ANKARA - Türkiye'nin Ukrayna savaşının gölgesinde pek çok savaş suçu işlediğini ifade eden AP eski üyesi Jurgen Klute, Avrupa'nın da kendi çıkarları nedeniyle bu duruma göz yumduğunu söyledi.
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığında Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar 6'ncı ayını geride bıraktı. Türkiye’nin Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah saldırıları sonucu, 17 HPG ve YJA-Star üyesinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Son olarak Türkiye’nin saldırılarında kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin son anlarına dair görüntüler yayınlandı. Avrupa Parlamentosu dahilinde kurulan Kürt Dostluk Grubu Eş Sözcüsü, AB Sol Grup üyesi ve Avrupa Parlamentosu eski üyesi Jurgen Klute, Türkiye'nin kimyasal kullanımı ve Avrupa'nın sessizliğine dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.
AVRUPA’NIN GÜNDEMİ UKRAYNA
Kürt Dostluk Grubu'nun kendisinin Avrupa Parlamentosu üyesi olduğu 2009 yılında barış sürecine destek olmak amacıyla kurulduğunu ifade eden Klute, "Türkiye ve Kürtler arasında görüşmeler oluyordu ve Avrupa Parlamentosu'nda böyle bir grubun olması süreci destekleyebilir diye düşünmüştük. Bu süreçte Avrupa Parlamentosu'ndaki tartışmaları takip ettik, Türkiye'de ve bölgedeki gelişmeleri izledik. Kürt siyasetçileri davet ettiğimiz bazı konferanslar düzenledik. Bu konferanslarla Avrupa Parlamentosu'nun kapılarını Kürtlere açmaya çalıştık. AP Başkanıyla iletişimlerini sağlamaya çalıştık. Bu grup halen var. Şu anda da Aralık ayında gerçekleşecek Kürt Konferansı'na hazırlanıyorlar. Ancak Avrupa Parlamentosu'nu soracak olursanız onların şu anda ana gündemi daha ziyade Ukrayna savaşı" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN SAVAŞ SUÇLARI
Türkiye’nin ilk kez Zap, Metîna ve Avaşîn'de kimyasal silah kullanımıyla gündeme gelmediğini ve bu kimyasalları kullanırken bu durumun uluslararası sözleşmelerce yasaklanmış olduğunu gayet iyi bildiğini ifade eden Klute, "Ancak bu konudaki raporlara baktığımız zaman, kimyasal kullanımının son süreçte artmış olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni de Türkiye'nin Ukrayna savaşını bir perde olarak kullanması. Ukrayna savaşı Avrupa'da büyük bir enerji krizine neden oldu. Örneğin Almanya elektrikte yüzde 50-60 Rusya'ya bağımlı. Pek çok Avrupa ülkesi de öyle. Bu nedenle tüm gündemleri Ukrayna savaşı olmuş durumda" belirlemesinde bulundu.
KÜRTLER GÖRMEZDEN GELİNİYOR
Kürtlere yönelik saldırıların Avrupa tarafından görmezden gelinmesinin bir insanlık ayıbı olduğunu ve bu konunun gündeme gelmesinde kilit rol oynayan basının ilgisini Kurdistan'daki saldırılara çekmekte güçlük çektiklerini vurgulayan Klute, şöyle devam etti: "Türkiye'nin NATO üyesi olması da bu anlamda oldukça büyük bir engel teşkil ediyor. Biliyorsunuz son süreçte Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği ile ilgili de Türkiye'nin şantajına şahit olduk ve batılı devletlerin bu şantaja cevap vermek konusunda ne kadar hazırlıksız olduğunu gördük. Ne bu şantajı boşa düşürebildiler ne Türkiye'ye Kürtlere karşı yürüttüğü savaşta baskı uygulayabildiler ne de Türkiye'nin kimyasal kullanımına ilişkin bir söz söyleyebildiler. Saydığım sebeplerden dolayı şu anda Türkiye'nin ve ordusunun işlediği insan hakları ihlallerine dikkat çekmekte güçlük çekiyoruz."
