Eserleriyle öldürülen 300 kadına dikkat çekti

img
İSTANBUL – Sanatçı Aslı Aydemir’in kadın cinayetlerini konu edinen “Social Media Effect” sergisi açıldı. Öldürülen 300 kadına ithafen porselen kullanılarak yapılan eserlerden oluşan sergi için Aydemir, “Son yıllarda çok rahatsız olduğum konuları ele almak ve bunlar üzerinden bu konularla barışmak istedim" dedi. 
 
Sanatçı Aslı Aydemir’in kadına yönelik şiddet ve cinayetleri ele aldığı “Social Media Effect” isimli sergi İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan İstanbul Concept Gallery’de sanatseverlerle buluştu. Aydemir, 6 Aralık’ta açılışı yapılan sergi ile kadına şiddeti unutturmamayı ve alışılmasına izin vermemeyi amaçlıyor.
 
Aydemir’in ikinci kişisel sergisi olan “Social Media Effect”te yer alan işlerde ana malzeme olarak porselen, epoksi (Kimyasal reçine), linol baskı ve hazır malzemeler kullanılmış. Sergide yer alan eserler, “Pamuk prenses”, “Dantelli tost sunumu”, “Koleksiyon barbiler”, “Havadis gazetesi”, “İki yüzlü barbi” ve “Yazılmamış kutsal kitap” başlıklarını taşıyor. 2018 yılının 11 ayında yaşamını yitiren 300 kadına ithafen porselen kullanılarak yapılan eserlerin her birine öldürülen kadınların isimlerinin de verilmesi dikkat çekiyor. Pazar ve Pazartesi günleri hariç sergi; 6 Ocak’a kadar gezilebilir.
 
Sanatçı Aslı Aydemir, çalışmalarına ve sergiye ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu. 
 
300 KADIN ANISINA 300 PORSELEN ESER
 
2 yıl içerisinde hazırladığı proje içerisinde birkaç başlığın yer aldığını söyleyen Aydemir, “Bunların en büyüğü de Pamuk Prenses enstalasyonu (yerleştirme sanatı). 2018 Ocak ayından itibaren başlayan ve sergiye kadar süregelen kadın cinayetlerini konu alan bir enstalasyon. Her birini ayrı ayrı hazırlayıp tek tek kişilere büründürdük fakat fiziksel olarak yetiştirmemiz imkansızdı. Biz Kasım ayı itibari ile öldürülen kadın sayısı 300'dü. Sergi gezilirken de bu sayı ne yazık ki an be an artmaya devam ediyor” dedi. 
 
'KADININ VAR OLMA MÜCADELESİNE BAKINCA...'
 
Aydemir, sergide porselen kullanma gerekçesini de “Porselen, kırılgan olduğu kadar sert ve dayanıklı, aynı zamanda geçirdiği tüm süreçlerden sonra bile her daim kimliğini taşımaya devam eden ve aldığı her darbeden daha keskin ve tehlikeli hale dönüşen bir malzemedir. Kadınların var olma mücadelesine bakınca, onları tanımlayacak daha iyi bir malzeme olduğunu düşünmüyorum” sözleriyle özetledi.
 
‘MEDİTASYON YAPIYORUM’
 
Bir kadın olarak duyduğu, gördüğü ve kendisini acıtan konuları işlediğini belirten Aydemir, “Bir nevi kendi içimde meditasyon yapıyorum. Bu sergide son yıllarda çok rahatsız olduğum konuları ele almak ve bunlar üzerinden bu konularla barışmak istedim” diye konuştu. 
 
