YPJ Komutanı: En büyük tecrübe öz savunmasız yaşanamayacağı gerçeğidir

  • kadın
  • 09:06 5 Eylül 2025
  • |
img

RIHA - Kadınların sadece bir erkeğin değil hegemon savaşların da kurbanı olduğunu belirten YPJ Komutanı Newroz Ehmed, “Kadınlar örgütlenebildikleri kadarıyla kazanımlarını koruyabilirler. Bu nedenle çağrımız tüm kadınların öz savunma çerçevesinde örgütlenmesidir” dedi. 

 
Heyet Tehrir El Şam'ın (HTŞ) 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejimini devirerek yönetime el koyduğu Suriye’de, çatışma ve kriz hali devam ediyor. HTŞ’nin katliam yaptığı kıyı bölgelerdeki halk ile Süveyda bölgesindeki Dürzilerin çağrıda bulunduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise bölge için çözüm arayışlarını sürdürüyor. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin HTŞ ile 10 Mart 2025’de imzaladığı mutabakatta henüz bir ilerleme kaydedilmediği gibi mutabakat sonrası Haziran ayında Şam’da yapılan görüşmelerde de her hangi bir sonuca varılmadı. Paris’te yapılması planlanan görüşmeleri erteleyen geçici hükümetteki HTŞ, daha sonra görüşmelere katılmayacağını duyurdu. Yanı sıra Suriye coğrafyasındaki entegrasyon tartışmaları ile birlikte Türkiye’nin Özerk Yönetim’e dönük saldırı tehditleri de sürüyor. 
 
Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni, Alevi, Ezidî gibi halkların kadın öncülüğünde kurduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, HTŞ’nin saldırılarından kaçanların korunağı olurken, DAİŞ’e karşı mücadeleleriyle yeni bir tarih yazan Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), HTŞ ve Türkiye’nin desteklediği paramiliter yapıların hedefindeki kadınları ve kazanımlarını korumaya kararlı. YPJ Genel Komutanlık üyesi Newroz Ehmed, bölgedeki gelişmeler, HTŞ’nin tutumu ile YPJ’nin süreçteki rol ve misyonuna ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
 Rojava’da, “Kadın Devrimi” sonrası kadınların öncülüğünde yeni bir yaşam kuruldu. YPJ, ataerkil ideolojiye, paramiliter yapılar ve Türkiye’ye karşı özsavunma temelinde savaşan tüm kadınların şemsiyesi. Ancak kurduğunuz sistem ulus devletlerin hedefinde. Bunun nedeni nedir?
 
Bu soruya yanıt vermek için öz itibariyle kurduğumuz sistem ile ulus devlet sistemleri arasındaki farka değinmek istiyorum. Bizler sistemsel olarak demokratik, kadın özgürlükçü yerel yönetime dayanan bir sistem kurduk. Bu sistemi dünya ‘Rojava Devrimi’ olarak tanıdı. Bu devrimin öncülüğünü kadın savaşçılar yaptı. Kadın ordusu olarak üzerimize tarihi sorumluluk düşmekteydi. Bu şekilde ilerledik ve ilerleyeceğiz. Yürüttüğümüz bu mücadelede kadınların dili, kimliğinin bilinci ve intikamını alma sorumluluğunu hissettik ve hissetmeye devam ediyoruz. Önder Apo’nun kadın özgürlükçü paradigmasında yer alan ‘Bu topraklarda ilk sömürülen kadın cinsiydi ve kadının köleleştirilmesiyle birlikte toplum da köleleştirildi’ tespitini biliyoruz. Kapitalist sistem kendisini ulus devlet üzerinden kurumsallaştırırken, aynı zaman da kadın köleliği üzerinden sistemleştirdi. Bugün kapitalizm, emperyalizm ideolojisini sürdürebilmek için sadece kadını değil, erkeği de köleleştiriyor. Buda toplum içinde büyük bir ahlaki çöküntüye neden oluyor. ‘Yaşam’ kelimesinin içi boşaltılarak, çarpık bireysel özgürlük anlayışları ile doldurulmak isteniliyor. Bugün ulus devletlerin dünyayı getirdiği hale bakalım her gün binlerce kadın ve çocuk katlediliyor ya da açlıktan ölüyor-öldürülüyor. Bu sorunların çözümlemelerini yapan Önder Apo, YPJ kurulmadan çok önce de Suriye ve Rojava’da önemli eğitim çalışmaları yapmıştı. Bu sayede Önder Apo özellikle toplumun öncüleri olarak gördüğü kadınların eğitiminden kendisini sorumlu gördü. Bugün mücadelemizin her alanında eğitilmiş kadınlar bu topluma öncülük ediyor. Bu da kendiyle birlikte belli bir özgürlükçü zihniyet yapılanmasına dönüştü. İdeolojik olarak kadın ilk defa kendisine, ‘Ben kimim?’, ‘Benim gerçekliğim ne?’, ‘Ben yaşamın neresinde yer alıyorum?’, ‘Jin, jiyan azadî arasındaki diyalektik nedir?’ sorularını yöneltti. Bu çelişkilerle kadın büyük arayışlara girişti ve bu arayışlar sonucu oluşan kadın karakteri bugün bir devrimin öncülüğünü yapıyor.
 
