Göç Platformu’ndan Nusaybin raporu

img

DİYARBAKIR – Nusaybin’de yaptığı inceleme sonucu rapor hazırlayan Göç Platformu, nüfusun yüzde 50’sinin tedbir amaçlı çevre köy, ilçe ve illere göç ettiğini açıkladı.  Raporda ayrıca, bölgede yaşanan patlamalardan en çok kadın ve çocukların etkilendiği kaydedildi.

Mardin’in Nusaybin ilçesinde 11 yurttaşın yaşamını yitirmesi üzerine incelemelerde bulunun Göç Platformu, gözlem ve tespitlerine ilişkin İnsan Haklar Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nde basın açıklaması düzenledi. Platformun hazırladığı gözlem raporu, Göç İzleme Derneği Eşbaşkanı Songül Köse tarafından okundu.

Raporda, patlamanın yaşandığı mahallenin esnafları ile görüşüldüğü, esnafların ilçeye gelen İçişleri Bakanı’nın bir daha burada patlama olmayacağı sözünü verdiğini, ancak patlamaların devam ettiğini söylediği aktarıldı. Raporda, patlama sonucu 11 kişinin yaşamını yitirdiği Yeni Turan Mahallesi’nde 10 bin kişinin yaşadığı ve halkın zorunlu göç ettiği belirtildi.

NÜFUSUN YÜZDE 50’Sİ GÖÇ ETTİ

Esnaf ziyaretinde halkın devlete karşı öfkeli olduğu tespitinin yer aldığı raporda, ilçede nüfusun yüzde 50’sinin tedbir amaçlı temel ihtiyaçlarını alıp çevre köy, ilçe ve illere geçiş yaptığına dikkat çekildi.

Havan saldırısının nereden geldiğine dair insanlarda ciddi soru işaretlerinin olduğu vurgulanan raporda, ilçedeki gergin ve olumsuz atmosferden en çok kadın ve çocukların etkilendiği belirtildi.

İlçede incelemelerde bulunan heyetin gözlemleri raporda, şöyle yer aldı: “Nusaybin’de insan popülasyonun azaldığı, en işlek cadde ve çarşı bölümlerinde dahi insan sirkülasyonun ciddi derecede azaldığı gözlemlenmiştir. Çatışmaların yaşandığı Nusaybin, Cizre, Suruç, Akçakale gibi sınır ilçelerde insanlar hayatlarını kaybetmiş ve binlerce insan göç etmek zorunda kalmıştır. Göç esnasında ve sonrasında kişiler kaderlerine terk edilmekte savunmasız bırakılmış ve herhangi bir koruma mekanizması devreye sokulmamıştır. Oysaki savaş ve çatışmalarda ülke içi ve ülke dışında göç etmek zorunda kalanların korunmasına yönelik uluslararası silahlı çatışma hukuku uluslararası insancıl hukuk Cenevre Sözleşmesi ilkeleri hiçe sayılmaktadır. Çatışma öncesi ve sonrasında insanı koruma tedbirleri alınmamıştır.”

‘AMAÇ İNSANLARI KÖKLERİNDEN KOPARMAK’

Hükümetin Kürt meselesinde çözüm üretmekten uzak olan güvenlikçi politikalardan bir anca önce vazgeçme çağrısının yapıldığı raporda, “Kürdistan toplumu ve coğrafyası kirli savaşlardan dolayı büyük acılar yaşamış ve büyük tahribatlara maruz kalmıştır. Devletin ve uluslararası güçlerin politikalarından dolayı 1920’li yıllardaki şark ıslahat planı güncelleşerek 1990’larda 5.000’ne yakın köy devletin eliyle yakılarak ve yıkılarak 3 milyondan fazla insan şehirlerin varoşlarına sürülmüş ve acımasız bir asimilasyon politikasına maruz kalmıştır. 2015 ve 2016 yılları arasında Kürt coğrafyasındaki kentlerde bir milyondan fazla insan yerinden zorla göç ettirilmiştir ve acımasızca bir asimilasyona maruz kalmışlardır. Yerinden koparılmak toplumun süre gelen yaşam biçiminden, tarihinden, kültüründen ve ruhundan koparmakla eş anlamlıdır. Amaç insanları köklerinden koparmak ve özgürlüklerini hapsetmektir. İnsanları geleceksiz bırakmak, Kürdistan coğrafyasını insansızlaştırmak, demografik yapıyı değiştirmek, sistematik olarak acımasızca yapılmaktadır. Bu gerçekten hareketle; kültürel soykırım politikaları dönemsel değildir, yöntemleri ve araçları değişse de sürekliliği olan bir devlet ve uluslararası göçler politikası haline gelmiştir” denildi.

SORUMLULUK ÇAĞRISI

Raporda, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyon neticesinde Suriye’de 500 bin, Türkiye’de ise 300 bin insanın göçe zorlanacağı ifade edilerek, sorumluluklarını yerine getirmek için Birleşmiş Milletler (BM), Kızılhaç, insan hakları örgütleri, Türkiye’deki demokrasi güçlerine çağrı yapıldı.