Temelli: Şimdi demokratik çözüm zamanıdır

img

SİİRT - 2013'de toplumun ortaya koyduğu reflekslerin açığa çıkma zamanı olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Herkes Öcalan ile konuşmalıdır, fikirlerinizi söyleyebilirsiniz. Ortak vatanımız demokratik bir çözüm bekliyor. Bu meselenin çözümü gerekir, şimdi zamanıdır” dedi. 

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin bayramlaşma programı kapsamında Siirt ve ilçelerinde temaslarda bulundu. HDP Siirt İl binasına milletvekilleri Felaknas Uca, Meral Danış Beştaş ve Sıdık Taş ile birlikte gelen Temelli'yi, parti yöneticileri, Barış Anneleri, HDP PM üyelerinin yanı sıra onlarca yurttaş karşıladı. Parti binasında yurttaşlar ile bayramlaşan Temelli ve beraberindekiler, daha sonra Siirt Belediyesi'ne geçti. Temelli'yi, belediyenin giriş kapısında Siirt Belediye Eşbaşkanı Berivan Helen Işık ve belediye encümenleri çiçeklerle karşıladı. 
 
‘DEMOKRASİNİN ÖNEMLİ BAŞARISIDIR’
 
Belediyenin konferans salonunda yurttaşlar ile bayramlaşan Temelli, burada kısa bir konuşma yaptı. Salondakilerin bayramını kutlayarak konuşmasına başlayan Temelli, "Burada olmamızın yegane nedeni Siirt halkının, halkımızın onurlu ve kararlı mücadelesidir. Sizler sayesinde yeniden belediyemizdeyiz ve bir aradayız. Bu sadece belediyenin kazanılması değildir, belediyelerin kazanılma meselesi değildir, bu Türkiye'de barış ve demokrasi mücadelesinin attığı büyük bir adımdır. 31 Mart seçimlerinde Türkiye siyasetinin kulvarını değiştirdik. Türkiye'nin içinde bulunduğu çıkmaza, seçenek yarattık ve yol açtık. Bir çıkmazın içerisindeyiz. Neden Siirt Belediyesi 2 buçuk yıl boyunca kayyum eliyle yönetildi? Neden kayyum coğrafyası yaratıldı? Bir utanç coğrafyasıydı. Kayyumlar, vesayetçi anlayışın tekçi anlayışın halklara dayatmasıydı. İşte bu dayatmayı kırmanın en önemli tarihidir 31 Mart. Sadece bir seçim başarısı değil, ondan öte barış ve demokrasi mücadelesinin önemli bir başarısıdır" dedi. 
 
‘ZİHNİYET BAŞARISIZLIĞA UĞRAMIŞTIR’
 
2015 yılından bugüne kadar yaşananlara da dikkat çeken Temelli, "Geride bıraktığımız dört yılın çok iyi analizini yapmak zorundayız. Bu dört yıl boyunca Türkiye'ye dayatılan tecrittir, tekçi bir rejim anlayışıdır, baskıdır, şiddettir ve zulümdür. HDP ile bugün Türkiye'nin önünde yeni bir seçenek açılmışsa tam da bu dört yıla olan itirazdan dolayıdır. Halklarımız bu dayatmayı kabul etmemiştir.  Halkımız, bu Türkiye'nin tecrit edilmesi anlamına gelen mutlak tecridi kabul etmemiştir. Türkiye'de faşizmi kurumsallaştırmaya çalışanlara itirazı en yüksek sesle vermiştir. Geride bıraktığımız dört yıl, 5 Nisan 2015'te başlayan bir mutlak tecrit dönemi olarak karşımıza çıkan bir dört yıldır. Bu dört yılda Türkiye'de yeni bir hukuksuzluğa, adaletsizliğe tanıklık etti. Bu adaletsizlik ve hukuksuzluk ülkenin her yerini kapladı. Her gün hukuksuzluğa hukuksuzluk eklenirken, halkların en temel hakları gasp edildi. Kürt halkına bunca yıl dayatılan zulme yeni zulümler eklendi. Onun kendi iradesinin temsiliyeti olarak ortaya çıkmış belediyelere kayyum atandı. Demokratik siyaset yok sayıldı. Birçok arkadaşımız tutuklandı. Demokratik siyaseti tasfiye etmek, belediyelerimize kayyum atamak, basın özgürlüğünü ortadan kaldırmak, fikir özgürlüklerini yok saymak gibi saldırılar ile gelen bu faşizmi kurumlaştırma zihniyeti, bu kayyumcu zihniyet 31 Mart’ta başarısızlığa uğramıştır" diye konuştu.  
 
