İSTANBUL – CHP’nin düzenlediği “Uluslararası Suriye Konferansı”nı değerlendiren gazeteci Musa Özuğurlu, şimdiye kadar sürdürülen Astana, Soçi, Cenevre ve Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden süreçlere sahada bulunan tarafların dahil edilmediği sürece havada kalacağını söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından "Suriye'de Barışa Açılan Kapı" temasıyla 28 Eylül’de düzenlediği Uluslararası Suriye Konferansı’na ABD, Rusya, İran, Irak ve Avrupa Birliği temsilcilerinin yanı sıra uluslararası tanınmış çok sayıda kişi katıldı. Konferansın katılımcılarından biri olan gazeteci-yazar Musa Özuğurlu, konferansın ilk olması açısından önemli olduğunu ancak çözüm için bütün tarafların ön koşulsuz bir araya gelmesinden geçtiğini söyledi.
‘ÖNEMLİ BİR ADIM’
Türkiye’de Arap Baharı süreci boyunca konuşan tek tarafın iktidar olduğunu hatırlatan Özuğurlu, iktidarın politikaları tek başına kararlaştırdığını aynı zamanda kamuoyu önünde bu konuda herhangi bir tartışmanın da yaşanmadığını söyledi. Muhalefetin de meseleyi sahiplenme yönünde bir girişiminin olmadığını belirten Özuğurlu, “Bu açıdan baktığınız zaman bu konferans bence bir adımdır. Eksiği, fazlası yok mu? Elbette ki o konular tartışılır. Ancak bugüne kadar herhangi bir adımın atılmaması ve bunun ilk adım olması açısından önemlidir” dedi.
‘BÜYÜK BİR EKSİKLİK’
Toplantının bir çözüm toplantısı olmadığını vurgulayan Özuğurlu, bunun çözümün ilk adımı olarak görmek gerektiğini dile getirdi. Demokratik Suriye Güçleri’nden kimsenin konferansa davet edilmemesinin büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Özuğurlu, “Keza konferansa çağrılan ancak Türkiye tarafından vize verilmeyen Suriye’de Baas Partisinin temsilcilerinin de katılmaması büyük bir eksiklik. Yani onların gelememiş olmaları bunu çok büyük bir dezavantaj olarak çıkartıyor ortaya. Suriye kendi içerisinde kendi anayasasını oluştururken nasıl bütün kesimlere yer vermeli görüşü doğruysa buradaki konferansa da bütün kesimlerden görüşlerin yer alması gerekirdi. Çok rahatsız edici olsa dahi davet edilmeliydi” diye belirtti.
‘ORTAK GÖRÜŞÜ ZAYIFLATIYOR’
Konferansa ABD’nin Harvard Üniversitesi’nden katılan Doç. Amy Austin Holmes’in konuşmasında hem Türkiye’nin hem de CHP’nin görüşüne aykırı ifadeler kullandığına dikkati çeken Özuğurlu, “Bu demektir ki Türkiye açısından ya da CHP açısından rahatsız edici olsa bile başka görüşlere de yer verilmeliydi. Bu görüşlere yer verilmesi sonucunda ancak ortak bir yol bulunacaktır. Dolayısıyla böyle bir konsensüs aranmalıydı. Dolayısıyla bu da burada ortaya konacak olan görüşleri ya da ortaya çıkacak olan ortak görüşü bir şekilde zayıflatıyor” diye konuştu.
‘ÇÖZÜM SANILDIĞINDAN DA BASİT’
Suriye’de çözümün karmaşık ve zor olarak göründüğünü belirten Özuğurlu, şöyle devam etti: “Aslında görüldüğü kadar zor değil. Yapılması gereken çok basit. Sahada istesek de istemesek de bir takım dinamikler var. Siz bunu inkar etseniz de etmeseniz de bu dinamikler bir şekilde varlar. Bu dinamikleri destekleyen bir takım devletler yine karşı olan bir takım dinamikler, devletler ve güçler var. Hangi düzeyde olursa olsun bunların saha gerçeklerinden yola çıkarak birbirlerine anlayışla yaklaşarak her tarafı memnun edebilecek bir konsensüs üzerinde en azından oraya doğru gidecek bir görüşmeler süreci başlatılmalı. Fakat öylesine keskin bir durum söz konusu ki, mesela baktığımız zaman Şam’ın kırmızı çizgileri var. DSG’nin kırmızı çizgileri var. Türkiye’nin iki tarafla ilgili olarak kaygıları var. İki tarafında herhangi bir şekilde kazanım elde etmesini istemiyor. Rusya iki tarafa da dengeli yaklaşıyor. İran bir tarafla sıkı ilişkiler içerisinde. Dolayısıyla bütün bu tarafların bu bölgedeki etkili dinamikler olarak bir araya gelmeleri ve belki de CHP’nin ilk adımını atmış olduğu konferansın bu şekilde yapılması gerekirdi.”
‘ÖN ŞARTSIZ BİR ARAYA GELİNMELİ’
Şimdiye kadar sürdürülen Astana, Soçi, Cenevre ve Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden süreçlere sahada bulunan tarafların dahil edilmediği sürece havada kalacağını söyleyen Özuğurlu, “Nitekim şu ana kadar da öyle oldu. Bundan sonra yapılması gereken Şam, DSG, Türkiye, Rusya, İran ya da hangi taraf kendisini bu konuyla ilgili görüyorsa bir araya gelmeli ve bundan sonrası için ortak bir yol çizmelidir. Bence yapılması gereken tarafların herhangi bir ön şart olmaksızın ve küçüklü büyüklü herhangi bir ayrım yapmaksızın bir araya gelmeleri ve konuşmalarıdır” diye belirtti.
MA / Ferhat Çelik