Kürkçü: HDP’nin kapatılması Türkiye’nin kapatılmasıdır

img

ANKARA - Hakkında siyasi yasak istenen HDP Onursal Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, AYM’ye verdiği yazılı savunmasında, “HDP’nin kapatılması, Türkiye’nin kapatılması demek olur” dedi.

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan davanın iddianamesinde, aralarında HDP'nin eski eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın yanı sıra mevcut eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Önder, Meral Danış Beştaş, Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü'nün de olduğu 451 kişi için 5 yıl siyaset yasağı getirilmesi talep ediliyor.
 
Hakkında “siyasi yasak” talep edilen HDP Onursal Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Anayasa Mahkemesi'ne 19 Ocak'ta yazılı savunma verdi. Kürkçü, AYM önünde açılan davanın hukuksal işlemden ziyade özü ve esası itibariyle iktidardaki AKP-MHP-Ergenekon blokunun egemenliğini pekiştirme hamlesinin önünü kesen bir meşru muhalefet dinamiğinin meşru yollardan ve bir an önce bertaraf etmeyi hedefleyen bir siyasal saldırı olduğunu belirtti.
 
‘SİYASAL TERTİPTİR’
 
Davada meselenin, “suçu” ve “suçlu”yu tespit ve gereğinin yerine getirilmesi amacı gütmediğine işaret eden Kürkçü, “Mesele, iktidarın siyasal karşıtlarını, ‘zorun da karıştığı yöntemlerle’ bertaraf etmeye ve bu maksatla devletin ‘zor’ aygıtlarını rakiplerinin üzerine sevk etme meselesidir. Bu dava, devletin zor kullanma tekelinin meşruiyet zırhına büründürüldüğü yargı aygıtının en yüksek kurumunun araçsallaştırılması ve gayri meşru bir biçimde Halkların Demokratik Partisi üzerine sevk edilmesi maksadıyla Anayasa Mahkemesi önüne getirilmiştir. Bir siyasal tertiptir” tespitlerinde bulundu.
 
‘ALTERNATİF SUNDUĞU İÇİN’
 
Kapatma davasının tertip olduğunu görmeye Kobanê Davası dosyasında unutulan “TEM Belgesi”nin dahi yeterli olduğuna işaret eden Kürkçü, “İktidarın HDP’ye duyduğu öfkenin, hareketi berhava etme hırsının gerisinde yatan, HDP’nin ‘terörizm’e başvurarak kamu düzenini yıkmaya, ‘vatanı bölme’ye yönelmiş olması değil, tam tersine oyunun kuralları içinde kalarak, topluma resmi anlatıyı çelen bir alternatif anlatı sunmayı başarmış olmasıdır. Kırk yıllık ‘terör’ edebiyatının HDP’nin siyaset sahnesinde görünüşüyle birlikte ıskartaya çıkarılmak zorunda kalınmasıdır. HDP’nin toplumun çoğul, çok kimlikli, çok etnikli, çok dinli, çok dilli, çatışan çıkarlara sahip sınıflardan oluşan hakiki karakterini tanıyan bir dille konuşmasının kabul görmesi, meşru kabul edilmesidir” diye belirtti.
 
‘ÜÇÜNCÜ BİR KUTUP OLUŞTURDU’
 
Kürkçü tarafından verilen savunmanın tamamı şöyle: “Sonunda HDP’ye vücut verecek olan Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 2011’den başlayarak, şiddet eksenli mücadele biçimlerine müracaat etmeksizin, demokratik ve barışçı siyaset yordamlarıyla halkın yaşadığı ve çalıştığı alanlarında inisiyatif, söz ve karar sahibi olmasının yollarını açan, meclisler temelinde kendi kendisini yönetmesine dayalı bir yeni siyaset tarzı ortaya çıkardı. Osmanlı Devleti’nden müdevver, kadim, iki kutuplu geleneksel siyaset alanını bir uçtan ötekine yaran üçüncü bir kutup oluşturdu. Kürtlerin demokratik özerklik talebiyle, Türklerin demokratik cumhuriyet talebi arasında bir köprü kurdu. Silahlı çatışmadan değil, tam tersine, ‘çözüm ve müzakere’ sürecinden beslendi. Kürt halkının ve Kürt siyasetinin ‘barış’ iradesinin rüzgarını arkasına alarak Türkiye’nin batısında Kürtlerin hak ve taleplerinin tercümanı oldu. HDP işte bu zemin üzerinde doğdu, yükseldi.
 
