AMED - DFG'ye verilen "Barış, Dostluk ve Demokrasi” ödülü, hava saldırısında katledilen Kürt gazetecilere adandı.
Amed Tabip Odası'nın "Barış, Dostluk ve Demokrasi" ödülü bu yıl Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ile İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu'na verildi. Çand Amed Kongre Merkezi’nde ödül töreni düzenlendi.
‘ÖZGÜR BASIN 30 YILDIR GERİ ADIM ATMADI’
DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Özgür Basın çalışanlarının 30 yılı aşkın süredir hakikatleri dünyaya duyurmak için mücadele ettiğini ifade etti. Dicle Müftüoğlu, "Gerçeğin karanlıkta kalmaması için mücadele eden bu gelenek geçen 30 yılda tutuklamalar, katletmeler, faili meçhul cinayetler ve gözaltında kayıplara rağmen geri adım atmadı. Özgür Basın çalışanları iktidarlar tarafından gazeteci görülmediği gibi birçok basın örgüt tarafından da gazeteci olarak görülmedi. DFG olarak basın ve ifade özgürlüğünün toplumun bir kesimine yönelik olmasının bir anlam ifade etmeyeceği bilinciyle mücadele ettik. Gazeteciliği savunmak için dayanışmanın büyütülmesi gerekliliğiyle hareket ettik. Aylık ve yıllık hazırladığımız raporlarla basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlalleri kamuoyuna duyurduk. Yargı kıskacıyla susturulmaya çalışılan tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz” dedi.
KATLEDİLEN GAZETECİLERE ADADI
Bu süreçte birçok gazetecinin katledildiğini hatırlatan Dicle Müftüoğlu, "Kürt gazeteciler için bu mesleğin bedeli çok ağır. 1990’lı yıllarda sokak ortasında katledilirlerken, bugün SİHA saldırılarıyla katlediliyoruz. Sizlerin huzurunda bir kez daha gerçekleri açığa çıkarmak için canlarını ortaya koyan Nagihan Akarsel, Gülistan Tara, Hero Bahaddin, Cihan Bilgin, Nazım Daştan ve Aziz Köylüoğlu’nu anıyorum. Bu ödülü de onlara adıyorum” diye konuştu.
‘HUKUK İÇİN GÜÇLER BİRLİK OLMALI’
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu adına ödülü İstanbul Barosu'ndan Hürrem Sönmez aldı. Kabaoğlu, gönderdiği video mesaj ile teşekkür etti. Kaboğlu’nun mesajı şöyle: “Bana ‘Barış, Dostluk ve Demokrasi’ ödülünü verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Türkiye’de geçen on yıllarda ilerlemeler oldu ancak hukuka en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zaman diliminde bulunuyoruz. Bu dönemde hekimlerin, hukukçuların bütün yurttaşların, demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğü yolunda güçlerini ve düşüncelerini birleştirmeleri çok önemli. Zira sırf fikri nedeniyle fiziki özgürlüğünden alıkonulan hukukçu, hekim ve gazetecilerin sayısı arttıkça Türkiye’de hukukun ne kadar önemli olduğunu duyumsuyoruz.”