Prof. Dr. Yeldan: Kanal İstanbul 2023’te işsizlik ve şiddet dalgasıyla geri dönecek

img

ANKARA - Türkiye’nin rant üzerinden büyüme modeli izlediğini belirten Prof. Dr. Erinç Yeldan, Kanal İstanbul’un yapılması halinde yüzde 3 büyümeye ulaşılabileceğini ancak bedelinin 2023’te yeni bir işsizlik ve şiddet dalgasıyla topluma geri döneceğini söyledi. 

 
Dünya genelinde sabit sermaye yatırımlarının ve uluslararası ticaret artış hızının düşmesi, imalat endekslerinin gerilemesi, küresel işsizliğin artması ve buna bağlı olarak küresel büyümenin yerlerde sürünmesinin 2020 yılında da devam etmesi bekleniyor. Dünya sisteminin içine girdiği durgunluk halini aşmak için başvurduğu parasal genişlemenin işe yaramayacağı ise uzmanların ortak kanaati. Resesyon ve finansal krizin 2020’de de devam edeceği ülkelerden biri de Türkiye.
 

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, 2020 yılında dünya ve Türkiye ekonomisine dair sorularımızı yanıtladı.

 
 Dünyada uzun süreden bu yana yaşanan ekonomik krizin asıl nedeni nedir?
 
21’inci yüzyıl kapitalizmin en temel sorunu, üretimin sürdürülebilir bir şekilde yaratılamaması, sermaye birikiminin tıkanması ve teknolojik genişlemenin üretimdeki verimlilik ve artışların son 60 yıldan bu yana en cılız tempoda devam etmesidir. Şöyle bir geriye baktığımızda dünya ekonomisi, İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1940-50’lerde gerçekleştirilen montaj hattına dayalı teknoloji atılımından bu yana benzer bir teknolojik atılım gerçekleştiremedi. Ta ki 1970’lerin ortalarına kadar. 1970’lerle birlikte yatırım temposu geriledi ve sanayiler, teknolojiler olgunlaştı. Böylece yeni bir ivme gereği ortaya çıktı, fakat o da bir türlü gerçekleşemedi. Ta ki 1990’lara kadar. 90’lardan sonra baktığımızda da dünyanın en büyük online alışveriş platformlarından Alibaba, Amazon gibi büyük internet  pazarlama şirketleri çok ünlü atılımlar gerçekleştirmiş, fakat bunlar da üretimin belli bir artışına yol açacak denli olmamıştır. Daha çok üretilmiş malı kolay pazarlama işlevi gördüler.
 
Finans sistemi değer üretmiyor mu?
 
Finans sistemi özü gereği değer üreten bir sistem değildir. Zaten üretilmiş değeri, mamul malı yeniden değerlendiren, işte türev enstrümanlar, borsalar, repo yani dünyayı finans çorbasına çeviren üretilmiş değerleri yeniden değerlendirir. Dolayısıyla yeni değer üretmeyen ama üretilen değeri de neredeyse sabun köpüğü gibi sakinleştiren ve kapitalizmin bu tıkanıklığı da bu finansal değerlendirmelerde elde edilen finansal rantlarla gideriyor. Bir sanal değerler dünyası. O yüzden kapitalist sistemin içinde bulunduğu en büyük sorun verimlilik artışı.
 
Kapitalist sistemin içinde bulunduğu en büyük sorunu verimlilik artışı olarak tanımladınız. Peki, verimlilik artışının sağlanmadığı bu sistemde büyüme neye göre oluyor?
 
Tam da buraya değinecektim. Üretkenlik sağlayamama sorununa bağlı olarak büyüme yapay yollarda gerçekleşiyor. İşte ABD miktar kolaylaştırıcı operasyonlar gerçekleştiriyor. Trump, büyük oranlı vergi indirimleriyle mali destek sağlıyor. Yine Türkiye’ye bakın, kamu bankalarını tüketimi pompalamak, tüketimi kamçılamak üzerine yönlendiriliyor. Bu da geliri sürdürülebilir bir şekilde yaratılmaması, ama sürekli olarak bir saman alevi gibi genişleyen sonra bu kaynaklar kuruduğundan çöken, çok aşırı dalgalı ve ileriye dönük beklentilerde umutsuzluk kaygı ve buna dayalı gerginlikler yaratan bir olguya dönüşüyor.
 
