VAN - Öğretim Üyesi Fatih Özgökmen'in "Her şehit için bir HDP milletvekili indireceksin" paylaşımıyla ilgili başvuruyu karara bağlayan AYM, yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğunu karar verdi.
Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Atilla Şentürk'ün, sosyal medya hesabında; "Her şehide karşılık, bir HDP'li vekilin indirilmesini" yazmış, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi Fatih Özgökmen ise sosyal medya hesabından Şentürk'ü destekleyen; “Arel Üniversitesi’nin PKK aşkı. Sonuna destekliyorum hocamızı. Her şehit için bir HDP milletvekili indireceksin bak kalıyor mu terör” mesajı paylaşarak HDP'li milletvekillerini hedef göstermişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Her şehidimize karşılık bir HDP milletvekili indirilmeli” iletisini Facebook üzerinden paylaşan Prof. Ahmet Atilla Şentürk hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı vermiş, yine Şentürk'ü destekleyen Özgökmen hakkında da yaptığı paylaşım nedeniyle fakülte dekanlığı tarafından hakkında inceleme başlatılmıştı. Özgökmen savunmasında indirme sözcüğü ile milletvekilliğini düşürme hususunu kastettiğini savunmuş, yapılan inceleme sonrasında Özgökmen'e üniversite tarafından sosyal medya paylaşımlarında daha dikkatli olması konusunda uyarı yapılmıştı.
'İNDİRMEK SÖZÜ ÖLDÜRMEK ANLAMINA KULLANILDI'
HDP'nin önceki dönemin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise 14 Eylül 2015 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçesinde Özgökmen'in paylaşımındaki "indirmek" kelimesini öldürmek anlamında kullandığını, anılan paylaşımın açık bir cinayet ve katliam çağrısı olduğu gibi şiddete, kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde de olduğunu ve kendisi ile diğer milletvekillerini hedef gösterdiğini, Özgökmen'in suç işlemeye tahrik, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit ve siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçlarından cezalandırılmasını istemişti.
SAVCILIK TAKİPSİZLİK KARARI VERMİŞTİ
Demirtaş'ın başvurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı paylaşımın Çanakkale'de yapıldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verip soruşturma evrakını Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Soruşturma kapsamında ifade veren Özgökmen, "indirmek" sözcüğünü görevden men etme, görevden alma anlamında kullandığını söyledi. Soruşturma sonunda şüpheliye isnat edilen suçların maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı, kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı kanaatine varan Savcılık, Özgökmen hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Bu kararın ardından Demirtaş, Çanakkale Sulh Ceza Hâkimliği'ne itirazda bulunmuş ancak itirazının ret edilmesi ile AYM'ye bireysel başvuruda bulunmuştu.
EŞİTLİK İLKESİ İHLAL EDİLMEDİ
AYM, Demirtaş'ın başvurusuna ilişkin verdiği kararda; Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğunu ancak yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle, Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edilmediğine bir karşı ve oyçokluğuyla karar verdi.
'İNDİRMEK SÖZÜ ÖLDÜRMEK ANLAMINI DA İÇERİR'
Üyelerin verdiği karara karşı oy kullanan AYM Üyesi Engin Yıldırım, "Türkçede kullanılan bazı kelimeler, kullanıldıkları bağlamda öldürmek, katletmek anlamı da içerir. Gündelik kullanımda, özellikle de argoda 'indirmek' birisini vurmak veya öldürmek anlamında kullanılmaktadır ve bu hususta bir şüphe bulunmamaktadır. 'İndirmek' kelimesinin söz konusu sosyal medya paylaşımında kullanıldığı bağlamı ve biçimi dikkate aldığımızda her şehide karşı bir HDP milletvekilinin misilleme yapılarak öldürülmesi gerektiğini ve ancak bu yolla terörle etkin mücadele edileceğini ima ettiği açıktır. Her ne kadar başvurucunun paylaşımının internet ortamında onu okuyanlarla sınırlı kaldığı belirtilse de, söz konusu paylaşım çeşitli basın ve yayın organlarında da yer almıştır. Bu paylaşımı yapan kişinin doktor unvanlı bir öğretim üyesi olmasının paylaşımın üçüncü kişiler üzerindeki etkisini arttırabileceğini söyleyebiliriz" belirlemesinde bulundu.
'YAPILAN SALDIRILAR AKILDA TUTULMALI'
Paylaşımın, çatışmaların en yoğun olduğu bir dönemde yapıldığını söyleyen Yıldırım gerekçesinin devamında; "Bu dönemde başvurucunun milletvekili olarak bağlı olduğu ve eş başkanlığını yaptığı siyasi partinin üyelerine ve binalarına yönelik çeşitli saldırılarda bulunulduğu da akılda tutulmalıdır. Devletin, yaşam hakkına yönelik her türlü saldırıya, tehlike ve riske karşı kişiyi koruma, etkili ve caydırıcı önlemler alma ve bu bağlamda sorumluları etkili bir biçimde kovuşturma ve cezalandırmaya ilişkin pozitif yükümlülükleri vardır. Başvurucuyu (ve diğer HDP milletvekillerini) 'indirmenin' terörle mücadelede etkili olacağını savunan söz konusu paylaşımın başvurucunun hayatına dönük gerçek ve yakın bir tehlikeye neden olmadığı söylenemez. Bu mesajla, mesaj sahibi okuyucu kitlesine başvurucu ve diğer milletvekillerini hedef göstermekte ve onların yaşam haklarına karşı şiddet çağrısında bulunmaktadır" ifadelerine yer verdi.
'TEŞVİK EDİCİ BİR KARAR'
Paylaşımdaki “indirmek” kavramının kullanıldığı bağlam itibarıyla başka bir anlamı ima ettiğini ileri sürmek hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söyleyen Yıldırım, "Otalama insan zekâsının adı geçen ibarenin ne anlama geldiğini ve ne gibi çağrışımlarda bulunduğunu anlamaktan yoksun olduğunu söylemekle eşdeğerdir. Paylaşılan mesajdaki 'indirmek' kelimesinin net ve açık anlamı 'vurun, öldürün' demektir. Bu şiddet çağrısı ve öldürme tehdidi içeren paylaşım, yapıldığı zaman ve hedef gösterdiği kişiler de dikkate alındığında başvurucu ve diğer kişilerin yaşam haklarına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikeye işaret etmektedir. Somut olayda kovuşturma açılmaması kişilerin yaşam haklarına yönelik benzer fiilleri işleyenler ve işlemeyi düşünenler için adeta teşvik edici bir sonuç doğurmaktadır. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun, Anayasa'nın 17'nci maddesinin birinci fıkrasının güvence altına aldığı yaşam hakkının, söz konusu maddenin devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin usul boyutu yönüyle ihlal edildiği kanaatiyle çoğunluk kararına katılmadım" ifadelerine yer verdi.