Sancar’dan muhalefete ‘savaş karşıtlığı’ çağrısı

ANKARA - İktidarın savaş politikalarını eleştiren HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, muhalefete “İktidarın yarattığı algıya teslim olmak bu ülkenin geleceğini bu kirli iktidar oyunlarına terk etmek anlamına gelir” uyarısında bulundu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Sancar, ekonomideki kriz, NATO krizi, demokratik siyasete yönelik saldırılar ve Kobanê Davası’ndaki gelişmelere değindi.
 
Çerkes soykırımına değinen Sancar, “Bugün insanlık tarihindeki en büyük trajedilerden birinin yıldönümüdür. Çerkeslerin uğradığı bu zulmün 158'inci yıl dönümünde bir kez daha o sürgün ve soykırımda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum, Çerkes halkının acısını, yasını yürekten paylaşıyorum. Çerkes halkının taleplerini konusunda kendileriyle birlikteyiz. Çerkes halkının dili, asimilasyonun ortadan kaldırılmasından hak ve özgürlük temelli güvencelere kadar demokratik tüm haklarına yönelik taleplerini sahipleniyoruz ve yanlarındayız” dedi.
 
‘SİLAHLANMA YARIŞI YENİ TEHLİKELERE GEBE’
 
Dünyanın pandemi sonrası yeni felaketlere gebe olduğunu belirten Sancar, “Bunun en büyük alanı savaş silahlanma yarışı yeniden karanlık dönemlere dönüş tehlikesidir. Pandemi ilan edilir edilmez Birleşmiş Millletler Güvenlik Konseyi küresel ateşkes çağrısı yapmıştı. Ne yazık ki bu çağrı yeterli karşılık bulmadı. Tanık olduğumuz bu son aylarda BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri dahil olmak üzere neredeyse bütün dünya çatışmaları engellemek yerine adeta bir silahlanma ve çatışma yarışına girmiş durumda. Rusya'nın işgal politikaları ortada, Ukrayna'ya yönelik savaş politikaları ortada, bir yanıyla dünyayı bu karanlık ortama sürükleyen ateşin kıvılcımlarını görüyoruz. Öte yandan NATO’nun genişlemeden ısrarı silahlanma yarışındaki kararları bu tabloyu iyice karartmaktadır” diye konuştu.
 
BM İNSANİ GÜVENLİK TANIMINDAN UZAKLAŞMAKTA
 
Ukrayna’da yaşananların insanlık trajedisi olduğunu, savaş ve işgal politikalarını kabul etmediklerinin altını çizen Sancar, şunları söyledi: “Bu bağlamda İsveç ve Finlandiya halklarının kaygılarını anlıyoruz verecekleri karara saygı duyuyoruz. Fakat HDP olarak biliyoruz ki; askeri rekabet ve silahlanma yarışının, genişlemeci politikalarının dünya halkları için büyük tehditler doğuracağı ortada. Bu tehditler aynı zamanda iki önemli alanda ciddi tahribatlar da yaratacaktır. Bunlardan ilki insani güvenliktir. Bugün devletlerin çok büyük bir kısmı ulusal veya milli askeri güvenlik ile o kadar yoğunlaşmış durumdalar ki BM’nin ‘insani güvenlik’ olarak tanımladığı hedeflerden ve ilkelerden hızla uzaklaşmaktadırlar. BM’e göre insani güvenlik korkudan, muhtaç olmaktan azade olma ve haysiyetli yaşam hakkıdır. Sadece Ukrayna halkı değil sadece savaşların doğrudan doğruya yaşandığı bölgeler değil dünyanın neredeyse tamamı insani güvenlik hakkından mahrum olacak duruma gelmiştir. Buna Rusya da Avrupa da Afrika da Ortadoğu da dahildir.
 
İSTİKRAR DEMOKRASİ İLE OLUR
 
Bu politikaların yaratacağı yoksulluk ve yokluklar, acılar ve yaralar küresel bir nitelik kazanacaktır. Bizler diyoruz bu küresel silahlanma politikası ve çatışmacı anlayış ve yarış sadece ölümleri değil sivillerin sağlıklı gıdaya erişemediği, kişisel ve kolektif güvenliklerinin sağlanamadığı, politik haklarının olağan düzeyde tehdit altında olduğu, iklim krizinin de derinleştiği bir döneme kapı aralamaktadır. Dünya haklarının mahrum kalmakla karşı karşıya kaldığı ikinci durum demokratik istikrardır. İstikrar kelimesi devlet yöneticilerinin ağzından düşmüyor, bununla kastettikleri siyasi istikrar kendi iktidarlarının yönetimlerinin ve düzenlerinin istikrarıdır. Oysa biz bütün dünya için istikrarı demokrasi temelinde anlıyoruz ve savunuyoruz. İstikrar arıyorsak başvuracağımız ölçüt demokrasinin dünyada yaygınlaşmasını sağlayacak politikalardır. Hem uluslararası hem de ulusal düzeyde temel hak ve özgürlüklerin tamamıyla yok sayılacağı, demokratik kurumların doğrudan veya dolaylı olarak tasfiye edileceği bir zemin oluşturulmaya çalışılıyor. Bugün askeri rekabet ve silahlanma yarışına baktığımızda; bu yöndeki gelişmelerin ilerlemekte olduğunu görebiliyoruz. Şu ana kadar yaşanan savaşın önüne geçilmesi için devreye girmesi gereken kurumlar iyice etkisizleşmiştir.
 