TOPLUM BENİMSEDİ
 
HDP ‘suç’ işlemedi, yaptıklarının bugün suç sayılması, toplumsal olanı politikaya tercüme ederek kurulu düzenin ötesine bakması ama tamamen meşru bir yönelişle, iktidarın muhafazakâr ve adaletsiz toplum modelinin karşısına yenilikçi ve özgürlükçü bir ülke ve toplum tasavvuru üzerinde yükselen elle tutulur, samimi ve sahici bir siyaset ortaya koymasındandı. Toplum bu siyaseti benimsedi, ödüllendirdi. ‘HDP kapatılsın’ diyenlere arkasını döner, baraj altına gömerken, HDP’yi ilk sınavı olan Haziran 2015 genel seçimlerinde omuzlarının üzerine alarak on yıllardır altına ittirildiği seçim barajının üzerinden aşırdı ve ona siyasal toplumun baş köşesinde bir yer sundu.
 
Toplum ‘çözüm ve müzakere’ sürecine destek verdi ve HDP’nin önünü özellikle bu süreçteki rolü dolayısıyla açtı. Bu mecrada kurulu düzenin, hiç hesap etmediği ama HDP’nin varlık nedeni olan bir üçüncü kutup, bir üçüncü sosyo-politik eksen oluştu. Bu eksen Kürtlere, bu memleketin öz sahibi olma yetkisiyle Türklerin yanı sıra açık kimlikleriyle fiili ve meşru bir hak mücadelesine girişmelerinin ve kendi kendilerini yönetmenin yolunu açtı. Kürt halkı hükümetin bütün Kürt oylarının kendisine akacağı zehabıyla kalkıştığı barış sürecine kendi geleceği için çok büyük bir manevi yatırım yaptı. Bütün ümitlerini, hayallerini, gelecek planlarını en az bir kuşak boyunca bir daha silahlı çatışmaya dönülmeyeceği varsayımı üzerine kurdu.
 
4 BİN FERSAH YOL KATEDİLDİ
 
2011-2015 arasında Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere bütün kentlere yeni birer kent eklendi. Bütün Kürt kentleri büyüdü, insanlar yastık altındaki servetlerini ortaya döktüler, ev aldılar, ev sattılar. Özel okullar açıldı, dünyanın neresinde ne varsa Kürt kentleri kendilerinde de ondan olsun istediler. Oğulları ve kızları için başka bir gelecek hayali kurdular. Gençler çatışmalarda hayatlarını kaybedip doğdukları kentlere tabutlar içinde dönmediler. Kentin varlıklı kesimleri artık doğdukları topraklara yatırım yapmaya; önceki çatışma dönemlerinde göçmüş olan Asuriler, Süryaniler köylerine kentlerine geri dönmeye başladılar ve elbette siyasal temsilcileri olarak yüzlerini iktidar partisine değil HDP’ye döndüler, ne zaman oyları sorulsa kendi partilerine verdiler… Bu muazzam maddi ve manevi dönüşüm, bunların hepsi, silahlı çatışmaların askıya alındığı 2011-15 -özellikle 2013-15- döneminde oldu, Türkiye dört yılda, 4 bin fersah yol aldı. Bu anlamda, Türkiye’nin modern tarihini, bir bakıma ‘çözüm ve müzakere sürecinden önce’ ve ‘çözüm ve müzakere sürecinden sonra’, ya da ‘HDP’den önce’ ve ‘HDP’den sonra’ olarak da dönemselleştirmek pekâlâ mümkün. 
 
