HDK Eşsözcüsü Şenoğlu: Dayanışma ağları yeni yaşamın mayasıdır

img
İSTANBUL - Koronavirüsü salgınıyla kapitalist sistemin çaresizliğinin ve yıkıcılığının yeniden gün yüzüne çıktığını belirten HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, oluşturulan halk dayanışma ağlarının yeni yaşamın mayası olduğunu söyledi. 
 
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) küresel çapta hızla yayılmaya devam ediyor. Salgından dolayı dünya genelinde 42 bin 340 insan hayatını kaybederken, vaka sayısı 900 bini geçti. Türkiye’de de hızla yayılan salgında toplam vaka sayısı 15 bin 679’a ulaşmışken, 277 kişi yaşamını yitirdi. 
 
Salgını engellemek amacıyla birçok ülkede sokağa çıkma yasağına varan ciddi tedbirler alınıp, ekonomi paketleriyle halkın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla büyük bütçeler ayrılırken, önlemlerin yetersizliğinden şikayet edilen Türkiye’de ise, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan “Milli Dayanışma Kampanyası” ile halktan yardım isteniyor. 
 
AKP’nin bu atmosferde dahi HDP’li belediyelerine kayyım atamaktan, Kanal İstanbul Projesi’ne dair bazı ihaleler yapmaktan geri durmaması, yaşanan krizi fırsata çevirme peşinde olduğu yorumlarını da beraberinde getirdi. 
 
Hakların Demokratik Kongresi  (HDK) Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, ülkeyi saran salgınla birlikte iktidarın sürdürdüğü politikaları ve buna karşı yapılması gerekenleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
AÇIKLANAN PAKET KİME YARADI?
 
Salgına karşı Türkiye’de diğer ülkelere kıyasla yeterli önlem alınmadığını dile getiren Şenoğlu, diğer ülkelerin salgınla mücadelede milyarlarca dolar kaynak ayırırken AKP’nin açıkladığı paketlerle halkı ölüme terk ettiğini ifade etti. Alınmayan tedbirler yüzenden salgının hızla yayıldığını belirten Şenoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketini de, “Salgın karşısında emekçileri koruyacak hiçbir şeyin bulunmadığı pakette yandaş sermayedarlara güvence çıktı” diyerek eleştirdi.
 
HDK Eşsözcüsü, salgının Türkiye’de giderek yayılmasının en önemli nedeninin ise iktidarın sokağa çıkma yasağı ilan etmemesi olduğunu ifade etti. Şenoğlu, “AKP, emekçileri sömüren bir iktidar olduğu için emekçilere kaynak ayırmak istemiyor. Eğer sokağa çıkma yasağı ilan ederse, emekçileri ücretli izne tabii tutmak zorunda kalacak. Bu nedenle hükümet yetkilileri, her gün ‘kendi OHAL’inizi kendiniz yapın’ diyerek, bu kararı almaktan imtina ederek kaçıyor. İktidar yaptığı bu açıklamalarla ileriki günlerde çıkacak olan acı tablolar karşısında ‘bu benim sorumluluğum değil’ demeye çalışacak ama çıkacak her tablonun sorumluluğu bu iktidara aittir” diye konuştu.
 
DUAYLA BAŞLADI IBAN’LA BİTTİ
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan “Milli Dayanışma Kampanyası” üzerinde duran Şenoğlu, hükümet yetkililerinin salgına karşı her türlü önlemi aldıkları açıklamalarına atıfta bulunarak şunları söyledi: “Hani salgına karşı hazırdınız? Hani krizi yönetebilecektiniz? Bir kez daha hiçbir şeye hazır olmadığınızı gösterdiniz. Bu kampanya vatandaşın beş kuruşuna göz dikmektir. İktidar, salgına karşı dua ile başlattığı bu süreci IBAN’la bitireceğim demek istiyor. Normal şartlarda devlet halk için vardır. Ama bizim ülkemizde tam tersi bir durum var; halk, devlet için anlayışı mevcut.” 
 
Kampanyanın açıklamasından sonra yurttaşların, dijital medya hesaplarından “Zırnık yok” diyerek tepki gösterdiği belirten Şenoğlu, yurttaşların AKP iktidarına güven duymadıklarını ve ‘Evde kal’malarına rağmen tepkilerini bir şekilde tepki gösterdiğini dile getirdi.
 
SAĞLIK ÖRGÜTLERİNİN DIŞTA TUTULMASI
 
İktidarın salgın karşısında şeffaf davranmadığını söyleyen Şenoğlu, yapılması gerekenin sağlık örgütleri gibi deneyim ve işinde uzman kişilerin Bilim Kurulu’na dahil edilmesi olduğunun altını çizdi. Şenoğlu, alınması gereken tedbirler konusunda TBB ve SES gibi sağlık örgütlerinin birçok kez açıklama yaptığını hatırlatarak, “Şu anda bu sağlık örgütleri üzerine düşen görevleri yerine getirmek istiyorlar. Ama salgın bu kadar yayılmışken bile iktidar bu sağlık örgütlerini sürece dahil etmiyor. Neden toplum sağlığı bu kadar risk altındayken sürece dahil edilmiyorlar?” diye sordu.
 