‘DEMOKRASİ İTTİFAKINDA BULUŞALIM’
 
HDP'nin mutlak tecridi kırdığını, şimdi de faşizmi yıkacağını vurgulayan Temelli, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu ülkenin kadınları, emekçileri, gençleri böyle bir rejime layık değil. Bu ülke bütün farklılığı ve çoğulculuğuyla demokrasiyi fazlasıyla hak ediyor. Bunun önündeki engelleri kaldırmak da hepimizin sorumluluğundadır. Türkiye halklarına, emekçilerine, siyasi partilerine, sendikalara, STÖ'lere, bir kez daha bu çağrıyı yapıyoruz. Türkiye henüz içinde bulunduğu tecrit cenderesinden, faşizm kurumlaşma tehlikesinden kurtulmuş değildir. Demokrasi mücadelesinin dünden çok daha ileriye taşımak zorundayız. O yüzden diyoruz ki gelin demokrasi ittifakında buluşalım. Birlikte demokrasi mücadelesinde, barış mücadelesinde buluşalım. Bunu başarabiliriz. Türkiye'nin özlemini duyduğu barış ve demokrasi için birlikte bir yol kat edebiliriz. Bir iktidar seçeneği yaratabiliriz. İşte Siirt'te yarattığımız gibi. Kayyumun tüm zulmüne rağmen bugün buradaysak, işte bu mücadelemizin gücüdür. Kararlı mücadelemizin ortaya çıkardığı tablodur. Neden bunu bütün Türkiye'de yapmayalım? Türkiye'nin her yerinde bunu başarabiliriz. Bu kayyumcu zihniyete, bu ceberut devlet yönetimine karşı demokratik bir cumhuriyet için ortak vatanımızda eşit yurttaşlık temelinde bir araya gelebilecek, herkesin haklarıyla var olabildiği bir ülkeyi yaratabilecek güce sahibiz. Bunu başarabiliriz." 
 
KÜRT SORUNU
 
İstanbul seçimlerine de değinen Temelli, şunları söyledi: "İstanbul'da da bir kayyum var. O kayyumu oradan süpürüp atmak, bizim boynumuzun borcu olsun. Dediğimiz gibi bu ülke kayyumlara layık değil. Bu ülke halkların kendi iradesiyle var ettiği yönetimlere layık. Halka rağmen yönetimlerin bu ülkede yaratmış olduğu maliyetler ortadadır. Binlerce evladımızı yitirdik. Kürt annelerinin acısı ortada. Anneler, açlık grevinde tülbentleriyle yollara düştü. Büyük direniş sergileyerek, bütün Türkiye'ye vicdanlarıyla seslendi. Evlatlarımız ölmesin diye. Ne Kürt ne de Türk annelerinin evladı ölsün. Bu savaş zamanlarına son vermek istiyoruz. Son vermenin yolu onurlu bir barış mücadelesinden geçiyor, demokratik siyasetten, çözümden ve müzakereden geçiyor. Hangi konuyu ve sorunu ele alırsanız alın, bu sorunların gelip bir yerde sıkıştığı, esas temel mesele karşınıza çıkar. Bu mesele Kürt meselesidir. Kürt meselesinin çözmeden hiçbir sorunun çözülemediğini gördük."
 
‘YÖNETEMİYORLAR’
 
Ataması yapılmayan bir öğretmenin intihar ettiğini hatırlatan Temelli, "İntiharlar artıyor. Ekonomik kriz artıyor. Enflasyon artıyor. Damadın dışında ekonomik kriz her yeri kaplamış, bir damada dokunmamış. Damada göre önümüzdeki aylarda her şey hal olacak. Bu denli meczup bir kabine var karşımızda. Bir meczuplar kabinesine muhtaç bırakılmış durumundayız. Yönetememe krizi var.  Yönetemedikleri içinde ülkede baskı ve şiddeti artırıyorlar. Ülkeye savaş politikasını dayatıyorlar" diye konuştu. 
 