DÜZEN 2015’TE KURULDU
 
Kurulu düzen gidişattan, düzenin bozulduğu, dile, dine ve etnisiteye dayalı ‘Türklüğün’ tehdit altında olduğu sonucunu çıkardı. Bugünkü iktidar bloku 7 Haziran 2015 gecesi, HDP’nin barajı yıkarak Türkiye’nin üçüncü gücü olarak sahneye çıktığı, tek parti hâkimiyetine son verdiği, Erdoğan’ın artık Devlet Bahçeli olmaksızın ayakta duramayacağının tam olarak idrak edildiği an kuruldu. Irkçılık ve siyasal İslam, Türkiye’nin ufkunda beliren ‘yeni yaşam’a savaş ilan etti. Bu savaşın esasen daha 2014’te planlanmaya başladığı 2017-18’de medyaya sızan ‘çöktürme harekât’ planı belgeleriyle doğrulandı. Bu belgelerde HDP ima edilerek, şöyle deniyordu: ‘Bundan sonra asla iç tehdit olmayacak. Legal alanda örgütlenmesinin verdiği avantajlar, anayasanın kendilerine verdiği Anayasal hakları ve koruma zırhı terör destekçisi partiyi, dağdakilerden daha avantajlı duruma getirmiştir. Devletimizin ve milletimizin birlik ve bütünlüğüne kasteden bu hain grup, devlet olanaklarını da devletimize karşı kullanarak her türlü hokkabazlığı yaparak ülke bütünlüğümüzü tehdit derecesine varmışlardır.’ Açıkça görüleceği gibi, devletin güvenlik aygıtı, açık demokratik siyaset yaptığı, şiddetle iştigal etmediği ve bu siyaseti toplum tarafından ödüllendirildiği için hem HDP’yi hem toplumu cezalandırmaya hazırlanıyordu.
 
HDP ÇÖKTÜRÜLMEZSE…
 
HDP’nin iktidar blokunun hedefi haline gelişinin ve bu davanın Anayasa Mahkemesi önüne taşınmasının gerçek nedeni, HDP’nin tek parti istibdadına karşı TBMM'deki biricik meşru ve koşulsuz direniş odağı olması, geçmişe, savaşa, sömürgeciliğe, istibdada, otoriterliğe, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve faşizme dönüş önündeki en esaslı sosyo-politik engel olmasıdır. HDP, açık, aktif ve meşru bir sosyo-politik güç olarak var oldukça ne dinin ne etnisitenin başat olduğu bir restorasyon için çoğunluğun rızasının üretilemeyeceğinin, HDP çöktürülmedikçe Türkiye’nin çöktürülemeyeceğinin iktidar sahiplerince idrak edilmesidir.
 
HDP’NİN KAPATILMASI, TÜRKİYE’NİN KAPATILMASIDIR
 
Bu operasyonun başarıya ulaşması, beş yıldır süre giden ve toplumun kararlıkla geri püskürttüğü faşizme tırmanışın zirveye ulaşması demektir. HDP’nin kapatılması, Türkiye’nin ‘kapatılması’, 100 yıldır süre giden demokrasi ve eşitlik mücadelemizin toplumsal ve politik kazanımları arasında tamamen budanamamış olanların da Türkiye toprağından kazınması demektir. HDP’nin kapatılmasının sonuçları, oluşacak politik vakum dolayısıyla başka bir zamanda kapatılan herhangi bir partinin yokluğunun sonuçlarından farklı olacaktır.
 
HDP’NİN MESELESİ DEĞİLDİR
 
Bütün bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesi önündeki bu davanın nasıl sonuçlanacağı yalnızca HDP’nin meselesi değildir ve HDP de yalnızca HDP’den ibaret değildir. HDP Türkiye’nin modern tarihinde, sosyalizm ve devrimciliğin uzak görüşlülüğünün Kürt halkının kararlılık ve mücadele azmi ve işçi sınıfının organik aydınlarının yaratıcılık ve zekâsıyla, kadınların özgürlük kavgasıyla, ihmal edilen, dışlanan ve horlanan toplulukların onur isyanıyla birleşmesinden doğmuş istisnai bir politik deneyimdir. HDP, Türklerin ve Kürtlerin toplumsal muhalefet güçlerinin, Türkiye’nin bütün ezilenlerinin itirazlarıyla buluşarak oluşturdukları, uluslararası müktesebatta da bir benzeri olmayan, özgün -ve başarılı- bir siyasal örgütlenme deneyimidir. HDP Türkiye’nin insanlık tarihine sunabileceği uluslararası önem ve değere sahip pek az özgün siyasal katkıdan biridir. HDP’nin içinden doğduğu HDK’de bir araya gelen çokluk ve çoğulluğu hiçbir ‘terörist’ örgüt 10 yıldır aralıksız süre giden resmi ve gayri resmi şiddet altında bir arada mücadele alanında tutmayı başaramazdı.
 