 Türkiye ekonomisinde yaşanan çalkantılı büyüme sorununun kaynağı yapay büyüme mi?
 
İstihdam yaratma kapasitesi az olan ve üzerine ‘Made in Turkey’i yapıştırıp ‘İşte biz Avrupa’nın her yerinde Türk malları satıyoruz’ algısını oluşturdular. Yani Türkiye bir nevi taşeron bir atölyeye dönüştü.
 
AKP ekonomi yönetimi iktidara geldiği vakit, dünya ekonomisinin genişleme konjonktüründe olduğu bir dönemdi. Bunun dışında ABD finansal döviz, yani dolar üretiyordu o dönem. Çin ise mal üretiyordu. ABD, Çin ve Avrupa ile olan ticaretinde olağanüstü bir dış ticaret açığı veriyordu ve o açığı kapatmak için de dolar basıyor, borsa ürünleri satıyordu.  Şimdi o dönem Türkiye de yüksek faiz vererek, o sıcak parayı çekti ve hızlı bir genişleme aşamasına girdi. Fakat bunun bedeli ithalat ile rekabet edemeyen tekstil gibi yerli sanayileri vurdu. Rekabet etme şansı olan otomotiv, makine teçhizat gibi sanayilerde yurt dışında makineyi ucuz dövizle ithal edip, Bursa’da, Eskişehir’de monte ediyordu. Düşük katma değeri, yüksek dış borç ve yüksek ithalata dayalı… 
 
Dolayısıyla istihdam yaratma kapasitesi az olan ve üzerine ‘Made in Turkey’i yapıştırıp ‘İşte biz Avrupa’nın her yerinde Türk malları satıyoruz’ algısını oluşturdular. Yani Türkiye bir nevi taşeron bir atölyeye dönüştü. Parçalar geliyor, monte ediliyordu. Bu durum Türkiye’deki yerli sanayinin arasında ki girdi çıktı bağlantısını koparttı. İkincisi yapısal anlamda işsizlik üretti. Bakın Türkiye’nin büyüme rekorları kırdığı dönmelerde bile işsizlik çift haneden düşmedi. Bunun nedeni Türkiye’nin ithalata dayalı dış borçlanmayı yaratan sıcak para akımının cazibesiyle büyümeyi hedefleyen, sürdürülemeyen çarpık büyüme stratejisidir.
 
Yerli otomobil tartışmaları kapsamında soracak olursak aynı strateji hala devam ediyor mu?
 
Kesinlikle devam ediyor. AKP ekonomi idaresi hala aynı modeli yaratma telaşında. Büyük bir magazin allayıp pullamasıyla sunulan yerli ve milli otomobilin bile aslında çok önemli parçaları ithal ediliyor. Türkiye’de üretilen bir motor sanayi değil, yine dışarıdan ithal edilen parçaların Türk tasarımına dayalı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye ulusal ekonomisinde girdi çıktı bağlantıların, yani Türkiye’de üretilen ara malların Türkiye’de üretilen tasarımla nihai ürüne çevirecek bağlantıların tahrip edildiği, kopartıldığı bir sanayi yapısına dönüştü. Dışarıdan ithalat yapabildiği sürece üretim yapabiliyor ve döviz pahalılaşıp dışarıdan gelen sıcak para kuruduğu vakit de üretim yapamaz hale geliyor. Türkiye’de ‘Dövizi ucuz tutalım, ithalatı ucuz yapalım, o ucuz ithalat yoluyla üretim yapalım’ mantığı değiştirilmediği sürece Türkiye’de ne kalıcı sürekli sürdürülebilir büyüme olacaktır ne de işsizlik ya da düşük ücret şantajına dayandırılmış eşitsizi bir ivme yol alacaktır.
 
 Türkiye ekonomisi için yüzde 3 büyüme oranından söz ediliyor. Siz nasıl öngörüyorsunuz?
 
