Öcalan'ın avukatı: İktidar, barış isteğini AİHM kararını uygulayarak gösterebilir

img
İSTANBUL - Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Emran Emekçi, "Siyasi irade Kürt-Türk demokratik ittifakından yana bir barış istiyorsa, bunu 11 yıldır uygulanmayan AİHM kararını uygulamaya başlayarak gösterebilir" dedi. 
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti. Uluslararası komplo süreci, Öcalan'ın 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesiyle devam etti. Ancak Öcalan'ın imhasının ve PKK'nin tasfiyesinin hedeflendiği komplo hedefine ulaşmadı. Öcalan, ağırlaştırılmış tecrit koşullarına rağmen fikirleriyle Kürdistan ve Türkiye başta olmak üzere tüm dünyada milyonları etkileyen bir konumda. 
 
Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yapan Asrın Hukuk Bürosu'ndan Emran Emekçi, komplonun hedeflerini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 
 
Abdullah Öcalan’ın Suriye'den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti. Uzun yıllardır Öcalan'ın avukatlığını yapıyor ve bu süreci yakından takip ediyorsunuz. Tüm bu süreci göz önünde bulundurduğunuzda, komplonun bölgeye ve ülkeye etkilerine dair neler söylersiniz?
 
Günümüzde bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler neredeyse herkes tarafından 3. Dünya Savaşı olarak tanımlamakta. Oysa Sayın Öcalan bu tespiti, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasının ardından 15 Şubat 1999 tarihinde korsanca kaçırılarak İmralı tecrit sistemine alındığı ilk günden beri yapmıştı. Uluslararası komployla Suriye’den çıkarılmasını 3. Dünya Savaşı'nın ilk adımı olarak tanımlamış, ikinci adımının Irak ardından Suriye’nin düşürülmesi olacağını, sonra sıranın diğer ülkelere geleceğini birçok kez söylemişti. 26 yıllık İmralı sürecinde bu öngörülerinin gerçekleştiğine şahit olduk.
 
Öcalan’ın demokratik çözüm ve barış çabalarına etkili bir yanıt verilmemesi hepimiz için kayıp olarak tarihe geçti. Bu nedenle her zamankinden daha fazla Kürt-Türk demokratik ittifakına ihtiyaç vardır. 
 
Sayın Öcalan, İmralı’ya alındığı ilk günde hatta öncesinde daha uçaktayken komplonun Kürt-Türk savaşını derinleştirme amacı taşıdığının farkındaydı. O süreçte bir avukat görüşmesinde, kendisinin bir ateş topu gibi Türkiye üzerine atılarak sonu gelmez Türk-Kürt savaşına yol açılmak istendiğini söylemiş, bu oyunu bozmak için İmralı konumunu Türk-Kürt demokratik ittifakı ve barışını sağlayarak komployu boşa çıkarmak olarak belirlemişti. Bu temelde dikkat edilirse İmralı süreci boyunca avukat görüşmelerine ve savunmalarına damgasını vuran hep bu yönlü demokratik çözüm ve barış çabaları olmuştur. Eğer bu tutuma doğru yaklaşım gösterilseydi daha 99’lu, 2000’li yıllarda sorun çözülebilirdi. O dönem sınır dışına çıkmış, kongre kararıyla silahlarını bırakıp demokratik cumhuriyete katılmak için bekleyen silahlı güçlere yönelik yasal düzenleme yapılmadı. Sonraki dönemlerin pişmanlık yasaları da bırakalım hukuksal bir çözüm olmayı daha da kördüğümleştiren bir rol oynadı.
 
