Gülsüm Kav: Savcının yapması gerekenleri aileler yapıyor

  • kadın
  • 09:12 9 Mayıs 2019
  • |
img

İZMİR - Kadın cinayetlerinde tedbir kararlarının etkili uygulanmadığını, kovuşturma süreçlerinin ihmallerle yürütüldüğünü belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, “Savcılığın ve kolluğun yapması gerekenlerin aileler tarafından yürütüldüğüne şahit olduk” dedi. 

Türkiye’de, Nisan ayında 36 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde azalma olmazken, bu olaylara aksine yenileri de ekleniyor. Ülke genelinde en fazla kadın cinayetinin yaşandığı bölgeler arasında yer alan Ege Bölgesi’nde birçok davanın da takipçisi olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav’a göre, cinayetleri durdurulmasının yolu yasaları uygulamaktan geçiyor.
 
Kadın cinayetlerinde; tedbir kararlarının etkili uygulanmadığını, kovuşturma süreçlerinin ihmallerle yürütüldüğünü belirten Kav, “Savcılığın ve kolluğun yapması gerekenlerin aileler tarafından yürütüldüğüne şahit olduk. Yine tüm kamuoyunu rahatsız eden ceza indirimleri devam ediyor. Mücadelenin üçüncü bir ayağı olan cezasızlığı da adaleti de yerine getirmiyoruz. Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olmakla övünse de, sözleşmedeki tüm maddelerin tam tersini yapıyoruz. Türkiye’de kadınların güçlenmesinin en önemli faktörü; kadınların çalışma hayatına katılıp katılmamasıdır” dedi.
 
KADIN CİNAYETLERİ NİYE ARTIYOR?
 
Türkiye’de çok ciddi bir kadın nüfusunun işsiz olduğunu belirten Kav, 30 milyon kadın nüfusundan 11 milyonun neyle meşgul olduğuna dair kimsenin soru sormadığını söyledi. Bu rakamın iş gücü olarak görülmeyip tamamen masanın dışına sürüldüğünü ifade eden Kav, geriye kalan 10 milyonun emekli, öğrenci denilerek çalışamaz durumda addettirildiğini kaydetti. İş gücü sayısında kadınların sadece üçte birinin kabul edildiğini belirten Kav, şöyle devam etti: “Kadınların şiddet karşısında kendi ayakları üzerinde durması için çalışma yaşamına aktif bir şekilde katılmalarının önemine vurgu yapmak gerekir. Bu, kadınları şiddetten tümüyle kurtarmasa da, çok önemli bir faktördür. Maalesef kadın nüfusunun çok büyük bir oranını çalışma hayatından sürgün ederek, güçsüzleştirerek şiddetin önüne koymuş oluyoruz devlet politikası olarak. Sözleşmenin 4 önemli maddesini yerine getirmeyi bırakın, biz tam tersi politikalar yapıyoruz. Kadın cinayetleri niye artıyor? diye sorulduğunda bunlara bakmak önemlidir. Kav, ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihte bile kadın cinayetlerinin yarı yarıya azaldığını hatırlattı. 
 
EGE BÖLGESİNDE KADINLARIN HAK ARAMA ARAYIŞI
 
Ege Bölgesi’nde ve özellikle İzmir’de birçok dava takip ettiklerini dile getiren Kav, “Bu bölgede kadınların haklarını daha fazla aradığına şahit oluyoruz. Yani mutsuzlarsa, şiddet görüyorlarsa ya da kendilerine başka bir hayat kurmak istiyorlarsa boşanma gibi modern haklarını daha fazla kullanma eğiliminde oluyorlar. Türkiye’de kadınların boşanırken öldürüldüğüne şahit oluyoruz. Bu dava ve hak arama süreçlerinin de çok fazla olması, kadınların modern haklarına daha fazla sahip çıktığının göstergesidir. Kadın cinayetleri bölgede maalesef çok. Ama böyle sonuçlanması gerekmiyor. Burada devlet politikalarıyla kadınların yanında yer alındığında kadınları öldürmeye kimse cesaret etmez” şeklinde konuştu. 
 
Nafaka süresinin azaltılması tartışmalarında “Süresiz nafaka diye bir şey yok” diyen Kav, erkeklerin “mağdur” taraf olarak gösterildiğini belirtti. Mağdur tarafın kim olduğunun somut delillerle ortaya konulması gerektiğini anlatan Kav, “Biz kadınlar olarak nafaka hakkı elde ettiği halde, nafakasını alamayan ve emeğine el konulan birçok örnek gösterebiliriz. Ama tersine mağdur olmuş bir erkek örneklerini veremeyeceklerini düşünüyorum” vurgusunda bulundu.
 
KÜÇÜKÇEKMECE’DEKİ İSTİSMAR OLAYI 
 
İstanbul Küçükçekmece’ye bağlı Kanarya mahallesinde 5 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması ve sonrasında ilçe halkının sokağa çıkarak tepki vermesini, Türkiye genelinde kadın cinayetlerinin peş peşe yaşanmasının bir yanıyla vahim olduğunu ifade etti.  Kav, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz hafta hem kadına hem de çocuğa yönelik suçlar hakikaten arka arkaya geldi. Biz bu işin mücadele eden tarafı olarak ne oluyor dedik. Ama bütün bunlara rağmen Küçükçekmece’de insanların sokağa çıkıp tepkisini göstermesini olumlu bir dinamiğe de bağlıyorum. Türkiye’de seçim sonuçlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Kadına ve çocuğa yönelik suçları örtmeye çalışan tarafların yenildiği sonuçları gördük. Rabia Naz örneğinde olduğu gibi halk adı çocuk ölümlerinde geçen bir belediye başkan adayını Eynesil ilçesinde seçmedi. Eynesil halkı Rabia Naz’a sahip çıktı. Yerel seçimlerde birçok yerde suçları örtenlerin yenildiği sonuçları yaşadık. Örten tarafın gerilemiş olması, gerçekleri sahiplenen adalet arayışında olanların bir tür güç kazandığını düşünüyorum.”  
 
‘TOPLUMSALLAŞAN BİR MÜCADELE VAR’
 
Küçükçekmece’de sokağa çıkan insanların “hak, hukuk, adalet” sloganları attığını ifade eden Kav, sessiz kalmama oranının yükseldiğini belirtti. Kav, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlar üzerinde ağırlaşan sorun, çocuklara da uzanıyor, bütün canlılara uzanıyor. Merkezi politika olarak çözüm adımları atılmıyor doğru; ama o oranda karşı mücadele de artıyor. Sessiz kalmayan toplumsallaşan bir mücadele var.”
 
MA / Nimet Ölmez