RIHA - Kırım politikalarına karşı "Jin, jiyan, azadî" felsefesiyle mücadeleyi sürdüreceklerini belirten YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemed, “Savaş politikalarının panzehri kadın mücadelesi ve özgürleşmesidir. Demokratik modernite reçetesiyle erkek sistemi tüm dünyada yok olacak” dedi.
Ortadoğu’da kadınlar ve halklar lehine yeni bir sistemi ifade eden “Rojava Devrimi”, tüm dünya kadınlarına ilham olurken, yeni yüzyılın karakterini de belirledi. Devrimin etki gücü ise hiç kuşkusuz DAİŞ’e karşı mücadele veren kadınlar oldu. Siyaset, ekonomi ve savunma başta olmak üzere yaşamın her alanında inşaya dahil olan kadınlar, Özerk Yönetim’deki temsiliyeti yüzde 52’ye yükseltti.
Kürt, Arap, Ermeni, Türkmen, Süryani ve Çerkez kadınlar, buluştukları Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) ile etraflarını saran erkek egemenliğin zincirlerini kırdı. YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemed, savaşların tırmandırıldığı yüzyılda kadın ordulaşmasının ve öz savunmanın önemine dair konuştu.
KADIN HEP HEDEFTİ
Erkek devlet zihniyetinin Mirabal Kardeşler’den Sakine Cansızlara kadar kırım politikasını sürdürdüğünü belirten Ruksen Mihemed, “Kadına dönük kırım politikalarının erkek devletlerin tüm dünyada uyguladığı bir politika olduğunu biliyoruz. Kadınların, cinayetlerin yanı sıra özel savaş politikalarıyla da hedef alındığının farkındayız. Kadın şahsında demokrasi, adalet ve bir aradalığı katletmek istiyorlar. Kadını katlederek bu kavramların toplumda yer bulmaması sağlanmaya çalışılıyor. Kapitalist sistem, kadınları her zaman hedef aldı ve almaya da devam ediyor. Buna karşı kadınlar sadece 25 Kasım’da değil, şiddetin erkek zihniyetin neden hedefi olduğunun bilincinde olarak mücadele ve direnişi güçlendirmelidir” diye belirtti.
ÖZGÜR KADIN VE TOPLUM İDDİASI
Erkek zihniyetin kadını neden hedef aldığına dair Ruksen Mihemed, şunları belirtti: “Çünkü kadın yaşamın kaynağı. Demokrasiyi, barışı getirecek olan kadınlardır. Bu yüzden de bir toprağı parçalamak ve bölmek isteyenler, demokrasiyi, adaleti yok etmek isteyenler kadınlara saldırır, onları hedef alır. Bugün devrim, demokrasi, barış, adalet, özgürlük, kültür ve dilden bahsedebiliyorsak tüm bunlar kadın eliyle yapıldı. Eğer öz savunma gibi bir politikamız olmazsa her gün saldırının arttığı bir süreç yaşamış olur ve yok oluş ile karşı karşıya kalırız. Bu yüzden kendini savunmak en önemli şeylerden biridir. Eğer özgür kadın, toplum ve yaşam iddiamız varsa, bunun için kendimizi korumamız gerekiyor.” Kadınların yeni düzende öz savunma temeli yaşamda yer almaları gerektiğini söyleyen Ruksen Mihemed, öz savunma düzeyinin korunmaması halinde sömürgeciliğin giderek yaygınlaşacağını ve derinleşeceğini vurguladı.
ÖZ SAVUNMANIN HAYATİ ÖNEMİ
Her adımda öz savunmanın geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Ruksen Mihemed, “Yaşamı kadın şahsında katletmeyi düşünen zihniyeti böyle böyle ortadan kaldıracağız. Kendini bilen, tanıyan ve savunan bir kadın kimliği oluşturacağız. 3’üncü Dünya Savaşı’nın yürütüldüğü bu süreçte öz savunmanın ne kadar hayati öneme sahip olduğunu görüyoruz. Bu süreçte öz savunma yaşamı sürdürmek için elzem bir ihtiyaçtır. Öz savunma büyütülmezse saldırılar daha da büyüyecektir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE KADIN POLİTİKALARI
Son yıllarda kadın katliamlarının arttığı Türkiye’de özellikle kadın kazanımlarının hedefte olduğunu söyleyen Ruksen Mihemed, “Türkiye’nin kadın katliamları noktasında geldiği nokta gözler önünde. Bu neyi temsil ediyor? Türkiye’nin geldiği vahşi düzeni temsil ediyor. Kuzey Kürdistan’da her gün kadınlar katlediliyor. Eşbaşkanlık gibi kadın temsiliyeti hedef alınıyor. Bununla birlikte aslında kadın temsiliyeti, kadının siyaset alanında var olma politikası hedef alınıyor. Erkek-devlet aklı bu saldırılarla baki kılınmaya çalışılıyor” dedi.
‘SAVAŞIN PANZEHRİ KADIN MÜCADELESİ’
Kadınlara karşı geliştirilen kırım ve yok etme politikalarına karşı "Jin jiyan azadî" felsefesiyle hareket edeceklerini belirten Ruksen Mihemed, kadın yüzyılı iddialarını bir kez daha yineledi. Ruksen Mihemed, şöyle devam etti: "Savaş politikalarının panzehri kadın mücadelesi ve özgürleşmesidir. Demokratik modernite reçetesiyle ataerkil sistemi tüm dünyada yok olacaktır. Özgür ve barış içerisinde yaşamak isteyen her bireyin yönünü vereceği yegane reçetedir. 2025 yılında 'Jin jiyan azadî' sloganıyla bayrağımızı ve demokratik modernite sistemimizi savunmaya, onun alanını genişletmeye devam edeceğiz. Örgütlülüğümüzü derinleştirerek, nerede şiddet gören, yok olma politikasıyla karşı karşıya olan bir kadın varsa mücadele etmeye devam edeceğiz. Örgütlenmek tüm kadınlar için öz savunmadır.”
MA / Ceylan Şahinli