COLEMÊRG - Gazeteci Keser Buldan, Cihan Bilgin ile birlikte katledilen meslektaşı Nazım Daştan ile birlikte 4 ay öncesinde SİHA ile hedef alındıklarını aktararak, "Hiçbir zaman tereddüt etmeden, kararlılıkla çalıştı" dedi.
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşanan gelişmeleri aktarırken 19 Aralık'ta Türkiye'nin hava saldırısı sonucu katledildi. Türkiye, Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile gazetecilerin olduğu aracı hedef aldı. Gazeteciler yaşamını yitirirken, araç şoförü ise yaralandı.
Cihan Bilgin, Mêrdîn’in Mîdyad (Midyat) ilçesinde 27 Ekim 1995 tarihinde dünyaya geldi. 2014 yılında Özgür Basın ile tanıştı ve Amed sokaklarında Apê Musa’nın "küçük generali" olarak mesleğe başladı. Bir süre sonra Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçerek, kadın devrimi ve buradaki direnişi kamuoyuna duyurdu. Haberleriyle “tarihi” dediği süreçlere ışık tuttu.
DAŞTAN DAHA ÖNCE DE SİHA İLE HEDEF ALINDI
Nazım Daştan ise, 27 Ağustos 1992 tarihinde Agirî'nin Giyadîn (Diyadin) ilçesine bağlı Dibegli köyünde dünyaya geldi. Daştan, Dîlok'ta üniversite okurken 2012 yılında Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) muhabir olarak gazeteciliğe başladı. 2014 yılında DAİŞ'in Kobanê'ye dönük saldırılarını haberleştirdi. Pirsûs'un (Suruç) Tilwerdan köyündeki askeri noktaya gelen DAİŞ'lilerin TSK askerlerinin yanına gelip tokalaşmasını ve sohbetlerini kamerası ile kayıt altına aldı. Daştan, Kobanê'den Efrîn'e, Raqqa'dan Tabqa'ya, Dîlok'tan Şirnex'e kadar birçok alanda sayısız habere imza attı.
Daştan, Tabqa operasyonunu takip ettiği 5 Nisan 2017 tarihinde DAİŞ'lilerin saldırısı sırasında yaralandı. Bir süre tedavi gördükten sonra yeniden sahadaki gelişmeleri takip etmeye başlayan Daştan, bu kez de Federe Kurdistan Bölgesi'nde Türkiye'nin hedefi oldu.
Türkiye, 23 Ağustos 2024'te Chatr Production’a ait aracı Silêmaniyê'nin Seyidsadık ilçesinde SİHA ile bombaladı. Saldırıda gazeteciler Gulîstan Tara ile Hêro Behaddîn yaşamını yitirdi. Katledilen iki gazetecinin bulunduğu aracın hemen önünde de Chatr Prodüksiyon çalışanı Keser Buldan'ın kullandığı araç seyrediyordu. Buldan'ın aracında Nazım Daştan da bulunuyordu. Buldan ve Daştan, yapılan ilk bombardıman sonrası ani fren yapmaları sonucu ikinci bombardımandan hafif yaralı bir şekilde kurtuldular.
Silêmaniyê'deki saldırıdan şans eseri kurtulan gazeteci Keser Buldan, yakından tanıdığı meslektaşları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'i anlattı.
'CİHAN GAZETECİLİĞİ BİR DİRENİŞ OLARAK GÖRÜYORDU'
Cihan Bilgin ile 2017'de tanıştığını aktaran Buldan, "O zaman Cihan arkadaş yeni gelmişti. Bir süre bizimle birlikte kaldıktan sonra Kuzey ve Doğu Suriye'ye geçti. Orada Özgür Basın'nın bir parçası olarak mücadelesini sürdürdü. Cihan gitmeden önce sahada beraber çalışma yürütme fırsatımız olmadı. Cihan ile kısa bir dönem birlikte çalıştık. Cihan, gazeteciliği yalnızca bir meslek değil, zulme ve baskıya karşı bir direniş olarak görüyordu" dedi.
Buldan, "Bu meslekte hepimizin az çok bir kaygısı olmuştur, ama korkusu asla olmamıştır. Çünkü korku, bizi hakikatin savunucusu olmaktan alıkoyar. Bizler zulmün karşısında her zaman korkusuz olmayı, tereddüt etmeden harekete geçmeyi tercih ettik. Tıpkı Nazım ve Cihan gibi. Bu halkın bizden beklentisi de bu yöndedir" diye kaydetti.