Sonraki süreçlerde bazı çözüm süreci girişimleri de oldu. Fakat toplamda hukuksal ve siyasi gerekliliklerin karşılanmadığı süreçler olarak kaldılar. Sayın Öcalan’ın demokratik çözüm ve barış çabalarına etkili bir yanıt verilmemesi, ülke için, devlet için, hükümet için ve hepimiz için kayıp olarak tarihe geçti. Nihayetinde herkese kaybettiren çözümsüzlük politikalarının dönüp dolaşıp yine demokratik çözüm noktasına gelmesi kaçınılmazdı. Öyle ki bu artık bir zorunluluktur, çünkü komplonun başlangıcında görünmez olan Kürt-Türk çatışmasını derinleştirme amacının, günümüzde artık küresel ve bölgesel tehditlerle ayyuka çıkarak herkes için görünür hale geldiği kritik bir dönemdeyiz. Bu nedenle her zamankinden daha fazla demokratik birliğe, uzlaşmaya, Kürt-Türk demokratik ittifakına ve barışına ihtiyaç vardır. 
 
Komplo sonrası Abdullah Öcalan ağır bir tecride alındı. Neredeyse bütün hakları ortadan kaldırıldı, dönem dönem esnetilse de uzun yıllardır avukat görüşmeleri engellendi. Bu politikadaki ısrarın altında yatan gerçeklik neydi?
 
Sayın Öcalan’a yönelik başını ABD’nin çektiği, İsrail-MOSSAD, İngiltere ve Avrupa devletlerinin çeşitli boyutlarda rol aldığı uluslararası komplonun amacıyla bağlantılıdır. İdam cezasıyla arandığı Türkiye’ye teslim edildiğinde nasıl olsa kaba bir direniş göstererek idam edileceği ve bunun da Kürt-Türk çatışmasını daha da derinleştirerek zayıflattığı Türkiye’den daha çok taviz alınacağı, Türk ve Kürtlerin ayrıştırılarak kendi politikalarına daha çok bağlanacağı hesabı üzerine kuruluydu. Kimse Sayın Öcalan’ın Kürt-Türk savaşını derinleştirme oyununa karşı demokratik çözüm ve barış stratejisi ile ortaya çıkacağını hesap etmemişti. Bu stratejiyle idam cezası boşa çıkarıldı ama bu sefer zamana yayılı idam olarak tanımlanan ölünceye kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası devreye girdi. Fakat Sayın Öcalan’ın 27 yıllık yalnızlaştırmaya karşı özgürlük iradesini savunmalarıyla daha güçlü ideolojik ve politik donanıma kavuşturması, tüm ezilen insanlığa umut veren fikirleriyle giderek evrensel bir konuma ulaşması, tecrit ile amaçlanan politikaları boşa çıkardı.
 
Ağırlaştırılmış tecride ve dış dünyayla bağlantısı kesilmek istenmesine rağmen Öcalan’ın etkisi kırılamadı, aksine bugün milyonlar onun izinde mücadele veriyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Fikirler tecrit edilemez. Sayın Öcalan, ezilen sınıfların, kadınların, ekolojik, dini ve kültürel hareketlerin antikapitalist mücadelesinde bir ilham kaynağı oldu. 
 
Çünkü fikirler tecrit edilemez. Sayın Öcalan’ın savunmalarını okuyan ve fikirleriyle tanışan herkes, Türkiye ve Ortadoğu başta olmak üzere dünya sorunlarına getirdiği çözümlerle de tanışıyor. Bu sadece Kürt sorununun çözümünü değil, başta İsrail-Filistin sorunu olmak üzere Ortadoğu ve dünya sorunlarına da çözüm getiriyor. Kapitalist modernitenin dünyada ve bölgede yol açtığı kriz, kaos ve çatışmalara karşı alternatif ve birleştirici demokratik modernite sistemini inşa etti. Tüm halkların özgür, eşit ve gönüllü demokratik birliğine dayalı; ezilen sınıfların, kadınların, ekolojik, dini ve kültürel hareketlerin antikapitalist mücadelesinde bir ilham kaynağı oldu. Nobel Barış Ödülü alan yüze yakın fikir insanında karşılık bulması başta olmak üzere, antikapitalist mücadele yürüten kişilere, örgütlenmelere de kaynaklık etmektedir. Bu da gösteriyor ki tecrit ne kadar derin olursa olsun hiçbir güç fikirlere hükmedemez. Fikirlerin tecrit duvarlarını kırarak milyonlara ulaşmasının tipik örneğidir İmralı gerçeği. Tecrit uygulamalarına karşı verilen sosyal ve siyasal mücadele elbette önemliydi. Bununla birlikte o en ağır ve amansız koşullarda Sayın Öcalan’ın kendi öz gücüyle, zihin, fikir ve manevi direnişle bu politikaları boşa çıkarmayı başardığı bir gerçektir. Bununla da sınırlı kalmayıp bütün sorunların kaynağı kapitalist modernite dünya sistemine alternatif demokratik modernite dünya sistemini inşa ettiğine de tanıklık ettik.
 
