Emeklilerin tek gündemi ekonomik kriz

img
İSTANBUL – Tek gündemleri ekonomik kriz olan emekliler, artan hayat pahalılığından dert yakınıyor. Emeklilerden Ali Elitaş "Aldığım maaş iki gün cebimde kalmıyor" derken, Süleyman Şahin de, "Bayramlarda ‘bir harçlık bile veremeyeceğim’ diye torunlarımızdan bile kaçar olduk" dedi. 
 
Türkiye’de sayıları 12 milyonu bulan emekliler ekonomik krizle baş etmenin yollarını arıyor. Aldıkları maaşın yetmemesinden dert yanan emeklilerin tek gündemi ise ekonomik krizle birlikte artan hayat pahalılığı. Türkiye’de emekli olmanın ne anlama geldiğini ve yaşadıkları zorlukları konuşmak için bir araya geldiğimiz emekliler, krizden nasıl etkilendiklerini anlattı.
 
2012 yılında emekli olan ve Emekli-Sen Kartal Şube Başkanlığı yapan Ali Söğüt, emeklilerin aldığı maaştan seyahate kadar bir çok sorunu olduğunu belirterek, “Çaylar olmuş 3 buçuk lira. Emekli parklarda oturuyor, bir çay bile içemiyor. DİSK-AR’ın raporuna göre emekli olup da çalışmak zorunda kalan 4 milyon insan var. Geçim sıkıntısı çektiği için iş arayan bir sürü emekli var. Ben oğlumla birlikte oturuyorum. Doğalgazlı evde oturuyorsanız açmaktan korkarsınız. Çünkü faturalar çok yüksek geliyor. Evde iki saat doğalgaz açıp kapatmak zorunda kalıyoruz. Artan hayat pahalılığı karşısında maaşlarımız aldığımız gibi eriyor” sözleriyle yaşadığı zorlukları anlattı. 
 
‘MAAŞIM İKİ GÜN CEBİMDE KALMIYOR’
 
1999 yılında emekli olan bir diğer emekli Ali Elitaş da emeklilerin sorunlarının saymakla bitmeyeceği görüşünde. Bu sorunların başında da ekonomik ve sağlık sorunlarının geldiğini dile getiren Elitaş, emeklilere "işin bitti" denilerek değer verilmediğini belirtti. "Maaşımı alıyorum ama iki gün cebimde kalmıyor" diyen Elitaş şunları belirtti:“Çünkü banka ay içinde bin lirasını avans olarak çektiğim için kesinti yapıyor. Yüz lira çeksem 9 lira kesinti yapılıyor. Kalan paramı da faturalara yatırıyorum. Ondan sonra bakkala yazdırmaya başlıyorum. Bugün devlet sanayiciye destek kredisi veriyor. Emekliden ise nasıl daha çok keserim diye uğraşıyor. Dünyaya bir daha gelme şansımız yok. Son yıllarımızı yaşıyoruz. Bu da yetmiyormuş gibi çok zor şartlarda yaşıyoruz. Sırtımdaki kaban 3 yıllık. Yenisini alamıyorum. Ayakkabılarımı oğlum aldı. Bir misafirin geliyor kafanı önüne eğiyorsun. Et alamıyorsun. Et alsan sebze alamıyorsun.” 
 
‘İKİ HAFTADA BİR PAZARA GİDER OLDUK’
 
Ülkede emeklilerin durumunun vahimliğini cebindeki birkaç bozuk parayı göstererek dert yanan Elitaş, krizle birlikte yaşadıkları zorluklara ilişkin de şunları söyledi: “Pazarda iki üç tur atıyoruz ki nerede ucuzsa oradan alalım. Biberin kilosu olmuş 15 lira. Bize diyorlar ki mevsiminde yiyin. Yahu biz insan değil miyiz? Onu yemek benim de hakkım. Vitaminsiz kalıyorsun ağzın dilin yara oluyor. Markete giriyorsun ora daha farklı. Eğer cebinde para varsa alırsın yoksa almıyorsun. İki haftada bir pazara gitme şansımız oluyor. Ayda bir sefer et alma şansımız oluyor. Etin kilosu da olmuş 95 lira. Vitrinde o bana, ben ona bakıyorum. Peki bizim bunları yeme hakkımız yok mu?”
 
