KESK’ten ‘Güvenceli İş, Güvenceli Gelecek Haktır’ kampanyası

img

ANKARA – KESK, işsizlik ve güvencesizliğe karşı “Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır” sloganıyla kampanya başlattı. KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen, kampanya kapsmaında 24 Mayıs’a kadar Türkiye’nin birçok yerinde eylem ve etkinlik yapacaklarını belirtti.

 
Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK), giderek derinleşen ekonomik krizle birlikte artan işsizlik ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı bir kampanya başlattı. “Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır” sloganıyla başlatılan kampanyaya dair KESK Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. 
 
Toplantıya,  2018 yılı yaz ayında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) birinci olan ama mülakattan geçemediği gerekçesiyle işe alınmayan Deniz Eren Demir, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesinden ihraç edilen Prof. Dr. Nejla Kurul da katıldı.  
 
Kampanyaya dair açıklamayı KESK  Eşbaşkanı Aysun Gezen yaptı.
 
‘SON ÇIKAN PAKET HALKIN VERGİ YÜKÜNÜ DAHA DA ARTIRDI’
 
Neo-liberal politikalarının hakim olduğu Türkiye’de, emek ve yaşam mücadelesi veren milyonların sorunlarıyla 1 Mayıs’a gidileceğini belirten Gezen, Türkiye’nin işsizlikte rekor üstüne rekor kırdığına dikkat çekti. 
 
Gezen,  “Enflasyona, düşüşe geçen büyümeden üretime kadar tüm veriler ülkede yaşanan ekonomik krizin gittikçe derinleştiğini gösteriyor. Son olarak 10 gün önce açıklanan paketten halkın üzerindeki vergi yükünü daha da artıran, bu vergileri ve işçilerden emekçilerden zorla kesilen BES’in, Kıdem tazminatı, İşsizlik Fonu birikimlerini,  Hazine ve Maliye Bakanı’nın tabiriyle,  sermayeye-patronlara ‘kanalize’ etmeyi hedefleyen acı bir reçete daha çıkmıştır” dedi. 
 
‘SENDİKALAR BU YAKICI İHTİYACA CEVAP VERME SORUMLULUĞUNDADIR’
 
KESK  Eşbaşkanı Uluslararası Para Fonu (İMF) programı ile uyumlu paket ve hükümet çevrelerinin ‘seçimden sonra ilk işimiz personel reformu olacak’ beyanatlarının, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesi ve sosyal güvenlik olmak üzere son haklarını da tamamen ortadan kaldıracak bir tehlikenin yaklaştığını gösterdiğini ifade etti. Gezen, “Yaşanan bu saldırı dalgası işçilerin, emekçilerin birliğine, dayanışmasına, ortak talepleri için omuz omuza mücadele etmesine olan ihtiyacı her zamankinden daha yakıcı hale getirmiştir. Dolayısıyla işçilerin, emekçilerin haklarını koruma ve geliştirmekle görevli tüm konfederasyonların, sendikaların bu yakıcı ihtiyaca cevap verme görev ve sorumluluğu da artmıştır” diye konuştu. 
 
Gezen, 24 Mayıs tarihine kadar sürecek olan “Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır!” kampanyalarına dair şu bilgileri verdi: 
* Bugünden itibaren konfederasyon ve sendika Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin katılımı ile kamu emekçilerinin yoğun olduğu illerden başlamak üzere işyeri ağırlıklı bir çalışma yürüteceğiz.
 
* Geniş katılımı iş yeri toplantıları, basın toplantıları düzenleyerek kamu emekçilerini kapımıza dayanan tehlikeye karşı göreve çağıracağız.
 
* Sadece kamu emekçilerini değil, kamu hizmeti alma hakkı tamamen ortadan kaldırılmak istenen başta dar gelirli yurttaşlarımız olmak üzere tüm halka ulaşmaya çalışacağız. Bunun için semt pazarlarından, kent meydanlarına kadar kampanyamızı anlatmaya, paneller, forumlar düzenlemeye çalışacağız.
 
* 24 Mayıs 2019 Cuma günü, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde yapacağımız kitlesel basın açıklaması ile kampanyamıza nokta değil, noktalı virgül koyacağız."
 
‘ÖNÜNÜZE 3 KİŞİ GELİP ÖĞRETMEN OLUP OLMAYACAĞINIZA KARAR VERİYOR'
 
KESK Eşbaşkanı Gezen’in ardından söz alan Deniz Eren Demir ise, Türkiye eğitim sisteminin sürekli tartışmalı bir halde olması üzerinde durdu. 
 
Demir, “KPSS’de çok iyi puan olmanız bir şey değiştirmiyor. Önünüze üç kişi gelerek, sizlerin öğretmen olup olamayacağınızı belirliyor. Her gün bir uygulama ile geleceğimizi görmememize neden oluyorlar. KPPS sistemine karşı çıkarken önümüze mülakat sistemi geldi. Ona karşı çıkarken de kendimizi dışarda bulduk. Neyle suçlandığımızı bilemediğimiz halde atanmadan suçlu damgası yedik. Ama bunlara rağmen mücadelemizden vazgeçmedi” dedi.
 
‘AÇLIK GREVLERİ YAYILIYOR'
 
 Prof. Dr. Nejla Kurul ise, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Zor bir dönemden geçiyoruz. Gerçekten suçlu olduğumuz için değil de, keyfi suçlamalarla karşı karşıyayız. Zor bir dönem ve kötücül bir dönem yaşıyoruz. Gazeteciler, vekiller, çocuklar ve öğretmenler cezaevinde. Açlık grevleri yayılıyor. Kamuoyu göremediği için yaşamı sorgulayan bir eyleme gidiliyor. Bunlar hepimizi düşünmeye itiyor. Bir nihilizmin içerisine sürükleniyoruz. Demokrasi, kızmadan birbirimizi dinlemek ve anlamaya çalışmak demektir. Gözlerimiz iyi görmüyor bu ülkenin  vatandaşı olarak, kutuplaşmadan dolayı  birbirimizi  göremiyoruz. Ama bunları seçimler ile birlikte tersine çevirdik. Birbirini gören insanların olduğunu fark ettik. Umutlar yeniden filizlendi.”