DİPLOMASİ KURUMLARI GÜÇLENDİRİLMELİ
 
Dünyanın soğuk savaş döneminde çatışmaları önlemek için oluşturduğu, küresel bölgesel diplomasi ve demokrasi kurumları işlevlerini yerine getiremez durumuna düşmüşlerdir. Şu ana kadar savaşın önüne geçmek için devreye girmesi gereken kurumlar iyice etkisizleşmiştir. Soğuk savaş döneminde sıcak çatışmaları engellemek için oluşturulan küresel ve bölgesel diplomasi ve demokrasi kurumları işlevlerini yerine getiremez duruma düşmüştür. Bunlardan biri Avrupa Konseyi diğeri de AGİT’tir. Bizler silahlanma yarışına ve çatışmacı güvenlik politikalarına karşı diplomasi ve demokrasi temelinde işlev görecek kurumların güçlendirilmesini savunuyoruz. Eğer, bu kurumlar iyice etkinsizleşirse ortam sadece silah ve silah ticareti alanında iş gören, pazar arayan ve egemenlik, hegemonya kurma çabalarına giren aktörlere kalacaktır. Askeri kurumlar güçlendikçe ve büyüdükçe diplomasi ve demokrasi kurumları daha da zayıflayacak. Bunun dünya için, insanlık için, tüm gezegen için ne gibi sonuçlar doğuracağını görmek için basit bir matematik bilgisi yeterlidir.
 
ÖZGÜRLÜK TEMELİNDE BİR DÜZEN
 
Askeri rekabet silahlanma yarışı, otoriter arayışlar; özgürlükleri, demokrasiyi, insanlığı ve gezegeni tehdit eden bir hızlı genişleme dinamiğine sahiptir. Türkiye bu tecrübeyi neredeyse 10 yıldır en ağır biçimiyle yaşamaktadır. Bizim ülkemizin ve yakın bölgemizin ve de dünyanın insanlığın ortak ve acil ihtiyacı barıştır, demokratik istikrardır, adalettir özgürlüklerdir, dayanışmadır. Eğer güvenlik söz konusu olacaktır insani güvenliktir. HDP bu ülkeye, bu bölgeye bu perspektifi sunmak için mücadele yürütmektedir. Varlık temeli olarak gördüğü bu ilkeleri savunmaktadır, şimdi de bütün dünyaya başta Avrupa olmak üzere aynı bakış açısının en sağlıklı yol olduğunu ilan etmektedir. Diyoruz ki silahlanma yarışı değil askeri güvenlik değil, demokratik istikrar insani güvenlik en geniş dayanışma ve hukuk özgürlük temelinde bir düzen. İhtiyacımız olan budur.
 
ÜZERİMİZE DÜŞEN ROLÜ OYNAYACAĞIZ
 
Hatırlatalım savaştan krizlerden beslenenler de bilsinler ki halklar ve dünya kendilerinden çok daha büyüktür. Eğer halklar bir araya gelebilirse; biraz önce saydığım ilkeler ve hedefler çerçevesinde iradelerini ve güçlerini birleştirebilirlerse bu karanlık gidişi durduracak gücü mutlaka ortaya çıkaracaklardır. HDP olarak hem Türkiye’de hem bölgede hem Avrupa’da hem de dünyada üzerimize düşen rolü oynamaya devam edeceğiz. Zaten HDP’yi sadece ülkemiz için değil samimiyetle söylüyorum dünya için özel kılan bu niteliktir. Bu ilkelerde baştan sona tutarlı davranması ve kararlı bir mücadele yürütmesidir. İktidarın bizi hedef almasının temel nedeni de budur. Gerçek alternatifin nerede olduğunu, insanlığın ve gezegenin, halkların ve doğanın çıkarlarının nerede yattığını en açık ve inandırıcı bir biçimde ortaya koyan en güçlü aktörlerin başında gelmektedir HDP. Bu gücünü hem bu ülkede hem Ortadoğu da hem de dünyada çözüm için kullanılacak önemli bir desteğe kavuşmuştur. Şimdi bu desteği büyük bir politik hedefe dönüştürme zamanıdır. Bekleyecek halimiz yok, gecikecek zamanımız yok, derhal en büyük demokrasi ve barış ittifakını hep birlikte oluşturalım.
 