BEDELİ NEYSE ÖDENECEKTİR
 
Yaşadığım nispeten uzunca hayatın ima ettiği, kimi zaman kıl payı atlatılabilmiş risklere karşın sağ ve salim olarak partimizin programında ifadesini bulan ‘sınıfsız ve sömürüsüz’ bir dünya mücadelesinde yer almayı hala sürdürebildiğim için bahtiyarım. Devrimci hareketimiz, siyasal mücadelemin daha en başında beni DEV-GENÇ genel başkanlığına seçerek taçlandırmıştı, 40 yıl sonra halklarımızın devrimci ve demokratik güçlerinin ortaklaştığı Halkların Demokratik Partisi kongresince sevgili Sebahat Tuncel ile birlikte partimizin siyasal alana çıkışına HDP Eş Genel Başkanları olarak yol göstermekle görevlendirilişimiz ve görevi devrettiğimiz Kongre’de HDP ‘Onursal Genel Başkanı’ olarak taçlandırılmamla elbette gurur duyuyorum. Bu görev ve sıfatların külfetleriyle beraber gelmesinin siyasal mücadelenin doğası gereği olduğunu elbette biliyorum. Bu konumları ve bu sıfatları taşımanın bedeli neyse elbette ödenecektir ve üstelik bu bedeller bu mücadelede hayatlarını vermiş olanların ödedikleri yanında hiçbir şeydir.
 
BİR FAYDA DOĞMAZ
 
Bununla birlikte, HDP’nin kapatılmasından doğacak sonuçların kişisel boyutları, asıl büyük toplumsal ve politik boyutlar yanında önemsiz bir meseledir. Sözünü etmeye bile değmez. Yukarıda da açıkladığım gibi bu davanın merkezi sorunu, hangi görevde olursa olsun HDP’de sorumluluk yüklenmiş kadın ve erkeklerin sonraki yaşamlarında maruz kalabilecekleri hak kısıtlamaları değildir. Mesele, partimizi var eden, maddi ve manevi katkılarıyla dev politik güçlerle boy ölçüşebilmeye muktedir bir politik hareket inşa eden milyonlarca taraftarımız, üyemiz ve gönüllümüzün özgürce seçme ve seçilme hakkının, siyaseten cezalandırılma telaşına kapılmış müflis ırkçı ve mezhepçiler iktidarı bir dönem daha Türkiye’ye musallat olabilsin diye gasp edilmesi meselesidir. Mesele, HDP’nin bu gayri meşru usullerle bertaraf edilerek faşizmin önünün açılması meselesidir. Buna Türkiye’nin bütün demokratik ve toplumsal muhalefet güçlerinin bir kez daha dikkatini çekmek istiyorum: HDP’nin kapatılmasından iktidar dışında hiçbir politik ve toplumsal dinamik için bir fayda doğmaz. HDP’nin kapatılması Türkiye’nin kapatılması demek olur. Üstelik bu yalnızca Türkiye’nin meselesi de değildir; bu, rejimin ırkçı, fetihçi ve istilacı bir güç ve sürekli bir savaş ve yıkım dinamiği olarak bölge barışına ve uluslararası barışa vereceği zararlarla ilgili bir uluslararası meseledir.
 
SON SÖZÜMÜZ HENÜZ SÖYLENMEDİ
 
Bütün bu nedenler ve gerekçelerle Anayasa Mahkemesinin, adil bir yargılama sonucunda HDP’nin varlık ve haklarına herkesin saygı duymasını sağlayacak, demokratik standartları yükseltmeye ve kendi yargı alanını rejimin tahakkümünden korumaya katkıda bulunacak bir karara ulaşmasını diliyorum. Partimizin kapatılmasına sonuna kadar direnmeye kararlıyım. Türkiye’nin toplumsal ve demokratik güçlerinin, dünyanın dört bucağındaki uygarlık dinamiklerinin, HDP’nin taammüden yok edilmesi girişimine izin vermeyeceğine bu davayı kazanacağımıza ve faşizmi ve taassubu eninde sonunda yeneceğimize kalpten inanıyorum. İnsanlığı davamıza sahip çıkmaya çağırıyorum. Son sözümüz henüz söylenmedi…”
 
 

