ANKARA - Abdullah Öcalan’ın çağrısının üzerinden bir ay geçmesine rağmen devletin herhangi bir adım atmamasına tepki gösteren Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcüsü Ahmet Asena, demokratik bir toplumun adımları için Meclis’te komisyon kurulması gerektiğini belirtti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti ile birlikte 27 Şubat’ta açıkladığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın üzerinden bir ay geçti. Tüm dünyada yankı uyandıran çağrıya halklar desteklerini açıklarken, devlet kanadından henüz somut bir adım atılmış değil. İmralı Heyeti, ailelerin ve avukatların görüşme taleplerinin yanıtsız bırakıldığı İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tecrit devam ediyor.
Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcüsü Ahmet Asena, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘DEVLET SÜRECİN ÖNÜNÜ AÇMALI’
40 yılı aşkın bir süredir silahlı mücadele veren PKK’nin tek taraflı ateşkes ilan ettiği andan itibaren devletin sürecin önünü açması gerektiğini belirten Asena, “Silah bırakma; öyle hemen 'yap' denilerek yapılabilir bir şey değil. Şimdi bakıyoruz, devletin resmi ağızları, hükümetin ortağı diyeceğimiz MHP cenahı, bakanlar 'Hemen gereğini yerine getirin, sizin kurucu önderiniz fesih edin, ne duruyorsunuz?’ gibi söylem tutturdular. Şimdi bunun gereğini yerine getirmezseniz karşı tarafın bir şey yapabilme imkanı olmaz" diye belirtti.
‘KONGRE İÇİN SALDIRILAR DURDURULMALI’
Çatışmanın devam ettiği bir ortamda PKK’nin kongresini toplayıp, fesih kararı almasının tabiata aykırı olduğunu söyleyen Asena, "O toplantı nasıl ve nerede yapılacak? Oraya saldırı olmayacağının garantisi nedir? Saldırıların durması lazım. Abdullah Öcalan'ın kurduğu örgüte mesajını verebilmesi gerekir" diye belirtti. Bir fotoğraf karesi ve okunan bir mektup üzerinden sürecin sürdürülemeyeceğine dikkati çeken Asena, "Daha önce de çeşitli temaslar ve müzakereler sürdürmüş olan devlet, istediği takdirde bir yol bulur ve yapılması gerekende budur. Devlet, barışı sağlamak istiyorsa adımı atmak zorunda. Bir çatışmasızlık süreci kurması lazım. O çatışmasızlık sürecinde de PKK’nin kendi kongresini toplayabileceği adımları atması lazım. Başka türlü mümkün değil” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN’IN KOŞULLARI SAĞLANMALI’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın koşullarının sağlanması gerektiğini söyleyen Asena, bunun sürecin zorunluluklarından biri olduğunun altını çizdi. Asena, devamında şunları belirtti: “Sırrı Süreyya Önder ‘Şart değil ama gereklilik’ diye güzel bir tanımlama kullanmıştı. Buda bir gerekliliktir. Örgütün kurucu önderi bir mektupla, ‘Örgütü feshedin, kongrenizi toplayın’ demiş. Gerçekten barış istiyorsanız bu imkanı sağlamanız lazım. Bu da koşullardan ziyade gerekliliklerden bir tanesidir. Dolayısıyla bunu sağlamanız lazım. Mutlaka bir çatışmasızlık ortamı ve kurucu önderin kongrede görüşlerini birinci ağızdan iletmesi lazım. En çözümleyici yaklaşım bu olur.
‘TEHDİT DİLİ TERK EDİLMELİ’
Devlet samimi ise barışın diliyle konuşması gerekir. Tehdit diliyle insanlar barışa ikna olmaz. Var olan dili değiştirmek gerekir. Ancak Türkiye’de kötü bir eğilim daha var bu da barış sürecinin seçilme ve anayasa değişikliği konusuyla özdeşleştirilen dilidir. Bu dil, barışa zarar verici bir dildir. Doğru bir dil değil. Çünkü çok daha ciddi bir süreçle karşı karşıyayız. Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesi için bu kadar büyük ‘patırtıya’ gerek yoktu, başka yollarda bulunabilirdi. Süreci ciddiyetine uygun bir şekilde ele almak lazım. Tehdit diliyle yapamazsınız ya da ‘Sizi aldatıyorlar’, ‘Erdoğan’ı bir daha seçtirmek için Kürtleri kandırıyorlar’ diliyle de yapamazsınız. Bu iki dil de tehlikelidir. Toplum hakikatten barış istiyor. Bundan daha müsait bir ortam bulamayız. Tersini körüklediğimiz zaman barışı sabote etmiş oluruz.
‘ÇALIŞMA KOŞULLARI SAĞLANMALI’
Devletin atması gereken adımların başında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çalışma koşullarının iyileştirilmesi geliyor. Son dönemde toplumun çok farklı kesimlerinden insanlar sudan gerekçelerle tutuklu veya gözaltına alınmış vaziyette. Devletin ilk yapması gerekenlerden biri bunları ortadan kaldırmaktır. ‘HDK soruşturması’ adı altında DEM Parti bileşenlerinden bir dizi insan ya tutukladı ya da ev hapsine mahkum edildi. Ortada bir şey yok. İnfazla ilgili sorumlu hükümler var. Adımları atmak zorunluluk, kayyumları hemen ortadan kaldırmak bir zorunluluk. Devletin bunları yapması lazım ki hakikaten barış ve demokratik toplum doğrultusunda adım atıldığını toplum da görsün.”
‘MECLİS’TE KOMİSYON KURULMALI’
Sürecin muhataplarından birinin de Meclis olduğuna dikkati çeken Asena, sürecin ilerleyebilmesi için Meclis’te bir komisyonun kurulması gerektiğini belirtti. Asena, “Böyle süreçler çok özel süreçlerdir. Meclis'te bu süreci takip edecek, yönlendirecek bir ortak iradenin çıkması lazım. Meclis'in atması gereken ilk adım bu. Bütün partilerin içinde bulunduğu bir Meclis Komisyonu, süreci koordine ediyor olması gerekir. Bu, konunun ciddiyetini gösterecek bir yaklaşım olur. Hepimiz biliyoruz ki politikada bazı şeyleri erkenden kamuoyu önünde tartışmak her zaman hayırlı olmaz. Belli bir olgunluğa getirmek gerekir. Böyle bir zemin, bu komisyon sayesinde oluşur. Komisyon aynı zamanda sürecin hızlanmasına ve sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur. İkincisi, yine bu komisyonla birlikte ciddi bir şekilde yasal çalışmalar yapmak gerekir. Konuya özel olarak faaliyet gösterecek partilerin ortak bir komisyonunun gündeme gelmesinde fayda vardır” diye belirtti.
MA / Ömer Güngör