Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Kuşçukuru (Kelhok) köyünde yaşayan Êzîdîler, 1990'lı yıllarda yaşanan siyasi baskılar ve savaştan kaynaklı Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Êzîdîler, Avrupa’ya gitmeden önce 1992’de arazilerini Karabulut ailesinin kanaat önderlerine noter huzurunda imzaladıkları belgelerle emanet etmelerinin ardından köyden ayrıldı. Aradan geçen 20 yılın ardından “Çözüm Süreci”nin başlamasıyla "emanet" verdikleri toprakları almak amacıyla birlikte 27 yıl sonra yurtlarına geri döndü. Evlerine dönen Êzîdîler köylerinde başkalarının yaşadığını görünce topraklarını ve evlerini geri almak istedi. Êzîdîlerin topraklarını “emanet” ettikleri Karabulut ailesi ve diğer kişiler, toprakları iade etmesi yerine gasp etti. Bunun üzerine Êzîdîler topraklarını geri almak için Batman 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Yaklaşık 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından mahkeme kararıyla Êzîdîler haklı bulundu. Ancak, mahkeme kararına uymayan aşiretler, Êzîdîlere ait köyü ve toprakları teslim etmedi. Mahkeme kararının ardından topraklarını yerleşmek ve ekmek isteyen Êzîdîlere bu kez aşiret mensuplarının şiddetine ve tehditlerine maruz kaldı.  

 

TOPRAKLARI İŞGALİ ALTINDA

 

Mahkeme kararıyla topraklarını ekmek isteyen Êzîdîler, 3 aydır otelde yaşarken 4 kez aşiret mensuplarının saldırısına maruz kaldı. Aşiretin önde gelenleriyle konuşan Êzîdîler, kendilerine "Yılda bir kez gelin köyde size bir kurban keseriz misafir ederiz" dediğini aktardı. Yaşadıkları olaya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Kuşçukuru Köyü'nün sakinlerinden Nedim Erkiş, "Bizim topraklarımızda bizi misafir etmek istemeleri işgal değil de nedir" diyerek, topraklarını istediklerini belirtti.

 

‘DARP EDİLDİK’

 

Reşgotan aşireti ile Biter ailesine topraklarını noter huzurunda imzalanan senetlerle aşiretin önde gelenleri Hacı Ahmet Karabulut ile Abdulmecit Biter'e emanet ettiklerini kaydeden Erkiş, "Barış içinde topraklarımızı almak istedik, onlar ise babalarının aşiretlerinin önde gelenlerinin emanetine ihanet etti. Fakat biz medeni bir şekilde hukuk mücadelesine başvurduk ve haklı olduğumuz içinde bu mücadeleyi kazandık. Kendi topraklarımızı almak için 8 yılın dışında büyük bir maddi kayıp yaşadık" dedi. 

 

Hukuk mücadelesini kazanmalarına rağmen köylerini ve arazilerini gasp eden kişilerce topraklarını geri almalarının engellendiğini ifade eden Erkiş, şöyle devam etti: "Topraklarımızı sürmek istiyoruz ama buna izin verilmiyor. Dört kez topraklarımızı sürmeye çalıştık. Hiçbirinde izin verilmediği gibi çoğu kez de darp edildik. Topraklarımızı bir saat sürdükten sonra bizi darp ettiler. Darp edenler arasında Fehmi Karabulut, oğlu Erdinç Karabulut, Metin Biter ve kardeşi Mesut Biter bulunuyor." 

 

ARABULUCU TALEBİ

 

Darp ve tehdidin ardından karakola gidip şikayetçi olduklarını ifade eden Erkiş, "Vali ve kaymakamla görüştük. Kaymakamlık hudutların kadastro tarafından belirlenmesini istedi ve biz de bunları yerine getirdik. Daha sonra ise askerle yeniden gittik. Buna rağmen üstümüze yürüdüler. Mahkeme kararları nedeniyle askerler bize gerekli desteği verdi. Fakat kendi topraklarımızı asker nezaretinde sürmek istemiyoruz. Aşiret büyükleri, siyasi partiler ve vicdanı olanlar bu meseleyi çözmek için arabulucu olmalarını istiyoruz" diye konuştu. 

 

'TOPRAKLARIMIZI İSTİYORUZ'

 

Saldırıya uğrayanlar arasında bulunan Hikmet Erkiş ise kimsenin topraklarını istemediklerini sadece kendi topraklarını istediklerini ve bunu da hukuk yoluyla kazandıklarını vurguladı. Êzîdîlere dünyanın her yerinde zülüm edildiğini dile getiren Erkiş, "Şengal'de nasıl ki topraklarımız ve insanlarımız yok edilmek istendi ise burada yapılanların bundan farkı nedir? Biz sadece kendi topraklarımızı istiyoruz fazlasını değil" diye belirtti. 

 

MA / Metin Yoksu