Devlet merkezli uygarlık sistemin yok edici düzeni: Kastik katil

  • kadın
  • 09:01 15 Kasım 2025
  • |
img
HABER MERKEZİ - “Kastik katil” sisteminin, şiddet tekeli oluşturarak, toplumsal anacıl değerlere karşı başlatılan bir saldırı sisteminin sistematikleşmesi olduğunu belirten Jineoloji’den Eylem Aktı, “Ancak kastik iktidar uygarlığı son aşamaya geldi. Bu çağ, kadın devrimi çağıdır” dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın gündeme getirdiği “kastik katil” kavramı oluşturulan erkek egemenlikli sistemi sorgulamada yeni bir pencere açtı. Bir zihniyet sistemi şeklinde geliştirilen “kastik katil”in en büyük ve ilk hedefi ise kadın etrafından örülen sistem olmuştur. 
 
Jineoloji’den Eylem Aktı, Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu ile gündeme gelen “kastik katil”in tarihsel gelişimi ve günümüze yansımalarını değerlendirdi. 
 
KASTİK KATİL NEDİR? 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nda da yer alan “kastik katil”in metaforik kavramlar bütünlüğü olduğunu belirten Eylem Aktı, bu kavramın Hindistan tarihinde yer edinen “kast sistemi”nden esinlenerek, geliştirildiğini söyledi. Hindistan’daki “kast sistemi” incelendiğinde “kastik katil” metaforunun daha iyi anlaşılacağını dile getiren Eylem Aktı, “Kast sistemi, hiyerarşiyi toplumun her zerresine bulaştırmış ve toplumunda bunu kanıksamasına neden olmuş bir yapıdır. Şiddet tekeli oluşturularak, toplumsal anacıl değerlere karşı başlatılan bir saldırı sisteminin sistematikleşmesi halidir. Hiyerarşi olgusu gereği kendinden olmayanı yok sayma, olağan dışı görme, bununla yetinmeyip, öldürme, varlığını tanımama, sadece maddi anlamda değil manevi olarak toplumsal değerlerini katletmeye varan bir gerçekliği beraberinde getirir” diye belirtti.
 
Eylem Aktı, “kastik katil” olgusunun sınıflaşmanın ötesine geçen, hiyerarşik-kast tipi iktidar yapılarının tarihsel süreçte yarattığı egemenlik ve ölüm mekanizmalarını anlatmak için kullanıldığını söyleyerek, ekledi: “Yani ‘kastik katil’ bir kişiyi değil, sınıflı, erkek-egemen, devlet merkezli uygarlık sisteminin tarih boyunca yürüttüğü yok edici düzeni ifade eder. ‘Kastik katil’ bir zihniyet sistemidir, hiyerarşisidir. Bilinci de sömürgeleştirmeye çalışarak; iradenin gasp edilmesi, içten içe yok etmek isteyen olgudur. Bu yok etmeyi bazen sosyal medya mecralarında, bazen okul sıralarında, bazen izlediğimiz dizi-filmlerde, bazen yanından geçtiğimiz reklam panolarında görürüz. Kısaca genel bir tanımlama gerekirse ‘kastik katil’; sadece fiziksel öldürme değil; kimlik, cinsiyet, kültür, inanç, bilgi ve toplumsal hafızanın yok edilmesini anlatan bir kavramsallaştırmadır.” 
 
GÖBEKLİTEPE’NİN TARİHİ 
 
Bu yapının kökeninin Neolitik öncesi toplumlara kadar gittiğini belirten Eylem Aktı, “Avcı toplayıcı erkek grupları ki Öcalan buna ‘avcı kulüpleri’ demektedir, anacıl toplum değerlerine saldırmış, değerlerine el koymuştur. Bu avcı toplayıcı erkek kulüpleri kimi bölgelerde insanları yerleşik yaşamaya geçmeye zorlamış, kimi yerlerde kendiliğinden bir Neolitik süreç yaşayan toplumlara, yerleşik toplumlara bir nevi saldırarak köleleştirmeye çalışmıştır. M.Ö. 9000 yıllarında inşa edilen Göbeklitepe bu anlamıyla hala araştırılmaya ihtiyaç duyulan bir yerde duruyor. Neolitik öncesi inşa edilen bu yapı büyük bir organizasyon emeği istiyor. Fakat avcı toplayıcı gruplar bu denli büyük bir organizasyona nasıl erişti? Burada bir şiddet tekelinden yani ‘kastik katil’den söz edebilir miyiz? Bunlar araştırılmaya ihtiyaç sorular olarak önümüzde duruyor” ifadelerini kullandı. 
 