Son yıllardaki eylem ve etkinliklerde tek bir talep öne çıkıyor. O da Öcalan'ın fiziki özgürlüğü. Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni de düşünürsek eğer, Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması bölgeyi nasıl etkiler? Bunun sonuçları ne olur?  
 
Sayın Öcalan’ın İmralı öncesi ve İmralı sürecinde ortaya koyduğu demokratik çözüm ve barış, halklar lehine olan demokratik birlik ve demokratik ulusçuluk ile Ortadoğu ve dünya demokratik uluslar birliği fikri, herkesin hatta hükümetlerin ve devletlerin de yararınadır. Bazen öyle tarihsel anlar oluyor ki bütün yerel ve evrensel sorunların çözüm yolları tek kişide kesişebiliyor. Sayın Öcalan’ın konumu böyledir. O, kapitalist modernite dünya sisteminin tutsağıdır, dolayısıyla yanıtı da yerel olduğu kadar kapitalist dünya sistemine karşı evrensel bir karakter taşıyor. Bir yanı Kürt sorununu herkes yararına demokratik birlik anlayışıyla çözen bir konumu temsil ederken, diğer yanı kapitalist modernitenin ateşe attığı bölgeye ve dünyaya gerçek barışı getiren çözüm perspektifleri olmaktadır.
 
 
Öcalan’ın özgürlüğü Kürt sorunu başta olmak üzere İsrail-Filistin sorunu, bütün ötekileştirilenlerin sorunu, dünyanın içine düştüğü savaş, çatışma, kriz ve kaos sorunlarının herkes lehine doğru bir rotada çözüm yoluna girmesini beraberinde getirecektir. 
 
Yerel ile evrensel sorunların ve çözüm yollarının buluştuğu odak noktasıdır İmralı. Bu odağın önünün açılması kriz, kaos ve savaşa karşı çözüm arayan, barış arayan tüm dünya halklarına güç verecektir. Tecrit altında sınırlı olanaklarıyla bu gücü yayan bir insanın önünün açılması halinde, sonucu herkes için hatta doğa ve evren için pozitif ve yararlı barışçıl enerji dalgalarının yayılması olacaktır. Barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan günümüz koşullarında İmralı kapılarının açılması ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Kürt sorunu başta olmak üzere İsrail-Filistin sorunu, bütün ötekileştirilenlerin sorunu, dünyanın içine düştüğü savaş, çatışma, kriz ve kaos sorunlarının herkes hatta hükümetler ve devletler lehine doğru bir rotada çözüm yoluna girmesini beraberinde getirecektir. Dünya entelektüellerinin, bilim insanlarının, gazeteci ve yazarların çığ gibi büyüyen desteği ve ilgisi bu gerçeğin yansımasıdır.
 
Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü bağlamında "umut hakkı" sürekli gündemde. Bahçeli'nin çağrısı oldu ancak 1 yıl geçmesine rağmen adım atılmadı. Bu durum süreci nasıl etkiliyor?
 
Umut hakkı –ki Sayın Öcalan’ın deyimiyle umut ilkesi- herkesi ilgilendiren evrensel bir temel ve vazgeçilmez infaz hukuku ilkesidir. Bu ilkeye istisna getirmenin kabul edilemez olduğunu AİHM "Öcalan 2" kararı kanıtlamış durumdadır. Buna karşı Türkiye Cumhuriyeti, zamana yayılı idam anlamına gelen ve AİHM’in işkence yasağı ihlali olarak değerlendirdiği infaz rejimini sürdüren devlet görünümünden çıkacak mı çıkmayacak mı? Meselenin bir yönü böyledir, bu da doğrudan hukuk devleti olup olmama sorunudur. Diğer yönüyle Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile olan bağıdır. Ki gelinen aşamada umut hakkı siyasi iradenin hukuka ne kadar önem verdiğini test eden turnusol kâğıdı işlevini görmektedir.
 