OPCW’NİN ARAŞTIRMA YAPMAMASI
Tüm çağrılara karşın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) araştırma yapması gerektiğini söylemesi gereken üye devletlerin başvuru yapmamasının en önemli nedenlerinden birinin de Ukrayna savaşı olduğunu, bu devletlerin böylesi bir süreçte Türkiye'yi karşısına almakta tereddüt ettiğini belirten Klute, "Batı, Ukrayna Savaşı sürerken Türkiye'yle çatışmalı bir ilişkiyi göze alamıyor. Bu ne yazık ki yüz yüze olduğumuz bir gerçek. Çözüm sivil toplumu, barış ve insan hakları savunucularını, sendikaları ve emek örgütlerini harekete geçirmekten ve devletler üzerinde baskı yaratmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. Rusya da Ukrayna da pek çok savaş suçu işliyor. Türkiye eğer bunu kınamak istiyorsa, elleri temiz olmalı. Batılı devletlerin de Rusya'yı bu savaş suçlarından mahkum etmek gibi bir niyeti varsa, Türkiye'nin savaş suçlarını görmezden gelmesi kabul edilemez. Bunun da kapalı kapılar ardında tartışılması değil, alenen ve kamuya açık bir biçimde ifade edilmesi gerekiyor" diye belirtti.
BATILI MEDYANIN SESSİZLİĞİ
Batı medyasının ana gündeminde Ukrayna olması nedeniyle Kürtlere yapılanları görmezden gelmesinin bir halk hareketi oluşturulmasının önüne geçtiğini, bunun da iki yüzlü bir tavır olduğunu belirten Klute, şu ifadeleri kullandı: "Burada tartışılması gereken en önemli konulardan birisi de dördüncü kuvvet diye bahsedilen medyanın tutumu. Kürtlere karşı yürütülen savaşı halk hareketiyle durdurabiliriz diyoruz ama Avrupalı halklar bu savaştan bihaber, çünkü batı medyası bu konuda tek satır yazmıyor. Peki halklar bilmediği bir savaşı nasıl durduracak? Bizim öncelikle bu durumu nasıl değiştireceğimizi tartışmamız gerekiyor. Örneğin Alman basınında Türkiye'nin, bırakın kimyasal kullanımını, Irak Kürdistan'ına süren saldırılarına ilişkin bile bir haber bulmak mümkün değil. Bir iki ufak Alman gazetesinde çıkan kıyıda köşede kalmış birkaç haber dışında, ben bu konuda tek satır yazıldığını görmedim. Şu an için Alman basınının üç temel gündemi var. Ukrayna savaşı, enerji krizi ve iklim krizi. Ancak batı gerçekten inanılırlığını korumak istiyorsa, yapmaları gereken Rusya'nın savaş suçlarına ses çıkarırken, Türkiye'nin savaş suçlarını görmezden gelmemektir."
ULUSLARARASI KÜRT KONFERANSI
Tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin Kürtlere yönelik haksız saldırıları ve savaş suçlarının önüne geçmek için çabaların sürdüğünü söyleyen Klute, "Birkaç ay önce, pek çok ülkeden siyasetçi, aktivist, hukukçu, ve pek çok farklı alandan insanlarla Kürtlerle Uluslararası Dayanışma Kolektifi'ni kurduk. Kolektifimize daha fazla insanı katmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda farklı ülkelerden sendikalar, sol partiler ve barış ve hak savunucularıyla görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Çalışmalarımız sonucunda bazı Avrupa Parlamentosu üyelerinin konuya ilgisini çekmeyi başardık. Şu an çok gür bir ses çıkarabilecek bir pozisyonda olmasak da gelecekte bunu başarabileceğimize inanıyoruz" dedi.
'BASININ GÜCÜNE İHTİYACIMIZ VAR'
Yeni kurulan kolektife ilişkin konuşan Klute, "Basının gücüne, gazetecilerin sesine ihtiyacımız var. İşlenen savaş suçlarını kamuoyuna duyurmamız kilit önem taşıyor" diye belirtti. Klute, "Daha önce Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci başladığında, Türkiye'ye Kürt sorununu siyasi olarak çözmesi gerektiği söylenmişti. O dönemde Türkiye'ye bir şekilde laf dinletmek, barışa yönlendirmek mümkündü. 2013'te de bunun kıyısına kadar gelinmişti. Ama AKP hükümeti bu masayı devirdi. Şu anda görüyoruz ki Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek gibi bir isteği yok, Avrupa Birliği'nin de Türkiye'yi kabul etmek gibi bir pozisyonu yok. Bu nedenle yeni bir strateji geliştirmek ve Türkiye'ye politik anlamda baskı uygulamanın yeni bir yolunu bulmak gerekiyor. Bu yolu da önümüzdeki haftalarda gerçekleştireceğimiz çalışmalarla bulmayı ve başarılı olmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu.
MA / Gözde Çağrı Özköse