Diğer başlıklar

30/10/2025
23:31 'GYO hakkında re'sen inceleme başlatılsın' çağrısı
23:19 Bütçeye tepki: Kadınların tank, top, İHA, SİHA'ya ihtiyacı yok
22:47 Bolu Cezaevi'nde iki tutsağın tahliyesine engel, birine tahliye
22:34 Yaşamını yitiren Necla Özmen için hastane önünde açıklama
22:01 Meral Danış Beştaş: Temel ihtiyaçlar karşılanamazken milyonlar savunmaya harcanıyor
20:58 İmralı Heyeti: Karşılıklı anlayış ve fikir birliği içindeyiz
20:48 Amed'de bir derneğe silahlı saldırı
20:31 Şam’da silahlı grup yurttaşlara saldırdı
20:02 İzmir Depremin'de yaşamını yitirenler anıldı
19:29 Nizamettin Kabaiş: Kızımın telefonu Portekiz'e gönderilecek
19:16 223 işçinin direnişi 92’nci gününde
19:03 İmralı Heyeti ile Erdoğan görüşmesi sona erdi
18:53 Tunç: Sürece dair yasal düzenlemeler Meclis'in takdirinde
18:19 İmralı Heyeti ve Erdoğan görüşmesi başladı
18:14 Komisyon üyeleri İrlanda’ya gidiyor
18:07 QSD bir videoyla Geçiş Hükümeti’nin iddialarını yalanladı
17:53 Fidan ve Tunç’un dinlendiği komisyon toplantısı bitti
17:37 İmralı Heyeti, Erdoğan görüşmesi için yola çıktı: Atılması gereken adımları konuşacağız
17:21 Amed'de çalıştay: Afetlere dayanıklı kentler yaratma hedefimiz var
17:13 İmralı Heyeti ile Erdoğan görüşmesinin saati değişti
17:09 Polisler, mezarlıkta kazı yaptı
16:18 İmralı Heyeti ile Erdoğan görüşmesine katılacak isimler netleşti
16:13 Alpargün Apartmanı davası yeniden görüldü: Sanığa 62 kez müebbet
15:53 Gazeteci Aykol'un hayati riski sürüyor
15:33 İstanbul’da şüpheli şekilde balkondan düşen kadın yaşamını yitirdi
15:30 Hesekê’de ‘Abdulah Öcalan’a özgürlük’ eylemi
15:27 Siyasetçi Osman Akdağ anıldı
14:47 ÇHD: İşkenceyi aklayan her karar yeni işkencelerin davetiyesidir
14:17 Arjen Arî mezarı başında anıldı
14:16 Wan'da ‘kuyu tipi’ cezaevi kapatılsın eylemi
13:41 'Barış ve Demokratik Toplum' şölenine çağrı
13:33 Maden yasasında değişiklik Resmi gazetede
13:29 Almanya Dışişleri Bakanı Şam’a gidiyor
12:42 Ayşegül Doğan: Barışa değil savaşa hazırlanan bir bütçe ile karşı karşıyayız
12:39 Parktaki banklar yakıldı
12:37 Menemen'de öğrencilerin tutuklanmasına tepki
12:36 Vietnam’da sel felaketi
12:18 İran’da gözaltına alınan kişiden haber alınamıyor
11:59 4 kişinin can verdiği binanın enkazı incelemeden sonra kaldırılacak
11:57 Kurtulmuş: Nihai rapor safhasına ilerliyoruz
11:40 CHP’den ‘Sandığa Karşı Yargı: Bir Darbenin Anatomisi’ raporu
11:31 İBB soruşturmasında 4 kişi hakkında gözaltı kararı
11:16 Özer soruşturmasında DEM Partili Aşan beraat etti
10:39 Bakırhan: Geçiş yasalarıyla özgürlükler ve haklar güvence altına alınmalı
10:27 Karasu: Özgürlük yasaları sürecin kritik noktasıdır
10:14 Bütçe görüşmeleri başladı
09:33 Çocuğunu Filistin askısında görmek ve bir damla su verememek
09:29 Aksoyoğlu: Meclis Abdullah Öcalan'ı Ankara'da dinlemeli
09:23 EHP Genel Başkanı: Atılan adıma karşı yasal adımlar atılmalı
09:06 Barış Anneleri'nden Erdoğan'a çağrı: Adım atın
09:05 ÖHD'li Köçeroğlu: Süreç cezaevlerine uğramamış
09:05 Siyaset Bilimci Köker: Komisyon yasa tekliflerini somutlaştırmalı
