KCDP Temsilcisi: Af tehlikeli sonuçlar doğurur

img

İSTANBUL – MHP’nin Meclis’e taşıdığı “af teklifinin” kadınlar ve çocuklar açısından tehlikeli sonuçlar doğuracağını söyleyen KCDP İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim, "Şu anki durumda bile o kadar indirim uygulanıyorken, af kabul edilemez” dedi. 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ısrarla gündeme getirdiği ve yasa teklifini TBBMM Başkanlığı’na sunduğu af teklifine göre 162 bin tutuklu ve hükümlü aftan yararlanabilecek. Bu teklifle birlikte en dikkat çeken ve kadın örgütlerinin ısrarla karşı çıktığı konu ise kadın cinayeti ve çocuk istismarına yönelik işlenen suçlardan ceza alanların yararlanıp yararlanmayacağı meselesi. Hükümet yetkililerinden her ne kadar bu gruptakileri kapsam dışı bırakacağı yönünde açıklamalar yapılsa da bunun sonuçlarının böyle olmayacağı konusunda kadınlar hemfikir. 
 
Kasten öldürme ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymiş kişilerin afla serbest bırakılmasının da önünü açan Bahçeli’nin af teklifine kadın örgütleri karşı çıkıyor. Yıllardır kadın cinayetlerine karşı mücadele yürüten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim ile af düzenlemesinin kadın ve çocuklara yönelik ne gibi sonuçlar doğuracağına ilişkin konuştuk. 
 
KATİL FAYDALANACAK MI?
 
Af tartışmalarının başladığı andan itibaren kadınların gündeminin önemli bir bölümünü oluşturduğunu söyleyen Ataselim, Kadın Meclisleri’ne gelen telefonların pek çoğunda kadınların kendilerine, “Bizim kadın cinayetindeki katil de bundan faydalanacak mı, bizim kızımıza şiddet uygulayan da bundan yararlanacak mı?” gibi sorular sorduğunu belirtti. Bunun bile başlı başına ne gibi sonuçlar doğuracağını anlamak açısından yeterli olduğunu ifade eden Ataselim, affın hayata geçmesine karşı çıkma nedenlerinin de bundan kaynaklı olduğunu söyledi. 
 
‘ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURABİLİR’
 
Düzenlemenin kadına ve çocuğa yönelik suçları kapsam dışı bırakmayacağı söylenmesine rağmen içeriğine bakıldığında bunun tam tersi bir durum olduğuna dikkat çeken Ataselim, şunları söyledi: “Açık bir şekilde kasten işlenmiş bir cinayet, aftan ve indirimden faydalanmamalı. Kadına ve çocuğa yönelik suçlara baktığımız zaman sadece kasten işlenmiş olması değil çok boyutlu bir şeyle karşı karşıyayız. Hele ki kadın cinayeti davalarında bir şeyin tasarlanarak mı kasten mi işlenmiş olduğuna dair cinayeti ortaya çıkartmak çok zor bir süreç. Kamuoyu yaratılıyor; bilimsel metotlara başvuruluyor vs. ama hepsinin üstü o kadar çok örtülmeye çalışılıyor ki ve genelde bunları açığa çıkartamadığımız ölçüde katil olan erkekler çokça indirim alabiliyorlar. Kadına yönelik şiddetin tasarlanarak yapıldığını ortaya çıkarmak için biz bu kadar uğraşırken bir de bunun üstüne kasten olmayanlar ne demek oluyor? İnfaz sisteminde cezası 5 yıl daha düşecek anlamına geliyor. Çocuğa yönelik suçlarda da yine aynı şey söz konusu olacak. Diyelim ki kamusal alanda hiç tanımadıkları erkekler tarafından şiddete uğrayan kadınlar var. Ya da ısrarlı takip sonucunda erkeklere müdahale edilmediği durumlarda işlenen kadın cinayetleri. Helin Palandöken böyle bir örnek. 6284 sayılı yasadan yararlanmak isteyen çokça kadın arkadaşımız var. Israrlı takip eden kişinin af kanunu ile birlikte dışarı çıkması söz konusu olacak. Bu da dışarı çıktığı anda yine dönüp şiddet uyguladığı kişiyi öldürebilir anlamına gelir. O açıdan çok tehlikeli olduğunu ve tehlikeli sonuçlar doğuracağını düşüyoruz.” 
 