 Bir taraftan yoksulluk bir taraftan zenginlik yaratan çarpık ve sürdürülemez bir büyüme olacağı için, bunun bedeli bir sonraki döneme yani 2022’ye, 2023’e yeni bir işsizlik dalgası, yeni bir şiddet dalgası olarak gündeme gelecektir.
 
Şimdi bir genelleme yapacak olursanız, Türkiye ne zaman yurt dışında ucuz döviz çekebilmişse, uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çekebilmişse, Türkiye büyüme kaydetmiştir. Ne zaman ki sermaye girişleri yavaşlamışsa, Türkiye ekonomisi krize sürüklenmiştir. Bu genel bir kaide. AKP ekonomi idaresi Türkiye’nin kendine özgü bu yeni ‘anayasal rejimini’ meşru kılabilmek için büyüme yaratmak zorunda. O yüzden merkez bankası kaynakları, imar rantları, Kanal İstanbul’u hepimiz biliyoruz. Bu yollarla finanse edilen yapay bir ivmeye ihtiyacı var. Türkiye yüzde 3-4 arası büyümeyi finanse etmek için Kanal İstanbul’u gerekli görüyor. Bunlar sağlanırsa, evet. Türkiye yüzde 3-5 oranında büyüyebilir. Bunlar gerçekleşirse, hatta çeyrek bazda yüzde 7-8 bir sıçrama yaratılabilir. Fakat altını tekrar çiziyorum; bir taraftan yoksulluk bir taraftan zenginlik yaratan çarpık ve sürdürülemez bir büyüme olacağı için, bunun bedeli bir sonraki döneme yani 2022’ye, 2023’e yeni bir işsizlik dalgası, yeni bir şiddet dalgası olarak gündeme gelecektir.
 
 Özetle ekonomideki büyümenin ana kaynağı rant mı? 
 
Şuan gözlenen iki tane kaynak var. Şehir hastaneleri ve kentsel dönüşüm yoluyla yaratılacak rantlar.  İkincisi de Ortadoğu petrol sermayesine dayalı imar rantları. Yeni bir İstanbul tasarlanması planlanıyor. İstanbul tüketildikten sonra İzmir, yavaş yavaş cilalanmaya başlandı bile. Sürekli betona dayalı ve tek seferlik rantların realize edilmesine dayalı büyümeden bahsediyoruz.
 
 Üretim maliyeti içerisindeki emeğin payı sorununu 2020 yılı özelinde nasıl değerlendirmek gerekir?
 
Net bir ipucumuz var aslında. Geçen haftalarda açıklanan asgari ücret, Türkiye’de ücretin belirleyicisi olarak çalışıyor. DİSK araştırma merkezi bu verileri net bir şekilde açıkladı. Türkiye’de ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki ücret yüzde 20’nin altına düşmüş durumda. Ücretlilerin yüzde 80’i asgari ücretin düzeyinde çalışıyor. Asgari ücret, yoksulluk ücreti olarak tüm Türkiye’nin ücretini belirler halde. Onunla beraber emekli maaşları gibi bir dizi veya yan ödeme gibi maaş ve ücret ödemesi de aslında asgari ücrete endeksli. Yine kıdem tazminatı da öyle. Asgari ücret hedeflenen enflasyona göre yüzde 5, yüzde 5,5 şeklinde amaçlandı. Bu hafta açıklanan enflasyon yüzde 11 oldu ve çok büyük bir olasılıkla Türkiye 2020 yılının ilk 6 ayını, çift haneli enflasyon haneleriyle geçirecek. Böylece reel olarak ücretler 2020 boyunca aşılmış olacak. Şimdi yüzde 3, yüzde 4 gibi bir büyüme gerçekleşirse, ücretli emeğin yüksek işsizlik koşullarında milli gelirden aldığı yüzde 3’lük bir refah kaybı  ve yüzde 4’lük genel bir reel üret kaybı ile birleştiğinde; en az yüzde 5 ile yüzde 8 arasında pay kaybına neden olacağı açık. 2020’nin ücretli emeği, Türkiye’deki bu çarpık büyümenin bedelini ödeyeceği bir dönem olacağı anlaşılıyor.
 
