ANKARA - Mültecilerin koronavirüse karşı savunmasız olduğunu ifade eden Dünya Evimiz Derneği Üyesi Levent Ayaşlıoğlu, devlet kurumlarının salgınla birlikte mültecilere yardımları kestiğini ve buna karşı yerelden bir dayanışma ağına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Dünyayı tehdit altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgını, özellikle zor koşullar altında yaşayan mültecilerin hayatını derinden etkiliyor. Ankara’da çalışma hayatına katılımları sınırlı olan, sayıları 100 bini bulan mülteciler, kağıt toplayıcılığı başta olmak üzere günlük ve sağlık koşullarına elverişli olmayan işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
Altındağ ilçesinde mülteci haklarını savunan Dünya Evimiz Derneği, herkesin evine çekildiği bu süreçte saha çalışmalarına devam ediyor. Dernek üyesi Levent Ayaşlıoğlu, mülteci ailelerini sistematik olarak ziyaret ettiklerini belirterek, mültecilerin açlık sınırına yaklaştığını ve bunun yanı sıra ciddi sıkıntılar yaşadıklarını aktardı.
YARDIMLAR KESİLDİ
Ankara’da yaşayan birçok mültecilerin kayıt dışı olduğunu ifade eden Ayaşlıoğlu, “Salgından önce zaten temel haklara ulaşmaları zorken, şimdi daha da zorlaştı. Devlet kurumları salgınla beraber görüşmeleri kapatınca, artık bütün mülteciler haklarına ulaşmakta zorlanıyor. Salgından önce Ankara Barosu’yla çalışıyorduk, tedbir kararları çıkarıyorduk ama şimdi yapamıyoruz. Durumu çok kötü olan ailelerin sosyal yardımdan yararlanması için çaba sarf ediyorduk, devlet kurumları görüşmeleri kapattığı için artık bu yardımları da yapamıyoruz. Koronavirüsle birlikte mültecilere yönelik çalışmalar durma noktasına geldi” diye konuştu.
‘SORUNLARI YERELDEN ÇÖZEBİLİRİZ’
Yaşanan bu duruma karşı yerel halkla birlikte dayanışma ağlarının kurulması gerekliliğine işaret eden Ayaşlıoğlu, “Öncelikle salgından korunmak için siperlik ve hijyen malzemeleri dağıtılmalı. İnsan hakları savunucuları, belediyeler ve birtakım girişimlerle beraber dağıtmaya başladık ama çok yavaş ilerliyor. Halkla bir araya gelip sorunlara yönelik çözümler üretebileceğimize inanıyoruz. Hem mültecilere hem de yoksul yurttaşlara çok acil gıda yardımları yapılması gerekiyor. Herkes kendi mahallesinden başlayarak çözümler üretmek zorunda. Biz tek başımıza bunu başaramayız, buna herkes elinden geldiği kadar destek sunmalı. En yakın zamanda bir mahalleli bilinci yaratılmalı. Bütün sorunları yerelde bir araya gelerek aşabiliriz” diye belirtti.
KOOPERATİF ÖNERİSİ
Ekonomik krizin salgın ardından devam edeceğini ifade eden Ayaşlıoğlu, bu nedenle salgın sonrası dayanışmanın büyütülmesi gerektiğinin altını çizerek, “İşsiz kalma ve iş yerlerinin kapatılması sadece mültecilere yönelik bir durum değil, bütün toplumu etkiliyor. Bir an önce yerelde bir araya gelmek gerekir. Kooperatifler kurulabilir, dayanışma sandıkları oluşturulabilir. İnsanların birbirine ihtiyaç duyduğu bu dönemde, dayanışma adına olumlu adımlar atma zamanı” diye seslendi.
KAYIT DIŞI MÜLTECİLERİN DURUMU
Kayıt dışı mültecilerin sağlık hizmetinden mahrum bırakıldığına değinen Ayaşlıoğlu, sağlık hizmetine ulaşabilenlerin de salgın döneminde kimi haklarının kısıtlandığını aktardı. Ayaşloğlu, “Sahada aileleri sık sık ziyaret ediyoruz ve hastaneye gribal enfeksiyon şikayetiyle giden kişilerin tedavi edilmeden eve gönderildiğini duyumları alıyoruz. Uluslararası koruma statüsüne sahip ailelerin sigortalarının kesildiği ve bundan kaynaklı ücretsiz tedavi alamadığı bilgileri geliyor” şeklinde konuştu.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Devletin mültecilere kapıları kapattığını ve bu nedenle hizmete ulaşamadıklarını dile getiren Ayaşlıoğlu, şunları söyledi: “Buna işsizlik ve iş bulamama eklendiğinde çok ciddi bir açlık durumuyla karşı karşıyalar. Çok acil, kayıtlı kayıtsız hiç fark etmez, bütün mültecilere yerelden destek eli uzatılmalı. Sağlık kontrolleri yapılmalı, salgına karşı farklı dillerde bilgilendirme eğitimleri verilmeli. Mülteciler salgına karşı savunmasız, yardım kuruluşları önlemlerini alarak, bir ana önce sahaya çıkmalı.”
MA / Emrullah Acar