09:04 Wan çarpık kentleşmeyle kimliğini kaybediyor
09:02 Akdeniz eşbaşkanlarının yarın görülecek duruşmasına çağrı
09:02 HDK İstanbul Eşsözcüsü: Devlet demokratik yasal düzenlemeleri yapmalı
09:01 Saadet, Gelecek ve DEVA Amed il başkanları: Devlet gecikmeden adım atsın
09:00 'Birliğimizi sağlayamadığımız müddetçe statüye kavuşamayız'
09:00 Cezaevi idaresi Ceylan Önkol'un fotoğraflarını 'sakıncalı' buldu
09:00 30 EKİM 2025 GÜNDEMİ
00:20 Saldırıya uğrayan öğrenciler ve DEM Parti'li Özgül Saki hedef gösterildi
00:02 Kamyaran’da aktivist Zîlan Kemanger gözaltına alındı
29/10/2025
23:55 QSD: Tişrîn'deki patlama Geçiş Hükümeti mayınından kaynaklandı
23:52 Şerife Muhammed'inin idam kararı 30 yıl hapse çevrildi
23:15 Sındırgı'da 3.8 büyüklüğünde deprem
22:11 Dîlok'ta 18 saati aşan elektrik kesintisi
21:52 Dünya genelinde internet kesintisi
21:47 Türkiye'ye bağlı grupların işkence ettiği M.S. artık hareket edemiyor
21:24 Fed, politika faizini indirdi
21:19 Gebze’de çöken binanın enkazından bir kişi sağ çıkarıldı
20:05 Gazeteci Ezgi Soysal'a saldırı: Ölebilirdim
19:53 Kayyımın işsiz bıraktığı işçiler: Eve ekmek götüremiyoruz
19:04 İhraç edilen bin 700 emekçi mahkeme kararı bekliyor
17:41 Payizava’da üç kişinin katledildiği saldırıya dair bir gözaltı
17:39 25 Kasım’da gözaltına alınan 168 kadına dava
17:21 Entübe edilen Gazeteci Aykol'un kritik hali sürüyor
16:46 KESK, Meclis Komisyonu'ndan KHK'liler için yasal düzenleme istedi
16:46 DEM Parti’den ‘Yerel Demokrasi Konferansı’
16:27 Gebze'de yıkılan binada 2 kişinin cenazesine ulaşıldı
16:18 İmralı Heyeti ve Erdoğan görüşmesinin saati belli oldu
15:26 Aykol’a cezaevinden mektup: Bizi hiç yalnız bırakmadı
14:59 MSD’den Şam-Süveyda yolundaki saldırıya kınama
14:54 Almanya'da Köln yürüyüşü için seferberlik
14:36 Darp edilerek gözaltına alınan gazeteci Yıldız suç duyurusunda bulundu
14:03 Tutsak Ayşe Gökkan’dan gazeteci Aykol için mektup
13:50 Özgür Basın'ın Mamoste'si mezarı başında anıldı
13:41 Tarım işçilerini taşıyan araç kaza yaptı: 3 ölü, 12 yaralı
11:39 DEM Parti PM: Özgürlükçü yasal düzenlemeler yapılmalı
10:04 Abdullah Öcalan: Cumhuriyeti iki kritik kavşak bekliyor, ciddi olan kazanır
09:44 Sosyalist parti ve örgütlerden 'süreç' çalıştayı
09:29 Rojin Kabaiş haberimize erişim engelli
09:27 İsrail’in Gazze'ye saldırıları sürüyor: 63 Filistinli katledildi
09:19 MEBYA-DER Êlih Eşbaşkanı: Sürece rağmen taziyelere saldırı var
09:17 ÖHD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan'ın koşulları sürecin ruhuna uygun hale getirilmeli
09:16 Akademisyen Coşkun: Sürece özgü geçiş hukuku benimsenmeli
09:06 120'den 50 kiloya düşen hasta tutsak tahliye edilmiyor
09:04 Bakır, onların elinde yeniden hayat buluyor
09:04 'Kadına dönük şiddet İstanbul’dan Wan’a farklılaşabiliyor'
09:01 Akademisyen Yasemin Özgün: İktidarın adım atmaması süreci tıkıyor
09:00 29 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:23 Meteoroloji’den kar ve yağmur uyarısı
08:12 Gebze'de bina çöktü: Enkazda kalanlar var
28/10/2025