‘KENDİLERİNİ KAYBETMİŞ DURUMDALAR’
 
AKP’nin İBB Adayı Binali Yıldırım'ın geçen günlerde Diyarbakır'da kullandığı “Kürdistan” lafını hatırlatan Temelli, "31 Mart'ta 'Kürtler defolun gidin' dediler. Şimdi, Diyarbakır'da Kürdistan diyorlar artık. Çünkü, onlara şunu öğrettik. Burası hepimizin ortak vatanı, hiçbir yere gitmiyoruz. O bize defolun gidin diyenler, süpürülüp atıldı bu coğrafyadan. Hala atamadıklarımız var. Çeşitli seçim hileleriyle, devletin tüm olanaklarıyla belediyelerimizi gasp etmeye devam edenler var. Bitlis ve Tatvan'da olduğu gibi, tabelaları indirecek kadar acze düşmüş, bu halkın dilini yok sayacak kadar siyasetten tükenmiş sözde belediye başkanları var. Onlar bizlerin belediye başkanı değil, seçilmiş belediye başkanı değil. Şırnak'ta olduğu gibi onları bu halk seçmedi, Ankara atadı. Hiçbir meşruiyetleri yoktur. Meşruiyetleri olmadığı için de zaten o tabelalar ile uğraşıyorlar. Mezarlığını girişindeki tabelayı indirecek kadar aslında artık kendilerini kaybetmiş durumdalar. Bu halkın bir dili ve kimliği var. O dili ve kimliği yok sayamazsınız. İşte şimdi İstanbul seçimlerine giderken üç beş tane oy için Diyarbakır'a gelip Kürdistan diyeceksin, sonra Bitlis ve Tatvan'da inen tabelalara laf etmeyeceksiniz. İstediğiniz kadar Kürdistan deyin, hiçbir Kürt vatandaşı size oy vermeyecek. Seçim zamanı Kürt olup, seçim bittikten sonra kurtlar ile kurt işareti yapanlara en güzel cevabı 23 Haziran'da sandıkta, HDP'liler olarak hep beraber vereceğiz. Türkiye siyasetinin ihtiyaç duyduğu şey samimiyettir, hakikattir.  Hakikatin sesini, hep birlikte yükselteceğiz" dedi. 
 
‘ÇÖZÜM İSTİYORSANIZ MUHATAP OLMALISINIZ’
 
Temelli, hakikat mücadelelerini adaletle buluşturacaklarını ifade ederek, Kürt sorunun çözmek için sahici adımların atılmasının zamanı geldiğini kaydetti. 2013'te yarım bıraktıkları işi, gerçek muhataplarıyla toplumla buluşturmak zorunda olduklarını dile getiren Temelli, konuşmasına şöyle devam etti: “O yüzden mutlak tecridin kırılması önem taşıyordu, bunu başardık. Tüm açlık grevi direnişçilerini kutluyorum. Bu direniş, bu mutlak tecridi kırmıştır. Kürt meselesinin çözümü, Türkiye'de demokratik siyasetin önün açmak için sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'da barış için bu denli kritik bir konum arz ediyorsa, o zaman bunun gereği yapılmalıdır. Mutlak tecridin kırılmasının en önemli noktası buydu. Tüm dünyaya bir kez daha anlattık ki, Kürt meselesinin çözmek istiyorsanız bunun muhatabı ile muhatap olmalısınız. Bu konunun muhatabı da Sayın Öcalan'dır. Bu kadar nettir. Bunun için dünyayı yeniden keşfetmenize gerek yok. 2013 yılında bu oldu. Bütün insanların hafızasında bu yer etti. Demokratik siyaset, nasıl bir Türkiye ve dünya yaratığını bize gösterdi. 
 