İNDİRİM UYGULAMALARI 
 
KCDP Temsilcisi Ataselim, kamusal alanda şort giydiği için saldırıya uğrayan Ayşegül Terzi örneğini de hatırlatarak, bu tür davalarda indirim uygulanmasının da söz konusu olabileceğini söyledi. Ataselim, devamla şunları ifade etti: “Bununla birlikte kadınlara uygulanan bir tür çifte adaletsizlik durumu ile karşı karşıyayız. Birincisi tasarlanmış cinayet, kasten öldürme durumunu açığa çıkartmak çok zorken bununla birlikte bütün failler zaten salıverilecektir demek olur. O anlamıyla bu af yasasına karşı çıkmamız gerekir. Zaten şuan ki durumlarda bile o kadar çok indirimler uygulanıyor ki son birkaç aydır çokça şüpheli ölümlerde artış olduğunu biliyoruz. Böylesi bir tablo karşısında intihar diye meseleyi bırakmak bir boyutu, katil olduğunun anlaşılmasıyla birlikte ortaya çıkacak olan ceza affı başka bir boyutu. İkisi arasında bir uçurum var. O açıdan da esas yapılması gereken ciddi düzenleme bu tür davalarda İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasıdır. Şimdi öyle bir çelişki var ki idamı da af kanununu da gündeme getiren aynı zihniyet. Bunlar esas olarak kadına yönelik şiddeti ve çocuk istismarında çözümden çok körükleyen şeyler. İdamı esas çözüm budur diye önümüze getirmeye çalışıyorlar af kanunun da ‘yok yok kadına ve çocuğa yönelik suçları etkilemeyecek’ diyorlar ama her ikisinde de durumun tersi şekilde cereyan edeceği ortadadır. O nedenle her ikisi de kabul edilemez. Prensip olarak affa karşı değiliz. Kimi dönemlerde bunlar olabilir ama bu çıkartılması amaçlanan ya da kiminle birlikte sembolleşmiş af kanunu diye baktığınız zaman da bütün toplum açısından da pek hayırlı olacağını düşünmüyoruz.”
 
‘ŞİKAYETİMİN BİR ANLAMI OLMAYACAK’ 
 
Katil ve çocuk istismarcılarının afla cezaevinden çıkması halinde kadınların zorlukla kendi haklarını ifade edip şikayetçi oldukları meselelerde umutsuzluk yaşayabileceklerinin de altını çizen Ataselim, son zamanlarda dahi şikayetlerinden vazgeçen çok sayıda kadının olduğunu söyledi. Bu umutsuzluk halinin “Benim yapacağım şikayetin hiçbir anlamı olmayacak, çıkıp yine benim peşime düşecek” cümlelerinden anlaşıldığını kaydeden Ataselim, “Bu kadar şiddet eğiliminde olan kişiler cezalarını çekmeden dışarı çıkacakları için toplumda da kadına ve çocuğa yönelik istismar, tecavüz haberlerinin artacağını düşünüyoruz. Bir tane olumlu gelişme olmaz mı diye düşünüyor insan. OHAL geliyor kadına yönelik şiddet artıyor, çocuk istismarları artıyor. Savaş yaşanıyor kadına yönelik şiddet artıp duruyor. Hep arttırmaya yönelik gelişmeleri mi konuşuyor bu ülke? Şimdi af kanununu konuşuyoruz ve bir yandan da esas yapılması gereken İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun konuşulmuyor” dedi.
 
‘GÜÇLÜ ÖRGÜTLÜLÜĞE İHTİYAÇ VAR’
 
Kadınların mevcut kazandığı haklarından dahi rahatsız olunduğu ve saldırıya uğradığı bir süreci yaşadıklarına vurgu yapan Ataselim, “Kadınların kazandığı en önemli haklardan biri olan nafaka üzerine çalıştay yapıldı örneğin. Olumlu bir adım atılmıyor ve gidişat daha da sert olabilir. Af kanunu, nafakanın tartışılması, yarın öbür gün boşanmanın güçsüzleştiğini görebiliriz. Eskiden yetkilileri görevlerini yapmaya çağırırdık ama artık bu böyle olmayacak. O yüzden de biz kadınların güçlü bir örgütlülüğe ihtiyacı var. Bir arada olursak ancak bunları bertaraf edebiliriz” şeklinde konuştu. 
 
MA / Necla Demir