RIHA - Rejimin ve DAİŞ’in karanlığını “Başka bir dünya mümkün” kararlılığıyla yıkan kadınların birlikte inşa ettiği Jinwar Köyü, demokratik ulus anlayışıyla ördüğü özgür yaşam modeliyle örnek oluyor.
Farklı kimlik ve inançlardan kesimlerin büyük bedeller ödeyerek, ortak bir yaşamı ilmek ilmek ördüğü Kuzey ve Doğu Suriye’de, 13 yıldır devam eden saldırılar “başka bir dünya mümkün” kararlılığından vazgeçirmiyor. Devrime öncülük eden kadınlar, ekonomiden sanata, kültürden sağlığa, diplomasiden özsavunmaya kadar birçok alanda etkin bir rol üstlenerek inşaya da öncülük ediyor. “Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik” paradigmanın en önemli kazanımlarından biri komünal bir yaşamın örüldüğü Jinwar köyü.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadınlara “sığınma evleri değil yaşam alanları kurulmalı” değerlendirilmesinden yola çıkarılarak inşa edilen köy, demokratik ulus yaşamın sadece bir örneğini gözler önüne seriyor.
KADINLARA AİT BİR KÖY
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîrê Kantonu'nun Dirbêsiyê kentinin batısında kurulan köy, Kürdistan ve Ortadoğu’nun ilk kadın köyü özelliğine sahip. 2016 yılının sonlarında projesi oluşturulan köyün temelleri 10 Mart 2017’de atıldı. 30 evden oluşan köyün inşası 2018’de tamamlandı ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kapılar kadınlara açıldı. Bir okul, komünal bir yemekhane, bir dükkan ve bir Şîfa Jin’in (Kadın Kliniği) bulunduğu köy, kadınlara ait bir mekan olarak inşa edildi.
Şuan 15 kadın ve 20 çocuğun bulunduğu köyün başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Güvenlikten eğitime ve sağlığa kadar tüm ihtiyaçlarını karşılayan kadınlar, güneş enerjisiyle elektriğini üretiyor. Böylece güneş enerjisiyle doğayı koruyan kadınlar, elektrik ihtiyaçlarını da gidermiş oluyorlar. Erkekler ise, sadece ortak iş olduğunda köye gelebiliyor. Köyün idaresi, oluşturulan meclis tarafından yürütülüyor. Ayda iki kez toplanan meclis, köydeki yaşam dahil bölgede yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, tartışıyor. Yönetimin dışında köyde yaşayan kadınlar da meclisin doğal üyesi kabul ediliyor. Köyde kurulan Jinwar Akademisi’nde, genel tarih, kadın anatomisi ve tarihi ile jineolojî eğitimleri veriliyor.
ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR YAPI
Tarihten esinlenerek oluşturulan köyün sembolü ise bereketi temsil eden “Hermel” otu. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan otun olumsuz enerjiyi uzaklaştırdığına inanılıyor. Ortak bir yaşamın kurulduğu köyde, Dirbesiyê, Kobanê, Derazor, Şedadê, Şengal, Şehba, Süleymaniye, Mexmur ve Serêkaniyêli kadınlar yaşıyor. Burada yaşayan kadınlar, erkek şiddeti mağduru ve eşlerini kaybetmiş kadınlar. Köyde yaşayan kadınları aileleri ziyaret edebiliyor ancak erkeklerin köyde kalmasına izin verilmiyor. Kadınların görev dağılımıyla çalıştığı köyde, etkinlikler bir arada yapılıyor, yemekler birlikte yeniyor. Çocuklar Üveyş Ana İlkokulu’nda Arapça ve Kürtçe eğitim görüyor. Ekmek fırınında kadınlar dönüşümlü olarak çalışırken, sağlık merkezinde daha önce otlardan ilaç yapımı hakkında eğitim almış kadınlar yer alıyor. İlaç yapımında kullanılan otlar ise köyün bahçesinde yetiştiriliyor.
KÖYE GELİŞ SÜRECİ
Köydeki sistem ise şu şekilde: Şiddet mağduru, eşini kaybetmiş ya da zor durumda olan kadın, Kongra Star ya da Özerk Yönetim’e başvurarak, köye yerleşmek istediğini bildiriyor. Konunun aktarılması ardından köy yönetiminden iki kadın, başvurucu kadınla görüşerek köye yerleşip yerleşmeyeceği hakkında konuşuyor. Kabul edilmesi halinde ilk bir ay, kadın (varsa yanında çocukları) köyde misafir ediliyor. Bununla hem gelen kişinin köyü tanıması, hem de köy meclisinin gelen kişiyi gözlemlemesi hedefleniyor. Toplumsal Sözleşme ile yönetilen köyde, her 6 ayda bir kadınlara köyde kalıp kalmamak istedikleri soruluyor. Gitmek isteyen kadınların yaşamlarını idame ettirmeleri için de yardımcı olunuyor.
