Şenoğlu: HDK tecridin kaldırılmasında somut rol oynayacak

img
ANKARA - HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, yeni dönemde temel eksenlerinin “direniş ve direnişi toplumsallaştırmak” olduğunu söyleyerek, tecridin kaldırılmasında HDK’nin somut rol oynayacağını belirtti. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 9’uncu Genel Kurul’unu gerçekleştirdi. Genel Kurul’da mutabakat komisyonunun belirlediği listeden oy birliği ile HDK’nin yeni Eşsözcülüğü’ne seçilen Sedat Şenoğlu, HDK’yi ve yeni süreçte izleyeceği yol haritasına  ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
 
Şenoğlu, HDK fikriyatının tarihsel olarak insanlık tarihinin bütün ezilenlerin mücadelesinden beslendiğini belirtti. Şenoğlu, fikriyatın Türkiye açısından 2010-2011 yıllarında HDK ile somutlaştığını ifade etti.
 
‘SAYIN ÖCALAN HDK’NİN OLUŞUMUNDA TEMEL GÜÇLERDEN BİRİ’
 
HDK’nin 21’inci yüzyılın değişen koşullarında halkların kendilerini iradeleştirmesini amaçladığını belirten Şenoğlu, HDK fikriyatının oluşturucu temel güçlerinden birinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın olduğu hatırlatmasında bulundu. Şenoğlu, “Sayın Öcalan’ın  perspektifi HDK’nin oluşumuna ciddi bir katkı yaptı. Tabi ki Türkiye’deki demokratik güçler, sosyalist güçler en nihayetinde ortak kararı ile HDK fikri ortaya çıktı. HDK fikriyatı özsel bakımdan ezilenlerin, halkların kendi kaderlerini ellerine alması, kendi demokrasilerini inşa etmesi, toplumsal yaşam sisteminin kurulması fikriyatına dayanıyor. Bu mümkün. Dünya tarihleri açısından baktığımız zaman ezilenlerin, emekçilerin halkların tarihsel deneyimleri var. Ama 21’inci yüzyıl bu fikriyata geniş çerçeve kazandırdı dünyanın değişen koşulları itibariyle” dedi.
 
‘YAPISAL BİR KRİZ VAR’
 
Türkiye’deki mevcut rejimi “faşist ve tekçi rejim” olarak tanımlayan Şenoğlu, bu rejimin halklara vaat edecek bir umudunun kalmadığını ve sürdürülemez olduğunu söyledi. Şenoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya küresel emperyalist sistemi kriz içerisinde bulunuyor. Bu kriz sadece ekonomik kriz değil bu bir yapısal kriz. Sistemin kendisi artık kendini üretemiyor. Ne siyaseten ne toplumsal ne de ideolojik bakımdan üretebiliyor. Dünyada bir faşistleşme eğilimi var. Türkiye’de bu faşistleşme eğilim en derin, en acımasız, en kanlı biçimde yaşanıyor. İdeolojik bakımdan düşündüğümüz zamanda Türkiye’deki faşist rejim gelecek ile ilgili hiç bir şey söylemiyor. Bunun yerine kendi iktidarını uzatmak için toplumu kutuplaştırıyor. Ama bu bir çözümsüzlük. Çözümü olmayan bir devlet aklı ne yapar? Şiddete başvurur, şiddeti meşrulaştırır. Politikasını buradan inşa eder. Gündelik hayatın her kesitinde sınırsız bir şiddet görüyoruz ve bunun meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu halk bu yapısal krize itiraz ediyor. Ama bu durum kendiliğinden değişmez. Bunun için de HDK bir fırsat."
 