AKILDAN UZAK BİR POLİTİK ANLAYIŞ VAR
 
Biraz önce de söyledim; iktidarın kriz güvenlikçi ve çatışma odaklı politikalarının içerideki yansımaları her gün demokrasi taleplerine yönelik saldırgan tutumlarla net bir biçimde ortaya çıkıyor. Her gün bir yasak gözaltı ceza hak ve özgürlükleri engelleme demokratik siyaseti baskılama, sığınmacılar üzerinde nefreti canlı tutma otoriter iktidarın günlük faaliyetleri olarak karşımızda duruyor. Kürtçe tiyatrolar yasaklanıyor, konser Kürtçe şarkı söyleneceği gerekçesiyle engelleniyor, iptal ediliyor. En son İstanbul Valiliği Dersim Dernekleri Federasyonu'nun 32 yıldır yaptığı pikniğe izin vermedi. Yasakçılık batağından beslenen akıldan, izandan, vicdan ve insaftan yoksun bir politik anlayışla karşı karşıyayız. Zamanında sevgili Apê Musa kaldığı öğrenci yurdunda Kürtçe ıslık çaldı diye gözaltına alınmıştı. Sonra hakaretlere maruz kalmış ve günlerce işkence görmüştü o günkü zihniyet bugün katlanarak devam ediyor. Neredeyse Kürtçe ıslık çalma bile yasaklanma ve cezalandırma sebebi haline geliyor.
 
KÜRT HALKI ONURUNU SAVUNACAKTIR
 
Kürt düşmanlığı yapıyor bu iktidar dediğimizde feveran ediyorlar daha açık ne olabilir. Evet bu iktidar Kürt düşmanlığı yapıyor ama bu düşmanlığın bundan önceki iktidarları nereye götürdüğünü göremeyecek kadar akıl tutulması yaşıyorlar. Kürt halkı bütün bu zulüm tarihinde hep dik durmayı, direnmeyi, onurunu ve haklarını savunmayı bilmiştir bundan sonra da bu konuda en ufak bir taviz vermeyecektir tam tersine haklarını onurunu kimliğini sonuna kadar savunacak ve politikaların hepsini çökertecektir.
 
UKRAYNA’DA BARIŞ ORTADOĞU’DA SAVAŞ 
 
Bu iktidar bütün bu uygulamaları hayata geçirirken yeniden ve yeniden beka söylemiyle ambalajladığı savaş siyasetine dönmektedir. Bölgesel askeri operasyonların daha da yaygınlaşacağını dün AKP Genel Başkanı duyurdu. Bütün bunların yeniden bir kanlı girdabı bu coğrafyaya ve bu ülkeye taşıyacağını mevcut kanlı girdabın ve karanlık döngünün derinleşmesine yol açacağını hepimiz görmek zorundayız. Bu iktidarın Ukrayna savaşında arabuluculuk gibi çabalarının ne kadar iki yüzlüce bir tutum olduğunu burada da görüyoruz. Orada arabulucu, barış güvercini Ortadoğu ve ülkede savaş şahini. Bu politikalar her açıdan bu ülkenin halkların ve Ortadoğu’da halkların birlikte demokratik bir barış kurma çabalarına karşı en büyük tehdittir. Bunu görmek lazım. O nedenle savaş karşıtlığı öyle bir şiar değildir. Barış hedefi öyle kalıplaşmış tekdüze bir söylem olarak algılanmamalıdır. Savaş karşıtlığı ve barış politikası aynı zamana hayatlarımıza sahip çıkma, hayatlarımız hakkında geleceğimiz hakkında karar verme hakkının temelini oluşturmaktadır.
 
MUHALEFETE ELEŞTİRİ
 
Eğer bu konuda kararlı ve tutarlı davranmazsak hayatlarımız üzerinde tasarruf hakkımız azalacak ve bu iktidarın, onun yandaşlarının, onun politikalarından beslenen bir avuç sermayenin insafına terk edilecek. Savaşa karşı çıkmak barışı savunmak aynı zamanda emeğimizi ekmeğimizi onurumuzu ve özgürlüğümüzü savunmaktır. Bu konuda gösterilecek her tereddüt bu iktidarın yıkım politikalarını güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Her seferinde bütün kesimlere en başta siyasi muhalefete bizim dışımızda kalan muhalefet partilerine de söylüyoruz, üzgünüz ki bu alanda güçlü sistematik tutarlı bir tavır ortaya koyamıyorlar. Buradaki çekincelerin hiçbir karşılığı yoktur. Halkta esas hedefin ve isteğin onuruyla ve refah içinde özgürlüğü ile demokrasi içinde yaşamak olduğunu herkesin görmesi gerekiyor. İktidarın yarattığı algıya teslim olmak bu ülkenin geleceğini bu kirli iktidar oyunlarına terk etmek anlamına gelir. Kimse bu tuzağa düşmemelidir. HDP bu tuzağı bozacaktır. En geniş birlikteliği oluşturacaktır. Bütün demokrasi güçlerini bir araya getirecektir. Bu kapıları açıp belaları savuşturacak anahtar HDP siyasetidir.”
 