Siyasi irade umut hakkını düzenlemekle bir yönüyle hukuka bağlılığını göstererek sürece olan güveni artıracak, diğer yönüyle de sürecin pratikte hız kazanmasını hukuki zeminde sürdürme olanağını değerlendirmiş olacaktır. Sayın Öcalan geçmiş çözüm süreçlerinde rol oynamasına olanak sağlanmamasını “boş havuzda yüzemem” diyerek eleştirmişti. Ki o dönem bunu sağlayacak bir hukuki zemin yoktu, ama şimdi var. Umut hakkının, AİHM kararı gereği mevzuata yedirilmesi, kendisinin hükümlü statüsünden çıkarılmasının ve bu temelde süreci hızlandıracak özgür ve çalışır koşullara kavuşturulmasının yolunu açacaktır. Eğer siyasi irade Kürt-Türk demokratik ittifakından yana ve barışı istiyorsa, bunu 11 yıldır uygulanmayan AİHM kararını uygulayarak göstermekle başlayabilir. Ki zaten Anayasanın 90. maddesi de bunu emretmektedir. Burada sorun, hukukun üstünlüğünün bir gereği olarak AİHM kararının Anayasa hükmüne rağmen hayata geçirilmemesidir. Kaldı ki sürecin ivme kazanması ve sonuca ermesinde temel rolü olan Sayın Öcalan’ın bu rolünü oynamasını sağlayacağından, sürece yönelik güven sorununu da giderecektir. Sonuç olarak AİHM kararı doğrultusunda mevzuat değişikliğine gidilmesi temelinde Sayın Öcalan’ın cezaevi/hükümlü statüsünden çıkarılması, özgür çalışır koşullara kavuşturulması hem hukukun hem de sürecin sağlıklı yürümesinin gereğidir. Bu temelde umut hakkının bu kadar gündeme getirilmesinin nedeni, hem hukuk devleti olma hem de çözüm sürecini hukuki zeminde sonuca götürmenin gerekçesini birlikte sunmasındandır. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de yakın bir zamanda buna dair bir ara kararı oldu. Ancak yeniden Türkiye'ye süre verildi. Bu karar ne anlama geliyor, siz kararı nasıl değerlendirdiniz?
 
Avrupa sistemi, komplo sürecinde Avrupa’ya Kürt sorununa demokratik siyasi çözüm arayışıyla gelen Sayın Öcalan’a siyasi sığınma hakkı tanımadı. İtalyan mahkemesi, bizzat D’Alema’ya uygulanan baskılar yüzünden kararı sürüncemede bıraktı. Sayın Öcalan, İmralı sistemine alındıktan 9 ay sonra Ekim 1999’da bu kararı aldı ama artık iş işten geçmişti. Daha sonra AİHM sürecinde, herkesin gözü önünde gerçekleşen hukuk dışı korsanca kaçırmayı örtbas ederek, sadece Sayın Öcalan’ın adil yargılanmadığı ve yeniden yargılanması gerektiğine hükmetti. Ama konsey üyesi devletler, Türkiye ile olan diplomatik ilişkilerinde bu durumu pazarlık konusu haline getirerek, sonuçta “yeniden yargılansa da aynı cezayı alır” gerekçesi üzerinde uzlaşarak, AİHM kararı gereği duruşmalı, savunmalı olması gereken yeniden yargılamayı dosya üzerinden, sadece dosyayı açıp kapama yöntemiyle konuyu bir kez daha çıkar ilişkilerine kurban etti. AİHM kararına sahip çıkmadı, bütün bunlar da politik bir yaklaşımdı.
 
 
Konsey, Sayın Öcalan konusunda hukuki değil, politik bir tutum sergiledi. Ancak Meclis'i, komisyonu ve hükümeti teşvik edici olması nedeniyle önemlidir. 
 
