Gazeteci Arslan: TV’lere saldırı savaş politikalarından bağımsız değildir

AMED - Stêrk TV ve Medya Haber TV'nin stüdyolarına baskın düzenlemesine tepki gösteren Medya Haber TV editörü Heval Arslan, saldırının Türkiye’nin savaş politikalarından bağımsız olmadığını söyledi. 
 
Belçika'da yayın yapan Stêrk TV ve Medya Haber TV'nin stüdyolarına baskın düzenlendi. 200'den fazla polis ile televizyon stüdyolarının olduğu bölge ablukaya alınırken, 4 saat boyunca televizyon binasında kalan polisler, bilgisayarlara el koydu. Polisler, ayrıca televizyon yayınlarını engellemek amacıyla elektrik kabloları ve yayın kablolarını kesti. 
 
Medya Haber editörü Heval Arslan, 200’ü aşkın polisin saat 01.00’de Medya Haber TV ve Stêrk TV’ye prodüksiyon yapan Roj NV, Sterk Production ve Hivron şirketlerinin bulunduğu ve onlara bağlı stüdyolara baskın yaptığını söyledi. 
 
Arslan, kuruma kimsenin girişine izin verilmediğini belirterek, “TV’lerin bulunduğu stüdyoların kapılarının kırıldığını dile getirdi. Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm odalar darmadağın edilmiş, tüm çalışma materyalleri paramparça edilmiş. Kablolar tamamen kopartılmış ve televizyon hiçbir şekilde çalışamayacak bir noktada bırakılmış” dedi. 
 
BASKIN HAKAN FİDAN ZİYARETİ SONRASI YAPILDI
 
Polis baskının zamanına dikkat çeken Arslan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Belçika’yı ziyaretinden sonra baskın yapılmasının manidar olduğunu belirtti. “Bu durum NATO ülkeleri ve Türkiye arasındaki anlaşmalardan bağımsız değildir” diyen Arslan, yaşananların Kürt halkına yönelik soykırım politikalarından bağımsız olmadığının altını çizdi. 
 
HABER ALMA HAKKINA SALDIRI 
 
Arslan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çünkü burada yayın yapan her iki televizyon kanalı da Türk devletinin kirli politikalarını, Türk devletinin savaş ve soykırım politikalarını teşhir eden, deşifre eden, Kürt halkının sesini duyurmaya çalışan iki televizyon kanalıdır. Her iki televizyonumuzun da hedef alınması tesadüf değildir. Tamamıyla Türk devletinin savaş politikalarıyla bağlantılıdır. Türk devletinin Güney Kurdistan ve Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik yapmak istediği işgal saldırılarıyla bağlantılıdır. Bu süreçte hiçbir şekilde Kürt halkının sesinin duyulması istenmiyor. Bu basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne ve Kürt halkının haber alma hakkına bir saldırıdır. Hiçbir şekilde bu kabul edilmez. Bu bütün dünyada basın özgürlüğüne yapılan bir saldırı.”