YENİ SÜREÇ
Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), 27 Aralık 2024 tarihinden bu yana süren saldırıları nedeniyle bölgede ilan edilen seferberliğe katılan kadınlar, gruplar halinde dönüşümlü olarak ihtiyaç duyulan bölgelere giderek, temel ihtiyaçların karşılanması başta olmak üzere birçok çalışmaya katılıyor.
Köydeki işleyiş ve çalışmalarına dair Jinwar Köyü Yönetim Kurulu üyesi Yesmîn Ehmed ile konuştuk.
JİNWAR İLE DEĞİŞEN BİR YAŞAM
Aslen Efrînli olan Yesmîn Ehmed, küçük kızıyla Avrupa’ya gitmek için çıktığı yolunun köyle kesişmesini şöyle anlattı: “Efrîn işgalinin ardından Halep’ten köye ilk geldiğimizde planım Avrupa’daki ailemin yanına gitmekti. Sonra bir arkadaşım Jinwar’ı anlattı. Bir merak oluştu ve köyü tanımak istedim. Buradaki yaşamı çok benimsedim ve burada yaşama kararı aldım. Avrupa’daki aileme de bunu anlattım ve artık Jinwar’da kalacağımı bildirdim. Burada; yaşamı, yeni arkadaşlıkları, kendimi ve kadın kimliğini tanımak istedim. Tahakküm altında olmama bilincine vardım. Bu bilinç kızımı da etkiledi. Onun da yaşamı değişti. Kızımla 5 yıldır Jinwar’da yaşıyoruz. Hiçbir şeyi olmayan bir kadın olarak geldiğim köyde bugün yönetimde yer alıyor, buradaki yaşam hakkında birlikte karar veriyoruz” dedi.
Köy yaşamını Jinwar ile deneyimlediğini söyleyen Yesmîn Ehmed, kent yaşamıyla büyük farkları bu hayatı kimliğini tanıdıkça benimsediğine dikkati çekti. Yesmîn Ehmed, “Buradaki işler, yaşam ağır olmasına rağmen arkadaşların desteğiyle hiçbir zorluk çekmeden alıştım. Yavaş yavaş tüm işleri öğrenmeye başladım. Ekonomik olarak bir şeyler yaptığımın bilincine vardım. Eskiden de bir şeyler yapmak istiyordum, ancak ‘Kadınsın, dışarı işlerini yapamazsın, evde çocuk bakmalısın, senin görevin budur’ gibi söylemlere maruz kalıyordum. Burada bunu aştım ve aydınlanma yaşadım. Kadın yaşama anlam verdikçe öncülüğü de pekişiyor” diye belirtti.
KARANLIKTAN DOĞAN AYDINLIK
BAAS Rejimi döneminde kadının her hangi bir söz hakkının olmadığını dile getiren Yesmîn Ehmed, şöyle devam etti: “Kadın yaşadığı sorun ve problemle baş başaydı. Sineye çekmesi gerekiyordu. DAİŞ işgali gerçekleşti. Bu süreç zaten savaş ve kadın kırımlarının yaşandığı bir süreç oldu. Ama tüm bunlara rağmen devrimle birlikte burada karanlığın içerisinden bir aydınlık doğdu. Farklı kimlik ve inançlardan kadınların bir arada yaşadığı Jinwar, demokratik ulus paradigması için köprü görevi görüyor. Saldırılar başladığından bu yana pek çok arkadaşımız seferberlik çağrısı gereği farklı alanlarda yardıma koştu. Hala çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekonomik sıkıntıların bizi zorladığını söyleyebiliriz ancak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Eğitimimizi görüyor, ekin biçimine devam ediyoruz. Sadece temel ihtiyaçlar değil, psikolojik açıdan da destek olmaya çalışıyoruz. Ne DAİŞ'in ne de Türkiye’nin tahakkümünü kabul etmeyeceğiz. Saldırılar köye kadar da gelse bile terk etmeyecek, köyümüze de Özerk Yönetim’e de sahip çıkacağız. Saldırılara karşı dik durarak savunacağız.”
MA / Ceylan Şahinli