NAZIM DAŞTAN'IN MESLEK AŞKI
Buldan, Nazım Daştan ile ilk kez 2021'de tanıştığını ve bir süre birlikte çalıştıklarını belirtti. Buldan, farklı yerlerde çalışmalarından kaynaklı 2 yıl boyunca birbirlerini görmediklerini, 2024'te yeniden kısa bir süreliğine de olsa bir araya geldikleri aktardı. Buldan, Daştan'ın yoğun bir tempoda çalıştığını, genelde özel haberlere yoğunlaştığını ve çalışmalarını iste kolektif bir şekilde yaptığını ifade etti. Buldan, "Bir gün bir haber üzerine konuşuyorduk. Haberi tek parça olarak yayımlamayı planlıyorduk. Ancak Nazım, ‘Bu haberi neden ikiye bölüp yayımlamıyoruz? Daha fazla dikkat çeker’ dedi. Öyle de yaptık. Nazım, gazeteciliğe yenilikçi bir bakış açısıyla yaklaşıyor, küçük ayrıntılarla haberlere derinlik katıyordu. Nazım'ın en dikkat çekici özelliklerinden biri ise insanlarla kurduğu sıcak ilişkiydi. Özellikle çocuklarla arasındaki bağ çok güçlüydü. Sohbetiyle her ortamı keyifli bir hale getirirdi. İş yoğunluğunun arasında bile bir çay molası bulup insanlarla paylaşmayı ihmal etmezdi" diye konuştu.
'SALDIRIDAN ŞANS ESERİ KURTULDUK'
Daştan ile birlikte uğradıkları ilk saldırıyı anlatan Buldan, "Nazım ve birkaç arkadaşımızla bir belgesel çalışması için yola çıktık. Ben ve Nazım arkadaş da hafif yaralandık. Gulistan ve Hêro’nun bulunduğu araç bizim aracımızın arkasındaydı. Nazım arkadaşa 'Neden gelmiyorlar?' diye sorduğumda 'Arkada kaldılar’ dedi. Bunun üzerine dikiz aynasından baktım ve tam o sırada büyük bir patlama sesi duyuldu. O saldırıda iki arkadaşımız şehit düştü. O an ani bir fren ve manevrayla aracımızı durdurup geri döndüm. Ancak bu kez insansız hava aracının ikinci hedefi bizim araç oldu. Büyük bir patlama daha yaşandı. Şans eseri kurtulduk. Bu an, Özgür Basın'ın ne kadar büyük bedeller ödediğini gösteriyor. Onlar, halkın sesi olmak için yaşamlarını ortaya koydular" diye kaydetti.
'KAMERALARI YOLUMUZU AYDINLATIYOR'
"Nazım ve Cihan’ın izinden yürüyerek, onların mücadelelerini sürdürmek bizim boynumuzun borcudur" diyen Buldan, "Kalemlerini ve kameralarını devralarak hakikatin peşinden gitmeye devam edeceğiz. Nazım ve Cihan’ın en büyük isteği, Kürt halkının işgallere karşı durması ve bu gerçeklerin dünya kamuoyuna duyurulmasıydı. Zulmü belgelemek ve dünyaya duyuruyorlardı. Onlar, bu uğurda gözlerini kırpmadan mücadele ettiler. Hiçbir zaman tereddüt etmeden, kararlılıkla çalıştılar. Direnişin en ön saflarında gerçekleri duyurmak için her şeyi göze aldılar” ifadelerini kullandı.
Meslektaşlarının coğrafyalarında yaşananları duyurmak için mücadele verdiklerini ve bu nedenle hedef alındığını kaydeden Buldan,"Bugün onların bıraktığı mirası devralarak, çalışmaya devam ediyoruz. Onların kameraları, kalemleri ve sesleri bizim yolumuzu aydınlatıyor. Gazetecilik zor ve meşakkatli bir iş olmasına rağmen en anlamlı mesleklerden biridir. Bu yola Musa Anter ile koyulduk, bugün Nazım ve Cihan’a kadar geldik. Bu süreç, hakikatin sesi olma kararlılığımızı hep canlı tuttu. Bu uğurda onlarca gazeteci arkadaşımız şehit düştü, birçoğu tutuklandı. Ancak bu bedeller bizi daha da güçlendirdi ve kararlılığımızı artırdı” şeklinde konuştu.
ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN SESSİZLİĞİ
Buldan, Kürtlere dönük saldırılara karşı birçok çevrenin sessizliğine işaret ederek, "Kürtlerin varlığını ve haklarını görmezden gelen bir yaklaşım sergileniyor. Biz gazeteciler de bu sessizliği bozmak için mücadele ediyoruz. Bugüne kadar onlarca gazeteci arkadaşımız şehit düştü. Ancak uluslararası hukuk ve gazeteci örgütleri bu saldırılar karşısında etkili bir duruş sergilemedi. Kürt gazetecilere yönelik bu saldırılar karşısında uluslararası kamuoyunun sessizliği dikkat çekici.
Buldan, şöyle devam etti: "Bizler onların bıraktığı emaneti taşıyarak, hakikati savunmaya devam edeceğiz. Nazım ve Cihan’ın hayalleri, Kürt halkının özgürlüğü ve adaleti için bir rehberdi. Onların mücadelesini daha güçlü bir şekilde ileri taşıyarak, hakikati her yerde haykıracağız. Onların mücadele ruhu, bugün Özgür Basın'ı savunan herkes için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor."
MA / Mazlum Engindeniz