‘PRENSESLERİ CAM TABUTA SOKAN PRENSLER'
 
Aydemir devamla sergide yer alan diğer başlıklara ilişkin de şunları kaydetti: “Sergi içerisinde 'Havadis gazetesi' diye bir gazete hazırladık. 2010 yılından 2018 yılına kadar olan cinayetleri işledik. O süreç içerisinde baktığımda çok ciddi bir artış söz konusu. Bu erkek egemen toplumun daha yoğun bir şekilde hissedilmesi, belki de kanunlardaki bazı açıkların devam etmesiyle alakalı. Bu konular bayağı ilgimi çekiyor. Havadis kelimesi de ilgi çekecek haber anlamına geliyor. Üçüncü sayfa haberlerini aldık. Çünkü kadın cinayetleri eğer ünlü biri değilseniz ancak gördüğünüz vahşet 3’ncü sayfayı dolduracak kadar yer alıyor. Biz de hepsini baş sayfaya taşıdık. Bunların üzerinden 2010 yılından bu yana 8 tane gazete hazırladık. İlgimi çeken ve beni çok etkileyen cinayetlerden oluşturduk bu gazeteleri. Havadis’in dışında ‘Pamuk Prenses’ serisi var. Bu da 300 parçadan oluşan bir enstalasyon. Pamuk Prenses masalını hepiniz bilirsiniz. Masalda prensesimiz cam tabutunun içerisinde prensini bekler ama gerçekte ise bu prenseslerimizi cam tabuta sokan kendi prensleri, aşkitoları, kocişkoları olmuştur."
 
'HENÜZ YAZILMAMIŞ SAKLI KİTAP'
 
Bunun yanında "Koleksiyon Barbiler" bölümüne ilişkin olarak da konuşan Aydemir, "Beni derinden etkileyen 3 tane cinayeti işledim. Bunlardan en önemlisi çocukluğuma dair bir Bergen hikayesi. Medyanın bu cinayeti detaylarıyla vermesi ve toplumun üzerindeki etkisini reyting uğruna yapılan hasarı göstermek adına yaptım. Çünkü Bergen söz konusu olduğunda ben ortaokuldaydım ve neredeyse sokakta suratıma kezzap atılacak korkusuyla büyüdüm. "İki yüzlü barbi" heykeli ise porselen bir bebek. Porselen güzelliği de temsil eder. Burada anlatmak istediğim şey istatistiksel olarak Türkiye’deki her iki kadının biri sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bu hepimiz demek. Sonuçta hepimiz bu yüzlerimizi kapatıp mavi beyaz biblo hayatlarımıza devam ediyoruz. Bu barbi bebekte de bunu anlatmak istedim. Gerçek saç kullanarak da onu gerçek kişiliğe büründürdüm.Serginin bir bölümünde bana esin kaynağı olan ‘dantelli tost’ var. Bu da sosyal medyada yer alan yeni evlenen kadınların eşlerine nasıl hizmet ettiğini gösteren bir örnek. Deşifre etmek istedim. Son olarak bir de yine porselenden yaptığım ‘Yazılmamış Kutsal Kitap’ var. Bütün umudum bu cinayetlerin olmadığı, hiçbir çocuğun ölmediği, hiçbir kadının erkekten farklı bir şekilde yaşamadığı, herkesin eşit şartlar altında yaşadığı kimsenin birbirini kırmadığı henüz daha yazılmamış bir kitapta saklı” diye ifade etti. 
 
Aydemir, ayrıca Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu için hazırladığı ve kadın cinayetlerine dikkat çeken 100 adet linol baskı eserinden elde ettiği geliri de platforma bağışlayacağını dile getirdi.
 
'REYTİNG UĞRUNA GEREKSİZ DETAYLARA GİRİLİYOR'
 
Aydemir son olarak sergiye “Social Media Effect” adını verme nedenini de işlenen cinayetlerin medyada yer veriliş biçimleri olarak gösterdi. Aydemir şöyle anlattı: “Okuyan için çok yorucu ve bu işe kana ve cinayete aç koleksiyoner ruh dediğimiz bir ruh için de besleyici bir hale geliyor. Reyting uğruna kimsenin bilmesine gerek duymadığı detaylara giriliyor. Bu detaylar hiçbirimizin ihtiyacı olmayan detaylar. Beni bu süreç çok yordu. Yaşanan vahşete karşı yapılmış yorumlar beni bu işe sürükleyen ve bu işin ismini verdiğim şey. Tamamıyla sosyal medyada bu işle alakalı olarak o yorumlardan yola çıkarak sergiye bu ismi verdim. Tüm işlerimi de erkek ile kadının tamamen eşit olduğu bir dünya hayaliyle yapıyorum. Bu benim için çok önemli.” 
 
MA / Necla Demir