Nihayetinde bir kez daha konsey, Sayın Öcalan konusunda hukuki değil, politik bir tutum sergiledi. Hukukun gereği, 11 yıldır AİHM kararını uygulamayan ve bu yönlü tavsiyeleri yerine getirmeyen devlet hakkında etkili yolların devreye girmesiydi. Ama bunun yerine konuyu siyasilere, meclise ve komisyona havale eden politik bir karar aldı. Meclise ve komisyona atıfta bulunarak bu yönlü mevzuat değişikliğinin acilen yapılması için Haziran 2026'ya kadar ek bir süre verdi. Bu yönüyle politik bir karar olsa da, yine de komisyonu, Meclis'i ve hükümeti umut hakkı ve barış süreci konusunda teşvik edici olması nedeniyle önemlidir. Hükümetin, komisyonda ve mecliste yer alan siyasi partilerin bu yönlü mevzuat değişikliğine gitmesi için elini güçlendirecek bir ara karardır.
 
 "Umut Hakkı" için ne gibi düzenlemelere ihtiyaç var?
 
Bu yönlü Meclis'e yıllardır sunulan yasa tasarıları beklemede duruyor. DEM milletvekillerinin de bu yönlü çalışmaları var. AİHM kararını göz önüne alarak değerlendirdiğimizde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılanların şartlı tahliyeden yararlanmayacağına ilişkin ibarelerin ve geçici maddelerin kaldırılması, azami bir ceza haddinin olması ve ondan sonra gözden geçirme mekanizması öngörüyor.
 
İnfaz hukukunun evrensel ilkeleri bağlamında ele alındığında ise, idam cezasının zamana yayılı hale getirilmesi biçimi olarak işkence yasağını ihlal eden ölünceye kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis rejiminin tümüyle kaldırılması gerekir. "Öcalan yasaları" da denilen ve “yeni” olarak dayatılan 2005 TCK-CİK düzenlemeleri ileriye değil geriye gidişti. Ki yürürlükten kaldırılan eski ceza infaz kanunundan bazı açılardan daha geriydi. Zira bu kanunlarda siyasi ve adli ayrımı yapmadan infaz bakımından en fazla yatar süre 20 yıldı. 1991 TMK ile birlikte istisnai düzenlemelere gidilerek bu süre 36 yıla dek çıkarıldı. 1999’da Sayın Öcalan’ın İmralı’ya getirilmesiyle birlikte de ölünceye kadar infaz rejimi denilen bir garabet daha infaz mevzuatına eklendi. Böylece İnfaz mevzuatı infazda eşitlik ilkesini, topluma kazandırma ilkesini rafa kaldıran karman çorman bir hale getirilmiş oldu.
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte demokratik siyaset stratejisine geçildiğine göre TMK ve ona bağlı tüm istisnai infaz düzenlemelerinin mevzuattan çıkarılması gerekir. İnfazda eşitlik ilkesi gözetilerek ortak bir ceza haddi olarak AİHM kararı da gözetilerek en fazla yatar sürenin düzenlenmesi uluslararası hukuk yükümlülüklerinin de bir gereğidir. Avrupa Birliği mevzuatı da bu yönlüdür. İnfaz hukuku bir bütün olarak bu temelde evrensel standartlar ve Avrupa mevzuatına uyumlu hale getirilmelidir.
 
