İSTANBUL - Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi, polislerin gözaltına alınan kadınlara şiddet uyguladığını ve cinsiyetçi hakaretlerde bulunulduğunu açıkladı.
Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi, 23'üncüsü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü sırasında yaşanan hak ihlallerine dair Beyoğlu'nda bulunan Feminist Mekan'da açıklama yaptı. Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi'nden Zeynep Demirkol, 23 yıldır düzenlenen yürüyüşün bu yıl da baskı, yasak ve engellemelere rağmen kadınların katılım gösterdiğini söyledi. Erkek egemen zihniyetin dayattığı ayrımcılığa karşı direnişlerini yaşamın her alanında büyüteceklerini söyleyen Zeynep Demirkol, "2003 yılından bu yana taleplerimizi dile getirmek, geceleri ve sokakları terk etmediğimizi göstermek için buluştuğumuz Feminist Gece Yürüyüşleri, 2019 yılından bu yana sistematik bir biçimde engellenmeye çalışılıyor. Yürüyüşü engellemek adına pek çok anayasal hak ihlal edilirken eyleme katılan feministler kötü muamele ve polis şiddetine maruz kalıyor. 7 Mart Cuma günü mesai bitiminde Beyoğlu Kaymakamlığı, yaptığı açıklamayla, hukuk dışı bir biçimde, 8 Mart günü Beyoğlu ilçesinde her türlü eylemi yasakladığını duyurdu. Oysa daha geçen yıl, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yani istinaf, 2022 yılında valilik ve kaymakamlığın verdiği yasak kararını iptal ederek 'Barışçıl toplantı hakkının uygulanmasını kolaylaştırmak ve muhafaza etmek devletin görevidir' ve 'Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçiminin kural olarak düzenleyicilerin takdirinde olması gerekmektedir' demişti" ifadelerini kullandı.
POLİSTEN ŞİDDET VE CİNSİYETÇİ HAKARET
Yasakların ve engellerin hukuksuz olduğunu ifade den Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi Nevruz Özçelik ise gösteri ve yürüyüş hakkının anayasal bir hak olduğunu hatırlattı. Yürüyüşte gözaltına alınan kadınlara yönelik fiillere işaret eden Nevruz Özçelik, "Feminist isyan ve coşkuyla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüzü Cihangir Caddesi’nde basın açıklamamızı okuyarak bitirdik. Yürüyüşün basın açıklamasının ardından bittiğini, dağılacağımızı kendimiz anons ettik ve onca kalabalıkta, hep beraber eylemin bitimini örgütledik. Polisin yol kapatmaları, barikatlardan insanları neredeyse teker teker bırakması ve eylemin bitmesini kendi eliyle zorlaştırması yüzünden yavaş yavaş dağılırken yaklaşık 200 arkadaşımız polisler tarafından tamamen keyfi bir biçimde çembere alındı ve hareket etmelerine izin verilmedi. Ardından 112 arkadaşımız ters kelepçelenerek, itilerek, cinsiyetçi hakaretlerle, kelepçeli halde gözaltı aracına dayanarak gözaltına alındılar. Araç içinde şiddet uygulayan polislerin yüzü görünmesin diye ışıklar kapatılarak tekmelenen ve yumruklanan arkadaşlarımız oldu. Söz konusu polisler teşhis edilemesin diye ışık açılmadan araçtan indirildi. Saatlerce tam olarak kaç kişinin gözaltına alındığını dahi öğrenemedik, hastane ve emniyet süreçlerinden avukatlar da dışlandı. Alınan herkes İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilene kadar avukatlara bilgi verilmedi, içeri alınmadılar. Sabaha kadar takip ettiğimiz arkadaşlarımızdan, yaklaşık yedi saat boyunca su, tuvalet, yemek gibi ihtiyaçlarının karşılanmadığını, uzun süre ters kelepçeyle ve karanlıkta bekletildiklerini ve avukat görüşlerinin engellendiğini öğrendik" diye konuştu.
10 SAAT KÖTÜ MUAMELE UYGULANDI
Polisin kişisel telefonuyla gözaltına alınanların fotoğraflarını çektiğini de aktaran Nevruz Özçelik, avukatların gözaltı sırasında bilgi almalarının engellendiğini belirtti. Nevruz Özçelik, "Gözaltı araçları emniyet binasına getirildiği halde türlü bahanelerle içeri alınmayan avukat arkadaşlarımızın gözaltı araçlarını gezmeleri engellendi. İfadeler başladığında ise yukarıya sınırlı sayıda avukat çıkabildi. İşlemler sürerken aşağıda bekleyen avukatların kötü muamele gördüklerini ve o saatte dışarıda tek bir açık mekan kalmadığı bilindiği halde emniyet binasının içindeki tuvaletleri dahi kullanmalarının engellendiğini öğrendik. İfadeleri alındıktan sonra hastane kontrollerinin ardından bırakılacak arkadaşlarımızın hangi hastaneye götürülecekleri konusunda da polis bilgi vermedi. Hatta bir grubun gidecekleri hastaneyi öğrenip avukatlara haber vermesinin ardından, polis dalga geçerek hastaneyi değiştirdi. Bu yolla sabaha kadar beklediğimiz arkadaşlarımızı karşılamamızı dahi engellemeye kalkıştılar. Hakaretlere ve fiziksel şiddete maruz kalan arkadaşlarımızla birbirimizi bulmamamız için polisin sarf ettiği tüm çabaya rağmen, serbest bırakıldıkları hastanelerde yine de buluştuk. En son grubu hastaneden aldığımızda saat 7’yi geçmiş, yani yaklaşık 10 saat bu kötü muameleye maruz kalmışlardı" şeklinde konuştu.
'YAŞASIN FEMİNİST MÜCADELEMİZ'
Nevruz Özçelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu gözaltının ve gözaltında polisin uyguladığı şiddetin hedefinde kimliklerimiz, cinsiyetimiz, cinsel yönelimimiz, eşit ve özgür yaşama arzumuz, sokakta sesimizi yükseltmeye dair ısrarımız var. Kendi hayatlarını ve dünyayı değiştirme gücünü feminizmde bulan binlerce feminist olarak sokaklardayız, buradayız. Evet, 8 Mart günü tesadüfen o polis ablukasında bir arada kalmış olanlar, türlü hukuksuzluğa maruz kaldık. Ama ne olursa olsun hep birlikte muhteşem bir eylem yaptık. Bizi yıldırmak için sabahlara kadar tutan devlet varsa, bizim de böyle anlarda her zamankinden daha çok hissettiğimiz feminist dayanışmamız ve birbirimize duyduğumuz güven var. Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz. Daha özgür 8 Martlarda yine bir arada olacağız. Yaşasın feminist mücadelemiz."