HABER MERKEZİ – İHD ve kayıp yakınları, bu haftaki "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemlerinde Ermeni Katliamı’na dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Colemêrg, Amed, Elîh ve İzmir’de, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemi gerçekleştirdi.
AMED
İHD Amed Şubesi ile kayıp yakınlarının eylemi 846’ncı haftasında devam etti. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme, çok sayıda İHD üyesi ile kayıp yakınının yanı sıra sivil toplum örgütü ile siyasi parti temsilcisi katıldı. Eylemde, faili meçhul cinayetlere kurban gidenler ile gözaltında kaybettirilenlerin fotoğrafları ile “Failler belli, kayıplar nerede”, “Devlet arşivleri aç, failleri yargıla” ve “İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz” dövizleri taşındı.
Bu haftaki eylemde, 24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımı’nın 110’uncu yılı vesilesiyle şair Taniel Varujan şahsında kaybettirilen ve bir mezar taşları dahi olmayan Ermeni aydınların failleri soruldu. İHD Amed Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Ali Ali İhsan Demirtaş, Taniel Varujan’ın kaybettirilme öyküsünü okudu.
Varujan’ın hikayesi şöyle: “24 Nisan 1915’te, İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Paşa’nın emriyle başlatılan operasyonlarda, 250 İstanbullu Ermeni aydının evlerinden ‘Bir saat içinde döneceksiniz’ denilerek, gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar önce karakollara sonra Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ ne götürüldü. Bir gün sonra kendilerine hiçbir bilgi verilmeden Haydarpaşa’dan özel bir trenle Ankara’ya sevk edildi. 158 kişilik grup Çankırı’ya, 92 kişilik grup Ayaş’a götürüldü. Gözetim altında bulunan bu insanlardan 174'ü jandarma ve polis gözetimindeyken ıssız vadi ve ormanlarda vahşice öldürüldü. Bedenleri açıkta bırakıldı. Bir mezar taşları bile olmadı.
Bunlardan biri de Taniel Varujan’dı. Varujan, 20 Nisan 1884 tarihinde Sivas’a bağlı Pırkınik köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra İstanbul’a geldi. Çok parlak bir öğrenci olan Varujan, eğitim için Venedik’e gönderildi. 1905 yılında Venedik’teki okulundan mezun oldu ve üniversite eğitimi için Belçika’ya gitti. Gent Üniversitesi’nde edebiyat, sosyoloji ve Ekonomi eğitimi gördü. Belçika’da sosyalist düşünce ile tanıştı ve bu düşüncenin savunucusu oldu. 1909 yılında Üniversiteden mezun olunca İstanbul’a geldi. Kısa süre içinde edebiyat çevresinde tanınan biri oldu.
4 ARKADAŞIYLA KATLEDİLDİ
31 yaşında ve üç çocuk babası Varujan, 24 Nisan 1915 gecesi Pangaltı Nalbant Sokak’ta bulunan Karavela Apartmanındaki evinden gözaltına alındı. 25 Nisan 1915 de Çankırı’ya sevk edilenlerin arasında o da vardı. 26 Ağustos 1915 tarihinde Varujan 4 arkadaşı ile birlikte, Ayaşa’ta hapishanede tutulan diğer Ermeni aydınların yanına götürülecekleri söylenerek, polis ve asker gözetiminde bir konvoyla Çankırı’dan yola çıkarıldı. Ankara’nın Kalecik’ e bağlı Tüney Köyü yakınlarına ulaşan konvoya önceden organize edilmiş bir çete saldırdı. Onları korumakla görevli jandarma ve polis saldırıyı seyretmekle yetindi. Varujan ve dört arkadaşını vahşice öldürüldü.”
“Ermeni halkının yaşadığı büyük acıyı, soykırımı tanıyor ve anıyoruz” diyen Fırat, geçmişle yüzleşmenin, geleceği inşa etmenin ilk adımı olduğunu vurguladı.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
ÊLIH
İHD Êlih şubesi ve kayıp yakınları da eylemlerinin 682’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankart ile kayıpların fotoğrafının açıldığı eylemde, 4 Nisan 1995 yılında gözaltında kaybettirilen Ali İhsan Dağlı’nın akıbeti soruldu.
Dağlı’nın kaybettirilmesi hikâyesini İHD Êlih Şube Yöneticisi Rezan Baytar okudu. Dağlı’nın kaybettirilme hikayesi şöyle: "Ali İhsan Dağlı, eşi ve çocukları ile birlikte Amed’in Silvan ilçesine bağlı Eşme Köyünde ikamet eder. 14 Nisan 1995 yılında köyde güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyon sonrası çatışma çıkar. Çatışma sonrası Ali İhsan Dağlı evinin yakınların da gözaltına alınır. Köy muhtarı Mehmet Şirin Kılıç, gözaltına alınan Dağlı’nın köyden götürüldüğüne ve sol elinden yaralandığına şahit olur. Köy muhtarının aktardıklarına göre; Dağlı önce Hişkamergê köyüne götürülür. Yarım saat burada bekletildikten sonra bir helikoptere bindirilerek Silvan Jandarma Komutanlığına götürülür. Ali İhsan Dağlı’nın köyden çıkartılırken kurşun yarasından dolayı gömleğinin kanlı oluğuna şahit olunur. Köy halkının gözü önünde gözaltına alınan Dağlı’dan bir daha haber alınmadı.