MA / Esra Solin Dal

Diğer başlıklar

09:40 Gram altın ve ons altın haftaya rekorla başladı
09:14 Meteoroloji'den 16 kent için sarı kodlu uyarı
09:07 Vezan Karabulut: Öcalan'ın özgürlüğü kadınlar için de önemli
09:03 Bağdu katledileli 11 yıl oldu: Dosya yeniden ele alınmalı
09:00 13 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:48 Hamas ve İsrail karşılıklı rehine takasına başladı YENİLENDİ
12/10/2025
23:21 ABD: İsrailli esirler 24 saat içinde bırakılacak
22:13 Şiddet faili 10 gün sonra tahliye edildi
21:29 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê'de mazot yasağı nedeniyle elektrik sorunu
21:22 Gazeteci Hakan Tosun'a yönelik saldırıya ilişkin 2 kişi tutuklandı
20:10 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Tosun'a yönelik saldırı derhal aydınlatılmalı
19:53 Ankara'da trafik kazası: 1 kişi hayatını kaybetti
19:45 DEM Parti İzmir'de halkları buluşturdu
19:03 Rojin Kabaişin ailesine dayanışma ziyareti
18:13 Uluslararası Af Örgütü, Pexşan Ezîzî için imza kampanyası başlattı
17:38 Barış ve çözüm paneli: Ortak mücadele örmeliyiz
17:33 Taciz failine verilen cezanın bozulmasına karşı açlık grevi başlattı
17:19 İstanbul'da Ekin Kültür ve Sanat açıldı
17:08 Gerok Ma'dan Abdullah Öcalan'ın evinde çocuk atölyesi
17:04 Êlih mitinginden notlar: Halk Önderliğini istiyor
16:10 Miting ardından gençler 'Barışın mimarı İmralı'da' sloganıyla yürüdü
16:01 Efrîn’de iki yurttaş kaçırıldı
16:00 'Rojin Kabaiş'in bedeninde rastlanan DNA'ların sahipleri tespit edilsin'
15:38 Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı
15:23 Meclis'te bütçe görüşmeleri başlıyor
15:06 'Özgürlük' mitinginde Abdullah Öcalan’ın posteri açıldı
15:05 Çiğdem Kılıçgün Uçar: İmralı kapıları açılmadıkça çözüm yaşam bulmaz
14:51 Êlih mitingine katılanlar: Devlete değil, Öcalan'a güveniyoruz
14:10 Kitap Fuarı'nda 'Kürtçe eserleri sahiplenme' çağrısı
14:04 Kadınlardan “Özgür ve demokratik bir Suriye’ kampanyası
13:36 Afganistan ve Pakistan sınırında çatışma
13:19 İsrail Hamas tünellerini yok etmeye hazırlanıyor
12:46 Qoser’deki yangında ölen çocuk sayısı 2 oldu
12:40 Tunuslu filozofdan Öcalan’ın çağrısına destek
12:38 Meral Danış Beştaş: Öcalan’ın özgürlüğü milyonların talebidir
12:05 ‘Halklar ve İnançlar Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
11:52 Ankara rüşvet soruşturmasında 9 tutuklama
11:36 Wan Büyükşehir Belediyesi Kadın Meclisi toplandı
11:26 Gazeteci Tosun, yol kenarında darp edilmiş halde bulundu
10:58 Havalar soğuyor: 25 kentte kar ve sağanak
10:39 Kürt Dirilişi belgeseli sezon finalini yapıyor
10:30 Gazze zirvesi öncesi üç Katarlı diplomat Mısır’da kazada öldü
10:05 Rojin Kabaiş soruşturması: Savcı ‘cinsel saldırı’ dosyası açmalı
09:40 Pastör Peker: Kanuni düzenlemeler yapılmadan süreç sözde kalır
09:30 Jin dergi ‘Demokratik Entegrasyon’ manşetiyle yayında
09:20 Estukyan: Öcalan insanlığın bir arada yaşamının reçetesini sunuyor
09:05 Wan'da 2 yılda 700 esnaf kepenk indirdi
09:00 12 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:50 Prof. Lemkow: İlk adım Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü olmalı
