belirtti. 
 
Bu görüşmenin ardından atanmışlardan ve seçilmişlerden oluşan Meclis’in İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde çalışacak olan Faili Meçhulleri İnceleme Komisyonu 2011 yılında kurulduğunu ifade eden Kırbayır, “30 yıldan bu yana yurt dışından ve yurt içinden olan tanıklar dinlenildi. En sonunda komisyon raporunda ‘Cemil Kırbayır devletin güvenlik güçleri tarafından 8 Ekim’de sorgulama esnasında keyfi ve yargısız infaz sonucu öldürülmüştür. Yine cesedi de bu kişiler tarafından yok edilmiştir’ denildi” diye konuştu.
 
‘DEVLET KATİLLERİNİ KORUYOR, KOLLUYOR’
 
“Bu ülkede ilk defa Cemil Kırbayır dosyasında devlet insanları katlettiğinin itiraf etmiştir” diyen Kırbayır, şu ifadelerde bulundu: “Devletin öldürdüğünü, devleti yönetenler yani Meclis tarafından tespit edilmiş ve itiraf etmiştir. Bu rapor 2011’de Kars Cumhuriyet Başsavcılığına gereğini yapması için gönderilmiştir. Adalet bakanlığı aracılığıyla ilgililer hakkında gerekli hukuki işlemin yapılması istemiştir. Ogün bugündür halen iddianame hazırlanmış değildir. Cemil’in mezarı bulunmamıştır. Bunun anlamı nedir? Devlet katilerini koruyor, kolluyor ve himaye ediyor. 12 Eylül zihniyeti halen devam ediyor. ”
 
‘CEMİL’İN MEZARI HALA BOŞ’
 
Berfo Ana’nın son vasiyetinin “Cemil’i bulmadan ve kemiklerini kucağıma vermeden gömmeyin” olduğunu hatırlatan Kırbayır, “Berfo Ana 33 yıl oğlunun peşine düştü. İlerleyen yaşına rağmen 12 Eylül davalarına katıldı. Son vasiyeti gerçekleşmesi mümkün olacak türden değildi. Baktık olacak gibi değil ikinci bir mezar kazdık. Cemil’in mezarı olsun belki vicdanen rahatlarız dedik.  Mezarı kazdık. Ancak kaymakam ve vali gelip ‘ortada ölü yokken mezar kazamazsınız’ dedi. Bende o zaman ‘gömmüyorum’ dedim. Sonuç itibariyle mezarın kazılması gerçekleşti. Ama halen mezar açıktır. Berfo Ana hala yanındaki boş mezarın kapatılmasını bekliyor. Bu bir zulmün ıstıraptır, işkencedir” dedi. Devletten beklentilerini de sıralayan Kırbayır, “Birincisi devletin bu yaptıklarıyla, itirafıyla yüzleşmesini istiyoruz. İkincisi bizi daha fazla acılara kahretmeden biran önce mezarlarımızı istiyoruz. Üçüncüsü insanlık suçu işlenmiştir. Ona sebebiyet verenlerin biran önce yargı önüne çıkarılsın istiyoruz. Bizim talebimiz budur” diye konuştu.  
 
MA / Sadiye Eser - Ferhat Çelik