Döviz kurlarındaki hareketlenmeler 2020 yılında da devam edecek mi?
 
 Ekonomi teknik bir sıkıntı değil, toplumsal bir sıkıntı ve bunun sonuçları da domino taşı gibi toplumun her yerine dağılıyor. Trafikte, okulda, sırada, evde, sokakta kavga eden tahammülsüz bir topluma dönüşmüş durumdayız.
 
Önümüzdeki sene dövizin ne durumda olacağına yönelik bir tahminde bulunmak oldukça zor. Enflasyonun baz etkisi nedeniyle bir önceki yılla karşılaştırıldığında Eylül-Ekim ayında yüzde 8,5, yüzde 9,5’a çekildi. Döviz kurunda herhangi bir hareketlenme de yoktu.  Sonra birdenbire neredeyse yüzde 5’in altına inerek herkes yanıldı. Öyle ki AKP ekonomi idaresinin bir umut içine girdiği bir dönemde, birdenbire dolar 6 TL’ye dayandı. Bunu açıklayacak onlarca neden var. Bu işin özünde belirsizlik ve güvensizlik yatıyor. Vatandaş ekonomi idaresine inanmıyor ve bu siyasi idareye inanmıyor. Zor durumda olan şirketlerin hangisi batacak, hangisi kurtarılacak iktisat değil, siyaset karar veriyor.
 
 Merkez Bankası geçtiğimiz yıl içerisinde yüzde 24 olan faiz oranlarını yüzde 12’ye çekti. Faiz indirimleriyle sorun çözülecek mi?
 
Bu bir inatlaşma. Burada iktisadi realite değil, doğrudan doğruya bir emir komuta zinciri içerisinde sürdürülen bir para politikası anlayışı var. Düşük faizin yarattığı talep dönüp dolaşıp ithalat olarak karşımıza çıkıyor. İthalat talebinde dövizi yükseltiyor. Faiz ve enflasyon arasındaki ilişkiyi döviz kuruna değinmeden açıklayamazsın. Birisi birinin nedenidir anlamına gelmez. Sorun ne yazık ki iktisadi veriler ve iktisat teorileriyle açıklanacak bir sorun değil, sorun tamamıyla siyasi bir irade meselesi.
 
Özellikle 2019 yılında artan intiharları da değerlendirirsek, ekonomideki gidişattın toplumsal krize dönüşme ihtimali var mı?
 
İktisadi şiddet elbette toplumsal şiddeti besler. İktisadi şiddetin yarattığı psikolojik baskı ne yazık ki sadece Türkiye’de değil, gelişmiş Japonya’da, Hindistan’da da var. Ekonomi teknik bir sıkıntı değil, toplumsal bir sıkıntı ve bunun sonuçları da domino taşı gibi toplumun her yerine dağılıyor. Buradaki en büyük sorun; Türkiye’ye giydirilen ucuz ithalat ve ucuz işgücü modeli. Bir yoksulluk tuzağı, Türkiye’de yoksulluk sürekli üretilen bir süreç olarak karşımızda. Bu kadar eşitsizlik, hem coğrafya açısından hem fırsat eşitsizliği bakımından sürdürülebilir bir olgu değil. Türkiye’de gelir eşitsizliğinin dayandığı oranlar artık resmi rakamların dışına çıkmış durumda. Eğitimli iş gücü özellikle eğitimli kadın iş gücü ciddi anlamda fırsat eşitsizliğiyle karşı karşıya kalan bir toplumuz. Bunun sonucunda intiharlar, boşanmalar, aile içi şiddet, komşuya yönelik şiddet şeklinde karşımıza çıkıyor. Trafikte, okulda, sırada, evde, sokakta kavga eden tahammülsüz bir topluma dönüşmüş durumdayız.
 