 Demokratik Modernite, Suriye’nin demokratikleşmesi için de en ideal sistem. Ulus devletler YPJ’yi hedef almakta çünkü şu an ulus devlet zihniyetine karşı kadınlar adına ideolojik olarak savaşan tek güç YPJ’dir.
 
Yeni dönemde tarihsel bir dizayn yapılmaya çalışılıyor. Suriye, bu dizaynda önemli bir yere sahip. Bu sayede yıllar önce yapmak istedikleri böl-parçala-yönet politikası ile geçen yüzyılda illegal olarak yürütülen bu sistemi legalleştirmek istiyorlar. Ancak YPJ ve QSD olarak Demokratik Modernite temelinde bir sitem kurduk. Bu sistem, tüm etnik yapılardan dinlere herkesi kapsamaktadır. Sistemimizde herkes anadili ve kültürüyle, demokratik yerel yönetimin bir halkası olarak kendisini yürütmektedir. Sistemin öncülüğünü de kadınlar yapmaktadır. Bu sistem Suriye’nin demokratikleşmesi içinde en ideal sistem. Güçlerimize salt ‘Kürt güçleri’ diyebilir miyiz? Hayır. Çünkü güçlerimiz içerisinde Suriye’de yer alan tüm etnik yapılanmalar var. Şöyle anlamalıyız; YPJ ve QSD bölgede özgürlük sorunu olan her kesimin ordusu ve gücüdür. Bu da kendisiyle birlikte bir dayanışma açığa çıkarmıştır. Çünkü bu şekliyle Arap halkımızdan Ermeni, Süryani halklarımıza kadar alandaki hangi etnik yapı bir saldırıya maruz kalırsa, hepimiz bu haksızlığa karşı mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Eğer Rojava’da oluşturduğumuz bu model bir statüye ulaşırsa, bu tüm Ortadoğu için yeni bir rönesans olacaktır. Çünkü bu şekliyle yüzyıllardır halklar arasına örülen duvarları yıkarak birlikte yaşamın-yaşamanın mümkün olduğunu göstermiş olacak ve zihniyet savaşımını başarmış olacağız. Bu yüzden YPJ, yaratılan demokratik sistemin beynidir. YPJ’yi daha farklı kılan kadın özgürlüğü ideolojisi temelinde mücadele eden bir ordu olmasıdır. Bu yüzdendir ki bu yaşam tarzı ve savaş biçimi ile dünyada örneği olmayan ilk ve tek kadın ordularındandır. Kadının rengiyle bir mücadelenin, savaşın nasıl olması gerektiğini tüm gerici zihniyetlere göstermektedir. YPJ bugün sadece Rojava ve Ortadoğu’daki kadınların değil tüm dünya kadınların yaşamlarının bir teminatı haline gelmiştir. Çünkü var olan erkek egemen zihniyeti değiştiremezsek Önder Apo’nun bahsettiği ‘özgür eş yaşam’ ideolojisini hayata geçiremeyiz. Bunun için büyük bir yaşam savaşı veriyoruz. Mevcut zihniyetin sahte ‘aşk’ vaatleri ve ‘namus’ kisvesi adı altında var olan kadın cinayetleriyle birlikte kültürel soykırımın daha da arttığı bu sistemi değiştirmek temel gayemizdir. Bu sayede kadınların öz gücü temelinde güçlü örgütlenmesini sağlayacağız.  Ulus devletler YPJ’yi bu nedenle hedef almaktadırlar. Çünkü şu an ulus devlet zihniyetine karşı ideolojik anlamda kadınlar adına savaşan tek güç YPJ kadın ordusudur.
 
 Devam eden saldırılara karşı kadın kazanımlarının korunması nasıl mümkün? 
 
Öncelikle ‘Rojava Devrimi’nin kadınların emperyalizme karşı elde ettiği bir zafer olarak görüyoruz. Devrimimiz Arîn Mîrkan, Avesta Xabûr, Jiyan Tolhildan ve daha ismini sayamadığımız birçok kahraman kadın şehidimiz öncülüğünde gelişti. Şehitlerimiz bedenlerini siper ederek kadınlar ve halklar arasında bir köprü oldu. Eğer bugün burada Rojava ve Suriye’de yer alan Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Dürzi ve Alevi temsilcilerinin katılımıyla bir konferans gerçekleşmişse bu tabii ki de YPJ kadın ordusunun bir kazanımıdır. Kadınlar örgütlenebildikleri kadarıyla kazanımlarını koruyabilirler. Bu sayede örgütlü mücadelemiz toplumsal bir zemine hitap etmektedir. Kadınlar olarak her alanda silahımızla öz savunmamızı, dilimizle, kültürümüzle devrimi yaşanılır kılmak için büyük bir mücadele veriyoruz. 
 
 Geçici hükümette yer alan HTŞ, hem bölgedeki politikaları hem de kadın ve farklılıklara yönelik uygulamalarıyla Suriye’de yıkılan üniter sistemde ısrar edeceğini gösteriyor. Suriye'de bu yapıyla nasıl bir araya geleceksiniz? 
 