08:06 Nisêbîn’de Kültür Sanat Festivali başladı
11/10/2025
23:56 Mısır: Gazze zirvesine 20'den fazla ülke katılacak
22:19 Bismil’de halk konseri
22:14 Êlih mitinge hazır: Bu davanın sahibi halk
22:08 Tülay Hatimoğulları Berlin’de: Demokratikleşme ve özgürlük yasaları hayata geçirilmeli
22:01 ABD'nin Mississippi eyaletinde silahlı saldırı
21:57 Mazlum Ebdî: Türkiye ile görüşmelerimiz oluyor
21:55 X’te Rojin Kabaiş tepkisi: Failler hesap vermeli
20:01 Hamas, barış anlaşması imza törenine katılmayacak
18:56 'Anadilde eğitim demokratik entegrasyonu güçlendirir'
18:49 Êlih mitingine çağrı: Barışın sesini yükselteceğiz
18:11 Amed'de Mehmet Uzun anması
17:49 Irak Dışişleri Bakanı Türkiye’yi ziyaret etti
17:45 Avrupa ve Latin Amerika’da 9 Ekim protestosu: Öcalan serbest bırakılsın
17:16 Dêrazor'da İç Güvenlik Güçleri'ne saldırı girişimi
17:13 İran 13 ayda en az 49 kadını idam etti
17:04 İzmir'de bağımlılık tartışıldı
16:51 ‘Abdullah Öcalan’ın perspektifi halkların ve inançların önünü açıyor’
16:35 Tahliyesi 3 kez ertelenen Berlik cezaevinden çıktı
16:33 Êlih ‘özgürlük’ mitingine hazır: Kentte Newroz havası var
16:07 İHD: Tutsakların taleplerine kulak verin
16:04 Gar Katliamı panelinde 'çözüm' önerileri: Özgürlükler güvenceye alınmalı
15:42 'Barış bir haktır' talebiyle bildiri dağıtıldı
15:33 Êlih mitingine çağrı: Gelin sürecin sahibi olun
15:28 Rojin Kabaiş soruşturmasında yeni gelişme: Cinsel saldırı ihtimali ortaya çıktı
15:06 İngiliz filozof Critchley: Öcalan'ın çağrısı antikapitalistler için ilham verici
14:51 Halklar ve inançlar konferansı: Herkes sürece destek vermeli
14:34 ‘Hatice Onaran’ın infazı ertelensin’
14:26 Eşbaşkan Taş tahliye edildi
14:25 Oluç: Üslup ve dil değişikliğine ihtiyaç var
13:58 Gözaltına alınan gazeteciye şiddet
13:31 Kayıp yakınları Gar Katliamı'nın faillerini sordu
13:15 Mehmed Uzun mezarı başında anıldı
12:59 Êlih büyük mitinge hazır: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü haykırılacak
12:58 Cumartesi Anneleri Cemil Kırbayır’ın akıbetini sordu
12:38 Gençler Amed ve Bursa’da ‘özgürlük’ yürüyüşü düzenleyecek
12:29 Amed’de ‘Görsel sanatlar kadın çalıştayı’ düzenlendi
12:24 Demokratik Birlik İnisiyatifi Konferansı: Suriye Kürtlerin kırmızı çizgisidir
12:05 Pervin Buldan: Sayın Öcalan, tehdit dilinin terk edilmesi gerektiğini söyledi
11:45 Kız Çocukları Günü: Geleceklerinin karartılmasına izin vermeyeceğiz
11:29 30 yılın ardından tahliye olan Erden: Özgür yaşayacağımız günler yakın
10:39 Gençlerden özel savaş politikalarına karşı yürüyüş ve açıklama
09:41 DFG gazeteci Erdemci’yi andı: Mücadelesini yaşatacağız
09:40 Gazeteci Demhat Akar yaşamını yitirdi
09:06 ‘Özgürlük’ mitingine çağrı: ‘Umut hakkı’ tanınmalı
09:05 Eskişehir bu sefer ‘Nadir element’ kıskacında
09:03 Yüksel Genç: Türkler de barışı sağlayana 'bijî' diyebilmeli
09:01 Hevrîn Xelef’in mücadele arkadaşı: İntikamını demokratik Suriye’yi kurarak alacağız
09:00 11 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:37 Mazlûm Ebdî: Askeri bir komite Şam’a gidecek