‘YENİ DÖNEMDE TEMEL EKSEN DİRENİŞ OLACAK’
 
Kongrenin “Emek, Barış, Özgürlük: Faşizme Karşı Toplumsal Direniş” şiarının HDK’nin dönem perspektifi olduğunu belirten Şenoğlu, kongrede yürütülen tartışmalar sonucu güçlü ortak bir iradenin ortaya çıktığını kaydetti. Şenoğlu, yeni döneme ilişkin yürütülen tartışmalar ve sonuçlarına ilişkin, “Kendiliğinden bile olsa toplumun, ezilenlerin, halkların itirazları var. Biz bu itirazları birleştirmek istiyoruz. 7 Haziran’dan bugüne baktığımız zaman bu itirazlar kesintisiz bir şekilde devam ediyor.  7 Haziran Türkiye’de yeni bir atmosfer yarattı. Çok büyük bir kazanımdı. Biz bu kazanımı yapısal hale getirmek istiyoruz. Çünkü rejim tam da bu siyasi kazanımın toplumsallaşmasını engellemeye çalışıyor. Biz de ‘siyasal başarıları kazanıyoruz ama koruyamıyoruz. Nasıl koruyabiliriz, sürdürebiliriz ve nasıl büyütebiliriz?’ şeklinde tartışmalar yürüttük. Bu tartışmalar sonucu önümüzdeki dönemde temel eksen direnişin olacağı yönünde ortak bir irade açığa çıktı.  Hiç bir şey kendiliğinden değişmeyecek. O zaman biz direnişi gündelik hayatın içinde örgütlemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
 
‘BİRLEŞTİRİCİ BİR MEVZİ YARATACAĞIZ’
 
Şenoğlu, HDK’nin yeni dönemde üstleneceği rol ve misyona ilişkin şunları söyledi: “HDK savaş, işgal ve yayılmacılık karşıtı tutumunu çok daha güçlü bir şekilde ortaya koyacak. Bu konuda bir birleşik hareket yaratma misyonu taşıyacak. Halklar arasında hiçbir eşitsizliği kabul etmiyoruz. Suriye’de yürütülen savaştan nemalanmak istenen politikalarda tam da halkların kendi kaderlerini tayin etmesine büyük bir darbe vurduğunu görüyoruz. Rojava’da temsil edilen kadın özgürlükçü, ekolojist eşitlikçi anlayışın, ezilen halklar bakımından yeni dönem politikası olduğunu düşünüyoruz. Bunu güçlü bir şekilde savunacağız. Kriz ve bunun yarattığı her türlü sonuçlara karşı emek ve işçi mücadelesini birleştirmek bizim çok temel bir eksenimiz olacak. Kadın  özgürlük mücadelesi bizim öncü ve birleştirici kuvvetimiz olacak. Genel olarak siyasal baskı ve şiddet uygulamalarına maruz kalan herkesi birleştirmek ve toplamda birleştirici bir mevzi yaratmayı düşünüyoruz.”
 
‘TEPEDEN DEĞİL, YERELLEŞME İLE ÖRGÜTLEYECEĞİZ’
 
Direnişin gündelik hayatta nasıl örgütleneceğine dair izlenecek politika ve yönteme ilişin Şenoğlu, “Tepeden, elit bir tarz, politika değil; demokrasiyi, adaleti yerelleştirmek, halkın kendi kendini yönetimin yerelleştirerek yapacağız. Bir örgütsel seferberlik gibi düşünüyoruz. Bunu da Meclisleşme biçiminde gerçekleştireceğiz. Meclisleşmelerle halkın kendi kaderini eline almasını istiyoruz. Toplumda böyle bir talep var zaten. Bundan sonrası irade, kararlılık ve yaratıcılık” dedi.
 