İKTİDAR KASTI 
 
Neolitik topluma yönelik saldırıların ilk devletleşme deneyimleriyle birlikte Mezopotamya’da özellikle Sümer uygarlığında görüldüğünü anımsatan Eylem Aktı, “Burada anacıl soylu toplumsallık, eşitlikçi ve komünal yapısı çözülürken; rahip, asker ve bürokratik sınıflardan oluşan bir iktidar kastı ortaya çıkmıştır. Ardından bu model Anadolu’ya, Akdeniz’e, Avrupa’ya ve daha sonra sömürgecilikle tüm dünyaya yayılmıştır. Kısaca, Mezopotamya’dan başlayıp bugünkü modern ulus-devlet çağında küresel bir sisteme dönüşen bir iktidar çizgisinden söz ediyoruz” dedi. 
 
HEDEF KADIN ETRAFINDA GELİŞEN SİSTEM
 
“Kastik katil” sisteminin ilk ve en büyük hedefinin kadın etrafında oluşturulan anacıl değerler ve toplumsallığı olduğunu vurgulayan Eylem Aktı, “Kastik iktidar, yaratılan toplumsal değer bütünlerini yok etmeden kendini inşa edemezdi. Çünkü toplumsal hafızanın, üretimin ve toplumu ayakta tutan bilginin taşıyıcısıydı. Ana tanrıça kültüründen ataerkil devlet tanrılarına geçiş, kadın emeğinin, bedeninin ve bilgisinin denetim altına alınması tecrit edilmesi anlamına geldi. Kadın özgür ve özne konumundan çıkarılarak, ev içine hapsedildi, ekonomik ve toplumsal rolü görünmez kılındı. Toplumun köleleştirilmesi kadın köleleştirilmesiyle başladı” diye belirtti.  
 
CADI AVLARI
 
Ortaçağ karanlığını gözler önüne seren ve yeni dünya düzenini oluşturulmaya çalışan “kastik katil” sisteminin gerçekleştirdiği “cadı avları”nın da kadının bilgi ve iradesinin sistematik yok edilişinin göstergesi olduğunu söyledi. “Cadı avları” döneminde yaklaşık 60 bin kadının katledildiğini hatırlatan Eylem Aktı, “Kadın şifacılar, ebeler, bilge kadınlar ‘tehdit’ ilan edilerek yakıldı, cezalandırıldı. Bu süreç sadece dini bir histeri değil; yeni doğan kapitalist düzenin kadın emeğini ve bedenini tamamen kontrol altına alma operasyonudur. Kadının doğa ile kurduğu etkileşimi kapitalist sistemine entegre etmeyi kırımla gerçekleştirdi. Modern bilimin ataerkil kodlarla inşa edilmesi, doğanın metalaştırılması ve kadın bilgisinin kriminalize edilmesi bu dönemde kurumsallaştı. Aslında o dönem yaşananlar, kadın bilgesinin yok edilmesi üzerinden toplum mühendisliğiydi. Ortaçağ döneminde kendi geleceğini böyle sürdürerek kadınları hem fiziki hem de zihniyet olarak katletmiştir. Katletmekle yetinmeyip kadının toplumsal-komünal şifacılığını kendi tekeline indirgeyerek; kadın bilgisi üzerinden sistemini genişletmiştir” ifadelerini kullandı.  
 
GÜNÜMÜZ SERMEYE, DEVLET VE PARTİYARKAL İTTİFAK
 
Bu sistemin günümüzde de farklı yöntemlerle kendini sürdürdüğüne dikkat çeken Eylem Aktı, şöyle devam etti: “Kadın cinayetleri, devlet şiddeti, sömürgecilik, ırkçılık, siyasal yasaklamalar ve ekonomik tahakküm, bu sistemin güncel formlarıdır. Kadın hareketlerinin kriminalize edilmesi, toplumsal beden ve cinsellik politikaları, medyadaki kadın düşmanı söylem ve kadın emeğinin görünmezliği ‘modern cadı avları’dır. Kısacası kastik sistem günümüzde; devlet, sermaye ve patriyarkal düzenin ittifakıyla kendini sürdürmektedir. Bugün katledilen onca kadının sorumlusunu bu sistemden ayrı düşünmek eksikliktir, yanlışlıktır. Ancak kastik iktidar uygarlığı son aşamaya gelmiştir. Bu çağ, kadın devrimi çağıdır. Hakikatle yüzleşen toplumlar, kadın özgürlüğünü merkeze alarak yeni yaşamı kuruyor. Mücadelemiz sadece erkek egemenliğine değil, devletli sisteme, kapitalizme ve tüm tahakküm biçimlerine karşıdır. Toplumun özgürlüğü; kadının özgürlüğünden, komünal siyasetten, örgütlü mücadeleden geçer.” 
 
YARIN: AKP’nin 23 yıllık ‘suç kaydı’: En az 8 bin 33 kadın katledildi
 
MA / Berivan Altan