Biliyorsunuz ki BAAS Rejimi devrilmeden önce YPJ ve QSD olarak Şam hükümetiyle de kısmi görüşmelerimiz oldu. Bu anlamda Esat Rejimine de ısrarla kendisini sistemsel olarak dönüştürmesi ve bizi resmi olarak tanıması yönünden arayışlarımız, çabalarımız oluyordu. Zaten ‘Rojava Devrimi’nden sonra BAAS Rejimi’ni ayakta tutan temel faktör bizler olduk. Eğer zamanında DAİŞ çetelerinin önünü Kobanê, Reqa ve Derazor başta olmak üzere bölge genelinde almamış olsaydık yönünü ilk elden Suriye hükümetine verecekti. DAİŞ’le mücadele ederken şu anki geçici hükümetin yaptığı gibi Esat Rejimi de bir rol üstelenmedi. Esat Rejimi’nden bazı tecrübeler çıkarttık. Nedir bu tecrübelerimiz? Eğer merkeziyetçi, iktidarcı yönetim biçiminden taviz vermezse Esat’ın başına gelenler HTŞ geçici hükümetinin de başına gelecektir. Bu savaşın temelinde farklı dinleri ve ırkları tanımamak var. Yine sadece merkeziyetçi bir hükümet biçimiyle değil cihadist bir zihniyete karşı savaşıyoruz. Cihadist düşünce sisteminde kadın sadece dünyaya çocuk getirir, onun haricinde hiçbir değeri yoktur. Bu zihniyet yapılanmasının kadını ele alma biçimi değersizliktir. Bu yüzden bugün Dürzi ve Alevi halkına yönelik saldırılarda özellikle kadınlar hedef alınıyor. Çünkü kadınlar hem Alevi toplumunda hem de Dürzi toplumun da öncü misyonuyla öne çıkmış durumda. Kadın yok olursa toplum yok olur. Bu toplumların temel değer ve öz güçleri hala kadının elindedir. Toplumsal değer çarkını ahlaki politik açıdan kadınlar yönetmektedir. Bizler Suriye geçici hükümetiyle demokratik bir çözüm arayışına giderken kesinlikle kadınlar olarak kendi kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Tabii burada merak edilen konu özellikle YPJ’nin nasıl entegre olacağı. Buna özellikle değinmemiz gerekirse, kesinlikle benzeşmekten veya bu zihniyete tabi olmaktan bahsetmiyoruz. Böyle olursa bunun adı asimilasyon olur. Bizler özgün yapılanmamızın Suriye genelinde bir model olarak hayata geçmesini ve bütün etnik yapıların özgürce yaşayabileceği bir demokratik sistemin olmasını istiyoruz. Suriye genelinde YPJ olarak aynı misyonla rol oynamak istiyoruz. Çünkü bizler kadınların güvenliğini HTŞ dahil hiçbir erkek örgütlenmesine teslim etmeyeceğiz. Bu anlamda entegrasyon bir bütünleşmeyi içerisinde barındırmaktadır. Bu bütünleşme Suriye’nin demokratikleşmesinde büyük rol oynayacaktır. Güçlerimiz zamanında insanlığın düşmanlarına karşı savaşırken bu savaşın bütün insanlığı etkilediğini, etkileyeceğini defalarca kez dile getirmiştir. Bakın bugün aynı noktalarda zorlanıyoruz. Çünkü bu savaş sadece Kürt halkının özgürlük savaşı değil, dünya halklarının kendi haklarını tahin etme savaşıdır. Bu sayede ortak düşmanlarımıza karşı birlikte örgütlenmek, birlik olmak, birlikte aynı mevzilerde savaşmak zorundayız. Gün o gündür. Herkesin de gördüğü gibi HTŞ’nin Alevilere ve Dürzilere karşı yapılan savaş bir varlık yokluk savaşıydı. Bu durumu iyi anlamak iyi yorumlamak gerekiyor. Bizler bu savaşta savunma sorunu olan bütün etnik kimliklerin yanındayız. Suriye halkı da özgürlük için verilen çabalarımızı görüyor. Birlikte örgütlenmeliyiz ki ortak yaşam alanlarımız ve ortak savunma güçlerimiz olsun.
 
