Onların yaşadığı göçebe hayat

img

MANİSA - Aileleri ile birlikte yaklaşık 1 milyonluk nüfusa tekabül ettikleri tahmin edilen mevsimlik tarım işçileri, çalışmak için yollara düştü. Savaş politikaları ve ekonomik nedenlerden dolayı tarlalarda çalışmak için Manisa’ya gelenler, "Yaşadığımız göçebe hayat" diyerek, zorlukları anlattı. 

“Mevsimlik tarım işçisi”, tarımsal üretim için bir yerden bir yere göç eden ve sezon bitimi evlerine geri dönen işçiler için kullanılan kavram.  Türkiye’de 27 milyonu aşan toplam istihdam içinde, 5 milyon 85 bin kişi ile tarım sektöründeki istihdam  yüzde 18,5'lik bir paya sahip. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ise, Türkiye’deki mevsimlik tarım işçileri sayısı 300 bin civarında. Ancak fiilen kayıt dışı olanlar ve aileleriyle birlikte gerçekte en az 1 milyonluk bir nüfusa tekabül ettiği tahmin ediliyor.
 
Sosyal güvenceden yoksun, temel sağlık hizmetlerinden ve eğitim haklarından mahrum olan mevsimlik işçileri, yine barınma sorunları, düşük ücret, uzun çalışma saatleriyle boğuşmalarının yanı sıra sosyal izolasyona tabi tutulup, etnik ayrımcılığa maruz kalıyor.
 
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin verilerine göre, 2016 yılında en az 389 tarım işçisinin yaşamını yitirdi, 2017’nin ilk 7 ayında ise en az 190 tarım işçisi hayatını kaybetti.
 
Bu gerçekliğe dair yapılan tespitler, hazırlanan raporlar ve ortaya çıkan sonuçlar Hükümet tarafından geçtiğimiz yıl mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak amacıyla bulundukları illerden başka illere giden işçilerin ve ailelerinin yaşadığı sorunların giderilmesine yönelik çalışma başlatıldı. Çalışma kapsamında da 36 maddeden oluşan Başbakanlık Genelgesi Nisan 2017’de Resmi Gazete'de yayımlandı. 
 
Ancak o günden bugüne mevsimlik işçilerin yaşadığı sorunlarda değişiklik olmadı. Kürt kentlerinden çalışmak için eşleriyle birlikte Manisa'nın Akhisar ilçesine gelen kadınlar yaşadıkları zorlukları anlattı.
 
'YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUZ'
 
Antep'ten Akhisar’a 2 ay önce gelen Meryem Alfidan, 650 liraya kiraladığı derme çatma bir evde iki çocuğu ve eşiyle birlikte kalıyor. İşsizlik yüzünden buralara gelmek zorunda kaldıklarını söyleyen Alfidan, "Hayat mücadelesi veriyoruz" dedi.
 
Alfidan, içerisinde bulundukları koşulları ise şöyle özetledi: "Bizim yaşadığımız göçebe hayat. İş olursa burada kalacağız. Eğer olmazsa başka yerlerde çalışacağız. Bir mesleğimiz olsa neden başka işlerde çalışalım ki. Eşimde tarlalarda çalışıyor. Tarlalarda çalışmak zor.  Sabahtan akşama kadar tozun toprağın içindesiniz. Saatlerce buradayız. Bütün tozu içimize çekiyoruz. Bunların hepsi bize hastalık olarak geri dönecek. Bunun yanında eve gidiyoruz. Yemek, iş derken zaten gün bitiyor. Yaşam böyle akıp gidiyor. Sırf mecbur olduğumuz için bu zahmetleri çekiyoruz." 
 
'MEMLEKETİMİZDE İŞ İMKANLARI OLSAYDI GELMEZDİK'
 
Mardin'in Artuklu ilçesinden 8 ay önce 5 çocuğuyla birlikte Akhisar'a gelen Gülten Kavak ise, her anlamda memleketinden uzakta olmanın üzüntüsü içerisinde. 
 
Mardin'de hiçbir geçim kaynaklarının olmadığını dile getiren Kavak, göç etmek zorunda kalmalarını "Kendimize ait bahçemiz vardı. Fakat yiyebileceğimiz kadar ürün yetişiyordu. Hiçbir geçim kaynağımız yoktu. Şimdi çalışmak için hayatımızın geri kalanını burada geçireceğiz” sözleriyle dile getirdi. 
 
“İşimiz olsaydı asla gelmezdik buralara. Topraklarımızı bırakıp başka bir memlekete göç etmek zorunda kalmazdık” diyen Kavak, şunları söyledi: “Hayatımız güzeldi. Komşularımızı bırakıp geldik. Mardin'de her insan birbirini tanır. Birbirimize destek olurduk. Ama burada kimse kimseyi tanımıyor. Çalacak kapımız yok. Açıkçası bu bizim tuhafımıza gidiyor. İnsanlar binalarına hapis olmuş.” 
 
‘HER GÜN DAHA KÖTÜ OLUYOR’
 
Eşiyle birlikte mevsimlik işçilik yapan Hasibe Oral da, tarlada çalışmanın zorluklarından yakındı.
 
Hiçbir haklarının olmadığını dile getiren Oral, ekonomik krizin oluşmasıyla birlikte geçim sıkıntılarının da arttığını anlattı. Aldıkları paranın günlük ihtiyaçlarını karşılamadığını söyleyen Oral, her günün giderek kötü bir hal aldığını belirtti.