GÖZALTINDA FOTOĞRAFI ORTAYA ÇIKTI
24 Nisan 1995 yılında babası Mehmet Dağlı tarafından DGM savcılığına yapılan başvuru sonrası aileye ‘Ali İhsan Dağlı adlı bir şahsın gözaltına alınmadığı söylenir.’ Yine 1995 Evrensel gazetesinin 11 Ekim tarihli haberine göre, ailenin İHD’ye başvurmasından dolayı köy, güvenlik güçleri tarafından basılır ve aile askerler tarafından şiddete maruz kalır. Bu baskılar Ali İhsan Dağlı’nın kaybedilmesinden sonra sürekli olarak devam eder. 11 Ekim 1995 yılında Evrensel gazetesinin ‘İşte Kayıp’ başlıklı haberi ile Ali İhsan Dağlı’nın gözaltında çekilmiş fotoğrafı ile gözaltına alındığı belgelenir. Sol fotoğrafta Ali İhsan Dağlı’nın elinin sarılı vaziyette olduğu görülür. Ailesi çekilmiş bu fotoğraf dışında Ali İhsan Dağlı’ya ilişkin başka bir somut bilgiye ulaşmaz. 16 Ekim 1995 tarihinde bu fotoğraf şubemize gelen ailesi tarafından teşhis edilir."
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 172’inci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme çok sayıda kişi katıldı. Bu haftaki eylemde 25 Nisan 2000 tarihinde katledien Welat, İsmail ve Sibel Şedal için adalet istedi.
ÇOCUKLARIN AKİBETİ SORULDU
Hikayeyi okuyan İHD üyesi Ozan Akbaş, “25 Nisan 2000’de gece boyu süren mahalle ablukasında fiili bir sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Ertesi sabah ablukanın kalkması ile mahalle sakinleri ihtiyaçlarını giderebilmek için evlerinden çıkmaya başladı. 26 Nisan günü evden dışarı çıkan Sibel ve Welat kardeşleri ve kuzenleri ile bölge polis kontrol noktasının hemen yanı başında oyun oynamaya başladı. Saat 13.oo sularında oyun oynayan Sibel, Azat, Fırat ve kuzenleri olan Welat ile İsmail oyun oynadıkları alandan mahalleye doğru yürümeye başladı ve akabinde bir patlama sesi geldi. İsmail ve Welat Şedal olay yerinde, Sibel Şedal ise kaldırıldığı Yüksekova Devlet Hastanesinde hayatlarını kaybettiler” dedi.
Ambulansın olay yerine girişlerine 2 saat boyunca izin verilmediğini söyleyen Akbaş, “Ağır yaralı çocuklar ambulansın engellenmesi ile bir pickup aracın kasasına konularak hastaneye götürüldü. 1 gün sonra cenazeler ailelere teslim edildi. Sibel Şedal, Welat Şedal ve İsmail Şedal Yüksekova da defnedildi. Dönemin valisi aile ile iletişim kurarak çocukların henüz küçük olduğu bahisle şikayetçi olmamaları konusunda ailelere bildirimde bulundu. Şedal ailesinin ısrarlı hak arama mücadelesi Yüksekova savcılığının vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sekteye uğratıldı. Bombanın türü, menşei, zimmet durumunun hangi kolluk görevlisine ait olduğu hiçbir zaman açıklanmadı. Yapılan tüm başvurular reddedildi. Yargı erki Çocukların yaşam haklarının ihlal edildiği bahisle tazminat yoluna gitti. Sibel, Welat ve İsmail Şedal’ın akıbeti yargı eli ile faili meçhul bırakıldı” diye belirtti.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir gerçekleştirdiği kayıp eylemini bu hafta da sürdürdü. Konak eski Sümerbank önünde yapılan eylemde, "Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açıldı. Bu hafta 24 Nisan 1915'te yapılan Ermeni Soykırımı'na dikkat çekildi.
Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Yöneticisi Caner Canlı, Ermeni Soykırımı ile yüzletilmediğine işaret ederek, inkar edilen suçun devam ettiğini ve yeni insanlık suçlarına zemin hazırladığını ifade etti. Canlı, Ermeni halkına yönelik işlenen insanlık suçuyla yüzleşme çağrısı yaptı.
Açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.