 3'üncü Dünya Savaşı Ortadoğu'ya yayılarak derinleşiyor. Son olarak İsrail-İran şiddetli bir çatışma yaşandı. YPJ olarak savaş ve çatışmaları derinleştiren kriz halini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
3’üncü Dünya Savaşı olarak tanımladığımız bu süreçte, dış emperyal güçlerin Ortadoğu ve Kürdistan'ı yeniden dizaynıyla yüz yüzeyiz. Yeni dizayn çerçevesinde birçok ülkeye müdahaleler oldu. Ukrayna, İran, Gazze… 3. Dünya Savaşı ile birlikte Ortadoğu’da özelde Kürdistan’da sıcak bir savaş durumu yaşanıyor. Bu savaşın bedeli ağır oldu ve olmaya da devam ediyor. Her yeni savaş eskiyi yıkıp yenisini oluşturmak içindir. Halkların bugün yaşadıkları da yine kapitalist sistem ve ulus devletlerin sistemlerini yürütmeleri için sadece bir araçtır. ‘Savaş neden Ortadoğu ve özelde Kürdistan'da yaşanıyor’ sorusu önemlidir. Çünkü bu savaş üzerinden kapitalist sistem ömrünü uzatmak istiyor. Böylelikle hem ekonomik anlamda hem de sistemsel açıdan yaşadığı krizle daha önce de bahsettiğim böl-parçala-yönet stratejisini uygulayabilir. Şimdi yapılmaya çalışılanda bu projeyi başarıya götürmek. Bir yanda Rusya-Çin bloğu diğer yandan da Amerika ve İsrail bloğu var. Bu iki blok tüm hazırlıklarını hakimiyeti ele geçirmek üzerine yapıyor. Şimdi kim enerji yollarına hakim olup projelerini hayata geçirirse Ortadoğu'nun hegemon gücü olacak. Bu proje için birçok ülke yerle bir edildi. Fakat dünya sessiz kaldı. Çünkü o ülkelerin ortadan kalkması sistem için önemli değil. Önemli olan hegemonların çıkarları. Öyle ki hegemon devletler her türlü halk katliamını göze almış durumda. Bu sadece Kürt, Dürzi ve Alevi halkı için tehlike teşkil etmiyor. Tüm halklar için büyük tehlike arz ediyor. YPJ olarak hali hazırda karşısında durduğumuz katliamlara karşı bugün de mücadele vermeye devam edeceğiz. Savaşın olmadığı bir dünya isterdik fakat şu an yaşadığımız coğrafya savaşın tam merkezi. Bu nedenle halklar olarak büyük dayanışma içerisinde olmalıyız ki erkek egemen aklın savaş tarzı karşısında başarılı olabilelim.
 
 Edindiğimiz en büyük tecrübe hiç bir kadının öz savunmasız yaşayamayacağı gerçeğidir. Kadınlar sadece bir erkeğin değil hegemon savaşların da kurbanı oluyor. Bu nedenle YPJ olarak çağrımız tüm kadınların öz savunma çerçevesinde örgütlenmesidir.
 
 Kadınlar Ortadoğu başta olmak üzere bir bütünen savaş ve kriz ortamında ciddi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bırakılıyor. Buna karşı kadın mücadelesine nasıl bir çözüm öneriyorsunuz? 
 
YPJ olarak edindiğimiz en büyük tecrübe hiç bir kadının öz savunmasız yaşayamayacağı gerçeğidir. Kadın varsa toplum vardır. Eğer kadınlar olarak öz savunmamızı hem düşünsel hem fiziki anlamda yapmazsak; bugün öldürülen başkasıyken yarın öldürülen bizler olacağız. Kadınlar sadece bir erkeğin değil çoğu zaman hegemon savaşların kurbanı oluyor. Sadece fiziki olarak kaçırılıp, işkence yapılıp tecavüze uğramıyor. Her gün binlerce kadın tecavüze uğramasına rağmen toplum bu durumu dile getirmiyor. Dile getirse bile kimse yargılanmıyor. Kadınlar bu toplumun suçlusu haline getirilmiş, kimse küreselleşmiş erkek egemen zihniyetin yada sistemin kendini kaybetmiş 'erkeğinden' bahsetmiyor. Herkes toplumsal sorunlarda kadını suçlu görüyor. Bu da toplum içerisindeki toplumsal cinsiyetçiliğin ulaştığı düzeyi gösteriyor. Şunu unutmayalım ki, kadın bilinçlendiği oranda toplumu bilinçlendirir ve bilinçli kadın öz savunmanın yakıcı gerçekliğinin farkına varan kadındır. Biliyorsunuz ki Kobanê ve Şengal sürecinde büyük bir DAİŞ saldırısıyla yüz yüze kaldık.  Tüm dünyanın başına musallat olan DAİŞ’lilerin tek rüyası bir kadın eliyle ölmemekti. Çünkü inandığı erkek egemen akla göre; bir kadının eliyle öldürülünce cennete alınmıyor. Bu bile cihadist kadın düşmanı aklın gerçeğini açıkça gösteriyor. Başta Êzidî olmak üzere DAİŞ’in eline geçen kadınların başına nelerin getirildiğini tüm dünya gördü ve izledi. YPJ olarak silahlara sarıldığımızda, yurdumuz, benliğimiz, kültürümüz büyük bir işgalle yüz yüzeydi. Eğer ordulaşmamış olsaydık ne kendimizi ne de toplumumuzu koruyamaz ve özgürleştiremezdik.  Yine birçok kadını öz savunma kimliğimizle kurtardık. DAİŞ’e karşı Derazor'dan Reqa'ya oradan Cizîreye güçlü bir savunma mekanizması oluşturduk. Kürt kadınlar olarak hem bölgedeki kadınlara hem dünyadaki kadınlara umut olduk. Dünyanın her yerinde kadınlar olarak öz savunmamızı geliştirip, güçlü bir örgütlülük yaratmak istiyoruz ki bizden sonraki nesillere de özgür bir gelecek vaat edelim. Bu nedenle YPJ olarak çağrımız tüm kadınların öz savunma çerçevesinde örgütlenmesidir.
 
 Son süreçte Kürt Kadın Konferansı gerçekleştirildi yine NADA’nın 1. Kongresi gerçekleştirildi, Jineolojî çalışmaları yaygınlaştırıldı. Bu çalışmalar ve örgütlenmelerin kadın mücadelesine ne gibi getirileri oluyor? 
 