İktidarın sürece dahil etmediği sağlık çalışanlarını salgına karşı tedbirsiz bir şekilde ortada bıraktığını vurgulayan Şenoğlu, şöyle devam etti: “Bunu yapmayan iktidarın sağlık çalışanlarının karşı karşıya olduğu sorunları çözmesini bekleyebilir misiniz? Bekleyemeyiz. Bir doktor salgına karşı ne kadar tedbirsiz bırakıldığına dair paylaşım yaptığı zaman nasıl linç edilmeye çalışıldığını gördük. Eğer halen Türkiye’de sağlık çalışanları maske bulma sorunu yaşıyorsa, bu toplum sağlığının ne kadar risk altında olduğuna işaret ediyor.”
 
‘PARA SAVAŞA VE RANTÇI İHALELERE’
 
Şenoğlu’na göre, sağlık çalışanlarının yaşadığı ekipman eksikliğinin asıl nedeni bütçe planlamasının programsızlığı. “Maskeye para yok ama savaş harcamalarına ve rantçı ihalelere para çok” diyen HDK Eşsözcüsü, “Erdoğan’ın, ‘Bir merminin fiyatını biliyor musunuz?’ söylemleri bu sürece ayna tutuyor. Sağlık çalışanları, emekçiler ve yaşlılar bütçe planlaması yapılırken zaten kaderlerine terk edilmişti. Yaşamını yitirenlerin sayısı arttığında iktidar ‘Niye önlem almadınız?’ diye bizleri sorgulayacaktır. Kendi bütçe politikasını ve yanlış politikalarını sorgulamayacaktır. Halkın artık bu bütçe planlamaması ciddi anlamda sorgulaması ve tepki göstermesi gerekiyor” ifadelerimi kullandı.
 
Şenoğlu, böylesi bir süreçte Kanal İstanbul Projesi ihalesinin yapılmasına da “Halk bu salgına karşı can derdine düşerken, yapılan bu ihale halka ihanettir. Bunun başka bir açıklaması olamaz” sözleriyle tepki gösterdi.
 
KAYYIM ATAMALARI
 
HDP’li 8 belediyeye kayyım atanmasının akıl ve ahlakla izahla edebilecek bir yanı olmadığını söyleyen Şenoğlu, bu süreçte atanan kayyımların devlet aklının Kürt halkına düşmanlığının bir kanıtı olarak tarih sayfalarına yazılacağını ifade etti. Şenoğlu, “Nereden bakarsak bakalım, salgına karşı bu iktidarın halkı korumak gibi bir derdi yok. Halen bu salgın karşısında kendi çıkarlarını koruma gayretinde. Bu süreçte bile Kürt illerine kayyım atanıp, test kitleri halen Kürdistan illerinde temin edilmiyorsa kötü niyet aranır. Orada bir kırım mı planlanıyorlar diye insanları bir sorgulamaya itiyorlar. Bölge halkı ‘devlet önlem almayarak bizi kırımdan mı geçirmek istiyor’ düşüncesinde” dedi.
 
 İNFAZ YASASINDA ‘SİYASİ MESAFE’
 
Salgın tehdidi karşısında hazırlanan infaz düzenlemesinde siyasi tutukluları kapsam dışı bırakılmak istenmesini de değerlendiren Şenoğlu, hazırlanan düzenlemeyi “AKP’nin ırkçı zihniyetinin dışa vurumu” olarak tanımladı. İktidarın bu yaklaşımının kabul edilemez olduğunu söyleyen Şenoğlu, “Salgına karşı ‘sosyal mesafe’ yaşatır. Evet, yaşattır da biz de çıkarılan bu infaz yasasına ilişkin eşitlik ilkesini gözeterek, tutuklular arasında ‘siyasi mesafe’ yapma diyoruz” diyerek, bir kıyım yaşanmadan cezaevlerinin derhal boşaltılması gerektiğini vurguladı.
 
YENİ BİR YAŞAMIN MAYASI
 
Şenoğlu, salgınla birlikte insanlığa yıkımdan başka bir sunmayan kapitalist sistemin çaresizliği ve çözümsüzlüğünün gün yüzüne çıktığını ve sistemin bu çaresizliğinin ciddi şekilde sorgulandığını da belirtti. Toplum içerisinde kurulan halk dayanışma ağlarının ileriki süreçlerde yeni bir yaşamın mayasını oluşturacağını söyleyen Şenoğlu, “Bu örgütleme ağları insanlığın geleceğini şekillendirecek. Özellikle salgın karşısında halkına yeterli sorumluluğu göstermeyen Türkiye gibi ülkelerde bunu daha yakın zamanlarda göreceğiz” dedi.
 
MA / Naci Kaya