DOKUNULMAZLIK HATIRLATMASI
 
Mayıs ayında yaşanan olumsuzlar arasında 20 Mayıs tarihli dokunulmazlık kararlarının alınmasını anılmadan geçilmemesi gerekiyor. Çünkü o düzenin yerleştirilmesinde o tarih dönüm noktalarından biridir. Sonra 4 Kasım 2016 darbesinin ardından dokunulmazlıklar hemen kaldırılmış ve demokratik siyasetin tasfiye yolunda her yöntem devreye sokulmuştur. Gözaltılar, tutulmalar, kumpas davaları gırla almış başını gitmiştir. Bunların sadece HDP’ye yönelik operasyonlar olmadığını Türkiye’de demokrasiyi eşit ortak yaşam idealini ve amacını hedef aldığını hep söyledik. Her gün maalesef farklı örneklerle haklı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydık biz direnirdik bütün bu baskılara karşı. Arkamızda yanımızda duran büyük desteğiyle gene bunlarla baş ederdik ama şimdi mesele HDP meselesi değildir derken neyi kast ettiğimizi son örneklerle herkesin daha iyi anlaması gerekiyor. Onun için gözlerimizi yeniden bu kumpas davalarına mesela Kobanê kumpas davasına çevirelim. Orada pişirilen düzen Türkiye’ye giydirilmek istenen demir kafesin çok canlı ve çarpıcı bir provasıdır. HDP değildir mesele. Bu ülkede faşizmi yerleştirme meselesidir. 
 
KİMSE KORKU SİYASETİNE TESLİM OLMASIN
 
Bu ülkede birlikte demokratik bir düzende eşit yurttaşlar olarak yaşama hedefine yönelik bir kumpas söz konudur. Eğer bunu hep birlikte boşa çıkarmazsak sorumluluk maalesef büyük olacak olumsuzluklar ve sonuçlar da üzgünüz ki hepimizi daha fazla meşgul edecektir. Ama tabloya buradan bakmak karamsarlık yaratabilir. Ama kimse öyle düşünmesin. Bütün bu baskılara ve 6 yıldır yürütülen her türlü operasyona rağmen HDP fikriyatıyla halkın desteğiyle, mücadele kararlılığıyla ve inancıyla dimdik ayaktadır, büyümektedir, büyüyecektir. Biz kimsenin iktidarın yaydığı korku siyasetine teslim olmamasını gerektiğini tekrar tekrar vurgulayalım hayır. 
 
ONURLU YAŞAMI MUTLAKA KURARIZ
 
Korku siyasetine ve korku atmosferine değil sokaklarda fabrikalarda tarlalarda yükselen halkın içinden yükselen cesaretin sesine çevirelim gözümüzü, verelim kulağımızı. Toplumun her kesiminden itirazlar yükseliyor yasak ve engellemelere rağmen her gün sokakta dile getirilen demokratik talepler, demokratik örgütlenmeler en büyük umudumuzdur. Korku ikliminin hiç kimseye hiç bir faydası olmayacak, karamsarlığa yılgınlığa sürüklenmenin kimse için kurtarıcı bir yanı olmayacak. Sesler yükseliyor, sesler güçleniyor, büyüyor. Bu sesler eşit onurlu yaşam sesidir, bu ses demokratik bir gelecek özlemidir. Bu ses bu ülkede büyük barışı kurma hasretinin sesidir. Bütün bunları birleştirdiğimizde bu girdabı durdururuz. Bu gidişatı engelleriz, bu ülkenin bütün halklarının hak ettiği o onurlu yaşam şeklini mutlaka ama mutlaka kurarız.       
 
İktidarın politikalarının her alanda yıkım yarattığını söylüyoruz. Gıda krizi kapımızda, bütün dünyada konuşulan bir mesele Türkiye’de somut olarak yaşanan bir gerçeklik. Bizler toprak ağaç ve doğa diyoruz, iktidar beton ve rant diyor. Bu anlayış Türkiye’yi gıda krizinin tam merkezine yerleştirmektedir. Betona aşık bir iktidar ekilebilir arazilerin büyük bir kısmını imara açtı betona boğdu. Son 10 yılda çiftçilerin ekim yapmaktan vazgeçtiği alan 4.2 milyon hektara ulaştı. Bu iktidar halkı borçlandırarak yönetmek istiyor, bu onların politikası. En çok çiftçiler borç cehenneminde yaşıyor. Çiftçilerin bankalara, tarım kredi kooperatiflerine ve özel sektöre toplam borcu 255 milyar TL tutarındadır. Türkiye’de her yıl çiftçiler tarımsal üretimden çekiliyor. 2008 yılında çiftçilik yapan her iki kişiden biri bugün artık üretimde yoktur. Çünkü maliyetler artıyor, hem de öyle bir artıyor ki çiftçilik yapmak kendini sefalete ve açlığa mahkum etmekle eş anlama geliyor. TÜİK bile çiftçinin maliyet artışını saklayamıyor, TÜİK’in verilerine göre tarımsal üretimde enflasyon yüzde 80. Şimdi geriye ne kalıyor? Ekilemeyen tarım alanları, üretemeyen çiftçi merkezine doğru sürüklendiğimiz gıda krizi. 
 