Kürt halk gerçekliğini kadın gerçekliğinden ayrı ele alamayız. Kürt halkının siyasi, kültürel ve fiziki olarak 100 yıllardır soykırımla yüz yüze oluşu, tarihsel hafızanın eğitimsiz bırakılarak elinden alınmasıydı. Kendi gerçeğinden uzaklaşan ve kaçan bir toplum oluşturulmuştu. Bu toplumun ne bir dili ne de bir eylemi vardı. Bu nedenle örgütlü bir halk gerçeğinden bahsetmek kesinlikle mümkün değildi. Tabii ki Kürt halkı bu durumdayken Kürt kadını tamamıyla sömürge durumundaydı. Kürt kadınlar özgürlük hareketiyle birlikte sadece kimlik savaşımı vermediler, kadınlar olarak da benlik savaşı verdiler. Kürt kadınlar, kendilerini 'xwebûn' olarak tanıdıkça verimli hilal olarak tanımlanan Mezopotamya topraklarında şekillenen insan yaratımlarında kadının derin etkisini gördü. Kaybedilen hakikat kadın şahsında yeniden yaşam buldu. Bu hakikat sadece Kürt kadınların değil, tüm kadınların hakikatiydi. İşte bugün Kürt kadınların gerçekleştirmiş oldukları konferanslarla ulusal bilinç ortaklaştırılıyor ve büyütülüyor. Verilen kimlik savaşımını ancak ulusal bilinç ve kadının öz değerleriyle buluşmasıyla koruyacaklarının bilincindeler. Kürt kadınlar örgütlendikçe tarihte olduğu gibi yeniden tüm kadınlar için bir model haline gelecekler. Jineolojî gibi bir kadın bilimine sahibiz. Kadın, Jineolojî ile daha aydınlık bir geçmiş ve gelecek içerisinde hakikatiyle buluşuyor. Kadınlar artık kaybettikleri değerlerin yeniden kazanma mücadelesini daha kuvvetli bir şekilde veriyorlar. Bu nedenle Kürt Kadın Konferansları, yine 1'inci NADA Kongresi ve jineoloji çalışmaları Ortadoğu ve dünya sisteminde nasıl önemli bir rolümüzün olduğunu gösteriyor. Hedefimiz bu kapsamda çalışmalarımızı daha da büyüterek, tüm kadınlara ulaştırmak olduğunu yinelemek istiyorum. Her örgütlenen kadın, Önderliğin barış ve demokratik toplum çağrısının bir garantisidir. Bu bağlamda çalışmalarımızı daha da büyüterek güçlü bir şekilde mücadelemizi kolektif bir ruhla var olan erkek egemen aklı yıkmak için yürüteceğiz.
 
 Kürt kadınların iddialı mücadelelerinden biri de ulusal birliğin sağlanmasına dönük. Dört parçada da mücadeleler ortaklaştırılıyor ve ortak bir dil yaratılıyor. Kürt Ulusal Birliği’nin sağlanmasında kadınların çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Önder Apo’nun tarihe bakış açısıyla Kürt kadın tarihi yeniden yazılmaya başlandı. Düşmanın yok saydığı Kürt kadın tarihi yeniden ele alarak sosyolojik, politik, felsefi, edebi ve kültürel açıdan tarih sayfasında yeniden yerini aldı. Düşman gerçeği bundan kaynaklı dört parça Kürdistan'da özel savaş politikalarıyla Kürt birliğinin oluşmaması için büyük oyunlar oynadı. Bu çabaları Abdülhamit dönemindeki projelerine dayanmaktadır. Özellikle Türkiye’de devlet güçleri, koruculuk sisteminden ajanlık sitemine, uyuşturucudan insan ticaretine, fuhuşa kadar birçok özel savaş politikasıyla Kürt gençlerini ve kadınlarını kültürel yapısından uzaklaştırmak istedi. Aynı politikayı İran devleti komplo ve idamla insanları korkutarak yapıyor. Güney Kürdistan'da ise Kürtlerin demokratik bir toplum olmamaları için kadın özgürlüğünün hiçe sayıldığı bir sistem kuruldu. Rojava parçamız, Suriye Rejimi çatısı altında Kürtlerin kültürel yapısını kaybetmesi için 'Arap kemeri' denilen bir projeyle çevrelenmek istendi. Her dört parça Kürdistan'da uygulanan bu politikalar hem Kürt halkımızda hem de kadında ulusal anlamda bir bilincin oluşmamasında çok büyük etki yaratmıştı. Bizleri dört parçada da o günlerden bugüne getiren şey Önder Apo gerçekliği oldu. Kürdistan halkının kalbi bugün Amed, Kobanê, Mahabad, Suleymanîye ve Şengal'de atıyor. Bugün Kürt ulusal bilinci herhangi bir saldırı karşısında Kürt halkını direniş ve mücadele sahalarında bir araya getiriyor. Güçlü bir politik halk gerçeği açığa çıktı ve bu güçlü mücadele tabii ki Kürt kadınların mücadelesinden bağımsız değildir. Kürt kadını örgütlendikçe ve savaştıkça hem ulusal bilince öncülük etti hem de tüm dünya kadınları için gün geçtikçe vazgeçilmez bir umut ve mücadeleyle yaratılmış kazanımın simgesi oldu.
 