MA / Selman Güzelyüz - Emrullah Acar

Diğer başlıklar

10/11/2025
23:59 Ankara'da öğrencilere polis engeli
23:58 Ekvador'da bir cezaevinde 27 tutuklu ölü bulundu
21:47 Sındırgı'da 4.9 büyüklüğünde deprem
21:44 ESP'den çağrı: Tutuklanan 13 arkadaşımızın yanında olalım
21:33 TFF, bahis oynayan bin 24 futbolcuyu açıkladı
21:27 Şara Beyaz Saray'da: Suriye'ye yönelik Sezar yaptırımları askıya alındı
20:34 ABD, Doğu Pasifik’te iki tekneyi vurdu: 6 kişi öldü
20:30 İsrail’den Lübnan’a yeni hava saldırıları
20:21 İran'da kuraklık, barajlarda su kalmadı
20:17 Kayyımın işten çıkardığı işçiler 103'üncü günde adliye önünde
20:12 Nijerya’da DAİŞ ve Boko Haram çatışması: 200 ölü
19:59 Yangından kurtulan işçi: İş güvenliği yoktu
19:53 Emin Güler tahliye edildi
19:31 Semsûr'daki istismar davasında ceza talebi
19:10 Amed ve Ankara'da yangın protestosu: Vahşet döngüsüne karşı mücadeleye çağırıyoruz
19:01 Sındırgı'da bir deprem daha
18:33 Ozan Elektronik Para A.Ş. soruşturmasında 4 tutuklama
18:26 Adana'da kadına şiddet
18:14 İnşaatta çalışan işçi sayısında rekor artış
17:56 İşçiye keyfi gözaltı
17:44 İnşaattan düşen işçi yaralandı
16:52 HDK sonuç bildirgesi: Abdullah Öcalan’ın çıkışı yeni olanaklar yaratacak
16:41 Amed’de taziyelere kitlesel ziyaret
16:23 Harmandalı çöplüğü bakanlık kararıyla yeniden açıldı!
16:22 Mûş Belediyesi 'Kadın Meclisi' kuruluşunu ilan etti
16:05 'Karakaya'nın can ve mal güvenliği tehdit altında'
16:04 İshak Tepe'nin taziyesine kitlesel ziyaret
15:47 Trump El Şara görüşmesi bu akşam yapılacak
15:41 Gazeteci Hüseyin Aykol’a solunum desteği sağlandı
15:29 Sêrt’te 25 Kasım eylem ve etkinlikleri başlatıldı
15:17 Atış Yapı firmasına kayyım atandı
14:22 CPT: Türkiye üs sayısını artırıyor
13:58 İBB soruşturması dosyasında 'tefrik' kararı
13:54 İnfaz Hakimliği: Gözlem Kurulu, pişmanlığı değerlendirecek bir makam değildir
13:47 beIN Sports binasını saldıran kişi gözaltında alındı
13:37 Demirtaş ve Mızraklı’dan gazeteci Aykol’a dayanışma mesajı
13:04 Amedspor yönetimi: Takımın motivasyonu yüksek
12:48 CHP kurultayı davasının gerekçeli kararı açıklandı
12:37 beIN Sports’a silahlı baskın
11:59 Afrika'da 970 milyon kişi temiz yemek pişiremiyor
11:40 Irak parlamento seçimleri yarın
11:37 Gar Katliamı anması 121'inci ayında: Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz
11:28 İmralı'ya sevk talebi 'tahliye erteleme' gerekçesi yapıldı
09:30 Filipinleri vuran Fung-wong Tayfunu ülkeden uzaklaştı
09:13 Hem 'eş' hem de toplum baskısına karşı mücadele ediyorlar
09:12 11'inci Yargı Paketi: Kadın hakları hedefte
09:11 Sürece rağmen ajanlaştırma dayatması sürüyor
09:11 İşte uyuşturucu rotası: 'Güvenlikli iller' başı çekiyor
09:03 Mindere dönen güreşçi: Kürtlere kapatılan alanları açmalıyız
09:02 Av. Özgökçe: Uyuşturucuya karşı komün temelli mücadele yürütülmeli
09:00 10 KASIM 2025 GÜNDEMİ