00:03 Êlih mitingine çağrı: Öcalan'ın özgürlüğünü haykıracağız
10/10/2025
23:55 Avrupa kentlerinde 9 Ekim protestoları
23:42 Macron, Lecornu'yu yeniden başbakan olarak atadı
23:12 ABB Başkanı Yavaş hakkında bakanlıktan soruşturma izni istendi
23:08 Hamas: İsrail ile esir takası 13 Ekim'de başlayabilir
23:03 Geçiş Hükümeti güçleri Dêr Hafir kapısını bombaladı
22:55 Abdullah Öcalan: Komisyon bir an önce İmralı’ya gelmeli
22:34 İki kişinin ölümüne sebep olan elektrik faciasında cezalar açıklandı
20:34 Gar Katliamı paneli: Delillere rağmen cezalandırmalar yapılmadı
19:59 Qoser’deki yangında 1 çocuk hayatını kaybetti
19:42 Özerk Yönetim: QSD’nin Suriye’nin yeni ordusunda yerini alma zamanı gelmiştir
19:40 Amed'de 'Marksizm Günleri' başladı
19:21 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê çevresinde yeni noktalar kuruldu
18:31 Özgürlük mitingine çağrı sürüyor
18:13 İsrail saldırılarında 77 bin kişi katledildi ve kayboldu
17:50 Anne ve 3 çocuğunun yaşamını yitirdiği yangında sanıklara tahliye
17:17 Bayrampaşa başkan vekili seçimleri iptal edildi
17:06 Tahliye edilen Bese Ecer hastaneye kaldırıldı
15:39 İstanbul'da 'Sırrı Süreyya Önder Barış Futbol Turnuvası' düzenlenecek
15:37 Amed 9'uncu Kitap Fuarı’nın tarihi belli oldu
14:55 'Gar Katliamı hukuki ve siyasi olarak aydınlatılmalı'
14:13 Hukuk kurumlarından Kürtçeye resmî statü talebi
13:59 Tahliye edilen Taşdemir memleketinde coşkuyla karşılandı
13:55 Hasta tutsak Bese Ecer için cezaevi önünde oturma eylemi başlatıldı
13:53 Süreci doğru sahiplenmek
13:20 Demhat Baytar’ın taziyesine kitlesel ziyaret
13:10 Belediyelerden Koma Amed konserine davet
13:05 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi açıklandı
12:52 9 Ekim protestoları: Temel talep Öcalan'ın özgürlüğü
12:49 Gazze’de ‘ateşkes’ resmen yürürlüğe girdi
12:38 İmralı Heyeti'nden Halk TV yazarı Ergan'a yalanlama
12:09 ‘İstanbul ve Lanzarote Sözleşmesi kız çocuklarının güvencesidir’
11:40 Gar Katliamı anmasına polis saldırısı
11:34 Ölüm Cezası ile Mücadele Günü: İran’da idamlar artıyor
10:09 Gar Katliamı tanığı: Katliam İŞİD'indi, sorumluluk ise devletteydi
09:59 104 kişi katledildiği yerde anıldı: 10 yıl önceki barış şiarı hala etkilidir
09:23 Öcalan'ın avukatı: İktidar, barış isteğini AİHM kararını uygulayarak gösterebilir
09:06 Yazar ve sanatçılar sürece dair ne diyor?
09:05 Pasûr'da halk doğa talanıyla göçe zorlanıyor
09:05 'Tutsaklar ağız içi arama nedeniyle 3 yıldır hastaneye gidemiyor'
09:03 ÖHD Eş Genel Başkanı: Öcalan’ın dinlenmesi tarihi bir sorumluluk
09:02 Kadınlar 'yaşamak ve yaşatmak' için örgütleniyor
09:00 10 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:27 Komplo Marmara Bölgesi’nde protesto edildi
09/10/2025
22:27 Gever sokaklarında 9 Ekim pankartları
22:15 THY Silêmanî seferlerine başlayacağını açıkladı
21:59 İstanbul Altın Rafinerisi operasyonunda 20 tutuklama
21:47 Hamas: Kalıcı ateşkes başladı
21:31 ‘Sürecin başarısı için mücadele edeceğiz’
20:45 DEM Parti’den önerge: Kamu görevlilerinin sorumluluğu açığa çıkartılsın
20:24 Trump Ortadoğu turuna çıkıyor, Türkiye programda yok