 Önder Apo’nun yaşama anlam katan değerlendirmeleri günümüze ve geleceğe ışık oluyor. Bu da herkesin yönünü O’na çevirmesini sağlıyor. Emperyalist düşünceye karşı sosyalist düşünceyi en çok geliştiren önderdir.
 
 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı Kuzey ve Doğu Suriye’de nasıl bir yankı yarattı? 
 
Önder Apo’nun görüntüsü ve dünya siyasetine yön veren fikirleri özellikle kadınlarda büyük bir heyecan yarattı ve yaratmaya devam ediyor. Halkımız bundan büyük bir moral aldı. Bu temelde Önderliğin fikirlerinin ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ temelinde hayat bulması için bölgede büyük bir hareketlilik oldu. Bölgede entegrasyonun yanı sıra en çok komün ve yerel sistemlerin daha işlevsel olması için belirli projelere gidilmiş ve bu projelerin yaşam bulması için çalışmalara büyük bir azimle devam edilmiştir. Suriye, Türkiye, İran ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu’dan dünyaya kapitalist sistem kendisiyle büyük bir kaos oluşturmuş durumda. Bu kaostan halkları barışa ve demokratik bir sisteme götürecek tek proje Önder Apo’nun Demokratik Modernite projesidir. Demokratik Modernite projesi, yerele dayanan bir yönetim biçimidir. Yine böylesi bir sistemin hayat bulması için Önder Apo’nun geliştirmiş olduğu tarihi bakış, yorumlama tarzı, evreni ele alış biçimi ve düalite yaklaşımı, özgürlük sosyolojisi temelinde toplum çözümlemeleri, ekolojiden jineolojiye, yaşama anlam katan değerlendirmeleri günümüze ve geleceğe ışık oluyor. Herkesin yönünü Önder Apo’ya çevirmesini sağlıyor. Önder Apo emperyalist düşünceye karşı sosyalist düşünceyi en çok geliştiren önderdir. Yine kendi şahsında çözümlemiş olduğu ve aşmış olduğu Ortadoğu dogmatizmi şimdi yaşadığımız işgale ve sömürüye verilecek en büyük cevaptır. Bugün ulus devletler Önder Apo’nun çözüm arayışları felsefesinin ‘terör’ adı altında halkın hizmetine girmesini engellemeye çalışmaktadır. Yine değinmek gerekirse Önder Apo’nun tarihi çağrısı Rojava üzerinde büyük bir etki yarattı. Tabii ki hem Suriye hem de Türkiye ile görüşmelerimiz var. Bölgede ‘savaş durmuş’ diyemeyiz. Hatta sıcak savaş bile fiilen durmuş değil. Derazor, Reqa ve birçok kantonumuzda DAİŞ’in iç güvenlik güçlerimize saldırıları devam etmektedir. Keza alanda Türkiye devletinin dronlarıyla var olan saldırıları tekrar ediyor. Belli bölgelerde Türklere ait olan keşifler uçuş yapıyor. Biliyorsunuz ki DAİŞ’le olan savaşımızda da yine SMO ve ÖSO çeteleriyle olan savaşımızda da çoğu zaman belgeli bir şekilde bunların Türkiye devletiyle yakından bağlantı içerisinde olduklarını tespit ettik. Yine devrim alanlarımızda MİT aracılığıyla yürütülen kirli politikalar devam ediyor. Bu nedenle yer yer stabil bir savaş durumu yaşarken diğer yandan olası saldırılara karşı güçlerimizin büyük hazırlıklar içerisinde olduğunu ifade edebiliriz.
 