07:59 Êlih’te kavga: 2 ölü, 5 yaralı
09/11/2025
23:52 Humus’ta 2 kişi katledildi
23:15 Ankara'da trafik kazası: 4 kişi yaşamını yitirdi
22:38 Yangını protesto eden 4 genç tutuklandı
22:14 Mêrdîn’de şüpheli kadın ölümü
21:45 Süveydalı kadınlar kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu
21:32 İran'da Bahai yurttaşlara yönelik baskılar sürüyor
20:50 Nisêbîn’de Süryani köyünün ismi iade edildi
20:41 Irak’ta özel oylama tamamlandı: Bin 841 ihlal tespit edildi
20:32 EHP: Asgari ücret 65 bin TL olsun
19:33 Jinelojî Dergisi’nden 25 Kasım etkinlikleri kapsamında atölye
19:07 Meral Danış Beştaş: Savaşa karşı toplumsal sözleşmeye ihtiyacımız var
18:58 Yangında yaşamını yitirenlerin taziyesine ziyaret
18:42 Halep’teki mayın patlamasında 2 genç yaşamını yitirdi
18:37 ‘Yeniden Sosyalizm’ konferansında ortak mücadele vurgusu
17:23 HPG’li Uçar’ın taziyesine kitlesel ziyaret
17:18 Vahap Coşkun: Kürtlerin talepleri yasal değişikliği gerekli kılıyor
17:04 'Türkiye’ye plastik atık ithalatı yasaklansın'
17:03 'Cumhuriyet demokratikleşmeli, Kürt'ün varlığını reddetmemeli'
17:00 Yangının olduğu yerde açıklama: Sorumlular istifa etsin
15:43 Amed'de toplum sağlığı için barış tartışıldı
15:24 Kocaeli’ndeki yangına ilişkin 8 kişi daha gözaltına alındı
13:31 TJA 25 Kasım’ın startını verdi
12:54 Erdoğan'dan Bahçeli açıklaması: Aramızda bir sıkıntı söz konusu değil
12:48 Bu hafta 4 bakanlığın bütçesi görüşülecek
12:41 DFG Kasım'da katledilen Özgür Basın çalışanlarını andı
12:37 Kadınlar Erdiş’te meşe fidanı dikti
12:31 İshak Tepe yaşamını yitirdi
11:58 Onca acıya rağmen barış isteyenler anlattı
11:52 Adalet Bakanı’ndan Demirtaş açıklaması: Karar mahkemenin önünde
11:17 İstanbul’da denizde cenaze bulundu
10:19 İtalya’daki Arkaik Sesler Festivali Nagihan Akarsel’e adandı
10:07 Jin dergi ‘Barış Anneleri’ni kapağına taşıdı
10:00 Irak Parlamentosu seçimleri için özel oylama başladı
09:51 Şara yaptırımları kaldıran ABD’de
09:29 Dêrsim Ocak Evladı üyesi kadınlar: Barış için herkes sorumluluk almalı
09:18 7/24 izlenen Wan’da tonlarca uyuşturucu madde trafiği
09:17 15 yıllığına planlanan ‘Çöp Depolama Tesisi’ 33 yıldır faaliyette
09:14 Çatışmalı süreçte iki çocuğunu kaybetti: Acımı dindirecek tek şey barış
09:08 Wan’daki yurttaşlar: Sadece PKK adım atıyor, devlet yasaları değiştirmeli
09:06 İbrahim Kaypakkaya'nın köyü sermayenin hedefinde
09:04 Umut Kitapevi bombalanmasının 20’nci yılı: Devlet suçlarıyla yüzleşmeli
09:00 09 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08/11/2025
23:02 Tahliye edilen Semra Güzel 3 yılın ardından Amed'de
22:55 Pamuk yığınının altında kalan işçi yaşamını yitirdi
22:35 Uludağ'da 4 çocuk kayboldu
22:31 İş cinayetini protesto eden 9 kişi gözaltına alındı
22:08 6 işçinin hayatını kaybettiği yangın: 7 kişi açığa alındı
21:11 Amedspor sahasında kazandı
21:04 Wan’da ‘çîrok' gecesi
