'MeToo hareketi önemli bir kırılmadır'

img

İZMİR - Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi’nin "Cinsiyet temelli şiddet ve #MeToo hareketi" ismiyle düzenlediği panelde, MeTo hareketinin kamusal alanda önemli bir kırılma yarattığına dikkat çekti.

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi, "Cinsiyet temelli şiddet ve #MeTo hareketi" isimli panel düzenledi. Panelin Mideratörlüğünü avukat Meliha Yaman Yurdugül yürütürken, konuşmacı olarak Film Eleştirmeni Alin Taşçıyan ve Siyaset Bilimci Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu katıldı.

Sevgi Çubukçu, kadınlara yönelik şiddetin siyaset ve tarihsel olarak gelişimini anlattı. Feminist hareket açısından MeTO hareketinin farklı bir sıçrama olduğuna dikkat çeken Çubukçu, bunun sinema üzerinden yükselen bir isyan olduğunu belirtti. MeTO hareketinin ne anlama geldiğini neleri kapsadığına vurgu yapan Çubukçu, "MeTO hareketi feminist mücadelenin tarihsel gelişimiyle ortaya çıktığını söylemek isterim. Bize ne sunuyor, hakikaten nasıl bir sıçrama oldu? Bunu irdelemek önemlidir. Cinsiyet temelli şiddettin ne olduğunu, çeşitleri nelerdir artık hepimiz biliyoruz. Buna çok girmeden, hem Türkiye'de hem de dünyada şiddetin en hafifinden en ağırına kadar giden saldırılar ve müdahalelerin hem yoğunluğu artıyor, yaygınlığının giderek büyüdüğünü görüyoruz. Bunun yapısal patriyakanın içine girdiği belli krizler ve sert karşılaşmalar ilgili boyutları var. Erkeklik krizi dediğimiz bir şey mevcuttur. Dünyanın içine girdiği bu evrede toplumsal, siyasal açıdan patriyakanın erkeklere yüklediği rolde bir zayıflama var. Bunun nedenleri kadın tarihi ile çok ilişkilidir. Geçen yüzyıldan bu yüzyıla kadar modernist paradigmanın eşitlik söylemi ve uygulamaları belli yasalar düzeyinde bazı hakların uygulanmaya başlamasının kadın hareketinin önemli bir etkisi var. Ama yeterli olmadığı bu günkü krizde de çok açıktır. Her coğrafyadan, her ırktan, yaştan iş kolundan kadınlar daha fazla kamusal alana çıkmış oluyor" dedi.

'MeTO ÖNEMLİ BİR KIRILMADIR'

MeTO hareketine kadınları getiren kamusal alanda sinema üzerinden çıkmış olduğunu hatırlatan Çubukçu, bu alanda çalışan kadınları cinsel temelli şiddete işaret eden deneyimlerin kadınların yüksek sesle söylediği olaylar olduğunu vurguladı. Çubukçu, "MeTo hareketinin gerçekte ortaya çıkardığı çok önemli kırılmalar var. MeTo içeriğine baktığımızda cinsiyet temelli saldırın arka planına baktığımızda çok havadan sudan çıkmadığını görüyoruz. Dünyada ve Türkiye'de kadın hareketi aslında ortaya çıkışını kamusal alanda politikanın gündemine koyarak başlıyor. Kadına yönelik şiddetin toplumsal alandaki hangi statüde olursa olsun yaşadığını görüyoruz. MeTO hareketi ile birlikte aslında sosyal statü olarak ulaşılmaz olan çok başarılı olan kadınların 'bende yıllarca şu şekilde cinsel istismara maruz kaldım' dediğine şahit olduk" şeklinde konuştu.

MeTo hareketi ve medya açısından değerlendiren Alin Taşçıyan, "Üreten kim ki üretilen ne olsun" sorusunun sorulması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye medyasında kadın cinayetleri doğru bir dille yazmasını bilen gazetecinin olmadığını söyleyen Taşçıyan, "Kadına yönelik şiddette sorgulamamız gereken çok boyut var. Soruşturmayı yürüten savcıdan, haberi yazan gazeteciye kadar olması lazım. Adaletsizlik her yerde olduğu için medyada yansıması da adaletsizlikle oluyor. Bir adaletsizlik geldi öbür eşitsizliğin üzerine binerek bir patlama oldu. Nihayet şuan da buna MeTO diyoruz. Bununla birlikte dünyanın her yerinde insanlar özleşme konusu buldu" dedi.

Panel soru cevap kısmıyla son buldu.