‘İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ’
 
Katkı payı altında hastanelerde emeklilerden ilaç ve doktor parasının kesildiğinden de şikayet eden Elitaş, “Ey devlet hani söz vermiştin bize bakacağına? Biz halen vergi veren yurttaşlarız. Para kazanayım diye 1982 yılında Libya’ya gönüllü işçi olarak gittim. Gençliğimiz çalışmakla geçti. Eskiden bir kişi çalışıyor 6-7 nüfusa bakabiliyordu. Bugün 3 kişilik bir aile bile geçinemiyor. Binlerce genç işsizimiz var. Bu yüzden intihar eden insanlar var. Biz bu ülkede insanca yaşamak istiyoruz. Biz de varız” diyerek tepki gösterdi.
 
‘DAR GELİRLİ YURTTAŞIN YAŞAMASI ZORLAŞIYOR’
 
İnşaat işinden emekli olduktan sonra geçinemediği için bir süre çalışmaya devam ettiğini belirten Elitaş, ilerleyen yaşı artık buna müsaade etmediği için işi bırakmak zorunda kaldığını söyledi. Elitaş son olarak, “Bizim gibi geri kalmış ülkelerde dar gelirli yurttaşın yaşaması daha da zorlaşıyor. Bugünlerimizi ileride daha da arayacağız gibi geliyor. Demokratik sistem ortadan kalkmış. Sabah kalkıyorsun hiç ummadığın şeyler kanun olmuş. Hukukun olmadığı yerde insanların özgürlüğünün de olmayacağına inanıyorum” diye konuştu.
 
‘BİZ HALKIN EMEKLİLERİYİZ’
 
2000 yılında emekli olan Süleyman Şahin ise kendi kişisel sıkıntılarının Türkiye’deki emekli kesiminin sıkıntılarıyla aynı olduğunu ifade etti. Türkiye'de 2 türlü emekli olduğunu belirten Şahin, "Biri bir yıl vekil olarak kaldığında bizimle kıyaslanmayacak ölçüde avantajlı kesim; bir de işçilerin, memurların emekli hali. Bu perişanlık. Türkiye’de her şey ne yazık ki ikiye bölünmüş vaziyette. Biri devletin ileri gelenleri, biri halk. Biz halkın emeklileriyiz” dedi. 
 
‘EMEKLİLER TORUNLARINDAN BİLE KAÇAR OLDU’
 
"Bütün emeklilerin yaşadığı zorlukları ben de yaşıyorum" diyen Şahin devamla şunları belirtti: “Geçinemediğim için ilerlemiş yaşıma rağmen servis işi buldum. Kriz nedeniyle maaşımı bile alamadım. Geçinmek zor. Hiç sokağa çıkmayacak, hastalanmayacaksınız. Günümüzde emekliler ne yazık ki torunlarından bile kaçar oldu. Bayramlarda torunlarımızı görmek için can atarken artık  ‘bir harçlık bile veremeyeceğim’ rahatsızlığını yaşıyorlar. Sevmekten bile mahrumlar. Bu kadar ekonomik sıkıntı içerisindeler. 2018 yılı enflasyonun tavan yaptığı yıl oldu. Hayat pahalılığı arttı da arttı. Domatesi 2018 yılının ilk aylarında 1 liraya alırken bu yıl 8-10 liralara çıktı. Bu bize yansımayacak da kime yansıyacak?”
 
‘EMEKLİLER KAHVEYE MAHKUM’
 
Emeklilere müjde diye sunulan yüzde 10’luk zamla da geçinmenin mümkün olmadığını ve anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Şahin, “Cumhurbaşkanına yüzde yüzlere varan bütçe ayrılırken, milletvekillerinin maaşlarına yüzde 40 zam yapılırken asgari ücret oldukça az. Emeklilere yapılan bu zam oranı bile çok görüldü. Sadaka toplumuna dönüştürüldük. Ülkemizde emekli kadınlar torun bakmaya mahkum edilmiş, dedeler ise evden kahveye kahveden eve. Bir kısmı da parkın etrafında dolaşıp çayhanelere bile gidemiyor. Cebinde bir çay içecek parası olduğunu bile sanmıyorum” sözleriyle tepki gösterdi.
 
‘SES ÇIKARTILIRSA ÇOK ŞEY DEĞİŞİR’
 
Ülkedeki emekli kesimin de örgütsüz olduğuna vurgu yapan Şahin, “İşte önümüzde seçimler var. ‘Gelin karşıma oturun, sorunlarımızı dinleyin ve çözün’ diyecek güçte ve örgütlülükte değiliz. Emekliler birlik içinde bir araya gelirlerse, seslerini ortak çıkartırlarsa çok şey değişir” diye konuştu. 
 
MA / Necla Demir