MA / Ceylan Şahinli 

Diğer başlıklar

19:04 MED-DER: Dilimize sahip çıkalım
19:01 Henüz yayınlanmayan belgefilme sansür
18:57 223 işçinin direnişi aralıksız devam ediyor
18:54 MHP'li Yıldız: Komisyon Öcalan ile görüşsün
18:44 Müjdat Gürbüz de kayyım heyetinden çekildi
18:39 Tamer Koç için Ankara’da taziye kuruldu
18:12 TJA’dan Rojin Kabaiş ailesine ziyaret
17:23 İnsan hakları savunucusu Aday toprağa verildi
17:09 YSK, CHP'nin itirazını kabul etti: Kongreler sürecek
17:07 Şırnak Cezaevi raporu: İnsanlık onuru çiğneniyor
17:07 Gazeteci Karabay hakkında iddianame hazırlandı
17:02 DEM Parti Ankara’da hukuk atölyesi düzenleyecek
16:43 Kırkazak ve Sultan Özcan yeniden HDP Eş Genel Başkanları seçildi
16:27 Eğitim Sen: Eğitim bütçesi iki katına çıkarılmalı
15:42 Yavuz'un taziyesine kitlesel ziyaret
14:44 CHP'deki kayyımlardan Hasan Babacan çekildi
14:24 İstanbul'da okulun ilk günün ders saati değiştirildi
14:12 Madene karşı toplanan imzalar valiliğe sunuldu
14:11 Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler cezaevinden çıktı
13:32 Yeni Yaşam’a X’te erişim engeli
13:21 ‘5 Nolu Cezaevi o günün şartlarına uygun dizayn edilmelidir’
13:12 ÖHD ve TUAD’lıların davasında karar çıkmadı
12:37 Dumlu Cezaevi'nde baskılar artıyor: Barışı görmeyeceksiniz
12:31 'Kadınlar barışı konuşuyor' buluşmasına çağrı
12:26 ABD’li felsefeci Longino: Öcalan’ın çağrısı beni etkiledi
12:05 Aydın ve sanatçılar 'barış' panelinde buluşacak
11:57 Özel: Kılıçdaroğlu kayyım olursa tanımayacağız
11:49 Afganistan'da can kayıpları 2 bin 200'ü aştı
11:29 'Demokratik Konfederalizm, Demokratik Toplum Çağrısı'nın ruhunu taşıyor'
11:09 Merkez Bankası Başkanı: Enflasyon hedefini değiştirmeyeceğiz
11:05 Silopiya'da bir kadının intihar girişiminde bulunduğu iddiası
10:42 Hol Kampı’nda 'güvenlik' operasyonu
10:21 Özerk Yönetim ile Geçiş Hükümeti Halep için bir araya geldi
09:54 İsrail saldırılarında 7’si çocuk 19 kişi katledildi
09:28 Sozdar Avesta: Entegrasyon Önder Apo’nun doğrudan rol almasıyla gelişebilir
09:20 Depremzedelere konteyner yaşamı da çok görüldü!
09:17 Niğde’deki ırkçı saldırı: Hepimizi katletmeye çalıştılar
09:16 Tatos'ta dengbêjler duvara nakşedildi
09:13 6-7 Eylül pogromu: Öcalan’ın çağrısı bu acılarla yüzleşmek için fırsattır
09:09 'Abdullah Öcalan'la görüşmek istiyorum' kampanyası 3 ayı geride bıraktı
09:07 Gazetecilerden Özgür Basın Günü çağrısı
09:06 YPJ Komutanı: En büyük tecrübe öz savunmasız yaşanamayacağı gerçeğidir
09:03 Karadağ’da yol gerekçesiyle ağaç kıyımı
09:00 05 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:45 Agirê Jiyan 7 yıl sonra konser verecek
04/09/2025
23:54 46 Filistinli katledildi
23:29 Ankara'da bir kadın katledildi
22:53 Fransız sendikalardan Şerife Muhammedi için çağrı
20:50 ABD Merkez Kuvvetler Komutanı, Mazlum Abdi ile görüştü
20:46 Hama’da silahlı saldırı: Aynı aileden 3 kişi katledildi
20:13 Mustafa Karasu: Önder Apo’nun Meclis’te konuşması gerekiyor
19:58 CHP kongreleri için YSK yarın toplanacak
19:53 Cizîr’de 10 yıl önce katledilen 21 kişi anıldı
19:48 Sincar ve Özdemir katledildikleri yerde anıldı
19:45 223 işçi direnişte: İşsiz bırakılmamız halkın iradesine saldırıdır
18:47 Leman Dergisi iddianamesi hazırlandı
18:09 Kuzey ve Doğu Suriye'den 10 Mart Anlaşması açıklaması
17:50 Bakırhan, amcasının taziyesine katıldı
17:24 Erdoğan'dan Bahçeli'ye ziyaret
17:21 Gazeteci Hêmin Mamend’e saldıran kişiler yakalandı
17:16 Avcılar ve Beşiktaş belediyeleri soruşturmasında 2 kişi tutuklandı
17:10 Qers'te traktör kazası: 1 çocuk hayatını kaybetti
16:39 Sağlık ve hak örgütleri: S ve yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın
16:36 2 aydır maaşları ödenmeyen işçiler eylem başlattı
16:23 Arap aydınlardan Abdullah Öcalan ile görüşme talebi
16:13 ÖHD ve TUAD'lıların davasında İmralı tutanakları detayı
16:03 CHP Ataşehir Kongresi durduruldu
15:54 Fransa’daki sendikalardan çağrı: Şerife Muhammedi’nin idamı durdurulsun
15:47 Semra Duva’nın taziyesine kitlesel ziyaret
15:06 'İdare ve Gözlem Kurulları kapatılsın'
14:55 Dev-Güç üyesi gözaltına alındı
14:51 Riha Barosu, İsrail'i UCM'ye şikayet edecek
14:37 Gazze'de en az 37 Filistinli katledildi
14:30 Özel'den kayyıma tepki ve 'demokratik siyaset' vurgusu