20:54 Koma Amed'in Wan konserine 'hava durumu' iptali
20:28 Gebze'de 'şiddet' konulu buluşma
20:20 Mêrdîn Barosu'ndan 'Rojin Kabaiş' kararı
19:46 Şiyar Serdar için taziye
19:20 Kadınlardan katliamlara tepki: Failleri bulun
19:12 'Sosyalizm yeniden' konferansı: Yeniyi yöntem ve araçları değiştirerek kurabiliriz
18:55 Qoser’deki yangında ölen çocukların sayısı 3’e çıktı
18:52 Köln'de onbinlerin katılımıyla miting: Öcalan'ın özgürlüğü temel talep
18:33 Gazeteci Aykol'a kan takviyesi yapıldı
18:29 İstanbul'da iki aile arasında barış
18:24 Kadıköy'de 25 Kasım çağrısı: Alanlarda buluşalım
18:14 'Ölüye saygı ve adalet' paneli: Bağımsız bir komisyonunun kurulması kritik
17:46 Eşbaşkan Komi: Kürt sorununun yüzde 90'ı yerel yönetimler sorunudur
17:35 Îlham Ehmed: Önemli bir aşamadayız
17:29 Abdullah Öcalan: Kürtler varlıklarından taviz vermeden özgür yaşamın öncüsü olmalı
17:17 Anatolia Kültür Merkezi'nde çocuk atölyeleri başladı
17:10 Amed'de 'barış' paneli: Yasal zemin kapsayıcı olmalı
16:47 ‘Sürecin başarısı için Abdullah Öcalan özgür olmalı’
16:11 Agirî’de Kurdî-Zana Ararat Derneği açıldı
16:08 Joe Kent, Mazlum Abdi ve Rohilat Efrin ile görüştü
15:59 Demirtaş’tan milletvekillerine: İmralı’ya gidip noktayı koyun
15:44 'Toplumsal barışın inşasında hukukun rolü' paneli: Acil yasal düzenlemelere ihtiyaç var
15:39 Yakup Tuncer'in taziyesine ziyaret
15:35 Büyük Köln yürüyüşü başladı: Abdullah Öcalan'a özgürlük
15:30 KESK eylemi 146’ıncı haftasında
15:27 Yangında ölen çocuk ve kadınların isimleri belirlendi
15:26 Konak Belediyesi'nde ‘hukuksuz’ atamalara tepki
15:23 ‘Adalet Nöbeti’ dördüncü haftasında
15:20 Mazlum Dinç: Süreci engelleyen yasalar değiştirilmeli
15:14 Îlham Ehmed’den ‘yaptırımların kaldırılması’na destek
14:59 YRJ’den konferans: Kadın devriminin sesi olacağız
14:52 Doktorlardan Kuzey ve Doğu Suriye’ye destek çağrısı
14:41 Özen, Akman ve Avcı için tahliye talebi
13:49 Dört kentte eylem: Son kayıp bulununcaya kadar mücadelemiz sürecek
13:27 Cumartesi Anneleri Yurtseven, Özeken ve Münür için adalet istedi
12:45 Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
12:35 Xelfetî'de 25 Kasım yürüyüşü
12:29 ‘Sosyalizm yeniden’ konferansı: Geleceği birlikte inşa edelim
12:29 Lokman Çiftçi’nin taziyesine kitlesel ziyaret
12:24 Fransız tarihçi Vincent: Abdullah Öcalan’ın çağrısı çok önemli bir adımdır
11:33 Köln’deki yürüyüş için halk alana akmaya başladı
11:31 ‘Kadın kentleri’ buluşmasında örgütlü mücadele vurgusu
11:20 31 yıl tutsak edildi: Konuşmak yetmiyor, sürece uygun adım atılmalı
10:59 Şirnex’te kaza: 19 yaralı
10:50 Parfüm deposunda yangın: 6 ölü, 1 yaralı
10:38 Sozdar Avesta: Önder Apo’nun özgürlüğü mücadelenin temelidir
09:46 Meteoroloji'den birçok il için sağanak uyarısı
09:39 Tekirdağ Cezaevi’nde ihlaller: Provokasyon zemini örülüyor
09:31 Tülay Hatimoğulları: Abdullah Öcalan ile görüşülmeden süreçte yol alınamaz