‘ÇÖZÜM ZAMANIDIR’
 
7 Haziran seçimlerinin bugün yıl dönümü. Demokratik siyaset özlemi ne denli önemli olduğu o süreçte ortaya çıktı. Bunu kabul etmeyenler, 7 Haziran'dan sonra ülkeyi savaşa sürüklediler. Dolmabahçe mutabakatı gibi eşitlik yurttaşlık çağrısı yapan metinleri yok saydılar, masaları devirdiler. 7 Haziran'dan sonra emekçileri, gençleri katlettiler. Cizre bodrumunda insanları katlettiler. Hiç birini unutmadık. Tüm saldırılara karşı hep birlikte direndik. Asla susmadık. Mücadelemizden vazgeçmedik. Tüm Türkiye halkları çağrı yapıyoruz. Gelin hep birlikte muhasebesini yapalım, yüzleşelim. Bu hataları tekrar etmeyelim. İmralı'da iki görüşme gerçekleşti. İmralı'dan gelen mesajlara da kulak verelim. Demokratik siyaset, müzakere, çözüm, onurlu bir barış, bu kavramlar çok kıymetlidir. Bu kavramlar topluma bir çağrıdır. Bu çağrılar 2013'de yapıldığından toplumun ortaya koymuş olduğu refleksleri bir kez daha hatırlayalım. Yeniden bu reflekslerin açığa çıkma zamandır. Toplum bu çağrıya kulak vermelidir. Herkes Öcalan ile konuşmalıdır, eleştiri yapabilirsiniz, fikirlerinizi söyleyebilirsiniz. Ama korkmayın, cesaretli olun. Ortak vatanımız demokratik bir çözüm bekliyor. Bu meselenin çözümü gerekir, şimdi zamanıdır. Bu gidişata, ceberut anlayışa hep birlikte son vermeliyiz. Hem Türkiye hem de Ortadoğu için başarabiliriz. Türkiye halklarının iradesi bu yöndedir. Demokrasiden ve barıştan yanadır. Bu toplum ve ülke, demokratik bir cumhuriyetle ile ancak yönetilebilir. 
 
YURTTAŞLIK TEMELİNDE BİR ANAYASA
 
Meclis inisiyatif almalıdır. Tüm toplumsal dinamikler inisiyatif almalıdır. Bir anayasa iradesi ortaya konmalıdır. 12 Eylül'ün yamalı bohçası haline gelen anayasasıyla yol almak mümkün değildir. Cumhurbaşkanı hükümet sistemi gibi uydurma bir sistemle mümkün değildir. Çoğulcu, laik ve demokratik bir cumhuriyet için eşitlik yurttaşlık temelinde bir anayasa için harekete geçmeliyiz. İşte Demokrasi ittifakının çağrısı bu yöndedir. İkincisi, tahrip edilmiş, ortadan kaldırılmış, yıkılmış toplumsal barış için harekete geçmeliyiz. Gerçek anlamda bir yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını hep birlikte bir an önce sağlamalıyız. İnsan haklarından taviz vermez bir anlayışla hukuk sistemimizi bir an önce var etmeliyiz. Evrensel hukuk kurallarını hayata geçirmeliyiz Adalet, yargı salonlarını terk etmiştir. Yargı salonlarına adalet bir an önce geri dönmelidir. Bunu sağlamanın yolu da hep birlikte meclisin inisiyatif alıp adım atılmasından geçer. 
 
VAKİT KAYBETME LÜKSÜ YOKTUR
 
Bugün karşımıza çıkarılan yargı reformu meselesinde de samimi bir şey henüz göremiyoruz. Bir oyalama, zaman kazanma ve hamlenin ötesine geçmeyen açıklamalar var. Bu konuda da samimi olunmalıdır. Hem AB hem de Türkiye'nin iç hukuku meselesi. Birçok mesele dağ gibi kapıya yığılmış, o yüzden Türkiye'nin vakit kaybetme lüksü yoktur. Yargı reformu ya da herhangi bir tartışma konusunda samimiyseniz konu meclise bir an önce gelmelidir. Öyle strateji ve eylem planları gibi zaman kaybedecek bir tartışma değil bir an önce yasalarda değişiklik yaparak, Türkiye demokrasisinin önündeki en büyük handikap olan Terörle Mücadele Kanunu kaldırıp adım atabiliriz. Tüm demokrasi güçleri ve herkesi demokrasi ittifakında buluşmaya ve birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz."
 
Konuşmanın ardından Temelli ve beraberindekiler, Kurtalan ilçesine geçti.