‘TECRİDİN KALDIRILMASINDA HDK SOMUT ROL OYNAYACAK’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 70 gündür açlık grevinde olan DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in eylemine dikkat çeken Şenoğlu, Güven’in eyleminin irade, kararlılık, amaca bağlılık konusunda net bir duruş gösterdiğini belirtti. Kongrelerini de Güven’e atfettiklerini söyleyen Şenoğlu, şunları ifade etti: “Leyla Güven nezdinde ve genişleyen direniş ilk sonucunu verdi ve İmralı’dan Sayın Öcalan’ın sağlık durumu ile ilgili müjdeli bir haber almış olduk. Bu çok kıymetli bir şey ama tabi ki yetersiz.  Çünkü tecrit meselesi İmralı başta olmak üzere sadece bir cezaevi meselesi değil. Toplum tecrit altında. Tecride karşı  mücadele toplumsal yürümek zorunda. Biz bu anlamda bu direnişi, bu iradeyi toplumsallaştırmak istiyoruz. Toplumu kendisinin tecrit içinde olduğunu kavramasına ve bunun için harekete geçmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Birleştirici, ortaklaştırıcı, bu direnişi toplumsallaştıran, tecridin mutlak olarak ortadan kalkmasının koşullarını yaratan çabada, HDK somut bir rol oynayacak kesinlikle.”
 
‘31 MART REJİME İTİRAZ EDEN BİR REFERANDUM’
 
Şenoğlu, 31 Mart yerel seçimlerinin yerel demokrasinin oluşturulması açısından bir fırsat olduğunu belirterek, “Yerel seçim, mevcut rejimin, tek adamlığın sabitlenmesi anlamına geliyor. Böyle bir yaklaşım var. Biz  siyasi, toplumsal zemini bu rejime karşı itiraz eden bir referanduma dönüştürmek gerektiğini düşünüyoruz. Somut olarak da faşizmin gerilettirilmesi ve kaybettirilmesidir. Buna en uygun  demokrasi cephesini oluşturmak için esnek politikalar üretmek temel politik çizgimiz ama biz esasta yerel demokrasinin kurulması bakımından yaklaşıyoruz bu seçimlere. Yani  halkın kendi demokrasisini inşa ettiği meclisler yaratmanın 31 Mart sonrasında da toplumsal bir dönüşüm, devrimsel dönüşüm bakımından temel olduğunu düşünüyoruz. Pratik bakımdan seçim vesilesi ile yerel örgütlenmeye yüzümüzü çevirmek orada kalıcı başarılar elde etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
 
HDK’nin seçim politikasını HDP üzerinden yürüttüğünü belirten Şenoğlu, yerel demokrasiye önem verdiklerini ve bu konuda HDK’nin örgütlenmesinde, yapılanmasında etkin olduğu bir çalışma sürdürdüklerini belirtti. Şenoğlu, HDP ve diğer farklı toplumsal kesimlerin de içinde olduğu bu çalışma ile “nasıl bir belediyecilik isteniyor” konusu ile belediyeciliği yerel meclislere dayanan bir yapıyı kurmayı amaçladıklarını belirtti. 
 
‘KURUMSAL CHP AKLI ARAYIŞA CEVAP VERMİYOR’
 
Şenoğlu, partiler arasındaki ittifaklar ile ilgili şöyle konuştu: “Partiler arası ittifaklar toplumsal ittifaka dayanmalıdır. Bizim HDK olarak yaklaşımımız partimizin, partiler arasındaki doğal ittifak arayışını güçlendiren, onu besleyen onunla uyumlu olması konusunda bir yaklaşımımız var. Kurumsal CHP aklı bu arayışa cevap veremiyor. Toplumsal muhalefetin bir birleşme, özgürleşme alanı sürecinin yaratılması demek HDP demektir. Ve HDP eksenindeki demokratik blok demektir. Bunu meşru görmeden bir demokrasi cephesi kurulamaz. HDP’nin meşru bir parti olduğu kabulü kurumsal CHP aklında yok. Böyle bir ortaklaşma dili bunu söylemeyi gerektirir, bununla ilgili topluma mesaj vermeyi gerektirir. HDP’nin temsil ettiği değerlerin meşruluğunu ortaya koymayı gerektirir. Bu toplumsal ittifakın kurulması bakımından da kolaylaştırıcı olabilir. Böyle bir mesajın CHP tarafından verilmediği görülüyor. Bu yaklaşımın aşılması gerekiyor.”
 
MA / Diren Yurtsever – Berivan Altan