ÇİFTÇİLER İÇİN ACİL ÖNLEM
 
Bizim acil olarak alınması gereken önlemler paketimiz var. Sadece 3 tanesini sizlere sunacağım, kamuoyuyla paylaşacağım. Derhal yapılması gerekenler. Çiftçinin üretim maliyetlerini düşürmek için mazot ve gübre başta olmak üzere her türlü üretim girdisindeki vergi yükü derhal kaldırılmalıdır. Çiftçilerin bankalara olan borçları derhal sıfırlanmalıdır. Tarım alanlarında yapılaşmaya son verecek yasal ve gerekirse Anayasal düzenlemeler hemen gündeme alınmalıdır. 
 
DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR
 
İktidar soracak kaynak nerede diye. Basit bir örnekle anlatabilir. Çiftçilerin toplam 255 milyar lira banka borçlarını silmek için yapılması gereken çok basit bir iş var, 2022 yılı bütçesinden sermaye ayrılan vergi affı ve istisnalarını kaldırın. Sermayeye getirilen vergi affı ve istisnaları kaldırdığınızda derhal 255 milyar TL çiftçi borcunu silersiniz karşılarsınız. Ama biz biliyoruz ki bu iktidar esas olarak sermayeyi kollama ve pekiştirme güçlendirme semirtme politikalarını uygulamaktadır. Bankalar kar üstüne kar ediyor büyük şirketler cirolarını ikiye katlıyor ama emekçiler açlık sınırının altında yaşamaya şantiyelerde ölüme sevk edilmeye devam ediyor. Bu böyle gitmez bu ülkeyi ölüme açlığa sefalete, bu ülkenin halklarını böyle bir yaşama mahkum eden anlayışı mutlaka değiştirmek zorundayız. Değiştirecek gücümüz var. Tekrar söylüyorum, değiştirecek gücümüz var yeter ki bir araya gelmeyi başarabilelim. O büyük emek, demokrasi, barış ittifakını inşa edelim. Bugüne kadar aldığımız yol da umut veriyor. Bu yolda şaşmadan ilerlemeye devam edelim. 
 
KİMSE OYUNLARA PRİM VERMESİN
 
Enflasyon fırlıyor, bugün kurlara bakanlarımız vardır, kurlar yükseliyor. Enflasyon fırladıkça kurlar yükseldikçe iktidar savaş söylemine sarılıyor. Enflasyonun ve kurların tırmanmasıyla savaş politikalar arasında doğru orantılı bir ilişki var. Şimdi enflasyonu konuşmasın, yoksullaşmayı açlığı tartışmasın diye yeniden Kuzey ve Doğu Suriye'ye operasyon hazırlıkları ilan ediliyorlar. Herkes yeniden savaşı konuşsun istiyorlar ama inanıyorum ki Türkiye halklarının büyük bir çoğunluğu bu manevraları, bu ucuz oyunları açıkça görmektedir. Kimsenin bu oyunlara prim vermemesi gerekiyor. Halkların bu konuda yeterince duyarlı olduklarına inanıyoruz. Partilerin de, bütün partilerin, bizim dışımızdaki muhalefet partilerinin de iktidarın bu oyunlarına değil halkların gerçek sesine toplumun vicdanındaki duygulara kulak vermesi gerekiyor. Böyle olursa yeniden devreye sokmak istedikleri bu oyunu kolayca bozabiliriz. 
 
UZAYDA KÜRT VARSA NE OLACAK?
 
Bu kadar olumsuzluk varken bu espri kaba kaçabilir; farkındayım ama hani öyle şeyler yapıyorlar bunları fıkra olarak anlatmadan başka türlü anlatmak da o kadar zor. Dün açıklanan müjde hani uzaya bir Türk vatandaşı görmeye çalışıyorlar. Ne diyelim büyük müjde, tabii Türkiye halkları acayip heyecanlandılar değil mi? 85 milyonun sabırsızlıkla beklediği müjdeyi açıkladılar. Memleketin sorunlarına buldukları çözüm halkı kandırabileceklerine inandıkları yöntem bu. Bu kadar çaresiz aciz ve zavallı durumdalar. Biz diyoruz ki aslında bu uzay programı fena bir program değil bunu değerlendirebiliriz. Mesela o şartlara uyan vatandaşı bulmasınlar, biz aracı olalım, gücümüzü kullanalım, lobi yapalım bu iktidarı toptan bir araca bindirelim tek yön bilet alalım gitsinler. Ama orada da uzaylıların suçu ne diye sorasım geliyor. Yani uzayda yaşayanların suçu ne. Es kaza uzayda Kürtler varsa durum ne olacak. Bu ağır sorunlar karşısında bu laubaliliktir. Bu Türkiye halklarının aklıyla vicdanıyla alay etmektir. 
 