13:18 Mehmet Sincar mezarı başında anıldı
13:18 Portekiz’de tramvay kazasından sonra ‘ulusal yas’ ilan edildi
13:12 Erdoğan, Bahçeli'yi ziyaret edecek
12:59 Mor Cumartesi: Sessizlik Taliban'ın suç ortaklığıdır
12:58 Halide Türkoğlu: Barışı kadınlar öncülüğünde inşa edeceğiz
12:39 Kürtçe oyun yarışması sonuçları Kasım'da açıklanacak
10:50 Antalya'da 3 tutsağın tahliyesi ertelendi
10:45 Google hizmetleri çöktü
10:44 'Sincar davasında faili aklayıcı bir süreç işletiliyor'
10:40 Gazeteci Berekat: Özerk Yönetimsiz ne inşa olur ne de toprak bütünlüğü
10:25 Hesekê'de 4.3 büyüklüğünde deprem
10:13 Wan'da gençler şölende buluşacak
09:45 BAE'den İsrail'e uyarı: Batı Şeria'nın ilhakı kırmızı çizgidir
09:17 Tuzluçayır'da 'demokratik toplum' şöleni düzenlenecek
09:14 Rakka'da 5 DAİŞ’li yakalandı
09:04 Çocuklarının mezar taşı kaldırtılmıştı: Bu zulümdür
09:03 Cengiz Holding'in madenine karşı imza kampanyası
09:02 DEDAŞ yasağa rağmen okul bahçesine trafo kurdu
09:01 Tahliyeden 7 ay sonra yaşamını yitirdi: Öldürdükten sonra bıraktılar
09:00 04 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
03/09/2025
23:36 Yıldırım isabet eden baba ve oğlu hayatını kaybetti
23:24 Şam’ın Mezze Semti’nde patlama
22:56 Portekiz'de tramvay raydan çıktı: 15 ölü
22:52 İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan öldürüldü
21:14 DAİŞ, Pakistan’daki patlamayı üstlendi
21:07 Kadın katliamlarına karşı yürüyüş: Erkek egemen sistemi yıkacağız
20:26 Kobanê'de su istasyonu bombalandı
20:18 İsrail, Lübnan'a saldırdı
19:33 'Ağaçların kesilmesi toplumsal ve kültürel yıkımdır'
19:23 223 işçi direnişte: Sendikalar hakkımıza saldırı durdurulsun
18:42 DEM Parti heyetinden CHP'ye dayanışma ziyareti
18:12 CHP'ye kayyım atanmasına tepki: Darbedir
18:06 TUAD ve ÖHD’lilerin davası: Beraat kararı demokratikleşmeye katkı sağlar
17:54 DBP ile DEM Parti'den ırkçı saldırıya uğrayan işçiye ziyaret
17:22 Mehmet Salih Süer için aile evinde taziye kuruldu
17:18 CHP, kayyıma itiraz etti
16:35 Tutsak Karak oğlunun taziyesinde kelepçeyle bekletildi
16:11 ‘Devlete, AKP’ye değil, Sayın Öcalan’a bakacağız’
15:45 Bakanlığa Hatice Onaran’ı serbest bırakın mektubu
15:04 Tahliyeleri ertelenen 30 yıllık 6 tutsak hakkında tahliye kararı
14:52 Dumlu 1 No’lu Cezaevi’nde tutsaklar açlık grevine girecek
14:32 Emekçilerden memur zammına tepki
14:22 YJA Star’lı Fatma Kaya’nın taziyesine kitlesel ziyaret
14:13 Toplu tahliye ertelemesi Meclis gündeminde
13:56 Bakırhan’dan tehditlere yanıt
12:57 İnsan Hakları Örgütü gazeteciye saldırıyı kınadı
12:36 ‘CHP il yönetiminin görevden alınması hukuksuzluktur’
12:29 KESK bakanlık önünde seslendi: KHK’lileri işlerine iade edin
12:10 CHP 81 il başkanını İstanbul'a çağırdı
11:55 Dengbêj Silêmanê Şirnexî yaşamını yitirdi
10:55 Dêrgul'de gözaltına alınan genç serbest bırakıldı
10:49 Besta’da yangın söndürüldü
10:44 TÜİK’in enflasyonu hesabı yine düşük çıktı
10:00 ENAG: Ağustos’ta enflasyon yüzde 3,23 arttı
09:57 CHP’li Avcılar ve Beşiktaş belediyelerine operasyon
09:42 BM, İran’ı derhal idamları durdurmaya çağırdı
09:27 Metris Cezaevi'nde darp ve ölüm tehdidi
09:03 Sincar'ın katledilmesinin 32'nci yılı: Büyük bir sorumluluk bıraktı
09:02 Amed Baro Başkanı: Yerel yönetimler güçlendirilmeli, eşit yurttaşlık olmalı
09:00 03 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:45 10 ilde sağanak yağış beklentisi
08:41 Kayyım tepkileri dinlemedi, ağaç kıyımı yeniden başladı
02/09/2025
23:30 Êlih'in en işlek caddesinde ağaç kıyımı
23:07 Silêmanî Valisi, Hêmin Mamend’e yönelik saldırıyı kınadı
22:31 Dêrgul'de bir genç gözaltına alındı
22:01 Ölümü aydınlatılmayan Sezay Koçak anıldı
21:28 BM: Gazze'de zorla yerinden edilenlerin sayısı 76 bini geçti
21:23 Abdullah Öcalan: Suriye ve Rojava kırmızı çizgimizdir
21:18 DFG: Hêmin Mamend'e yönelik saldırı açığa çıkarılsın
20:52 Gazeteci Hêmin Mamend silahlı saldırıda yaralandı
20:08 Tunç'tan 'Özgür Çelik' açıklaması: İhtiyati tedbir niteliğinde
19:52 Bahçeli'den Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırı tehdidi
19:14 İşten çıkarılan işçilerin eylemi devam ediyor
18:21 Polisin 1 Eylül yürüyüşüne saldırısı protesto edildi
18:15 DEM Parti'den CHP il yönetiminin görevden alınmasına tepki
17:52 CHP MYK olağanüstü toplandı