23:16 Tuncer Bakırhan: Cumhuriyetin 102. yılında: Nasıl birlikte yaşayacağız?
22:31 DEM Parti Kadın Meclisi'nden Hüda Kaya'ya verilen cezaya tepki
22:17 Sındırgı depreminde Manisa’da 83 yapı etkilendi
21:51 Konya'da yolcu otobüsünde yangın
21:46 Van Valiliği, 29 Ekim’i şarkıları yasaklanan Grup Yorum’un marşıyla kutladı
21:00 Ateşkese rağmen Netanyahu'dan yeni saldırı emri
20:56 Hüda Kaya hakkında tutuklama kararı
20:46 Gazeteci Hıdır Yıldız gözaltına alındı
20:28 Berçem Şaşmaz taziyesine kitlesel ziyaret
19:50 17 il için 'sarı kod' uyarısı
19:42 Kadınlardan 11. Yargı Paketi tepkisi: Yasaklara karşı birlikte duracağız
19:20 Gözaltındaki 24 öğrenci serbest bırakıldı
19:18 Muğla'da çocuk cenazesi bulundu
19:11 İşçiler direniyor: İrademizi teslim etmeyeceğiz
18:26 Hak savunucusu Halime Pejvak İran’da gözaltına alındı
18:16 CHP’li Enginyurt, hakkında taciz iddiaları olan Tekinoğlu'nu danışmanı yaptı
16:59 Emniyet müdürü şiddetten tutuklandı
16:55 Hacettepe öğrencilerine palalı saldırı protesto edildi
16:49 Eşref ve Mustafa Akyıldız için kurulan taziyeye kitlesel ziyaret
16:22 İhraç edilen emekçiler için çağrı: Tüm haklarıyla görevlerine iade edin
16:19 Gazeteci Aykol'un durumu kritik aşamada
16:06 ‘Çıplak aramaya sessiz kalmayacağız’
15:51 Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Hacettepe Üniversitesi'ndeki ırkçı saldırıya tepki
15:07 İHD: İfade özgürlüğü yaşamsal bir öneme sahiptir
15:02 Roboskî İçin Adalet Girişimi: Barış için yüzleşme şart
15:00 ‘Ölene kadar tutsaklık ilkesi tutsakların yaşam hakkını engelliyor’
14:43 Kadın öğrencilere çıplak arama dayatmasında takipsizlik kararı
14:34 Haber-Sen TELE1'e kayyım atanmasını protesto etti
14:04 Katledilen Sevcan Demir için adalet ve duyarlılık çağrısı
14:03 Durdurma kararına rağmen geyik avı sürüyor
13:23 Manavgat Belediyesi soruşturmasında 24 gözaltı
13:08 'Kuyu Tipi' cezaevlerine ilişkin açıklama: Tutsakların seslerini duyurun
13:00 Feminist filozof Eva Kittay’dan Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek mesajı
12:58 DEM Parti, 11 yıl önce su baskınında yaşamını yitiren 18 işçiyi andı
12:29 Amed Barosu ‘süreç’ komisyonu kurdu
11:51 İki kentte ev baskınları: En az 15 gözaltı
11:37 Cemil Bayık: Entegrasyon yasaları bir an önce çıkarılmalı
11:22 'Eşit yurttaşlık temelinde hukuki, yasal ve idari düzenlemeler yapılmalı'
10:42 Özgür Basın'ın Mamoste'si: Kadri Kaya
10:11 İranlı Prof. Dr. Mansuran: Öcalan'ın paradigması yeni bir çağın başlangıcıdır
10:03 İzmir ve Manisa'da su baskınları
10:02 Mêrdîn Baro Başkanı: Güven için Meclis artık adım atmalı
09:57 'Ukrayna Savaşı Rusya'da iç dengeleri tetikleyebilir'
09:51 DBP'den 'süreç' için kapsamlı eylem planı
09:46 ‘Tecrit altında barış sürecinin işlemesi mümkün değil’
09:39 Türkdoğan: ‘Şiddet’ bahanesi kalmayan iktidar adım atmazsa teşhir olur
09:36 Hasta tutsak Çam günde 17 ilaçla hayata tutunuyor
09:34 EMEP Genel Başkanı: Taraflara eşit koşullarda görüşme şansı tanınmalı
09:31 DİSK Basın İş Genel Başkanı Dedeoğlu: Yüzde 95’lik medya gücü iktidara yetmiyor