GENÇLERLE DEĞİŞTİRECEĞİZ
 
Bizim esas meselemiz gençlerin bu ülkede bu topraklara ve geleceğe sahip çıkmaktır. Türkiye’nin umudunu ve geleceğini çalan ve utanmadan kılıfına uydurmaya çalışan bu iktidara karşı gençlere sözümüz var, bu topraklar sizindir. Bu topraklar her şeyi ile sizindir, bu ülkenin geleceği sizin ellerinizdedir. Değişim fikrinize, yenilik anlayışınıza biat etmeyen, itiraz eden, tartışan sorgulayan, duruşunuza hepimizin çok ihtiyacı var. Mücadele ve cesarette öncülük etmenize ihtiyacımız var. Bugün şartlar ağır olabilir ama yılmayın ve bu ülkeden gitmenin yollarını aramayın demek zorundayım. İstatistikler vahim. Gençlerin yüzde 73’ü imkanı olsa başka bir ülkede yaşamak istediğini söylüyor. 12 milyon bu topraklarını istemediğini beyan ediyor. Gençlerin yüzde 63’ü Türkiye’nin geleceğini iyi görmediklerini söylüyorlar. Bunların yüzde 35’i tamamen umutsuz olduklarını belirtiyorlar. Gençlerin bu duygu dünyasına hapsetmeye çalışan iktidara karşı ülkeyi terk etme fikri çıkar yol değil. Herkesin kendi yaşamını kurma hakkı ve şekli konusunda karar verme hakkı var ve saygımızda var. Ama bu iktidar kalıcı değil. Bütün toplum kesimleriyle birlikte aydınlık bir gelecek yürütmek için durmadan mücadele eden milyonlar var. Bu milyonların en çok ihtiyaç duyduğu toplum kesimi gençlerdir. Biz gençlerle değiştireceğiz. Genlerle biz değişeceğiz ve bu ülkeye mutlaka aydınlık günleri getireceğiz. Genç değişim sizlerin elindedir, sizler olmadan bu değişim zordur. O nedenle sözün de kararın da sahibi sizler olacağı, bu topraklarda onurlu yaşamak konusunda karar vereceği günler yakındır. Bu sizlere sözümüz olsun birbirimize karşı bağlılığımızın temeli olsun. 
 
KARARLILIĞIN EN GÖRKEMLİSİ
 
6-7 Haziran tarihinde yapacağımız Büyük Konferans öncesi bölge konferanslarımızı tamamladık. Kadın konferansımız gerçekleşti. Büyük coşku ve heyecanla konferans gerçekleştiren kadın yoldaşlarımızın hepsine buradan selamlarımızı, minnet ve sorumlulukla borcumuzun olduğu bilincini bir kez daha söylüyoruz. Değerli kadın yoldaşlarımız, gençlerin iradesi gibi sizler sadece HDP’nin değil Türkiye'nin de önünü açıyorsunuz. Son konferans bunun örneğiydi. Şimdi aynı coşkuyla büyük kongremize aynı heyecanla hazırlanıyoruz ve 3 Temmuz’da da 5'inci Olağan Kongremizi gerçekleştiriyoruz. Orada herkese, buradaki iktidara ve bütün dünyaya iradenin, kararlılığın, inancın en görkemlisini yaşatacağız. Demokrasiye, özgürlüğe barışa giden yolda baskıların engellemelerin kumpasların yıldırmaların hiçbir işe yaramadığını bir kez daha ortaya koyacağız. En coşkulu halkımızla 3 Temmuz’da olağan kongremizde buluşacağız.”
 

Diğer başlıklar

15:39 Alevi örgütleri Dersim’den seslendi: Gaspçı kayyımı kabul etmiyoruz
15:37 ÖHD'den kayyım raporu CANLI
15:26 İstanbul Barosu’ndan Valiliğe yasaktan dönülmesi çağrısı
15:13 Kadına yönelik şiddete ilişkin Meclis araştırması talebi
15:05 İstanbul Barosu’ndan 25 Kasım pankartı
14:58 Üniversite kampüsüne 3 dilde 'Jin jiyan azadî' pankartı
14:38 Êlih’te kadınlar belediyeye yürüyor
14:21 Mêrdîn Barosu 'Cinsiyet Temelli Şiddete Karşı Politika Belgesi'ni imzaladı
14:18 TÜRÇEP toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı
14:07 Dêrsim İttifakı’ndan yerine kayyım atanan Sarıgül’e destek ziyareti
13:32 Wan’da 25 Kasım yürüyüşü: Direnen kadınlar kazanacak YENİLENDİ
13:25 Mêrdîn’de askeri hareketlilik: Koçerler bölgeden çıkarılıyor
13:25 İHD Merkezi Kadın Komisyonu’ndan Kurtulmuş’a mektup
13:12 'Babil Tarihi' ve 'Mısır Firavunu' kitapları çıktı
13:00 Irak nüfusu açıklandı
12:52 Kaybolan çocuğun cenazesi Zap Nehri'nde bulundu
12:46 İHD’den Hatice Onaran için tahliye çağrısı
12:43 'En yoğun şiddet cezaevlerinde'
12:13 TJA: Jin, jiyan, azadî sesimizi Taksim’den duyacaksınız
11:54 Rejim güçleri kadın kolberi katletti
11:46 Dîlok'ta bir kadın katledildi
11:42 MKG’den 25 Kasım mesajı: Mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz
11:09 Kar nedeniyle 21 kentte eğitime ara verildi
11:07 İHD raporu: Kurdistan’da bir yılda en az 114 kadın katledildi
10:41 BM 2023 raporu: Kadınlar için en tehlikeli yer evleri
10:20 Müebbet hapis verilen gazetecinin itirazına ret
10:19 Polisin darp ettiklerine 'görevi yaptırmama' soruşturması
10:15 İstanbul’da ulaşıma 25 Kasım engeli
10:04 JINNEWS şiddet çetelesi: 10 ayda 316 kadın katledildi
09:43 Kayyımların ilk hedefi Kürtçe ve kadın merkezleri oldu
09:31 Mêrdîn’de sonbahar renkleri
09:31 Qoser'de sağanak nedeniyle ev çöktü: 2 kişi yaralandı
09:29 Levent Tüzel: Çözüm için anayasal düzenleme gerekli
09:11 Şiddete karşı eylem yapan erkekler: Kadın özgürleşmedikçe toplum özgürleşemez
09:08 Kadınlardan kayyım tepkisi: Boyun eğmeyeceğiz
09:07 Derin kadın yoksulluğuna karşı kooperatifler
09:07 Yazdığı kitabın kendisine verilmesi 'sakıncalı' bulundu
09:06 Tutsaklara para gönderme kampanyasına çağrı
09:05 25 Kasım kapsamında 9 kadın kurumu açıldı
09:04 Ölmemek için özsavunma kullanan Serap Avcı'nın duruşmasına çağrı
09:03 Ayşe Gökkan: Kurtuluş 'xwebûn' olmakla mümkün
09:00 25 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:24 Xwebûn ‘Jin, jiyan, azadî’ manşetiyle çıktı
07:53 24 kent için kar ve sağanak uyarısı
07:40 Dêrsim beyaza büründü
24/11/2024
22:41 İstanbul Valiliği’nden 25 Kasım için Taksim yasağı
22:10 Mermer ocağında göçük: 1 işçi yaşamını yitirdi
21:28 Sergide gözaltına alınan Fatma Zozan Bor serbest bırakıldı
21:16 Birsen Orhan: Hakikati dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz
20:55 Til Rifet’te yerleşim alanları bombalandı: Biri çocuk 4 yaralı
20:24 İstanbul’da erkek şiddeti: 4 ölü, 2 yaralı
20:14 Kayyımın kadın ve Kürtçe düşmanlığı: Tabela değiştirildi
19:44 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ev hapsiyle serbest
19:37 Duhok’un köyleri savaş uçaklarıyla bombalandı
19:06 Sıla bebeğin teyzesi şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
18:59 Dêrsim'de gözaltına alınanlardan 2'si tutuklandı
18:49 Saadet Partisi'nin yeni Genel Başkanı Mahmut Arıkan oldu
18:40 Agirî’de Zîn Kadın Danışma Merkezi açıldı
17:55 Efrîn-Şehba'ya saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi, 3 çocuk yaralandı
17:46 Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na cezaevinden 55 başvuru
17:23 Erdoğan ve Putin telefonda görüştü
17:15 Birsen Orhan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi
16:35 Ma Music, Egîdê Cimo Müzik Okulu’nda şube açtı
16:23 Erkeklerden 25 Kasım açıklaması: Özgür kadın özgür toplum
16:09 Mersin’deki fırtınada bir kişi yaşamını yitirdi
15:35 Kamu emekçileri Eskişehir’de yürüdü: Çetelere değil emekçiye bütçe
15:33 Kadınlar alanlardan haykırdı: Jin, jiyan, azadî
15:31 Görevden alınan Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan adliyeye sevk edildi
13:42 Tülay Hatimoğulları: İktidarın pratik yaklaşımı kayyımdır
13:33 Özel: Kayyımlardaki esas mesele halkı cezalandırmak
13:11 Birçok kentte kayyım protestosu: Mücadeleyi yükseltme zamanı
13:09 Çukurova’da fırtına ve yağış
12:55 İrade gaspına karşı yürüyüş: Direnenler kazanacak
12:26 Tutukluların görüşmelerinin dinlenmesinde ihlal kararı
12:08 Hizbullah’tan İsrail’e saldırı: 17 nokta ve askeri üs vuruldu
11:44 NADA: Çözüm kadının özgürlüğüyle olur
11:33 Jin dergi ‘Özsavunma ve direniş’ manşetiyle yayında
11:21 Halide Türkoğlu: Jin, jiyan, azadî kadınları buluşturan felsefedir
10:59 Tülay Hatimoğulları: Faşist rejimlere dün boyun eğmedik bugün de eğmeyeceğiz
10:28 Afyon'da kaza: 30 yaralı
10:27 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ifade için emniyete gitti
09:14 Kayyım tepkisi: Seyit Rıza’nın torunları boyun eğmeyecek
09:07 31 yıllık tutsak ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davasından beraat etti
09:07 Mukaddes Erdoğdu Çelik: Demokratik Konfederalizm dışında reçete yok
09:06 Görme engelli Şule Sepin İçli: Sarı çizgiye itiliyoruz!
09:05 Besiciler et ithalatı yerine destek istiyor
09:04 Erkeklere göre şiddet nasıl önlenir?
09:03 Dr. Achkar: Lübnan’da örgütlü kadın mücadelesine ihtiyaç var
09:02 Êzidî kadınlar artık örgütlü ve güçlü
09:00 24 KASIM 2024 GÜNDEMİ
23/11/2024
23:54 Lübnan'da 3 bin 670 kişi öldürüldü
23:30 Amed Büyükşehir Belediyesi’nden fırtına uyarısı
22:29 Avrupa sokakları 'Jin jiyan azadî' ile yankılandı
22:16 Êlih’te gençler üç mahallede direnişe geçti
22:07 Bakanlıktan belediyelere kreş uyarısı
21:50 DBP’den valiliğe: Tüm dünyada yankılanan Jin jiyan azadî’yi nasıl durduracaksın
21:26 Kadınlar yasak tanımadı: Sanal medyada ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı yayıldı
20:27 TBB: Yasama, yürütme ve yargıyı saygıya davet ediyoruz
20:19 On Gözlü Köprü’de ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganları yankılandı
20:06 Katledilen Epözdemir mezarı başında anıldı
20:02 Diyarbakır Valiliği’nden ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganına yasak
19:50 Mêrdîn ve Şirnex’te askeri operasyon başlatıldı
19:31 Kayyımın ikinci icraatı Dêrsim’i Tunceli ile değiştirmek oldu
19:07 Barolardan kayyım açıklaması: Hukuksuz karardan vazgeçin
18:46 Dêrsim’de gözaltına alınan 3 kişi serbest bırakıldı
18:30 Eşbaşkanı gözaltına almak isteyen polise halktan tepki
17:34 Kuzey ve Doğu Suriye’de 25 Kasım etkinlikleri
17:00 İstanbul’da irade gaspı protestosu: Kayyım darbedir
16:55 ‘25 Kasım’da alanlara çıkarak tecridi kıracağız’
16:37 ‘Yenidoğan Çetesi’ davası: Hastane yönetimlerinin talebiyle sayıyı arttırdım
16:30 Dicle Nehri’nde 'kaçak' çalışma
16:27 Eşbaşkan Konak’ın avukatı: Masumiyet karinesi ihlal edildi
16:15 Birçok kentte kayyım protestosu: Boyun eğmeyeceğiz
15:57 Mahmut Alınak, kimlik beyanı ve ifade vermeyi reddetti
15:53 Siyasi parti temsilcileri: Kayyım gidecek, Dêrsim kazanacak
15:45 'İktidar Dêrsim halkının direnişi karşısında kaybetti'
15:19 Cizîr'deki 25 Kasım yürüyüşünde tecride tepki
15:17 İstanbul'un yüksek kesimlerinde kar yağışı
15:13 Kadın hasta tutsakların serbest bırakılması istendi
15:04 DEM Parti’den eylemdeki maden işçilerine ziyaret
14:58 Tülay Hatimoğulları: Dêrsim zulme baş eğmez
14:39 ANYAKAY-DER kongresi: Çözüm İmralı'da
14:03 Emekçilerin işe iadesi talep edildi
13:45 İstanbul Barosu’ndan kayyım tepkisi: Anayasaya aykırı
13:31 Êlih'te kayyım tepkisi: Halk iradesini yok sayan kararı tanımıyoruz
13:21 Dêrsim'de kitlesel kayyım protestosu
13:12 Failleri ortaya çıkarılmayanların hikayeleri
13:09 ‘Yenidoğan Çetesi’ davası: Sistemi ben keşfetmedim önce de vardı
12:56 Sanatçı Mikail Aslan: Kayyum kabul edilemez
12:53 Wan’da JINKART dağıtımına başlandı
12:50 Cumartesi Anneleri: Hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz
12:43 Kocaeli’de sağanak ve fırtına nedeniyle tekneler battı
12:37 Mine Sevjîn Alçiçek toprağa verildi
12:32 Otobüsler ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla donatıldı
11:52 Kayyımlar Seyid Rıza Meydanı’nda protesto edilecek
11:45 İstanbul'da ağaçlar yola devrildi, çatı parçaları koptu
11:17 Mêrdîn’de 25 Kasım yürüyüşü: Özgürlük mücadelesini büyüteceğiz
11:08 İstanbul’da fırtına, Bursa’da lodos
11:07 Leyla Üren'in faili tutuklandı
10:53 Motorine zam
10:43 Ünsal: Yaşananlar iktidarın samimiyetsizliğini gösteriyor
10:16 MLSA raporu: 10 ayda 76 kişiye 233 yıl hapis
10:02 Özgül Saki: Faşizm hevesleri kursaklarında kalacak
Özgür Karabat: Kayyım halk iradesine darbedir
09:56 Ali Örek 31 gün sonra Hezex’te defnedildi
09:53 Kayyım Dêrsim Belediyesi’ni karakola çevirdi
09:51 Hakimlik yüzde 84 engelli kişiyi 'kanaat' kullanarak tutukladı
09:50 Av. Bilmez: Öcalan’ın özgürlük zamanı gelmiştir
09:36 ‘Trump, Ukrayna ve Rojava’
09:15 Hayko Bağdat: Barış için herkes elini taşın altına koymalı
09:13 'Rojava'da ekonomi şiddet aygıtı olmaktan çıkartıldı'